|
• İzEdebiyat > Deneme > Sanat |
121
|
|
|
|
Yakup Fırat, Üstat Said Nursi’nin ifade ettiği gibi şöhreti hep “zehirli bal” olarak gördü ve tatmadı.
Popülarite, makam, mevki gibi konularda kafa yormadı Yakup Fırat.
Bu tür konulara kafa yoranlara gülümseyerek, yanık ve davudi sesiyle sazın teline dokunarak seslendi;
“Aldanmayın aldanmayın
Bu dünyaya aldanmayın
Ölüm bizden uzak değil
Seraplara aldanmayın” dedi… |
|
122
|
|
|
|
Haziran ayıyla birlikte yüreklerimiz pır pır etmeye başlar. Biz, “Efes Yolcularının” kentlerini tavaf etme vakti gelmiştir. Bir otobüse doluşur, takımın tamam olup olmadığına bakar, yüzlerce yıl önce yaşadığımız kente hasret gidermeye gideriz. Bir zamanlar, bundan yüzlerce yıl önce yaşadığımız Efes Antik Kenti’nin mermer döşeli sokaklarında eski yaşamlarımızın izlerini arar, bir ses, bir koku, soluklaşmış ama bugün bile içimizi titreten canlılıkta bir anının peşine düşeriz.
|
|
123
|
|
|
|
Söze, yaşamanın da bir sanat olduğunu söyleyerek başlamak istiyorum. İyi yaşayabilmek, mutlu olabilmek, başarıyı yakalayabilmek de bir sanat. İnsan hep güzele meyillidir, güzeli keşfetmeyi, güzele ulaşmayı özler. |
|
124
|
|
|
|
Hz. Âdem’le dünya macerası başlayan insanoğlunun duygularını ifade etme ihtiyacı da o zaman baş göstermiştir. Şiirin bilinmeyen tarihini ta oraya kadar indirebiliriz. Fakat bahsettiğimiz şey, bugünkü anlamda olgun bir şiir değildir. Neticede duyguların bir çeşit dışa yansımasıdır. İnsan nesli bugüne kadar geçen serüveni içinde duygu, bilgi ve görgü bakımından olgunlaştıkça şiir de onunla paralel olarak olgunlaşmıştır. İster iptidai, ister modern olsun; şiirin her çağda ve her toplumda varlığını sürdürdüğünü görüyoruz. Zira şiir, kişinin kendini ifade etme şeklidir. Üstelik özün özüdür şiir… Bir ihtiyaçtır aynı zamanda…
|
|
125
|
|
|
|
Küçük yaramaz bir kadının renkli gölgesi tuvallerin üzerinde yürüyor. Sek sek oynayan soket çoraplı bir kızın adımlarıyla eteklerinde maviden fıstık yeşillerine, mordan pembelere kadar rengarenk bir dünyanın izlerini bırakarak yürüyor. Arada bir kadının sureti vuruyor tuvale, kim olduğunu çıkaramıyoruz. Sahi, bu kim? Hatırası giderek uzaklaşmış, silinmeye yüz tutmuş anılardan biriymiş gibi duruyor. Yaşanmış küçük an parçaları belleğimizde şimşek gibi çakarken kadının kimliği de belirsizlik içinde kayboluyor. |
|
126
|
|
|
|
Bir yolcudur şiir; yolculuktur. Yürür kendinden öteye. .. |
|
127
|
|
|
|
Sanki, kadim devirlerden günümüze bir esinti şiir. Bir güvercin kanadında, Bir turna katarında bereketlenen yakıcı nefes. Bulutlardan şairlerin ruhuna ıtırı süzülen bal özü. Her katresinde gül damlası güzelliği gizli billûr mayi. Gökkuşağının çözüldüğü anlarda yıldızların telaşı şiir.
|
|
128
|
|
|
|
Bütün kadınlardan tablo yapılabilir biri hariç. O da kim midir? Tabi ki yontulup şekillendirilen ve bir resme monte edilebilen taş gibi kadındır. Bir resme başladığınızda dikkat edin, kompozisyonuzda kadın figürü olacak kişi, mutluysa eğer sıradan pozlar verir ve boyayı taşırır. Kadını mutsuz et ki, tabloya heyecan ve renk katsın. Böyle olmazsa kadın katılaşır, taşlaşır. O zaman resme bir figür olarak değil, bir motif olarak katılır. |
|
129
|
|
|
|
" Neyimize zamanı kalbinden vurmak? Bu dağları bizler yaratmadık " |
|
130
|
|
|
|
Şiir yazılı ifade sanatıdır ki üreten akıllı ve yaratıcı bir kişidir sanatçı. Eğer yaratıcılığımızı bir köşeye koyar var olanla yetinirsek asla bir adım ileri gidemeyeceğimiz gibi geçmişin etkisinden kurtulmak için gayret göstermezsek, bırakın ileriyi, geri adım marş der dururuz. İş bu halken yaptığımıza sanat denir mi, demekten kendimi alamıyorum açıkçası. Kesinlikle vakit kendimizle yüzleşme zamanıdır, zira taklitten öteye gidemiyorsak kendimizi şair-yazar olarak görmemeliyiz. |
|
131
|
|
|
|
Fantastik edebiyata ilişkin düşündüklerim... |
|
132
|
|
|
|
...Çünkü doğayı anlamak için bilim ve teknolojiyi, felsefeyi kullanırız ancak sanat daha çok ifade biçimidir. |
|
133
|
|
|
|
'Maneviyat, İslam, Türklük, Hümanizm, Vicdan, Ahlâk ... gibi kavramların sonsuz değerinin ve öneminin muhafaza edilmesi kesinlikle doğru ve gereklidir. Öncelikle, bu kavramları menfaatleri için kötüye kullananlarda, çarpıtanlarda, saygısızlık yapanlarda mevcut olan değersizlik her insan tarafından fark edilmelidir. Tüm Dünya'da değerlere (iyi niyetli her kavrama) saygı duyulması ve muhafaza edilmesi dileklerimle...'
Dualarımız bitmesin... |
|
134
|
|
|
|
Neden böyle bir başlık attım sizce?
Çünkü Tiyatro denilince akla İzmir, İzmir denilince akla tiyatro gelsin diye.. |
|
135
|
|
|
|
Şekiller ve renklerde birer yazıdır. |
|
136
|
|
|
|
“Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, hayal, hülya… Duyu organlarının dıştan algıladığı bir nesnenin bilince yansıyan benzeri, hayal, imaj…”(TDK Sözlüğü) olarak tanımlanıyor imge… Şiirdeki imgeyi, sözcüklerin sınırlarını zorlamak olarak da ifade edilebiliriz kanaatimce… Zira imgelerle sözcüklere, sınırları zorlayan anlamlar yüklüyoruz. Kelimelerin günlük kullanımlarının çok dışına çıkıyoruz imgelerde. Bir çeşit ‘yeniden adlandırma ve anlamlandırma’ da diyebiliriz imgeye… Kelimelerin doğal sınırları zorlayarak yeni anlamlar doğurması… Sözcüklerin çağrışım sınırlarının zorlanması…
|
|
137
|
|
|
|
En incelikli yazınsal yaratılar yaratıcısının bilinçsel adlandırmalarını beraberinde taşır
, aslolan okurun bu tanımlandırmayı kendi içsel süzgecinden nasıl geçirdiğidir.Elekten geçen yorum paragraflarını ,seçilecek eleştiri oklarını, hissedilecek konuları yazınsal düşüncenin döngüsel dışavurumunu kamçılayacak olan iki yazarın içinde barındırdığı hırs,yetkinlik,yaşanmışlık,bilinç ufku,gözlemi,kavgası ve tarafıdır. |
|
138
|
|
139
|
|
|
|
...en güzeli deniz gibidir ŞİİR....
|
|
140
|
|
|
|
Anlayacağınız Kenan Bey sanatçı kimliğiyle konuşuyordu…
Ama fantazi yapıyordu…
Hem Anadolu kültürünün saf, temiz ve inanç işi olduğunu söylüyor hem de; program öncesi; “Kenan bey, Malatya’mıza hoş geldiniz” diyen birine, örf adetlerimizde saygısızlık olarak algılanan bir tavırla, yüzüne bakmadan, sırtı dönük cevap veriyordu.
Hem Anadolu kültürüne bağlı olduğunu bir şeref sayıyor, hem de Anadolu kültürüyle bağdaşmayan bir tavırla; güneş gözlüğünü alnın ortasına kaldırarak sanatseverlerin/ekranların karşısına geçip öyle konuşma yapıyordu.
|
|
|
|