• İzEdebiyat > Öykü > Deneysel |
201
|
|
|
|
"Niye Hüseyin? Nasıl karıştın bu işe? Birgünden birgüne hayatımızdan şikayet ettim mi? Senden başkalarının karıları gibi, gücünün yetmeyeceği şeyler istedim mi?" diye düşünürdü Fatma. |
|
202
|
|
|
|
Bazen çok mu abartıyoruz kendi kendimizi kandırma olayını? Yoksa bu gerçekten de mutlu olabilmek için gerekli mi? Mutluluğu ararken ortaya çıkıveren bir şey mi bu? Sığınılacak son şey mi yalanlarımız? Yoksa sahip olduğumuz tek şey mi? |
|
203
|
|
|
|
numaraları biz bulduk; hakimi ne zaman onlar oldu hayatımızın? |
|
204
|
|
|
|
Ben uykunun koynuna düşmeden, aklımın köşelerinden düşenler: |
|
205
|
|
|
|
Hem neden sayfalar bu kadar fazlaydı? Binlerce sayfa olmalı burada diye düşündü. Kimse çizgilerle bunları bitiremez. Çizgiyle bitecek olsa bir sayfa koyarlardı ve o sayfa dolunca kalkıp giderdik. O zaman bu sayfalar dolunca ben de gidebilirim diye düşündü. |
|
206
|
|
|
|
Gidenler, gitti mi gerçekten? |
|
207
|
|
|
|
Eflatun sokakta gördüm kelebek kızın, ipek böceği kozası oğlana masum, eflatun bakışını... aynı masada, yan yana, yana yana oturuyor, gözleri fısıldaşıyor, yanakları eflatun kırmızısı çalıyordu tualden... |
|
208
|
|
|
|
Bu ses bana soğuk hücremde ellerimi uzatıp ısınmam için bir ateş veriyordu. |
|
209
|
|
|
|
Çok soğuk bir kompartımanda, hücrelerinin yavaş yavaş ısı durumuna uyum gösterdiğini hissederken camdan baktığında güneşi görebilmek fakat sadece görebilmek. Isısını hissedememek... |
|
210
|
|
|
|
konuşmanın değil susmanın anlam kazandığı bir öykü.
Arkamdan bir ses geldi. Aslında duyduğum bir ses sayılmazdı. Çünkü kulağıma gelen müzik eserlerindeki sus gibi bir sessizlikti. Garip bir melodisi vardı ve bu benim çok hoşuma gitmişti.
sadece suslardan oluşan bir şarkı gibi.
Enfes. |
|
211
|
|
|
|
Bir boşluğa düşüş anı gibi… Yanı başımdaki nesneler insanlar mı akıyor, ben mi düşüyorum? Ya içimdeki o duygu karmaşasına ne demeli? Bir suçluluk duygusu yapışmıştı yakama. Bir hırsla sıkıyordu boğazımı… |
|
212
|
|
|
|
Altmış beş yaşlarında, hayatının boşa geçmişliğinin verdiği bunalım ve ölüm korkusu ile acı çeken bir doktorun iç dünyasına açılan, okurken kendinizden birer parça görebileceğiniz, karamsar temalı biröykü...
(yazı ile ilgili yorumlarınızı yazarsanız sevinirim) |
|
213
|
|
|
|
Geceye masalını okumuş, uyuduğuna emin olduktan sonra da yorganını üzerine kapatmış ve son olarak odanın ışığını söndürmüştü. Ay ise makyaj tazelemek için yüzünü dönmüştü. Artık emin olabilirdi kafasından geçenleri kimsenin göremediğine ve duyamadığına. |
|
214
|
|
|
|
Uzaktan sevmek hasretle sevmek ne berbat bir duygudur. Seviyordu, kendine de itiraf edemiyordu
İnsan bu kadar sevebilir mi, acaba O da beni arasıra da olsa düşünüyormu ki böylesi severim derdi
Hastane de gözlerini açmıştı nasıl olmuşsa yaşıyor du birileri bi zaman hastaneye götürmüş ve yaşayabilmiş. Yatağın da doğruldu acaba gelmişmiy di, hayır gelmemişti de taş kalpli bi insan dı, canını kurtarana bile teşekkürsüz dü,
ve o kadın olduğunu da görmüştü üstelik... Olsun dedi böyleymiş kaderim iyi ki ona bir şey olmadı dedi, ilk ve son görüşüm dü öyle oldu dedi. Bir daha adamla ilgili konuşmalar duysada sanki o an öylesi geçen laflar gibi geldi ona, Onu düşünmemeye kitleyebilmişti beynini, evet onu düşünerek yaşamak ızdırap ve öldürücü bu yük gitmişti.
Bu açıdan rahatlamıştı ama ne vapura bindi ne de zaten deniz de olamayacak trene,zamanından çok önce ihtiyarlamış olarak yaşadı en asgari yaşamından, toprağın altına girmeden toprağın üstün de ölmüştü...
|
|
215
|
|
|
|
Seyre dalıyorum tam önümdeki bahçenin geçmişe karışmış yüzyıllık nadide ağaçlarını... Kimi sararmış, kırılmış anılarla dolu dallarını rüzgara satmış, kimi dimdik, kimi de yaslanmış aslında olmayan duvara.
|
|
216
|
|
|
|
Yürüyordu elinde sigara, soğuk, sisli gecede. Bir karartıya yaklaştığını farketti ve adımlarını hızlandırdı. Ne olacaksa bir an önce olmalıydı. Bu onun kaderiydi ve artık yürümemekten sıkılmıştı. Yaşarken de bu böyle olur; hiçbir zaman kontrol edemediğimi |
|
217
|
|
|
|
Kapıya biraz daha yaslandı. Farklı bir dünyada yaşamayı gerçekten çok isterdi doğrusu... Kapı koluna dirseğini dayayarak zile dokundu, çalmadı ama...
Ve bir anda kapının içine geçti.
|
|
218
|
|
|
|
Köye gelen ziyaretçilerin fotoğrafını çektiği “kır çiçeği toplayan köylü çocuğu”ydu o. Bu iş için doğmuştu. ... |
|
219
|
|
|
|
kısa bir şey .. belki de değil.. |
|
220
|
|
|
|
:-(’F 'in ve insanüstü kakım gücüne sahip erdemli bilge filayaklı sevgilisi, matemetiğin çıkılamaz varolmayan küresinden (nokta) paçayı yırtıp sonsuzluğun kuyruğuna takılmanın bedelini bir önceki maceralarından daha kolay ödemediler |
|