..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Güzellik her yerde karşılaşılan bir konuktur. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Deneysel > Gökçe Gün




2 Nisan 2006
Güneş Tersten Doğarken...  
Gökçe Gün
Bu ses bana soğuk hücremde ellerimi uzatıp ısınmam için bir ateş veriyordu.


:BBDB:
Önce yavaş yavaş, biraz utangaç başladı. Her kelimede biraz daha güçlendi. Bir ilahi gibiydi, bu şarkıyı ilk duyuşum değildi. Birbirinin aynı geçen bir kaç gecedir duyuyordum. Duyduğum ses o kadar güzel ve o kadar yumuşaktı ki kendimi aradığım şefkati bulmuş gibi hissediyordum. Bu soğuk hücrede bana ellerimi uzatıp ısınmam için bir ateş veriyordu sanki. Yüzüme ister istemez bir glümseme yayıldı. Bu müthiş sese sarılarak uyudum.
Ertesi gün yine o sesi beklerken vakit geçirmek için bir şeyler okuyordum. Her gün güneş batarken başlıyordu, genelde güneş battığında da bitiyordu. Fakat bu sefer şarkının başlangıcına başka bir ses karışmıştı. Hücremin tek pencerisinden gelen çekiç sesleri. Arkadaki boş alana (gardiyanlar bu alana arka bahçe ismini vermişlerdi fakat o alan kendisini alandan bahçeye terfi ettirecek hiç bir özellik taşımıyordu) bakan pencereye doğru yaklaştım. Bu alanı gören tek hücre benimkisiydi. Alanda kurulan şey bittiğinde ne olduğunu anlamıştım. Bu bir dar ağacıydı. Duyduğum ilahi ses şarkısını bitirmeden önce bir insanı darağacına getirdiler. Geri çekilip kulaklarımı kapamak istedim fakat beni bu hücrede çıldırmaktan kurtaran tek şey olan şarkının bitmesini beklemeliydim. Şarkı biterken çığlıklarda en gürültülü haline gelmişti ve şarkının bitimiyle miğde bulandırıcı bir ses geldi. Boğazdan gelen bir sesti, nefes almaya çalışan mahkümun sesiydi bu. Kulaklarımı kapayamamış ve her şeyi dinlemiştim.
Bir sonraki gün hayalet gibiydim hiç bir şey hissetmiyordum, yemek yememiş, uyumamış, tuvalete gitmemiştim. Yaşamıyordum. Sadece dinliyordum her duyduğum sesi şarkının başlangıcı sanıyordum ve arkasından şarkıyı duymayınca her bir seste aynı derecede şiddetli bir hayal kırıklığına uğruyordum. O gün güneş batarken aynı şarkı aynı hislerle söylenmiş ve bende de aynı hisleri uyandırmıştı. O akşam uyumuştum, tuvalete gitmiş, açlığımı hissetmiştim. Şarkıyı dinlerken aklıma Tanrı geldi. Bu sesi yaratan ve hatta bu melodiyi yaratan o değilmiydi. Bu ses beni Tanrı'ya yaklaştırıyordu. Bu çok ilginç bir histi çünkü daha önce hiç böyle bir duygu hissetmemiştim. Hayatımda herhangi bir duyguyu bu kadar yoğun hissetmemiştim. Şarkı devam ettikçe inancım pekişiyor, inancım pekiştikçe şarkıdan aldığım haz artıyordu. İşte o an kendimi Tanrı'ya çok yakın hissetmiştim sanki bunu anladığımda artık o benden çok yükseklerde çok uzaklarda değilde hemen yanımdaydı, belki de o şarkıyı söyleyendi, belki de o sesin ta kendisiydi.
Ertesi gün şarkıyı duyduğumda ise yine arka alana bakıyordum. Fakat bu kez yukardaki hücremin penceresinden değil. Dar ağacında ilmik şekli verilmiş halatın yuvarlağının içinden bakıyordum ve o an neden kedimi Tanrı'ya bu kadar yakın hissettiğimi anladım.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Erken Anlatı
Gönderen: Orkun Levent BOYA / Ankara/Türkiye
27 Nisan 2006
Yazıyı okumaya başladığımda,ilk cümlelerle birlikte beni gizeminin içine çekeceğini ve düşünceye sevk edeceğini düşünmüştüm. Ancak kısa bir süre sonra, öyküye temel teşkil eden hapishaneye ait kelimelerle ard arda karşılaşınca, başlangıçtaki düşüncemin yanlış olduğunu gördüm... hücre, gardiyan, darağacı vs. direkt olarak öykünün başlarında söylenmeyip de okurun tasvirine bırakılarak, okuru düşünceye zorlayıp, neyin ne olduğu konusunda çaba sarf ettirmesini beklerdim bu güzel yazıdan... Çünkü, anlatım diliniz ve sözcük seçiminiz çok başarılı... Konu ise harika... Dilbilgisi kuralları açısından da, çok dolusunuz... Bunların hepsi bir araya geldiğinde, çok başarılı bulduğum bu öyküyü gölgede bırakacak eserleri de yazmanız çok yakın, diyor, başarılar diliyorum... Sevgi ve Saygılarımla... Orkun




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İntihar Planı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Gecenin Müziği [Deneme]


Gökçe Gün kimdir?

yazar

Etkilendiği Yazarlar:
Hayyam, Orhan Veli


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Gökçe Gün, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.