Güzellik her yerde karşılaşılan bir konuktur. -Goethe |
|
||||||||||
|
Ertesi gün yine o sesi beklerken vakit geçirmek için bir şeyler okuyordum. Her gün güneş batarken başlıyordu, genelde güneş battığında da bitiyordu. Fakat bu sefer şarkının başlangıcına başka bir ses karışmıştı. Hücremin tek pencerisinden gelen çekiç sesleri. Arkadaki boş alana (gardiyanlar bu alana arka bahçe ismini vermişlerdi fakat o alan kendisini alandan bahçeye terfi ettirecek hiç bir özellik taşımıyordu) bakan pencereye doğru yaklaştım. Bu alanı gören tek hücre benimkisiydi. Alanda kurulan şey bittiğinde ne olduğunu anlamıştım. Bu bir dar ağacıydı. Duyduğum ilahi ses şarkısını bitirmeden önce bir insanı darağacına getirdiler. Geri çekilip kulaklarımı kapamak istedim fakat beni bu hücrede çıldırmaktan kurtaran tek şey olan şarkının bitmesini beklemeliydim. Şarkı biterken çığlıklarda en gürültülü haline gelmişti ve şarkının bitimiyle miğde bulandırıcı bir ses geldi. Boğazdan gelen bir sesti, nefes almaya çalışan mahkümun sesiydi bu. Kulaklarımı kapayamamış ve her şeyi dinlemiştim. Bir sonraki gün hayalet gibiydim hiç bir şey hissetmiyordum, yemek yememiş, uyumamış, tuvalete gitmemiştim. Yaşamıyordum. Sadece dinliyordum her duyduğum sesi şarkının başlangıcı sanıyordum ve arkasından şarkıyı duymayınca her bir seste aynı derecede şiddetli bir hayal kırıklığına uğruyordum. O gün güneş batarken aynı şarkı aynı hislerle söylenmiş ve bende de aynı hisleri uyandırmıştı. O akşam uyumuştum, tuvalete gitmiş, açlığımı hissetmiştim. Şarkıyı dinlerken aklıma Tanrı geldi. Bu sesi yaratan ve hatta bu melodiyi yaratan o değilmiydi. Bu ses beni Tanrı'ya yaklaştırıyordu. Bu çok ilginç bir histi çünkü daha önce hiç böyle bir duygu hissetmemiştim. Hayatımda herhangi bir duyguyu bu kadar yoğun hissetmemiştim. Şarkı devam ettikçe inancım pekişiyor, inancım pekiştikçe şarkıdan aldığım haz artıyordu. İşte o an kendimi Tanrı'ya çok yakın hissetmiştim sanki bunu anladığımda artık o benden çok yükseklerde çok uzaklarda değilde hemen yanımdaydı, belki de o şarkıyı söyleyendi, belki de o sesin ta kendisiydi. Ertesi gün şarkıyı duyduğumda ise yine arka alana bakıyordum. Fakat bu kez yukardaki hücremin penceresinden değil. Dar ağacında ilmik şekli verilmiş halatın yuvarlağının içinden bakıyordum ve o an neden kedimi Tanrı'ya bu kadar yakın hissettiğimi anladım.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gökçe Gün, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |