Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
İletişim Yayınları’nın yazarın Bütün Eserleri 1 başlığı altında yayınlanan bu roman Oğuz Atay’ın önsözleri sevmemesine rağmen, Ömer Madra ve Enis Batur’un önsözleriyle başlıyor. Bunları okurken yazarı övmede abartıya kaçıldığı izlenimi elde ediliyor. Roman okunmaya başlanıp, biraz ilerleyince kesinlikle yanıldığınız, az bile anlatıldığı anlaşılıyor. Oğuz Atay’ın bu ilk romanı daha ilk sayfalardan itibaren sizi kendine bağlıyor. Her bölümde yazara hayranlığınız artıyor.Roman kahramanlarının ‘’şarkı’’ adını verdikleri dörtlükler, tiyatro sahneleri, zaman zaman içeriğe uygun olarak karşımıza çıkan farklı anlatım üslupları kullanılmasına rağmen yapıtın bütünlüğü bozulmadığı gibi pekişiyor da. Yaşadığı ağır bir depresyon sonucu intihar eden Selim’in yaşadıklarından yola çıkarak, bürokrasi, toplum sorunları, insan ilişkileri derinlemesine incelenmiş. Yergiler mizahın gücü kullanılarak zekice yapılmış. Selim’in intiharının baştan bilinmesi kitap boyunca hüzünlü bir okuma yapılmasına neden olsa da alınan zevki azaltmıyor. Yapıt’ın başkişileri Selim ve Turgut’un ruhsal tahlilleri o kadar iyi yapılmış ki bu ikisinin beyinlerindeki her kıvrım satır aralarında okuyucuya tanıtılmış. Günseli’nin anlattıklarına gelinceye kadar aslında hemen hemen hiçbir şey olmuyor. Hiç bir aksiyon yok. Buna rağmen yakalanmış yüksek roman ritmi korunmuş. Hele genelev ve bir resmi dairede geçen olayların anlatıldığı iki pasaj var ki ‘’Edebiyatın Yedi Harikası’’ gibi bir seçim yapılacak olsa; bunlardan biri genelev pasajı diğeri de resmi daire pasajı olurdu. Daha sonra Günseli’nin Selim’le yaşadıklarını anlattığı hiçbir noktalama işareti kullanılmadan yazılmış olan bölüm gerçek anlamda soluk almadan okunuyor. Okurken bunu bir insan yazmış olamaz düşüncesi aklınıza takılıp kalıyor. Romanın ritmi çıkılabilecek en yüksek seviyelerden birine çıkmış. Bir aşkı, bir büyük, dev aşkı ve bu aşkı yaşayan Selim yine en ince ayrıntısına kadar ve o ana kadar verilen karakterinden en ufak bir sapma olmadan tanıtılmış. Gerçekten de onun ancak böyle aşık olabileceği tam olarak okuyucunun beynine kazınmış. Son bölümde bazı ufak tefek düğümler çözülmüş, Turgut’un verdiği karar ön plana çıkmış ve roman bütününe yakışan bir şekilde sonlandırılmış. Romanı bitirdikten sonra bir oturuşta yazıldığını düşünüyorsunuz. Son bölümde yazar bir bakıma bu yapıtın nasıl oluşturulduğuyla ilgili ipuçları da veriyor. Sonuç olarak ilk defa Oğuz atay okuyorsanız hem neden daha önce okumadığınıza hayret ediyor hem de diğer bütün kitaplarını okuma isteği her yanınızı sarıyor.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa Mert, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |