Ama gene de dünya dönüyor! -Galilei |
|
||||||||||
|
Genel olarak felsefe ağırlıklı bu romana bir de Prado’nun yazdığı ağır metinler serpiştirilince okuma zorlaşıyor. Romanın temposu yavaşlıyor. “Birbirimizin karşısında duyduğumuz yabancılığın sağladığı korumaya minnettar mı olmalıyız? Ve onun mümkün kıldığı özgürlüğe? İşaret edilen bedenin temsil ettiği çifte engel tarafından korunmadan karşı karşı karşıya dursaydık ne olurdu? Aramızda bizi ayıran ve çarpıtan bir şey bulunmadan adeta birbirimizin içine dalsaydık?” Anlatılan ilginç olaylar ve kişiler de çok fazla değil. Ayrıca yine kurgusal Prado’nun kitabından alınan şu bölümdeki betimleme de söz kuyumcusu olma çabasındaki Prado’ya yakışmıyor. “Güneş yanığı bacaklarıyla, pırıl pırıl saçlarıyla evlerindeymiş gibi rahatça binaya girip çıkan öğrencileri görünce neden imreniyorum onlara?” Allah aşkına bir öğrencinin en ilgi çekici yanı güneş yanığı bacakları mıdır? Romanın ana karakteri Gregorius çok doğal bir kişiliğe sahip değil, onun gibi bir karakteri her yerde bulamazsınız, ancak hiç olmayacak diye bir kural da yok. Romanı sıkılarak okurken ve yukarıdaki olumsuz notları defterime yazmışken 119.sayfa şöyle bitiyordu. “Bütün bunlar gerçekten bir tek gün içinde mi olmuştu? Amadeu de Prado’nun resminin bulunduğu sayfayı açtı. Bugün onun hakkında öğrendiği yeni şeyler yüzünün hatlarını değiştiriyordu. Yaşamaya başlıyordu o imansız rahip.” Bunlar kitabın çekilir hale geleceğini, anlatılanların hantallıktan kurtulup çeşitli ilginç olaylara, yaşantılara yöneleceğinin işaretini veriyordu. Nitekim Gregorius önce asıl mesleği doktorluk olan Prado’nun kardeşi Melodie ile sonra öğretmeni rahip ile ve tekrar en sonunda diğer kardeşi Adriana ile görüştü. Gregorius’un Prado’nun kardeşleriyle görüştüğü bölümler çok iyi yazılmış, özellikle Portekiz’deki Salazar döneminin gizli polis örgütünün en çok korkulan görevlisi Rui Luis Mendes’in hayatını kurtardığını anlatan bölüm okuyucuyu düşüncelere sevkediyor. Burada anlatılan sade bir olay değil, olayın irdelenmesi ve düşünülmesi de gerekiyor. Dostoyevski Suç ve Ceza’sında kahramanı Raskolnikov’a yazdırdığı makalede aşağı yukarı binlerce kişiyi öldürenin kahraman, bir kişiyi öldürenin katil sayılmasındaki çifte standartı öne sürerken, Mercier kahramanı Prado’nun halkın korkulu rüyası olan polisin hayatını kurtarması da insan da ikilem yaratıyor. Önüne gelene eziyet eden, öldürmekten çekinmeyen bu diktatör yardakçısının hastalığını tedavi etmek mi daha doğru, yoksa onu ölüme terk etmek mi? Doktorlarla ilgili bir televizyon dizisinde genç doktor bir Afrika ülkesinin diktatörünü tedavi ederken, kasten onu öldürmeye karar verir ve uygular. Test sonuçlarında yapılan manipülasyonla ceza almadan kurtulur. Acaba hangi doktorun davranışı daha doğrudur? Ayrıca aşağıdaki alıntılarda üzerinde ayrıntılı olarak düşünülecek şu ya da bu sonuca varılacak veya varılamayacak özellikler taşıyor. “Dışarıdaki motosikletlerin uğultusu sessizliğe çarpıp yansıyordu. İnsanlar sessizliğe katlanamıyorlar, diye yazıyordu Prado’nun kısa notlarından birinde katlansalardı, kendilerine katlanmış olurlardı.” “Sevgiye inanmazdı. Hatta kaçınırdı o kelimeden. Kitsch bulurdu. Şu üç şey dışında bir şey yok derdi: Arzu, hoşnutluk ve güvenlik duygusu.” “Bir tutam sonsuzluk, derdi, sadece bir tutam, ama olsun.” “Olgunlardan hoşlanmam. Olgunluk denen şeyi fırsatçılık ya da katıksız bezginlik sayarım.” “Ruh gerçeklerin bulunduğu bir yer midir, yoksa bu sözüm ona gerçekler başkaları ve kendimiz hakkında anlattığımız hikayelerin aldatıcı gölgelerinden mi ibarettir, diye Prado kendine sormuştu.” Sıkıcı bir roman izlenimi vererek başlayan yapıt, hareketli bir felsefi roman olarak yoluna devam eder. Bazı romanlar vardır, olayların içine girmek zaman alır, olayın örgüsünün alt yapısının kurulması aşaması uzun sürer. Bu süreç okuyucuyu sıkar, yorar, hatta pişmanlığa sevk eder. Birçok okuyucu maalesef bu tür yapıtların devamını okumaz, bırakır. Vazgeçmeyenlerin ödülü sonraki sayfalardadır. Lizbon’a Gece Treni de böyle bir roman. Karakterlere bakınca;Joao Eça tam oturmuştur. Portekiz Salazar döneminde ki işkencelere uğramış direnişçi olayların tanığı olarak o dönem hakkında bilgi edinmemizi de sağlar. Prado ve onun izini süren Gregorius da romanın kendi yapısı içinde başarıyla canlandırılmışlardır. İki karakter hakkında ben yazarı yeterince başarılı bulmadım. Birincisi Prado’nun can dostu Jorge: Sanki bilerek okuyucunun bu karakter hakkında kötü bir yargıya varılması istenir, olaylar onun bakış açısından değerlendirilmez. Oysa o da direnişin önemli öğelerinden biridir. Diğer önemli kişi ise Prado’nun uğruna birçok şeyi göze aldığı Estefania dır. Gregorius Prado’nun hayatına giren herkesle görüşüp, onun hakkında toplayabildiği her bilgiye inanılmaz bir hırsla saldırırken; Prado’nun hayatının son döneminin en önemli kişisi Estafania ile görüşmek için hiç çaba harcamaz, daha doğrusu bu tesadüflere kalır. Yapılan görüşme de oldukça üstünkörüdür. Estafania hakkında tüm roman kahramanları bir şey söylemiştir, ama Gregorius’un onunla buluşması sönük geçmiştir. Bu durum romanın kendi içindeki bütünlüğü zedeler. Sonuç olarak kusurlarına rağmen zevkle okunan dolu dolu bir yapıttır Lizbon’a Gece Treni. Ayrıca herhangi bir biyografi yazmak isteyenler için kurgusal olarak da ipuçları veren Mercier’in bu yapıtından aşağıdaki alıntıyla yazımızı sonlandıralım. “Bir şeyi başarıp başaramamamızın, ne kadar çabalasak da sonuçta şansa bağlı olduğunu anladığımızda; yaptığımız ve yaşadığımız her şeyde, kendi önümüzdeki ve kendimiz için sürüklenen kumlar olduğumuzu anladığımızda; o zaman gurur gibi, yürek karası ve utanç gibi bütün o bildiğimiz ve övülen duygulara ne olacak?” 09.03.2014 Pascal Mercier-Lizbon’a Gece Treni çeviren İlknur Özdemir Kırmızı Kedi Yayınları 14.Basım
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa Mert, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |