"Yumuşak olma ezilirsin, sert olma kırılırsın." -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Recep Tayyip Erdoğan, “ Bizim partimizin kısaltılmış adı AK Parti’ dir, AKP değil. AKP diyenler, ne yazık ki demokratik noktadaki etik kurallara uymadan, siyasi etiği hiçe sayarak, bunu edep dışı söylemektedirler, bu kadar açık ve ağır söylüyorum,” diye konuştu….( Gazeteler) Gerçekten de çok ağır bir söylem. Bu söylem karşısında benim de bir söylemim olmalı. Neden mi ? Çünkü ben de AKP diyorum hemen hemen herkes gibi. Sayın başbakanın “ edepsiz ” dediği kişilerden biri de ben’im sizin anlayacağınız. Edepsizliği asla kabul edemem, kimse kabul etmez Bazıları , “ Tam olarak edepsiz demedi, edep dışı dedi.” diyebilirler. Ha Kel Hasan, ha Hasan kel; hiç fark etmez. Bir kişiye “ Katil ” demekle, “ Sen adam öldürdün.” demenin aynı şey olduğu gibi. Edep dışı davranmakla suçlanmak, edepsiz diye suçlanmakla aynıdır. Önce bu tespiti yapmış olayım. Başbakanın sözlerini gazetede okumadan önce, tv’ de dinlemiştim. Haftalardır mayınlı arazi konusu konuşulurken, millet mayınla yatıp mayınla kalkarken; sayın başbakanın birilerine neden hakaret etmek gereği duyduğunu bir türlü anlayamadım. Mayın konusunda kendisine ters düşen AKP milletvekillerinin ayranını kabartıp destek olmalarını sağlamak için mi böyle bir lâf etti dedim kendi kendime. Partinin adını kendileri koydular, kısaltarak AKP dediler. Biz de onlardan duyduğumuz şekilde söylüyoruz, ağzımız alışmış bu şekilde ifade etmeye. Zaten, kısaltılmış sözcüklerin nasıl ifade edildiği belli . Cumhuriyet Halk Partisi’ne CHP diyoruz, Milliyetçi Hareket Partisi’ ne MHP diyoruz, Saadet Partisi’ ne SP diyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi’ ne de AKP diyoruz. Doğru olan da bu. Ne var bunda hiddetlenecek ? Hem de durup dururken ? Şöyle bir düşündüm, ben AKP diyerek edepsizlik ediyorum, başbakana göre. CHP’ ye CH Parti, MHP’ ye MH Parti, ANAP’ a ANA Parti demediğim için kat kat edepsizlik yapıyorum sizin anlayacağınız. Ağır geldi bu sıfat bana. Kendime yapılan hakareti kaldıramadım. Hem de sayın başbakan tarafından hakarete uğramak; bir vatandaş olarak beni önce çok üzdü, sonra da sinirlendirdi. Türkçe sözlüğe baktım “ edepsiz ” in karşılığını okumak için. Şöyle yazıyordu: Edepsiz: Utanılacak işleri sıkılmadan yapan, utanmaz, sıkılmaz, terbiyesiz (kimse).”…İşte bu cümleyi okuyunca tuhaf oldum. Başbakanım tarafından bana lâyık görülen bu sıfat, yüreğimi burktu. Sonra uzun uzun düşündüm. Edepsiz denmeyi hak edecek hiçbir şey yapmadım bugüne kadar. Çalmadım, çırpmadım, sahte evrak düzenlemedim, vergi kaçırmadım, yalan mal beyanında bulunmadım, kimseyi dolandırmadım vs. Neden edepsiz olayım ? Elbette herkes gibi benim de hatalarım oldu, olmuştur ve olacaktır . Ama bu hatalarım için kimse bana edepsiz diyemez. Sayın başbakan bile. Ben edepsiz değilim. Bana “ edepsiz ” diye hakaret eden başbakana “ sayın” diyecek kadar edepliyim. Edepsizin sözcük anlamını okuyunca sinir bastı. Biliyordum anlamını ama, bana sayın başbakan tarafından lâyık görülen sıfatın anlamını sözlük sayfasından okumak , kendimi o edepsiz sözcüğüyle özdeşleşmiş görmek - ne desem bilmiyorum - psikolojimi bozdu. Sanki bütün dallarım silkelendi, evimin bütün odalarına girildi. Sonra toparlandım, kendime geldim. Kanaryaya, kuş bilmez biri “ karga ” dedi diye, kanarya karga olur mu kızım dedim kendime ? Pırlantaya “ boncuk ” denildi diye, pırlanta gerçekten boncuk mu olur dedim. Sen bir eğitimcisin, sorumluluğunun bilincinde olan ve bunu gereklerini yerine getirmeye çalışan bir vatandaşsın dedim. Şimdi ise, iyice toparlanmış durumdayım. İster edepsiz desinler, ister başka şeyler desinler. Kimin umurunda ? Atalarımız “ Beş yüz karga umurumda değil, uçurur da seyrine bakarım.” demişler ya; ben de diyorum ki : Başbakan kızsa da, beni “ edep dışı davranmakla ” suçlasa da ben AKP diyeceğim. Kırk yıllık Kani, olur mu yani sevgili okurlar. …AKP …..Nasıl olsa adımız edepsize çıktı. Bir edepsize de böyle bir tavır yakışır. Eeeeeeee, ne demiş atalarımız : ” Saklama, hırsız edersin ; söyleme, arsız edersin. “… Beni, sayın başbakan arsız yaptı ; affınıza sığınıyorum sevgili okurlar. Bir partinin adının şöyle veya böyle söylenmesinden bana ne ? Kime ne ? Her iş bitti de sıra buna mı geldi ? Biz geçim derdindeyiz, sayın başbakan neden söz ediyor. Ha AKP denilmiş, ha AK Parti denilmiş; kimin umurunda ? Şimdi deme de dur : “ Benim derdim inekle dana ; kadının derdi sürmeyle, kına. ” Son olarak: AKP dediğim için beni ve benim gibi binlerce kişiyi “ edepsiz ” ilân eden başbakana bir sözüm var: Aman dikkat sayın başbakan. “ Deli deli akanı, bura bura tıkarlar.”……Ona göre sayın başbakanım, demedi demeyin.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |