Dünyada birbirinin eşi ne iki görüş vardır, ne iki saç kılı, ne de iki tohum. -Montaigne |
|
||||||||||
|
Program sunucusu, canlı telefon bağlantısında.......Bir vatandaşımız çıkıyor telefona; “ İşte bana şu şarkıyı çalar mısınız? ” diyor. Ve başlıyor şarkı. Şarkıyı ilk kez duyuyorum. Şarkı piyasaya çıkmış, meşhur olmuş, istek alıyor; benimse şarkıdan haberim yok. Yani cahillik bu kadar olur ! Sonra başka bir vatandaşımız çıkıyor telefona, o da bir şarkı istiyor. İstenilen şarkının adını yine ilk kez duyuyorum. Başlıyor şarkı; deli saçması gibi bir şey. Hani “ Bahçelerde maydanoz, gel bize bazı bazı.” derler ya; aynen öyle sözleri. O bitiyor, başka şarkı başlıyor; bu, öncekilerden de beter. ” Allah Allah ! Nasıl şarkı bu ! ” diye söyleniyorum içimden. Böylesine uyduruk bir şarkı nasıl istek alıyor! Sonra başka istasyona geçiyorum. Bu istasyonun da diğerlerinden pek bir farkı yok. Anlamsız sözleri içeren şarkılar çalınıyor radyoda.......Kulağıma hiç hoş gelmeyen ses kalabalığı. Müzik değil de gürültü gibi......Derken düşünüyorum düşünüyorum, kendimi suçluyorum. ” Bu kadar insan, geçiyor telefonun başına, çok sevdiği şarkıların çalınmasını istiyor. Sen, bunların hiç birini beğenmiyorsun. Hadi bu insanların birkaçı yanılıyor diyelim, ya ötekiler? Arayanların hepsi mi, senin saçma, kıytırık bulduğun şarkıları beğeniyor? Demek ki şarkılar çok güzel de, sen bu şarkıların güzelliğini idrak edemiyorsun.” diye söyleniyorum kendime. Daha sonra içimden bir ses şöyle diyor: ” Eleştirmek kolay. Sen böyle şarkı sözü yazabilir misin? Hadi yaz da görelim.”...... Ve hemen yanıtlıyorum kendi sorumu: ” Tabi yazabilirim ! Hem de tek ayak üstünde ” Tek ayak üstünde değil ama, arabada giderken, yağan yağmura aldırmadan ve arabanın virajlarda savrulmasından bile korkmadan başlıyorum şarkı sözü yazmaya. Eşim birşeyler söylüyor bu arada. Kendisine ” Susar mısın lütfen ! Ben uyuyacağım.” diyorum. Kapatıyorum gözlerimi. Şarkı sözü yazacağım ben. Yazacağım ve böyle kıytırık şarkı sözü yazmanın ne kadar kolay olduğunu göstereceğim, o içimdeki sese. Şimdi o görecek gününü. Eşim, içimden geçenlerden habersiz, basıyor gaza. Onu, “ Biraz yavaş git.” diye uyarmıyorum bile. Aklım şarkı sözlerinde çünkü. Dinlediğim şarkılardan esinlenerek, birkaç tane şarkı sözü yazıyorum aklımdan. Hem de tıkır tıkır, bir çırpıda yazıyorum.......Bir başladım, çorap söküğü gibi geldi arkası. Aynı dinlediğim şarkılara benzer sözler uyduruyorum. Aslında yazmıyorum da, içimden geçiriyorum. Ve eve gidinceye kadar unutmamak için birkaç kez tekrarlıyorum. Sağ salim evime bir varsam, hemen kaleme kâğıda sarılacağım. Dinlediğim şarkılardan esinlenerek yazdığım şarkı sözlerini, unutmadan kâğıda dökeceğim. Eve gelir gelmez hemen aldım kalemi elime. Arabada yazdığım(!) şarkı sözlerini kâğıda geçirdim. Hem de gecenin bir yarısında. İşte şöyle: Evime gidiyorum Yağmuru dinliyorum. Kahvaltıda her sabah Peynir ekmek yiyorum. Yandan civanım hop yandan Düştü, kırıldı şamdan. Bıktım artık, usandım Kartaloz kaynanamdan. Arabada giderken Geliyorsun aklıma. Islanırsın sevgilim Şemsiye al yanına. Geldim Konya'dan, Van'dan Saksı düşüyor camdan. Pijamamı giyip de Yatacağım akşamdan. Alın bir tane daha: Ankara’nın yolları Uzayıp da gidiyor Bu garip sevdiceğin Şarkı sözü yazıyor. Senle ben kaçalım mı? Sarılıp yatalım mı? Üç- beş çocuk az gelir On çocuk yapalım mı? Bambana yavrum bambana Bir hırka al arkana. Banyoda üşütürsün Gel gidelim hamama. Bu da bir başkası: Sabah erken kalkınca Yüzümü yıkıyorum. Akşamleyin bize gel Dolmalar yapıyorum. Ağacın yaprakları Öp diyor dudakları. Dam üstünde saksağan Sel bastı sokakları. Şöför şöför! Git yavaş Yollar ıslak arkadaş. Tuvalete gidece’m Şu benzinliğe yanaş. ( Hepsi bu kadar değil, devamı var. Denizde kum, bende şarkı sözü.....Bu sözler çok tutulursa, devamını da yazarım.) Sakın ola ki ” Bu ne saçmalık ! ” demeyin. Bana haksızlık etmiş olursunuz. Benim radyoda dinlediğim şarkıların sözleri de bu yazdıklarıma benziyordu. “ Ağaca çıkan keçinin, dala bakan oğlağı olur.” demiş atalarımız. Dinlediği saçma sapan şarkılardan ilham alan birinin yazdığı şarkı sözleri işte böyle olur. Şimdi; belki de " Sarı öküzün yanında duran , ya tüyünden, ya huyundan.“ diyorsunuz içinizden. Veya; " Kılavuzu karga olanın, burnu b.k tan çıkmaz.” diyorsunuz. Haklısınız ! İnanın ağzımdan aldınız; ben de aynı sözleri söyleyecektim. ÖNEMLİ NOT: İsteyenler, bu şarkı sözlerini istedikleri melodide kullanabilirler. Telif hakkı falan istemem. On dakikada çiziktiriverdim nasılsa. Bu kadarcık emek için telif hakkı istemek, ayıp olur ayıp ! İnsanlık ölmedi ya ! Hem, müzik piyasasına bizim de bir katkımız olsun icabında. ( Bu arada, çok güzel şarkıları, çok güzel şarkı sözlerini, yukarıdaki yazdıklarımdan tenzih ettiğimi özelikle belirtmek isterim.) 07 / 04 / 2003
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |