..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ben bir kuşum; uçtum yuvadan... Artık ben nerede, eve dönme isteği nerede?.. -Leyla ve Mecnun, Fuzuli
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > Ömer Akşahan




2 Mayıs 2009
İsimsizler  
Ömer Akşahan
Bu yazımı annemin babası Çanakkale şehidi Arif dedemin şahsında tüm isimsiz şehitlerimize adıyorum.


:BFDA:

Ömer AKŞAHAN

Baharın tüm görkemiyle doğaya hükmettiği şu günlerin bizlere canlılığı, sevinci, umudu, bereketi ve en önemlisi mutluluğu çağrıştırması gerekirken gelen dokuz şehit haberi bir kez daha yüreklerimize ateş düşürdü.
Anadolu, çok zengin bir mozaik; gerek farklı kökene sahip halkları gerek dört mevsimi barındıran iklim ve toprak yapısı bunu bize anlatır; bu kültürel ve etnik farklılıklar dil, lehçe ve şive zenginliğini de beraberinde getirir.
Böylesine zengin bir ülkeye elbette göz diken, Anadolu benim de yurdumdur diyenler olacaktır. Tarih bu mücadeleyi anlatan savaş öyküleriyle doludur.
Peki, bu güzel ülkenin sahibi kimdir hiç düşündünüz mü?
Bu ülkenin sahipleri bence ismi hiçbir yerde geçmeyen kahramanlardır.
Onları tanıyalım dilerseniz.
***
Onlar, kocası kahvede pişpirik oynarken tarlada bir topan azıkla akşama kadar çapa sallayan kadınlardır.
Onlar, sınırda vatan korumasına giderken hain bir mayınla paramparça olan genç Türk askeridir.
Onlar, şehir teröristlerine dur demek için gözünü kırpmadan çatışmaya girip şehit düşen, yaralanan Türk polisidir.
Onlar, şehitlerini bağrına basan analardır, babalardır, öksüz kalan bebeler ve eşlerdir.
Onlar, ettikleri yemine sadık kalarak çalışan doktorlardır, hemşirelerdir, ebelerdir.
Onlar, sınıfta öğrencisine bilim öğreten, yolu, açlığı, susuzluğu dert etmeyen, tek ülküleri ülkenin kalkınması, insanımızın eğitilmesi olan öğretmenlerdir.
Onlar, engelli olarak dünyaya gelen evlatlarına kol kanat geren, yaşama sevinci aşılayan eğitimcilerdir, annelerdir, babalardır.
Onlar, yaşlısına değer, veren, sokağa terk etmeyen yardımseverlerdir.
Onlar, hayvanı seven, her türlü canlının yetişmesi gelişmesi için çaba gösterenlerdir.
Onlar, devletin verdiği maaşı yeterli görüp, makam ve yetkisini rüşvetle sürdürmeyen dürüst memurlardır.
Onlar, sabahın kör karanlığında traktörle tarlayı süren, nadas eden, harman savuran köylüdür.
Onlar, helal kazancı hiçbir şeye değişmeyen, vergisini eksiksiz ödeyen esnaftır, tüccardır.
Onlar, yalakalık nedir bilmezler.
Onlar, el etek öpme deyimini tarihte okumuşlardır.
Onlar, en yüce değerin emek olduğuna, alınterinden başka bir değerin değer olmadığına inananlardır.
Onlar, insanı arkadan gammazlayıp hançerlemezler.
Onlar, yalan dolan nedir öğrenmemişlerdir.
Onlar, dayanışmanın gerçek adının imece olduğunu bilirler; kendi yaşamlarında uygularlar.
Onlar, insanı sever, sayar ve sağlıklı bir evrenin ancak insan eliyle başarılacağına inanırlar.
Onlar, mütevazıdırlar; böbürlenmeyi, hak etmedikleri unvanı kendilerine yakıştırmayı bilmezler.
Onlar, toplum için yaşamanın yolunun ancak özveriyle olacağını bilirler.
Onlar, bu yaşamda var olan her şeyin bize emanet verildiğine inanırlar.
Onlar, gerektiğinde karanlıkta ıslık çalarak ışığa kavuşurlar.
Onlar, kim?
Onlar, sen, ben, o, biz, siz yani hepimiz!
Bu saydığım niteliklerin sizde de var olduğuna yürekten inanıyorsanız, siz de onlardansınız.
Bu toplum, ancak isimsiz kahramanların çoğalmasıyla hak ettiği uygarlık düzeyine gelecektir. Çünkü onlar, her ne iş yaparlarsa yapsınlar, bu yaptıklarıyla ülkenin kalkınacağına, yükseleceğine inanmışlardır.
Onlar, üretmeyi, ter dökmeyi, başkalarının hakkına tecavüz etmemeyi, komşunun sınırına girmemeyi yaşam felsefesi haline getirerek mutlu olma yolunu seçmişlerdir.
Varsın, birileri onları salak, aptal, deli yerine koysun; zaman onları günün birinde haklı çıkarmayı bilir.
Eğer onlar gibi olmak istiyorsak; ilkelerimizden, inançlarımızdan, onurumuzdan en zor günde de olsa vazgeçmemeyi öğrenmeliyiz.

Son söz: PKK’lıların mayın tuzağında şehit düşen Uzman Çavuş Salih Akyürek (Yozgat), Onur Görmez (Aydın-Karpuzlu), Emrah Polat (Aydın-Nazilli), Erdal Oral (Kars-Kağızman), Zeynel Direkçi (Gaziantep), İlhami Hardal (Kilis), Murat Çavdar (Trabzon-Maçka), Mehmet Ali Karaduman (Manisa-Kula) ve Miktat Beder (Trabzon-Arsin) ve Şemdinli’de şehit olan Piyade Çavuş Olcay Koçak (Kars) ile İstanbul’da şehit olan Başkomiser Semih Balaban’a Tanrıdan rahmet, acılı ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerimize ve Polis Teşkilatımıza başsağlığı diliyorum.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
Okumadığım Her Şey, Bir Şenliktir!
Aforizmalar
Yaşamdan İlginç Kesitler
Devlet Denen Ütopya...

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sonbahar Soloları
Köşe Yazarlığı
Efeler, Yörükler, Türkmenler
Sözlence
Aynı Dili Konuşmak
Kum Tanesi İle Yosun
Velad'la Mariya...
Sokrat Chat Yaparsa...
Okumaz Yazarlar
Şiir, Şair ve İklim

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hiçliğe Övgü [Şiir]
Kayıtdışı Şiir [Şiir]
Gece Dokunuşları [Şiir]
kalem [Şiir]
Meğer [Şiir]
Güz Yağmurları [Şiir]
Küçük Mariya İçin Kar Senfonisi [Şiir]
Giderken Düşürdünüz 'Ben'i Çantanızdan [Şiir]
Issız Sokak [Şiir]
ayrılıklar [Şiir]


Ömer Akşahan kimdir?

Kendini nasıl anlatır ki insan… Oturup yazılmaya kalkılsa, her edebiyat işçisinin yaşamı kalın bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdığım denemelerde ve şiirlerimde yansıtmaya çalışıyorum. Yapıtlarımı izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüğümüz, tümcemiz. . Kendimi şiirde ilk keşfedişim beni aynı zamanda büyük bir hayal kırıklığı yaşattı ve düzene yenik düştüm. Yol göstericim de yoktu yanımda; düzene isyan edeceğime, şiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaşananlar ortaokul dönemime rastlar. Yine bir gün düzen beni aldı, bir sonbahar yaprağı gibi Aydın Dağlarının zirvesine fırlattı. Yıl 1981. Ve beni yeniden hayata bağlayan sihirli gücün şiir olduğunu orada anladım. O gün bugündür, can yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım ve en büyük sığınağımdır ŞİİR! İnanıyor ve haykırıyorum; şiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben şuyum diyemez. Tek inancım, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdırarak da olsa şiire ihanet etmeyeceğim. Aydın’ın İncirliova ilçesinde, ‘53 yılının Ocak ayında, bir Kova erkeği ve sevgili annemin tek eşinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmişim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiş bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öğretmenlik uğraşımı resmi düzeyde ‘99 yılına dek sürdürdüm. Halen özel sektörde işimden arta kalan zamanlarda, öğrencilere Türkiye’nin hemen her noktasında şiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk şiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarından öğrenemeyen gençlere yeni Türk şiirinin kapısını aralamaya çalışıyorum. İnanın bu çalışmalarda şiir adına öyle ilginç olaylara tanık oluyorum ki, gözyaşlarınızı inanın tutamazsınız. Tüm uğraşlarımdan edindiğim çok önemli bir gerçeğin altını kalınca çizmek istiyorum: ŞİİR ÖYLESİNE SİHİRLİ BİR ANAHTAR Kİ, AÇMADIĞI BİR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIŞTIR! Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde şiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , anı yazılarımla yer aldım. ‘90’da Ödemiş EFE dergisi yöneticiliği, Almanya’da Almanca yayımlanan GEMEİNSAM adlı yayının sorumluluğunu yaptım. Almanca şiir, öykü denemelerinin yanı sıra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye şiir kazandırma çalışmalarımı yayımladım. ‘90’da “Nasıl Çalışalım? Nasıl başaralım?” adlı çalışmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafından 3000 adet basıldı. ‘98’de ilk şiir kitabımı Sivas’ta yakılan 37 güzel insana adadığım için yalnızca 37 şiir içermektedir. Evliyim. Eşim de emekli sınıf öğretmeni olup, bir oğlum ve bir kızımla beraber yaşamımızı renklendirmeye çalışmaktayız.

Etkilendiği Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.