..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Herşeye imgelem karar verir. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > ömer akşahan




15 Nisan 2005
Okumadığım Her Şey, Bir Şenliktir!  
ömer akşahan
Eee, ne dersiniz, kolay mı bahara yelken açmak? Bakmayın siz, sırtınızı kızdıran güneşe, şen şakrak daldan dala konarak ötüşen, tomurcuk derdine düşmüş ağaç dallarıyla flört edenlere...


:CCAI:


Ömer AKŞAHAN

Nisan, Mayıs ayları gelince damarlarımdaki kan karıncalanmaya başlar; uzaklara gitme isteği kar sularıyla dolup taşan Murat gibi, Zap gibi, Karasu gibi dolup taşar...Sormayın bir şenlik ki, çal çaput ne varsa ortaya dökülür; yüreğimin en alt katına kış aşklarımı, kırgınlıklarımı, acılarımı naftalinler koyarım. Yalancı güveler gelip yemesinler, diye. Tembihlerim kendime: Dikkat et, aman ha sakın, çok narin şeylerdir onlar; kırılırlar, güzelce katla, koy yerlerine!

Eee, ne dersiniz, kolay mı bahara yelken açmak? Bakmayın siz, sırtınızı kızdıran güneşe, şen şakrak daldan dala konarak ötüşen, tomurcuk derdine düşmüş ağaç dallarıyla flört edenlere... Bilir misiniz, kuşlar en çok nerede konaklar? Hani şu türkülere konu olan telgraf telleri var ya, en çok onların üzerine tünemeyi severlerdi. Üzgünüm, teknoloji de o telleri birer birer yok ediverdi yaşamımızdan. Bilmem ki neden bizim bahçede de her yıl onca emek verdiğimiz fidanlarımız kuruyor. Koyunların yapraklarını çok sevdiği, su kenarlarında kendiliğinden yetişen "karıngeç" derdik adına ağaçlar vardı. Nerdeler, bir bileniniz var mı?

Necip Fazıl, "Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur."demiş. Şimdi bu sözü açıklamak için oturup sayfalar dolusu yazmak gelir insanın içinden. Var olmakla övündüğümüz toplumumuzdaki duyarsızlıkları, günü kurtarmaya dönük çabaları, hangi birinden söz etmeli? Yazarak bir şeylerin düzeleceğine inanmışlara edilen zulüm, yeni yüzyılda da devam ediyor, edecek de. Nice aydın kafalı insan sırf düşünceleri nedeniyle yok edilmeye, susturulmaya çalışıldı egemen güçlerce. Sorarım size, 2 Nisan 1948'de Sabahattin Ali'yi öldüren katilin adı nedir? Bu cinayeti "milli duygularla" işlediğini itiraf eden katilin adını bir anda kimse aklına getiremez; çünkü, o, tarihin karanlık dehlizine atılmış kara bir leştir. Leşlerin adını bilmeyi kim ister ki? Ama Sabahattin Ali adı her geçen gün daha bir parlayacak, saçtığı gönül ışıklarıyla Türk edebiyatının yüz akı olmaya devam edecektir.

Sabahattin Ali'nin öldürülüşünün üzerinden 57 yıl geçmiş. Ancak onu öldüren düşünce sahipleri, yeni eserleriyle yine sokaklara dökülmüş, yeni senaryolarla eski bir filmi bize izletmeye çalışıyorlar. Dikkat edin, Sabahattin Ali'yi öldüren katil Ali Ertekin, dört yıla mahkum ediliyor ve yine o yıl çıkarılan Af Yasasıyla salıveriliyor. İnsan ister istemez, bu ne iş yahu, demez mi?

Burada Aziz Nesin'in Sabahattin Ali hakkında yazdığı "Son Anı" (*) başlıklı yazısından küçük bir bölüm aktararacağım ki, günümüzde çılgınlık derecesine varan olaylara geçmişten ışık tutabilsin.

".....Bir sabah Bayezit'teki evimden çıkmış, Çakmakçılar Yokuşu'ndan aşağı iniyordum. Daha sabah gazetelerini görmemiştim. Yokuştan yukarı çıkan Tabelacı Ziya ile karşılaştım. büyük bir heyecanla,
-Sabahattin Ali'yi öldürmüşler, gazeteler yazıyor...dedi.
Olayı önceden bildiğimden, hiçbir şaşma belirtisi göstermedim.
O günkü bütün gazeteler olayı yazıyordu.
O günlerin birçok -hemen hepsi- fıkra yazarı, başyazarı, gazetecisi, Sabahattin Ali'ye iğrenç biçimde sövmeye başladı. Sabahattin Ali'ye sövme yarışı, yurtseverlik gösterisi biçimine girmişti. Bu ağır, iğrenç sövgüleri yazanların içinde, Sabahattin'le arkadaşlık etmiş olanlar da vardı. Öyle bir yılgınlık dönemiydi ki, Türk edebiyatının övüncü olan bir yazara yapılan bu saldırılara hiç kimse karşı çıkamıyor, cevap veremiyordu. Öyle kapkaranlık bir dönemdi ki, dinsel ve ulusal geleneklerimiz de çiğnenerek bir ölünün arkasından sövenlere cevap vermek, büyük tehlikeleri göze almak olurdu. Durum dayanılır gibi değildi."

Sormak gerekmez mi, ya şimdi durumumuz nasıl? Dayanabiliyor muyuz? O gün Sabahattin Ali'yi susturan düşünce sahipleri için ne değişti ki? Belki de yalnızca yöntemler ve hedefler!

Şimdi bu yazıyı burda kesmem doğru olur mu bilmem; ama, "Bildiğim bir şey var, o da, hiç bir şey bilmediğim." der ya, büyük filozof; onun gibi ben de, okumadığım her şey, bir şenliktir, derim. Masamda en az beş on kitap, dergi olmalı. Her birinde, beni yarınlara taşıyacak öyle ince ayrıntılar saklı ki; kuyumcu Salamon'un titizliği gibi her birinin içine dalıp yeni dünyalar keşfetmeyi çok seviyorum.

Peki, ya siz? Sizin masanızda neler var?


(*) Bir Usta, Bir Dünya: Sabahattin Ali, Yapı Kredi Kültür Merkezi, s.13, Şubat 1997, İstanbul

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Yeni Dünya
Gönderen: Murat M. UĞURLU / İstanbul/Türkiye
19 Nisan 2005
e-dünya, yeni dünya, sihirli dünya. Açıl susam açıl misali. Gazete bayilerinde, kitapçı raflarında dolanmıyor gözler. Birbirinden değerli yazarlar ve yazılarla karşılaşıyorum. İncirliova'dan gelin aldık o vesileyle kaldım birkaç gün. Vize Lisesi'nden fizik öğretmeni arkadaşımın orada yaşadığını çok sonra öğrendim. Fırsat buldukça okuyacağım yazılarınızı. Kullandığınız metaforlar ders niteliğinde. Nice yazılarda buluşmak dileğiyle




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
İsimsizler
Aforizmalar
Yaşamdan İlginç Kesitler
Devlet Denen Ütopya...

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sonbahar Soloları
Köşe Yazarlığı
Efeler, Yörükler, Türkmenler
Sözlence
Aynı Dili Konuşmak
Kum Tanesi İle Yosun
Velad'la Mariya...
Sokrat Chat Yaparsa...
Okumaz Yazarlar
Şiir, Şair ve İklim

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hiçliğe Övgü [Şiir]
Kayıtdışı Şiir [Şiir]
Gece Dokunuşları [Şiir]
kalem [Şiir]
Meğer [Şiir]
Güz Yağmurları [Şiir]
Küçük Mariya İçin Kar Senfonisi [Şiir]
Giderken Düşürdünüz 'Ben'i Çantanızdan [Şiir]
Issız Sokak [Şiir]
ayrılıklar [Şiir]


ömer akşahan kimdir?

Kendini nasıl anlatır ki insan… Oturup yazılmaya kalkılsa, her edebiyat işçisinin yaşamı kalın bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdığım denemelerde ve şiirlerimde yansıtmaya çalışıyorum. Yapıtlarımı izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüğümüz, tümcemiz. . Kendimi şiirde ilk keşfedişim beni aynı zamanda büyük bir hayal kırıklığı yaşattı ve düzene yenik düştüm. Yol göstericim de yoktu yanımda; düzene isyan edeceğime, şiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaşananlar ortaokul dönemime rastlar. Yine bir gün düzen beni aldı, bir sonbahar yaprağı gibi Aydın Dağlarının zirvesine fırlattı. Yıl 1981. Ve beni yeniden hayata bağlayan sihirli gücün şiir olduğunu orada anladım. O gün bugündür, can yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım ve en büyük sığınağımdır ŞİİR! İnanıyor ve haykırıyorum; şiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben şuyum diyemez. Tek inancım, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdırarak da olsa şiire ihanet etmeyeceğim. Aydın’ın İncirliova ilçesinde, ‘53 yılının Ocak ayında, bir Kova erkeği ve sevgili annemin tek eşinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmişim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiş bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öğretmenlik uğraşımı resmi düzeyde ‘99 yılına dek sürdürdüm. Halen özel sektörde işimden arta kalan zamanlarda, öğrencilere Türkiye’nin hemen her noktasında şiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk şiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarından öğrenemeyen gençlere yeni Türk şiirinin kapısını aralamaya çalışıyorum. İnanın bu çalışmalarda şiir adına öyle ilginç olaylara tanık oluyorum ki, gözyaşlarınızı inanın tutamazsınız. Tüm uğraşlarımdan edindiğim çok önemli bir gerçeğin altını kalınca çizmek istiyorum: ŞİİR ÖYLESİNE SİHİRLİ BİR ANAHTAR Kİ, AÇMADIĞI BİR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIŞTIR! Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde şiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , anı yazılarımla yer aldım. ‘90’da Ödemiş EFE dergisi yöneticiliği, Almanya’da Almanca yayımlanan GEMEİNSAM adlı yayının sorumluluğunu yaptım. Almanca şiir, öykü denemelerinin yanı sıra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye şiir kazandırma çalışmalarımı yayımladım. ‘90’da “Nasıl Çalışalım? Nasıl başaralım?” adlı çalışmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafından 3000 adet basıldı. ‘98’de ilk şiir kitabımı Sivas’ta yakılan 37 güzel insana adadığım için yalnızca 37 şiir içermektedir. Evliyim. Eşim de emekli sınıf öğretmeni olup, bir oğlum ve bir kızımla beraber yaşamımızı renklendirmeye çalışmaktayız.

Etkilendiği Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ömer akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.