Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır. -Atatürk |
|
||||||||||
|
-“ Eski sevgililerimiz, artık sevmediğimiz sevgililerimizdir değil mi?” -“ Yok, pek öyle değil aslında. Sadece birşeylerin yarım kaldığı, bazen de bittiği insanlardır. Ama sevmemek...Bir kere sevdiğin birini öyle ya da böyle ömrün boyunca seversin sanırım.” -“ Ama eski sevgililerimiz genelde canımızı yakanlar değil midir? Canını yakan birisini sevebilir misin?” -“ Her zaman karşındaki acıtmaz ki canını. Bazen de sen kırarsın onları. O zaman sen de mi onların artık sevmediği kişi oluyorsun?” -“ Ben sevilmeyecek bir insan değilim. Zaten canlarını acıttımsa da iyilikleri için yapmışımdır bunu. Eğitmek için belki...” -“ Senin eğitim dediğin şeyin, o insan için ne derece kişiliğinden kaybetmek olduğunu hesapladın mı peki? Fiziksel acı geçer de kişilikle oynanarak açılan yaralar sanki daha fazla acıtır gibi.” -“ Onlar da insan olalardı.” -“ Ne ki insan olmak?” -“ Valla şöyle izah edeyim, iki dakka asil olacaksın önce. Öyle ota boka kızıp, esip gürlemeyeceksin. Karşındaki düşünmeden düşüneceksin, birlikte yürümeyi, var etmeyi lütuf saymayacaksın. Yani kuşun yuva yapması gibi...” -“ Kuş ama o...” -“ Mecaz ya!” -“ Ama kuş o, insan değil.” -“ Yani, kuş bizden daha yapıcı o zaman. Ben kuş olmak istiyorum o zaman.” -“ Ama kuşun içgüdüsü bu, yuva yapmak yani. İçinde herhangi bir hesap olmadan dönemsel olarak yavrularını barındıracağı bir yer inşa etmek. Sonrasında bırakıp gidiyorlar. Yani biraz insan gibi ama sevdiğimiz türde insanlar gibi...” -“ İçgüdüsel...En azından ne yaparlarsa yapsınlar, bilinçsiz yapıyorlar, hayatta kalmak için yapıyorlar. Oturup bizim gibi hesaplı kitaplı, dünya devirmiyorlar.” -“ Evet, zeka zaten seni hayvandan ayıran yegane özelliğindir.” -“ Ben sevmiyorum boka çalışan zekaları...” -“ Seninki neye çalışıyor?” -“ İyiliğe...” -“ Ama en küçük olayda silmiştin bazı şeyleri zamanında. Sadece kendini güvenceye almak için.” -“ O neden oldu bak sana anlatayım, şimdi...Aslında o olayda ben kendimi kenara almasaydım, yani korumasaydım, sonrasında çok üzülebilirdim. Ben de üzülmemek için baştan yani şeettim.” -“ İyi yapmışsın.” -“ Nedir o tavır pardon?” -“ Yok yani, kendi kendine çözüyorsun benim müdahale etmeme gerek yok; devam et sen anlatmaya.” -“ Ne anlatcam ki? Böyle işte bitti yani.” -“ İyi, peki bitti diye şimdi sen sevmiyor musun o eski sevgilini peki?” -“ Aslında bazen hala sevdiğimi düşünüyorum. Ama sonra üzülseydim, sevmezdim herhalde.” -“ Ama bu sevmeme değil ki, sevginin form değiştirmesi hepsi bu. İnsan doğasında 2 tane duygu vardır, birisi sevmek, diğeri korkmak. Sen insanlarla ilgili duygusal kararlarını bu iki duygu arasındaki derecelerden birine yakınlığına göre belirlersin. Mesela az önceki örneği alalım: Sen aslında bu adamı seviyorsun, ama seni kırmasından korktuğun için onu sevmekten vazgeçmeye yani aslında çizginin diğer yanına yaklaşmaya karar verdin. Bir iyi olayda mümkündür yeniden çizginin diğer yanına yakınlaşmaya başlayabilirisn.” -“ Teknik olarak haklısın ama zaman, mekan, durum değerlendirmesi yaptığımda şunu düşünüyorum, bugün onu yeniden seversem kaybedeceğim çok şey var.” -“ Gördün mü?” -“ Neyi?” -“ Yine sevgi ve korkudan bahsediyorsun. Aslında sevdiğini ama bugün sahip olduklarını kaybetmekten korktuğun için çizginin üzerindeki derecesini değiştiremeyeceğini söylüyorsun.” -“ Evet...Galiba...” -“ Yani aslında hala onu sevebilirsin. Çünkü hatırladığım kadarıyla siz oldukça tutkulu bir ilişki yaşamıştınız.” -“ Evet yaşadık. Hayatımın en uzun yatakta geçen günlerini onunla yaşamıştım. Bir de sanırım kendime en fazla zaman ayırabildiğim günlerini. Yani, bu zaman ayırma yalnızlık değil. Birlikte yaptığımız ama benim yapmaktan çok keyif aldığım, nedense hiç ben söylemeden birlikte karar verdiğimiz, keyifli anlardı. “ -“ Özlemişsin galiba.” -“ Galiba...Ama korku işte, yeniden başlarsa ondan sonra kurmak için debelendiğim ve sanki rayına oturmuş gibi duran hayatım zarar görecekmiş gibi geliyor. Ben de onu sevmemeye çalışıyorum sanırım.” -“ Zormuş durumun.” -“ Ne gibi?” -“ Aslında yapmayı en fazla sevdiğin şeyleri, birlikte büyük bir mutluluk içerisinde yapabildiğin insanı, kuralcılığın ve geleneksel korkuların nedeniyle red ediyorsun.” -“ Sen gitsene artık.” -“ Daha zamanımız vardı.” -“ Önemli değil, bir sonraki seansta daha uzun süre kalırsın. “ -“ Peki sen bilirsin. Ama her seferinde kaçacak yerinin kalmadığını hissettiğin anlarda beni yolluyorsun. Böyle sonuca varamazsın ki.” -“ Ben sonuç aramıyorum ki. Hele de seninle...Haftada bir yattığım birisisin sen benim. Şimdi portmatodaki paranı alıp gider misin?” -“ Peki...Haftaya görüşürüz.” -“ Güle güle”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ESRA BAYKAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |