Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız. -Atatürk |
|
||||||||||
|
-Çok zor bu işler ya... -Ne gibi? -Yani işte, evlilik, hayat, iş yaşamı falan. Hani diyor ki şeytan al başını git...Domates filan mı yetiştirsem ben? -Sen domates yetiştirirsin, sonra da onları hangi strateji ile kime satacağını ve buna uygun özel tasarımlı manavı düşünmeye başlarsın. -Yaparım di mi? -Yaparsın... -Ben niye böyleyim peki? Yani bu kadar organize, risk almak istemeyen ama aldığında da gözünü çıkaran falan. Hani ortam niye yok benim? Ortam neresiyse? -Bazı insanlar böyledir, öyle çok kafana takma. Bakarsan ben de hep en yanlış işlere para yatırdım ama bunun için üzülmeyi de bıraktım. Takmayınca işler de yoluna girdi bak. İşin iyi...Kocan yakışıklı...Ne istiyorsun sen hayatta başka? -İşte sorun tam da bu! İş ve aşk bir arada olunca sanki herşey yolundaymış gibi geliyor insanlara. Ama ben sadece “ seni seviyorum” la yaşayacak birisi değilim, benim saniye saniye hayatımı programlayabiliyor olmam lazım. Ne bileyim, 5 sene sonrasını kaba taslak bilmem lazım. -Hı hı.. -“Hı hı” deme bana! -Ne diim? İnsanlar hayal kuraraken müdahale etmem ben. 5 sene sonrası ha!Hahahaha! -İyi gül sen... -Kızım, ne zevki kalacak 5 sene sonrasını bildiğinde yaşamanın. Robot musun sen? Yaşam spontan yaşadığında keyiflidir, öyle aklına estiği gibi. Sorgulamadan. Tabii kimse sana git de her aklına eseni yap demiyor ama rayında olanı da mükemmelleştirmek için kendini hırpalama diyoruz. Senin bir sonraki aşaman simetri hastalığı. Dur iki dakka. Hem ne güzel uyuyoruz şöyle, sarılmışız. Öpiim mi bir seni, bak hemen geçecek. -“O öpiim de geçsin” ayaklarını ben 4 yaşımdayken de yemiyordum güzelim. Etin dokuları zedelenmiş kapıya sıkışınca, öpiim de geçsin! Kutsal üfürükçüsünüz memleket olarak anasını satayım. -İyi öpmiim acısın her yanın o zaman. -Acısın lan! Acıdan korkan zaten seninle evlenmezdi. Tövbe tövbe... -Aha! Ben de yedim aradan zılgıtı. Ne yaptım ben şimdi? -Tamamı yanlış bir adamsın ki sen, bir şey yapmana gerek yok. Tanıştık, peşimde süründün onca zaman, ne zaman ki ilişki başladı, hemen havaya girdin. İnsan azıcık önem verir koynundaki kadının sıkıntısına...Şurda anlatıyoruz en özel sıkıntılarımızı değil mi; ama yok, “ öpiim de geçsin”miş. Siz zaten erkek milleti olarak böylesiniz, hiçbirşeyi ciddiye almazsınız. Varsa yoksa sex. Ondan sonra da kadınlar kıçınızı toplamaya uğraşırlar...Ama o da yetmez size, gider daha cilvelisini bulunca terk edersiniz. -Şimdi bir dakka; biz bu konuya nerden geldik? Son hatırladığım sevişiyorduk, sonra sarıldım ben sana, birden zor falan dedin, kendine kızmaya başlamıştın, ben de kızmaman için, seni öyle de sevdiğim için birşeyler söylemeye başladım, sonra birden “dana” oldum, ben kesmedim seni, şimdi tüm erkekler “dana” oldu. Budur di mi işin özeti? -Eh bu kadar sığ bakarsan tabii. -Nasıl sığ ya!? -Şimdi madem beni sevdiğin ve üzülmemem için söyledinse o sözleri neden önce “seni seviyorum” demedin; sonra “ seni ben böyle sevdim, takma kafana bu tavrın hayatımızı kolaylaştırıyor” gibi sözler söylemedin? Tamam bu kadar uzun cümle kurmanı beklemiyorum ama buna benzer laflar...Sonra ne demek “ben seni öyle de seviyorum” kötü birşey mi yani insanın çok programlı olması?! -Pes! Pes ki ne pes! Kendin söyleyip, kendin sinirleniyorsun, ben daha sana ne yapayım ki? Eskiden “ayrıyız, akşam eve gitmek istemiyorum, bir an önce evlenelim de düzenimiz olsun” derdin; evlendik. “ Bu ev anneme uzak, arada evde sorunlar çıkıyor, biz başında duramıyoruz, anneme yakın bir yere gidelim” dedin, onu da yaptık. Yalnız ben bu cümleleri uzun kuramıyorum ya, sen lütfen satır aralarına konsantre ol, bunlar tamamen senin düzen ve kurgulama hastalığından kaynaklanan serşenişlerdi ve tamamına sorgusuz olumlu yanıt verildi tarafımdan; neyse uzun cümle kuramadan şunu belirtmek istiyorum ki, “ Siz bütün kadınlar rahata geldiğinizde fenalıklar geçiren ve aslında sadece bu yüzden saçma takıntılar yaratan yaratıklarsınız. Biz ölsek yine yaranamayız size, bu sefer de “benden önce gittin, benim başıma sardın her derdi” dersiniz. Biz düz bakıyoruz kardeşim, ben evde yemek varsa 2 tabak, bir de kumandayı bana verdinse hayatımdan şikayet etmem tamam mı? Fıstık gibi bir kadınla evlenmişim, yıllardır aynı mutlulukla sevişiyorum hatunla, işim iyi, ben oturup neden böyle, neden şöyle diye konuşacak kadar delirmedim. Bir kere Allah günah yazar! Zaten kadın milleti bu kadar konuşup, şikayet ettiğiniz için cezalandırıldınız da yolladı Allah sizi cennetten, çekemedi sizin dırdırınızı, ama kurunun yanında yaş da yandı...Oh be! -“Fıstık gibi” dedin di mi sen bana az önce :) ? -Evet! -Canımmmmmmmmm! -Topunuz manyaksınız, topunuz! Gel şuraya, salak!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ESRA BAYKAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |