..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Çocukların eğitimi, zaman kazanmak için nasıl zaman yitireceğimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İtiraflar > Kâmuran Esen




16 Şubat 2003
Zavallı Ellerim ! Lütfen Beni Affedin !  
Kâmuran Esen
Yıllardır incittiğim ellerime ithaf...


:BAEF:
Günlük yapmam gereken evişlerimi bitirdim nihayet. İlk bakışta sıradan gibi görünse de, oldukça yorucu işler. Her gün aynı şeyler işte, bilirsiniz. Ertesi gün ise, yeniden başa dönersiniz. Yaptığınız tüm işler, bir yokedici tarafından yok edilmiştir. Başlarsanız aynı işleri yeniden yapmaya. Sanki tiyatroda size verilen bir rolü oynar gibi. Üstelik sonunda alkış falan yok. Bu evişleri neye benziyor biliyor musunuz? Söyley’im: Her gün bir ev yaparsınız, kapısını – penceresini takıp evi bitirmek üzereyken gün akşam olur. Sabahleyin kalktığınızda bir bakarsınız ki, bitmek üzere olan eviniz yıkılmış, yalnızca temeli kalmış. Haydi yeniden başla çalışmaya, bir sonraki gün yıkılacağını bile bile. Şu kadınlar ne sabırlı yaratıklar(ız)!

İşlerimi bitirince bir kahve pişirdim kendime, yaktım sigaramı (maalesef), keyif yapacağım aklım sıra. Fincanı ağzıma götürürken ellerime gitti gözlerim, keyfim birden kaçtı. Dikkatle baktım ellerime, irkildim. Nasıl da bitkin duruyorlardı kollarımın ucunda. Damarları belirginleşmiş yorgunluktan. Bir harita gibi ellerim. Yüzük parmağım boğuluyor sanki alyansımın içinde. Eklem yerleri şişmiş biraz. Parmak uçlarım çatlamış, rengi değişmiş. Ah ! Bedenimin yorgun savaşçıları ! İyilik, güzellik, kadınlık ve anneliğin gerekleri uğruna verdiğim çabanın gönüllü belki de zorunlu emekçileri ellerim.....

Ellerimin hiç de hoş olmayan görüntüsü üzdü beni. Onlara ne kadar haksızlık ve onları nasıl ihmal ettiğimi düşündüm. Utandım, suçluluk duydum. Onların bu hale gelmesine nasıl göz yumdum ben ! Soğukta, bir çift yün eldiven içinde neden korumaya almadım onları? Buz gibi sulara sokmaya, kaynar sulara daldırmaya, bir tahta bezi gibi kullanmaya nasıl kıydım? Bazı hanımlar gibi neden iş eldiveni kullanmadım? Losyonlarla, kremlerle, nemlendiricilerle yeteri kadar neden beslemedim? Yorulduklarında, neden hiç oralı olmadım? Hırpalanmalarına, çizilmelerine, kırışmalarına neden ses çıkarmadım? Uyarılarını neden duymazdan geldim?

Oysa ellerim benim için ne kadar değerli. Zaten yaşamımızda en çok üzdüğümüz kişiler de,hep çok sevdiklerimiz, hep bizim için çok değerli olanlar değil midir? İşte bu acı gerçekten, ellerim de almış nasibini. Bazı geceler sızım sızım sızlıyorlar, ağır bir taşın altında kalmış gibi. Bazen de yanıyorlar ateşe düşmüşçesine.

Zavallı ellerim ! Zarif görüntülerini çoktan yitirmişler. Taşıdıkları yüzüklerin içinde bile kaba saba duruyorlar. ( “ Kocakarıya zülüf yakışmaz.” misali.)Yüzükler sanki ağlıyor parmaklarımda. Sonbaharda dökülmeye yüz tutmuş bir yaprak gibi ellerim. Yorgun, geçkin, bitkin....Ojeyle hiç tanışmadılar, manikür nedir bilmediler. Su, sabun, arada bir de yağlı kremle yetindiler yıllardır. Susuz topraklar gibi kurumuşlar, çatlamışlar işte. İpek kumaşa dokunacak olsam, parmak uçlarımdaki çatlaklarına takılıp kalacak kumaş. Okşadıkları bedeni, taşıdıkları çiziklerle incitecekler.

Oysa bu eller ne uğraşlar verdi yıllardır. Otuz yıla yakın, hemen her gün tebeşir tuttu, kalem tuttu. Onlarca çocuğun yanaklarını okşadı, dağılan saçlarını tokaladı. Minik ellerle birlikte defter, kitap sayfalarını çevirdi. İliğinden çıkmış önlük yakalarını ilikledi ; henüz ayakkabılarını bağlayamayan öğrencilerin ayakkabılarını bağladı. Onlarca çocuğun alnına dökülen saçlarına yön verdi. Ağlayan öğrencilerin yanaklarından süzülen gözyaşlarını sildi. Yüzlerce dudağa değdi; yüzlerce eli dudaklarıma değdirdi. Bugün böyle mi olmalılardı!

Zavallı ellerim ! Sizi neden bu kadar ihmal ettim, neden bu kadar hor kullandım? Saçlarıma gösterdiğim özeni neden size göstermedim? Oysa siz, saçlarımdan çok ama çok gereklisiniz bana. Saçlarımın benim için yaptığı pek bir şey yok. Gereken özeni gösterdiğimde, daha hoş görünmemi sağlıyor olabilir yalnızca, hepsi o kadar. Üstelik ikide bir kesim istiyor, boya istiyor, tarak istiyor saçlarım. Ama ya siz? Hem mütevazisiniz hem çalışkan hem sabırlı. Ve hep verici.

Ellerim ! Bakmayın sizi hırpaladığıma, ihmal ettiğime. Siz herşeyimsiniz benim. Bugüne dek ne yaptıysam, sizin yardımınızla yaptım. Sevdiklerime sizinle dokundum. Yavrumu sizinle okşadım, sizin yardımınızla emzirdim, sizinle sarıp sarmaladım. Bana sevgiyle uzanan elleri sizinle tuttum. Sevdiğim erkeğin sıcaklığını, ilk kez sizinle duydum. Gözyaşlarımı sizinle sildim. Eğilmiş bir başı sizinle okşayıp teselli ettim.

Zavallı ellerim ! Aslında siz, ben’siniz, benim adıma çalışıyorsunuz. Her işe siz koşuluyorsunuz. Şu anda duygularımı kâğıda dökmemi bile siz sağlıyorsunuz. Sabahtan akşama kadar dokunmadığınız bir şey kalmıyor. Soğukta üşüyor, sıcakta yanıyor, ağırlıklar altında eziliyorsunuz. Yanlışı siz düzeltiyor, çirkini siz güzelleştiriyorsunuz. Bir köle gibi itiraz etmeden, yüksünmeden, yorgunluğunuzu sineye çekip, bana hizmet ediyorsunuz.

Üşüyüp ateşe yaklaştığımda, sıcaklığı önce sizin uçlarınızda duyuyorum. Yumuşaklığı sizle hissediyorum. Ateşi sizinle yakıyor, kirimi sizinle arıtıyorum. Üşüyorum, sizinle örtünüyorum; acıkıyorum, sizin yardımınızla doyunuyorum. Sigortam gibisiniz; bana gelebilecek tehlikelerden sizin yardımınızla korunuyorum. Yanlışlarla, korkularla, zorluklarla ilk siz tanışıyorsunuz; sonra da beni yönlendiriyorsunuz.

Zavallı ellerim ! Bana bu kadar gerekli iken, benim için böylesine çalışıyorken, size nasıl kayıtsız kalabildim ! Sizi nasıl bu kadar ihmal edebildim!

Zavallı ellerim; fedakâr, çalışkan, çilekeş, yorgun ellerim! Sizi çok seviyorum. Hiç “hayır” demediniz bana bugüne kadar. Hiç geri durmadınız, hep en öndeydiniz, hep uyanıktınız.....Buna rağmen size gereken özeni, ilgiyi göstermediğim için sizden özür diliyorum. Beni affedin.

Zavallı ellerim ! Biliyorum, size, gereken bakımı ve ilgiyi göstermekte çok geç kaldım. Sizi yordum, incittim....... Tüm bunlara rağmen sakın terketmeyin beni. Birlikte alacağımız yolumuz var daha. Tutulacak eller, okşanacak yüzler, uzanacağımız çiçekler var. Birlikte üstesinden geleceğimiz dağ gibi işler var bizi bekleyen. Lütfen beni yalnız bırakmayın. Kanatsız kuş, susuz değirmen gibi ko’mayın.

Zavallı ellerim! Lütfen beni affedin. Lütfen!

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Önce
Gönderen: Nida Karaçizmeli / istanbul
20 Şubat 2003
Demek sizin önce ellriniz gitti. Ne mutlu... Önce beyinleri gidipte, elleri kalem tutanlar var. Her zaman şansınız bol daim olsun. Saygılar.

:: Bana şunu hatırlattı...
Gönderen: Arzu MUMCU / Istanbul
18 Şubat 2003
Başım deli gibi ağrıyor. Ortada bir paket sigara Ve hayatım... Mumu erimiş bir şamdanda gözyaşlarım. Hayret bülbüller ötüyor, Oysa dut mevsimindeyiz. Bir çocuğun eve alınış çığlıkları Ve saatin 23’ü vuruşu. Başım hala ağrıyor. Hem de daha beter. Bir aynada ayaklarımı, Sadece ayaklarımı görüyorum. Yorgun ama yine de güzel. Vücudumu taşımaktan mutlu görünüyorlar. Siyah zeminli gardropdan Hayal-meyal kendimi seçiyorum. Kendimce melodramlar yaşadığımı düşünüp “Eyvahlar” çeken kendimi. Sonra hışımla ayağa fırlayıp; “Hey arkadaş” diyorum, -Başındasın yolun yaş olmadı ki otuz beş, daha on eksik. Yani Dante gibi değilsin, anlıyor musun? Acılar seni pes ettirmesin. Sen ki biraz narsist, biraz bencildin Kendini düşün! Ve katili olma kendi sevginin- Diyorum. Diyorum da..., Kulakları yırtan bir açlık sireni duyuyorum sonunda. Aşka, dostluğa vs. Doymuyorum arkadaş, Yanımda olun istiyorum. İçimde olun istiyorum. Daha ne diyeyim? Lafın özü yalnızlıktan tiksiniyorum....!!! Ama kuru gürültü olmayın ha, Bana yaşatacağınız acılara Verdiğiniz sevginizle katlanabileyim. Yine ayaklarım ilişti gözlerime. Onlara içim kaynıyor Beni işime taşıyan onlar, Evime, dostuma vardıran yine onlar Arada bir yanlışlara adım atsa da Seviyorum ayaklarımı. Başım geçti mi ne? Rahatım artık. Bir damla uykum yok. Ancak uyumaya çalışmalıyım, En azından ayaklarımın hatırına.... 1997 / A.BAYTEKİN.

:: zavallı ellerim
Gönderen: ömer / izmir
18 Şubat 2003
sevgili dost kamuran hanım, mesajlarda türkçeye pek uymazsam kusura bakmazsın umarım.hızlı yazabilmek uğruna ben de türkçeyi katledebiliyorum. yazılarına ilk kez küçük bir not yazmamı da hoş gör. eller benim de çok etkilendiğim bir konu. şiir kitabımda eller adlı şiirim de var. bursada tanıştığım şair bir dostum bu şiir üzerine saatlerce yorum yapabilirim dediğinde büyük keyif almıştım.senin yazın da keyif veriyor okuyana... sevgilerimle ömer akşahan




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İtiraflar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ben Birazcık Deli miyim?
Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü / Pehlivan Tefrikası Gibi Bir Ürya Gördüm
Elli Yaşıma Doğru Hayatıma Giren Erkek
Sen misin Vitamin Haplarını Çiçeklerine Veren!
Öldüğümü Farzettim
Hayatımı Yazacak Biri Çıksa
Sen Yanımda Olmalıydın
Yıllardan Alamadığım İntikamı, Bir Çarşaftan Nasıl Aldım!
Ben Bir Yalancıyım!
Vitamin Haplarımı Çiçeklerime Verdim

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Güzel Dilimiz Türkçe
Kızım Sen Avukat Ol!
Atatürk'e Mektup
İstanbul Sizin Olsun
Öğretmenler Günü
Mudurnu'da Bir Günlük Gezi
Yeğenime Yaptığım Peynirli Börek Tarifi
Bişim Efde Heykes Bi Asayip...
Kaybedecek Hiçbirşeyi Olmayana / Ölüm...
Canı Sıkılmak Nasıl Birşey?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dönüşü Olmayan Gidiş [Şiir]
Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim [Şiir]
Bensiz Yaşamaya Alışacaksın [Şiir]
İşte Gidiyorsun [Şiir]
Gelseydin Eğer [Şiir]
Ne Zaman Seni Düşünsem [Şiir]
O Beklenen Hiç Gelmeyecek [Şiir]
Çek Beni İçine Bir Nefeste [Şiir]
Sığınacağım Başka Yürek Yok [Şiir]
Uykularında Sev Beni [Şiir]


Kâmuran Esen kimdir?

Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdıklarımı okuyucularla paylaşmak amacıyla buraya gönderiyorum. Yıllardır, yerel bir gazeteye haftalık köşe yazıyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalışıyorum. Yayımlanmış Kitaplarım: -Şiirlerle Öyküler - şiir / Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . . -Sevgi Yumağı - şiir ( 1997 ). . . . . . . . . -K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlığı Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . . -Oynatmayalım Uğurcuğum- deneme , anı / --Senfoni Yayınları ( Haziran / 2004 ) -Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü - Baskıya hazırlanıyor

Etkilendiği Yazarlar:
Okuduğum her yazardan veya yazıdan etkilenirim. Bende bir etki bırakmayacak, herhangi bir şey öğretmeyecek bir yazı düşünemiyorum.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.