..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanatçının işlevsel tanımı bilinci neşelendirmektir. -Max Eastman
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İtiraflar > Kâmuran Esen




6 Ocak 2003
Yıllardan Alamadığım İntikamı, Bir Çarşaftan Nasıl Aldım!  
Kâmuran Esen
Bir çarşaf, yıllara meydan okursa, sonu ne olur?


:CICA:
Ne zamandı hatırlamıyorum. İşte öylesine sıradan günlerden biriydi. Alışkanlığım olduğu üzere sabahleyin erken kalktım. Evimin günlük işlerini bitirdim falan. Sıra geldi ütüye. Ütüyü günlük işlerin dışında tutuyorum ve en sona bırakıyorum her zaman.Çünkü ütü yapmak bana günlük iş değil de işkence gibi geliyor.

Başladım içimden homurdana homurdana ütüyü yapmaya, her zamanki gibi. Elime aldığım her çamaşırı ütülerken, o çamaşırla ilgili birşeyler hatırlıyorum. Ne zaman aldığım, nasıl beğenerek aldığım, ya da almak için o günün parasıyla ne kadar çok para verdiğim gibi.

Sıra geldi çarşaflara. Büyük oldukları için zor ütüleniyorlar ya, bu nedenle onları en sona bırakıyorum. Canım hiç ütülemek istemiyor aslında. Mecburen ütüleyeceğim. Öffff!.....Kötü kötü bakıyorum o koca koca çarşaflara. Derken pembe bir çarşaf var, sıra ona geldi. Nevresim takımının çarşafı. Çarşafı ütülerken, onu ne kadar beğenerek ve taksitle aldığımı hatırladım. En az onbeş yıl önce.

Birden, bu çarşafın bu kadar yıldan sonra nasıl olup da böyle taş gibi sapasağlam kaldığını düşündüm. Ne kadar sık kullanmasam ve ne kadar sık yıkamasam da; çarşafın bu kadar yıla rağmen böyle sağlam ve yeni kalmış olması beni şaşırttı. Öyle ya; senede en az dört kez yıkasam, onbeş yılda altmış kez yıkamış olurum. Hayret! Rengini bile atmamış. Kâğıt gibi duruyor.

Sonra kendimi düşündüm. Bu çarşafı aldığımda ne kadar gençtim.Ya şimdi? Yüzüme çizgiler çekildi, saçlarım ağardı...Ama çarşaf hâlâ sapasağlam. Büyüklerden duyardım sık sık: ”İnsanın çul kadar ömrü yok.” Diye.....Ne kadar doğru. Ben yaşlandım, bizim çarşaf öyle duruyor, genç kız gibi. Neredeyse ölüp gideceğim, benim çarşaf hâlâ hayatta......Birden sinir geldi. Çarşafı kıskanmıştım yani, yıllara meydan okuduğu için; bir çarşaf kadar dayanıklı olmadığım için. Hemen bıraktım ütülemeyi. Ben biliyorum yapacağımı....Makas aramaya bile tahammülüm yok. Bir hırsla alırsın çarşafı eline; önce ikiye, sonra dörde, sonra sekize ayırırsın caaaart diye. Yırttım, parçaladım çarşafı, toz bezi yapmaya karar verdim. Hadi şimdi eskimesin de göreyim. Bir çarşafa mı yenileceğim?

Kısacası yepyeni çarşafı toz bezi yaptım.”Şimdi yeni kal da göreyim.” Diye söylendim içimden.Yaşadığım ve benden çok şey alan yıllardan alamayacağım intikamı, zavallı çarşaftan işte böyle çıkardım.Temizlik yaparken hep o çarşaftan yaptığım toz bezlerini kullandım. Sonra ne mi oldu? Kısa bir süre sonra rengi soldu, birçok yerinden delindi, uçları lime lime oldu. Sonunda attım çöpe. Ohhh!

Eğer sizin de evinizde yıllara meydan okumuş, eskimemiş böyle çarşaflarınız varsa, benim yaptığımı yapın, tavsiye ederim. Eminim kendinizi çok iyi hissedeceksiniz. Bana çok iyi geldi doğrusu.....Bir çarşafa yenilemezdim ya! Nitekim yenilmedim.............

Bizim çarşaf çoktan çöpe gitti. Ama gördüğünüz(!) gibi ben buradayım, dimdik ayaktayım. En azından şimdilik. Allah sonumu hayır etsin.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: aklıma geldi de...
Gönderen: Meryem Uçar Kayalı / izmir
3 Ekim 2003
İçerikle çok da alâkası yok ama bu yazınız bana çocukluğumda yaşadığım bir olayı anımsattı..daha doğrusu annem ve babam arasında geçen bir olayı.. Rahmetli annem çok tutumlu bir babanın kızı imiş.. Dedem, evde kırılan dökülen birşey olduğunda çok kızarmış, kırılandan ziyade çocukların dikkatsizliğine kızarmış aslında ama tabii ki annemler o yaşlarda bunun ayırdına varamamışlar pek. Bilirsiniz, çocuklukta yaşananlar iz bırakır ve gelecekteki davranışlarımızı biraz da onlar belirler.. Bir gün annem ve babam gene yemek sonrası sofra sohbetlerinden birinde (bu bizim evde hep yaşanan bir durumdu, bazen saatler sürerdi yemek sonrası sofra sohbetlerimiz ve annem sofrayı toplamaya kalktığında babam genelde "otur yahu, ağzımızın tadı ile konuşalım, sonra toplanır nasılsa" derdi) annemin eli çarpmış ve bir bardak kırılmıştı.. Anneciğim o kadar kötü oldu ki; yüzü kıpkırmızı oldu ve suçlu suçlu bakındı etrafına.. Babam ise arkasını dönüp vitrinden kristal bardaklardan birkaçını aldı ve masaya dizdi: "kırılan bardağa mı üzülüyorsun? giden mal olsun, canın sağolsun" dedi ise de annem rahatlamadı bir türlü... babam masaya dizdiği kristal bardaklardan ikisini aldı ve yere çarptı!!! sonra anneme de verdi iki tane: "at bunları yere, kır" dedi.. Annem şaşkın gözlerle babama bakıyordu..babam iki bardağı daha alıp aynı şeyi yaptı.. sonra gene uzattı bardakları anneme.. sonra birlikte vitrindeki hemen hemen herşeyi kırdılar.. İşe yaramıştı.. ne annem ne de kardeşim ve ben o günden sonra kırılan birşey için kendimizi harap etmedik.. biraz uzun oldu:(( ama dayanamadım anlatayım dedim.. sevgilerimle Meryem

:: :))))
Gönderen: ayşe / istanbul
12 Mart 2003
gerçekten çokhoş bir yazı tamam çarşafları hallettikde ya diger eşyaları neyapacagız:))

:: müthiş bir fikirr
Gönderen: dilek / ist
12 Mart 2003
deniyecegim

:: :))
Gönderen: Mustafa K. Sürmeli / İstanbul
12 Ocak 2003
Hani, "insan değer verdiği birisine veya birşeye kızarda, ona birşey anlatamaz veya yapamaz" böylesine durumda, karşımda ışıl ışıl parlayan kristal bardakların epeyce miktarını, o metalik seslerini duyarak yok ettiğim zamanları hatırladım :)) Yazar ve bayan olarak harika duyarlılığınızı ve cesaretinizi saygılarımla tebrik ediyorum efendim...

:: :))
Gönderen: Arzu MUMCU / Istanbul
7 Ocak 2003
Çok yaşa Kamuran abla..nasıl da gülümsettin beni..yıllar geçerken bizlerde derin izler bıraktığı doğru bunlardan bazılarını acılar bazılarını da mutluluklar çiziyor yüzümüze, haklısın çullar daha uzun yaşayor, bu beni de delirtmiyor değil ne var ki onların duyguları yok.bizleri biraz yoran, biraz bıktıran ama bazen de coştıran şey duygularımız.bir çarşaf kadar sağlam kalan bedenler de var elbette az da olsa ama o insanları incelediğinde kalpleri taş kesmiş, duygusallıktan uzak, merhametsiz yani kısacası bencilce yaşayan insanlardır hepsi.Kamuran abla ben diyorum ki taş gibi kalmak için taş gibi yaşamak lazım..amannn bırak saçlarda aklar, yüzlerde çizgiler olsun ama sonuçta sevdiklerimizle mutlu bir son bulalım ..kullanılmayan şeyler eskimez,insanlığımızı sonuna dek kullanalım..yaşlanmaktan korkmadan hem estetisyenler ne güne duruyor. :)))saygılar..

:: çok hoş..
Gönderen: pelin / izmir
7 Ocak 2003
aslında çok hoşdan da ziyade,düşündüren ve gerçek payı fazlasıyla olan bir bakış açısı..Bizler her geçen gün yaşadıklarımızla, çektiğimiz acılarla, sıkıntılarla,inadına mücadele ettiğimiz yaşamla böylesine iç içe yaşarken, yıpranmamamız, dahası yüzümüzün renginin atması çok doğal..bir çarşaf bizim yaşadıklarımızın neyini yaşıyor ki, sadece işin zevki ona kalıyor..Bence de iyi yapmışsınız..Bir nebze rahatladıysanız, ne mutlu bana da..Güzel bir itiraf sayın Kamuran Esen, kutlarım sizi..




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İtiraflar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ben Birazcık Deli miyim?
Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü / Pehlivan Tefrikası Gibi Bir Ürya Gördüm
Elli Yaşıma Doğru Hayatıma Giren Erkek
Sen misin Vitamin Haplarını Çiçeklerine Veren!
Öldüğümü Farzettim
Hayatımı Yazacak Biri Çıksa
Sen Yanımda Olmalıydın
Ben Bir Yalancıyım!
Vitamin Haplarımı Çiçeklerime Verdim
Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü / Gençlik Kirez Mevsimi Gibi

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Güzel Dilimiz Türkçe
Kızım Sen Avukat Ol!
Atatürk'e Mektup
İstanbul Sizin Olsun
Öğretmenler Günü
Mudurnu'da Bir Günlük Gezi
Yeğenime Yaptığım Peynirli Börek Tarifi
Bişim Efde Heykes Bi Asayip...
Kaybedecek Hiçbirşeyi Olmayana / Ölüm...
Canı Sıkılmak Nasıl Birşey?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dönüşü Olmayan Gidiş [Şiir]
Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim [Şiir]
Bensiz Yaşamaya Alışacaksın [Şiir]
İşte Gidiyorsun [Şiir]
Gelseydin Eğer [Şiir]
Ne Zaman Seni Düşünsem [Şiir]
O Beklenen Hiç Gelmeyecek [Şiir]
Çek Beni İçine Bir Nefeste [Şiir]
Sığınacağım Başka Yürek Yok [Şiir]
Uykularında Sev Beni [Şiir]


Kâmuran Esen kimdir?

Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdıklarımı okuyucularla paylaşmak amacıyla buraya gönderiyorum. Yıllardır, yerel bir gazeteye haftalık köşe yazıyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalışıyorum. Yayımlanmış Kitaplarım: -Şiirlerle Öyküler - şiir / Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . . -Sevgi Yumağı - şiir ( 1997 ). . . . . . . . . -K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlığı Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . . -Oynatmayalım Uğurcuğum- deneme , anı / --Senfoni Yayınları ( Haziran / 2004 ) -Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü - Baskıya hazırlanıyor

Etkilendiği Yazarlar:
Okuduğum her yazardan veya yazıdan etkilenirim. Bende bir etki bırakmayacak, herhangi bir şey öğretmeyecek bir yazı düşünemiyorum.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.