Olgular görmezden gelindikleri için var olmaya son vermiyorlar. -Huxley |
|
||||||||||
|
“İnsanın kendine ettiğini hiç kimse etmezmiş.” derler ya; ne kadar doğru. Vitamin haplarımı kullanmadığım, çiçeklerime verdiğim için, ne işler geldi başıma. Anlatayım da, bir ders alın. Ben aldım dersimi. Hem de sular seller gibi ezberledim. “Bir musibet, bin nasihatten iyidir.” Derler. Bazı şikâyetlerim nedeniyle doktora gittim. Ayak parmaklarımda ağrılar, kalp atışlarımda düzensizlik (yani galiba) gibi. Bu arada, vitamin haplarımı çiçeklerime verdiğimi doktora söylemedim tabi. Söyleyemedim daha doğrusu, utandım. Eğer söyleseydim, belki şöyle derdi doktor bana: “Hanımefendi! Ben hapları size vermiştim, çiçeklerinize değil. Madem hapları çiçeklerinize verdiniz, muayeneye neden çiçeklerinizi getirmediniz?”...Onun yerine ben olsaydım, böyle derdim. Yine kansızlıktan şüphelendi doktor. Kan sayımı istedi. Daha bir sürü tetkik.....Kan aldılar, hem de üç tüp. Ben kan toplamaya çalışıyorum, her gittiğimde kan veriyorum. Kan vermek, alışkanlık yapacak bu gidişle. Neyse verdim kanımı. Sonuçları bekleyemedim, eve döndüm.(Bolu’da yapıyorlar bunu, bense Mudurnu’dayım.)... Ancak beş gün sonra gidebildim sonuçları almaya. Dikkatinizi çekerim; beş yıl sonra değil, sadece beş gün sonra. Sonuçları istediğimde hemşire hanım ; “Sonuçlar şu masanın üzerinde. Bakın bakalım sizinki var mı.” Dedi. Ne demek var mı? Demek ki olmayabilir. Baktım oradaki sonuçlara, benimki yok. Dedi ki aynı hemşire : ”Beş gün olmuşsunuz kan vereli. Demek ki kayboldu sonuçlar.” Hayret bir şey!.......Bilgisayarda tahlil sonuçlarının olması gerektiğini söyledim. O da şöyle yanıtladı: ”Yoktur yoktur! Bilgisayarımızın hafızasında problem var.”..... Kısacası benim tahliller kaybolmuş. Çünkü tahlilin üzerinden beş gün gibi çok uzun(!) bir süre geçmiş- miş.....Ve sonra yüzünü buruşturup, kaşlarını kaldırarak, gözlerini çıkardı yuvalarından. Başını iki yana salladı. Bunun anlamı sanıyorum, “Nerdeydin şimdiye kadar?” demek oluyordu. Çaresiz tekrar kan verdim, öğleden sonra sonuçları aldım, doktora gittim. Bazı sonuçlar çok yüksek. Eksik demir bile fırlamış, tavana vurmuş.Hap kullanmadım bir şey yapmadım, nasıl yükselmiş, hayret! Bırakın demir haplarını içmek, demirin kendisini yesem bu kadar yükselmez.Yani yükselmemesi lâzım. Kolesterol da yüksek üstelik.Yağlı yemem, yumurta yemem oysa. Bir terslik var ama, nerde? İlk kez kolesterolüm yüksek çıkıyor. Doktor sonuçlara baktı, ”Kolesterolünüz düşük çıkmış.” Dedi. Şaşırdım. ”Nasıl olur, normal değerlerin çok üstünde.” Dedim....Güldü. “O hastanenin yaptığı ölçümlerde, çok yüksek çıkar. Sizinki düşük bile. Onların aletleri yanlış. Yeniden tahlil yapılacak, işte falan yerde.” Dedi. Mecburen, doktorun istediği yerde yeniden kan verdim tahlil için. Bir de “kansızsınız” diyorlar. İyi de, ikide bir alacak kanı nasıl buluyorlar! Demek ki yine de epey kanım varmış. Oluk oluk kan alıyorlar habire. Kan alınırken dedim ki görevliye: ”İnşallah sonuçlarınız sağlıklı çıkıyordur. Bir haftada üçüncü kez kan veriyorum. Artezyenden su çekmiyorsunuz, damardan kan alıyorsunuz.” Dedim. Acayip acayip suratıma baktı. Sonra izah ettim neden böyle söylediğimi. Eğer yine kaybolmazsa sonuçlar, iyi. Çünkü üç gün sonra almam gerekiyormuş. Bu arada yine başına bir kaza gelebilir tahlillerimin. Yoksa tekrar kan vermem gerekecek. Dördüncü kez verecek kanım kalmamış olabilir diye korkuyorum. Bunları niye mi anlattım? Siz siz olun, vitamin haplarınızı çiçeklerinize vermeyin diye. Kan sayımı tahlil sonuçlarının güvenilir olduğu bir sağlık birimi yakalayabilmek için, benim gibi haftada üç kez kan vermek zorunda kalabilirsiniz. Çok merak ediyorum, bakalım sonuçlar nasıl çıkacak.Verdiğim kanları toplamak için, şimdiden iri çekirdekli siyah üzümleri çatır çutur yiyorum, çekirdekleriyle birlikte. Kan yaparmış da.....Siyah üzümleri içim bulanarak yemeye çalışırken; ”Hap içmezsen, işte böyle iri çekirdekli üzüm yersin.” diye söylenip duruyorum kendime.......Ben bunu çoktan hakettim. Vitamin haplarımı çiçeklerime vermeseydim, hiçbir şey olacağı yoktu. Ah benim akılsız kafam, ahhhh! Önemli not: Kan yapıcı yiyeceklerin neler olduğunu bilenleriniz varsa, söylesin. Kendileri, tarafımdan memnun edilecektir. Nasıl mı? Hele bir düşüneyim, bulurum....Ama yapılan önerinin olumlu sonuç vermesi şartıyla. Yok öyle üç kuruşa beş köfte.:)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |