Kötü bir barış, iyi bir savaştan daha iyidir. -Puşkin |
|
||||||||||
|
Ama ya duaların aslında insanlığın felaketine sebep olabileceğini hiç düşündünüz mü? O zaman olaya bir de bu açıdan bakmayı deneyin. Bakalım masumane ettiğiniz dualar ne kadar masummuş… Herkes en doğru duanın kendisine ait olduğunu düşünür ve duasının kabulü noktasında ivedilik hakkının kendisine ait olduğunu sanır. Tıpkı insanların kendilerine has doğrularını mutlak ve gerçek doğru sandıkları gibi… Bu saplantınızın dünya ve üzerindeki sakinleri açısından ne büyük bir açmaz hatta kaosa sebep olabileceğinin farkında mısınız? Bugüne kadar fark edemediyseniz size yardımcı olmaya çalışayım. Sanırım dünya üzerinde dua etmeyen insan yoktur. Herkes karınca kararınca ama sadece ben merkezli ve kendi çıkarları doğrultusunda birtakım faydalar elde edebilmek amacıyla dua etmekte. Ve yine herkes öncelikle ve ivedilikle kendi duasının kabul edilmesini istemekte. Bazılarımızın duası kabul olsa ne olurdu dünyanın hali hiç düşündünüz mü? İsterseniz dua âleminde biraz gezinelim. Muayenehane sahibi bir doktor ellerini gökyüzüne çevirip Tanrı’dan işlerinin rast gitmesini istese ve bu dua kabul olsa başınıza gelecekleri düşünebiliyor musunuz? Doktorun rahat ve müreffeh bir hayata sahip olabilmesi için sizin hasta olmanız gerekiyor. Öyle değil mi? Düşünsenize koruyucu hekimlik dışında kimsenin hasta olmadığı bir beldede doktora gerek kalır mı? Siz hasta olacaksınız ki masada binlerce dolar bıçak parası alabilsin kimi sayın doktorlar. Aynı duayı avukatların ettiğini düşünün. Bürosunda sinek avlayan bir avukatın işlerinin açılmasını isteyen duası kabul olsa başımıza neler gelirdi? Bir avukatın iş yapabilmesi ve evine ekmek götürebilmesi için insan topluluklarının suç ile içli dışlı olması gerekir. Caniler, tecavüzcüler, katiller, hırsızlar ve dolandırıcılar olmasa onları aklamak için binlerce dolar vekalet ücreti alan kimi sayın avukatlar aç kalabilirdi. Üstelik dünya üzerindeki doktor ve avukat sayısını göz önünde getirdiğinizde, kümülatif olarak bu duaların insanlığın üzerine atom bombasına benzer bir felaket şeklinde yağıyor olduğu düşünülebilir. Yani bir suça ya da kazaya kurban gittiyseniz ya da bir sevdiğiniz böyle bir olaydan mağdur olduysa bunun sebebi sizin aleyhinize olmakla birlikte birilerinin lehine kabul görmüş bir dua olabilir. Bunun dışında daha dar kapsamlı ama sonuç itibariyle kader kalemini suça teşvik ve ortak eden sözde masumane dualar da var. Suç işleyen evlatları için genetik çıkarların etkisiyle annelerin yaptığı duaların kabul olması, başka bir ifadeyle suçun aklanması demektir. Bu kadarla bitse verilmiş sadakamız var diyeceğim ama dahası var. Dünya üzerindeki bütün cezaevlerinde yatan mahkum ve tutuklu yakınları kendi şahsi menfaatlerine kapılarak suçlu yakınlarının kurtulması için sürekli dua etmekteler. Bu da insanlık adına felaketten başka nasıl tarif edilebilir? Oto tekercilerinin, oto camcılarının ve frencilerinin dualarını gerçekleştiğini düşünsenize… Hiiii!!!!!!! Yaaa!!!!!!!! Ne anlatmaya çalışıyorum deminden beri… Bu duaların değişik bölgelerin inanç ritüelleriyle harmanlanarak Tanrı’ya sunulduğunu ve referanduma gerek kalmadan kabul edildiğini düşündüğünüzde her duanın aynı zamanda ötekiler açısından bir felaket manasına geldiğini anlamak zor olmayacaktır. Sizin doğrularınız nasıl ötekilerin yanlışıysa ya da tam tersi sizin yanlış diye vasıflandırdıklarınız diğerlerinin doğrusu hatta bazen kutsalı oluyorsa; sizin çıkarlarınızı besleyen dualarınız başkaları açısından bedduadan farksız olacaktır. Siz de aynı genetik kökten gelmeyenlerle aynı inanç ve ideoloji etrafında birleşmeyenlere göre öteki ve başkası olarak konumlandırıldığınıza göre başınıza gelen felaketlerin aslında çoğu zaman samimiyetle ve art niyetsiz yapılan ve kabul edilmek zorunda kalınan duaların kaçınılmaz sonu olması gerektiğini anlamak zor olmasa gerektir. Yani aslında kullarına zulmeden Tanrılar değil, her işlerinde olduğu gibi en masumane eylemlerden biri olması gereken ve inanç alanında düşünülen duaları bile kulların, yani insanların kendi ihtiras ve menfaatlerine uydurmalarından kaynaklanmaktadır. İmzası mührüyle bütün kurallara uyan dualar karşısında Tanrılar ne yapsın? Eğri oturup doğru konuşalım, hatta doğru düşünelim. Sizin hiç gerçekleşmesi halinde başkalarının felaketi olabilecek dualarınız olmadı mı? Çevrenizdeki herkesin aynı mantıkla sizin felaketiniz olabilecek duaları olamaz mı? Mesele anlaşıldı o zaman…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © serdar adem işler, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |