Bilen sever. -Leonardo da Vinci |
|
||||||||||
|
Bir kurumun idarecilerini mülakat sınavıyla atamak, araya sivil toplum örgütlerini ya da birtakım ekonomik ya da siyasi güce sahip olan ara kablosu informal güç odaklarını sokmak her zaman iyi sonuç vermeyebilir. Üstelik istenen ve beklenen hedefe ulaşılamadığında ‘Sen benim kim olduğumu biliyor musun?’ mantığıyla hareket eden personeli ‘idareci olsun, memur olsun fark etmez’ istenen yöne çevirmeniz çoğu zaman mümkün olmaz. Kontrolden çıkar yani… Neresinden bakarsanız bakın, hangi bahanenin arkasına sığınırsanız sığının bu noktada ortaya çıkan kul hakkı ihlalini aklayamazsınız. Dünyanın neresinde ve hangi zamanda olursa olsun somut, geçerli ve tutarlı hiçbir temele dayanmayan ve sonu önceden belli olan mülakat sınavları ile yönetici atama, ne Allah katında ne de kul katında makbul bir davranış olmasa gerektir. Ha, siz benim kim olduğumu biliyor musunuz derseniz; elbette biliyorum derim mübarek cesedinizin kim olduğunu. Arkanızı dayadığınız ve ebedi sandığınız informal güçlere dayanarak istediğimi yaparım diyorsunuz. Ona da amenna. Sözüm yok. Devir senin devrin. Ama unutma ağzını açtığında yerin dibine soktuğun senden öncekiler de seninle aynı zırvaları sayıklayarak aynı yoldan geçmişlerdi. Benim inandıklarım, benim savunduklarım en doğru hatta mutlak doğru olduğu için kadere yaptığım müdahaleler doğru ve yerinde hamlelerdi diyebilirsiniz. Ama sizden öncekiler de kendi düşündükleri ya da inandıklarının doğru olduğunu iddia etmişlerdi. Sizin gibi… Onların iddiası nasıl onları aklamıyorsa, sizin de düşünmeden inandıklarınızın doğru olduğu tartışılır. Üstelik neye inanırsanız inanın yolunuz yanlış ve hatalı olduğuna göre inandıklarınızın da söylem eylem çelişkisi yüzünden doğruluğu kesinlikle tartışılır. En azından ben onların iddialarına inanmadığım gibi sizinkilere de inanmıyorum. Ve asla inanmayacağım. Hatayı, yanlışı kim yaparsa yapsın yanlış ve hatalı kabul etmediğiniz sürece omuzlarınıza binecek olan kul hakkından kurtulamazsınız. Biliyorum arkanızdaki güçler kul hakkının önemini neredeyse sıfıra indirmekte. Ama düşmez kalkmaz bir Allah demişler. Gün ola harman ola. Yalnız şunu da belirteyim sizden öncekilere inanmayanlar gibi size de yani ağzınızdan çıkan kutsanmış laf kalabalığına inanmayanlar da sandığınızdan çok daha fazla. Yaptığınız hata ve yanlışta sizden öncekiler gibi ısrar ve inat ettiğiniz için hayatın anlam ve değeri nazarımızda sıfıra inmekte. Yani bir başka ifadeyle kaderin doğal akışına yaptığınız cebri müdahaleler yüzünden dünyanın bir imtihan dünyası olduğu yönündeki inançlarımız eriyip yok olmakta bilesiniz. İstemeyerek geldik bu adaletsiz dünyaya. Bırakın bizim de bir hakkımız olsun sizin mülakat sınavlarıyla yararlandığınız dünya nimetlerinden. Hayata zoraki tutunduğumuz yalan dünyanın nimetlerinden yararlanamayacaksak yaşamanın ne önemi var o zaman? Ötenazi hakkı verin hiç olmazsa… Dolgu malzemesi miyiz biz? Yaşamaya yok anladık da ölmeye de mi hakkımız yok.Bunun neresi imtihan dünyası?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © serdar adem işler, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |