Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
PYD terör örgütünün Suriye’nin kuzeyinde 3. Dünya Savaşı’nın fitilini ateşleyecek bir terör devleti kurmaya çalıştığını dünya alem biliyor artık. Bir kez daha söylemeye gerek görmüyorum. Bölgede İsrail benzeri devlet görünümlü şer odağı bir oluşumun tezgahlandığı o kadar belli ki, bu aşamadan sonra bu ihaneti tezgahlayan asıl sorumlular kendilerini gizlemeye gerek bile görmüyorlar. Suriye’nin sözde İŞİD düşmanlığı kisvesi altında PYD terör örgütüne ihale edilerek kuzeyinde kurulmaya çalışılan Küçük İsrail, ne yazık ki bu aşamaya bölge ülkelerinin yönetimlerinin acziyetiyle geldi. Bu noktada bölge ülkelerinin yönetimleri kendilerini sorgulamak zorundalar. Ve bu sorgulamanın sonunda yaptıkları hatayı görerek en azından bundan sonrası için ümit verebilirler halklarına. Onursuzlukta dünya rekorunu elinde bulunduran ABD bugünkü olayları yaklaşık on beş yıl öncesinden BOP Projesi adıyla dışişleri bakanlığı seviyesinde dünyaya haykırırken dönemin yerel idarecileri Amerika’nın gözüne girme yarışındaydılar. Şimdi bıçak kemiğe dayanınca ahuzar etmeleri timsah gözyaşları değilse ne? Tunus’ta Arap Baharıyla başlayan Afganistan’a sözde barış adı altında müdahaleyle devam ederken bölgesel yöneticiler sessiz kalarak, birbirine nedeni belirsiz bir şekilde düşman olarak ya da daha ileri aşamada eş başkanlığa soyunarak destek oldukları BOP Projesinin son ayağı PYD’nin Suriye’nin kuzeyinde açmaya çalıştığı terör koridorudur. Afrine’ müdahale edilmesini istemekle beraber artık söndürülemez hale gelen bu yangını söndürebileceğimiz noktasında ciddi şüphelerim var. PYD’nin baş onursuz ABD’den son bir ayda aldığı yaklaşık beş yüz tır dolusu askeri yardımla Suriye’nin kuzeyinde oluşturmaya çalıştığı namussuzluk koridoruna bir destek de Kuzey Irak’tan geldi. Amerikan kuklası bodur Barzani’nin bağımsızlık referandumuna karar vermesi ne yazık ki 3. Dünya Savaşı’nın ayak seslerinin iyice işitilmesine sebep olmaktadır. Arap ülkeleri başta olmak üzere özellikle Suriye ve Irak’ın yönetimleri anti demokratiktiler. Bunu bilmeyen yoktu. Özellikle Esed ve Saddam. Ancak demokrasiyi çiğnemede Amerika’nın yanında bu iki devlet başkanı solda sıfır hükmündeydiler. Dünya ve özellikle BOP Projesi kapsamına giren ülkelerin basın ve medyaları başta olmak üzere bölgesel liderler bu gerçeği tüm ayrıntılarıyla göremediler. Kendilerini sütten çıkmış akkaşık sanarak çevrelerindeki liderleri suçlama yarışına girdiler. Çevrelerindeki devletlerin topraklarında başlatılan Arap Baharı Provokasyonları karşısında durumdan vazife çıkararak bilerek ya da bilmeyerek ama sözde demokrasi adına desteklediler. Sonuçta ortaya çıkan manzara bu. Ciddi bir istihbarat örgütüne sahip olmadıkları ve mevcut istihbarat örgütlerinin CİA ve MOSSAD ile yarışmaktan mahrum olduğu gerçeğinin farkına varamadan çevrelerindeki egemen devletlerin içişlerine karışmayı kendilerince matah sayan devletler birbirlerinin kanlarında boğulmak üzereler. Irak suriye başta olmak üzere bölgede görünen durum ne yazık ki bundan ibaret. Bundan kurtuluş var mı derseniz, imkansıza yakın derim. Ya BOP Projesine dahil edilen bölge ülkeleri sınırları üzerinde Amerika denen baş terör örgütü tarafından uygun görülen değişikleri kayıtsız şartsız kabul edecekler ya da kendilerini 3. Dünya Savaşı’nın en kanlı coğrafyasında bulacaklar. Bundan kurtuluş imkansız. Hele ki Amerika’nın başına Trump gibi Hitleri aratmayan ve kapitalizmin kendisine verdiği yetkiye dayanarak insanlığı böcekten farksız gören bir lider geçmişken. Dünya tarihi emin olun bundan daha açmaz, bundan daha karanlık ve bundan daha insafsız bir döneme Hitler çağını saymazsak çok rastlamamıştır diyebiliriz. Suriye’ye Esed’i getiren ardından kendi yararttığı İŞİD belasıyla yıkmaya çalışan, bununla da yetinmeyereek İŞİD’den temzilenen bölgelere PYD’yi yerleştiren ileri görüşlü Amerika’dır. Amerika yüz yıl sonrasının planını yaparken bölge ülkeleri kendilerine birer örgüt bulmuşlar birkaç kilometre karelik alanlarda hakim olmanın rehavetiyle hazin sona doğru sürüklendiklerinin farkında bile değiller. Tıpkı BOP Projesini bir zamanlar desteklerdikleri gibi... Olan yönettikleri halklara olacak... Bu aşamada sizce kurtuluş olabilir mi? Mesela kalleşliğin kitabını yazan müttefikimiz Amerika tarafından en ağır silahlarla donatılan PYD ile sıcak bir çatışmaya girdiğimizde Allah muhafaza hesapta olmayan zaiyatlar verirsek, NATO üyesi olmamız hasebiyle kendi kuyruğunu ısırmaya çalışan kediden farkımız kalacak mı? Bana sorarsanız Afrin, Kobani, Rakka veya diğer terör yuvası haline gelmiş yerleşim yerleri sivillerden arındırılmak şartıyla dünya haritasından silinmeli. Ama buna gücümüz yetecek mi? Almanya ile yollarımız ayrıldı. İngiltere’ye güven olmaz. ABD zaten yavşak. Eeee tek başımıza içişlerimizde bir yığın sıkıntı ile birlikte karşı durabilecek miyiz? Zamanında Esed ve Saddam’ın arkasında durabilseydik Amerika bölgeye bu kadar ihanet edemez ve işi bu kadar çıkılmaz hale getiremezdi. Esed ve Saddam dikdatördü ama etkileri bölgelerini aşmıyordu. Üstelik PYD’nin hakkını avucuna bitamam veriyordu. Bu bile yetmez miydi? Ne dersiniz hala yanlış diyebiliyor musunuz bu tespitime? Öyleyse pes doğrusu. Tamam siz haklısınız. Söyleyecek başka söz bulamıyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © serdar adem işler, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |