Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır. -Atatürk |
|
||||||||||
|
İki tane edebiyat sitesinde yazıyorum, yazılanları okuyorum. Elbette çok şey öğreniyorum, kendimi geliştiriyorum yazma adına. Ancak, siteye girdiğimde; hangi yazarın hangi yazısını okuduğum, sitenin alt bilgilerinde görünüyor. Belki de sitenin güvenliği ve ciddiyeti adına getirilen bir düzenlemeyle; siteye ne zaman giriş yaptığınız, ne zaman çıkış yaptığınız, hangi yazarın sayfalarında dolaştığınız, şu anda sitede ne yapıyor olduğunuz anında görünüyor. Bu da “ izleniyorum” veya “ biri beni gözetliyor” hissi uyandırıyor. Ya cep telefonu mesajlarına ne demeli? Telefonunuz her an cırt cırt ötüp duruyor çekirge gibi. İnanın bana gına geldi. Her an sizi dürtüp duran, uykunuzdan uyandıran, ya da konuşmanızı bölmek isteyen bir münasebetsiz gibi. Belki önemli bir mesajdır diye, açıp okumadan yapamıyorsunuz. Toplantıda, yemekte, iş ortamında, uykuda, kısacası her ortamda ve her durumda mızırdayan bi bebek gibi, telefon mesajı uyarısı sesi susmak bilmiyor. Mesaj gönderenlerin birçoğunu tanımıyorsunuz bile. Ama onlar sizin telefon numaranıza çoktan ulaşmışlar ve listelerine girmişsiniz. Yolculuklarda, sınırları içine girdiğiniz hemen hemen her yerleşim birimine ait mesajlar alıyorsunuz. Bazıları bilgilendirme amaçlı, bazıları reklam amaçlı. Çoğu eften püften mesaj. Bu işin cılkı çıkmış durumda, deyim yerindeyse. Gerekli- gereksiz onlarca kişisel mesaj geliyor sürekli. Bir milletvekili, partisinin etkinliklerini size mesaj yoluyla iletiyor ikide bir. Bana ne senin partinin etkinliğinden? Biri, sayın başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adaylığını müjdeliyor. “Hayırlı olsun” muş. Perşembenin geleceğinin çarşambadan, hatta ta pazartesiden belli olduğu bir zamanda, ne gerek var bu mesaja? Üstelik medya ne güne duruyor? Millet son dakika haberlerini anında öğreniyor zaten. Başbakanımızın cumhurbaşkanı adayı olması, mesaj gönderen kişi için bir mutluluk sebebi olabilir. Peki mesaj gönderilen her kişi için aynı şeyi söyleyebilir misiniz? Sevincinizi neden kendi partililerinizle paylaşmıyorsunuz? Neden bizi rahatsız ediyorsunuz? Üye olduğunuz, görev üstlendiğiniz, temsil ettiğiniz parti ile ilgili haberleri; sizinle aynı görüş ve düşüncede olmadığından emin olduğunuz kişilere göndermek, ne derece etik? Oku oku, bitmek bilmiyor. Partimiz falanca gün, filanca yerde, şu kişinin bilmem ne durumu için, falan filan yapacakmış. Falanca bakan, filanca yerde bilmem ne açılışı yapacakmış. İyi de, bana ne? Ya da, bana mesaj çekmek için kimden izin aldın? Neden beni rahatsız ediyorsun? Senin partinin kuruluş yıldönümü, seni ve partililerini ilgilendirir. Kutlama mesajını git, onlara çek. Mesaj gönderilen her kişi; kuruluş yıldönümü olan partiden değil ki. Neden zahmet edip mesaj listesi çıkarmıyorsun? Bu mesajlardan artık bana gına geldi. Hele Babalar Gününde gelen mesajla, nevrim iyice dündü. Bir kadın olarak, Babalar Günü Kutlama Mesajı almak; komik olmaktan öte, sinir bozucuydu. Hem de bir milletvekilinden. Toplu mesaj gönderme kolaylığından hareketle, rehberinde bulunan kadın- erkek herkesin babalar gününü kutlamak; her şeyden öte koca bir densizlik. Başka bir ifadeyle de, insanları hafife almak. Hani “Ata et, ite ot yedirmek,” diye bir tabir var ya, aynen öyle. Madem böyle bir kutlama mesajı atacaksın; bir zahmet listendeki kadınları çıkaracaksın, sadece erkeklere göndereceksin. Bir kadının babalar gününü kutlama densizliğini göstermeyeceksin. Yukarıda yazdığım birkaç olay bile, beni teknolojiden soğuttu. Başkalarının hayatıma bu şekilde saldırmasından nefret ediyorum. Muhatap olmak istemediğim kişilerin yaşamıma girmesinden rahatsız oluyorum. Teknolojik olanaklar, ancak doğru kişilerin ellerinde olursa bir işe yarar diye düşünüyorum.” Aklını eşeğe verme; çeker, arpa tarlasına gider,” hesabı; yanlış kişilerin eline geçen teknolojik olanaklar, başkalarını işte böyle rahatsız eder.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |