Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
İşsiz misiniz ? Ay sonunu zor mu getiriyorsunuz ? Türkiye’nin geleceğinden endişe mi ediyorsunuz ? Ne olacak bu memleketin hali mi diyorsunuz ? O halde gazete okuyun. Hangi gazeteleri mi ? İktidarın borazanı olmuş gazeteleri. Bunlardan o kadar çok ki. Hele bazı köşe yazarları var ki; ağızlarından, - pardon - kalemlerinden bal damlıyor. Onları okuyunca, bal şerbeti içmiş gibi oluyorsunuz. Siz de okuyun. Bu gazeteleri okuduğunuzda; ne moral bozukluğunuz kalır, ne gamınız , ne kederiniz. Pesbembe bir dünyaya dalarsınız. Hadi gelin, birlikte okuyalım. Şöyle yaslanın arkanıza. Bir fincan kahveyi yudumlarken, gazetenin tadını çıkaralım. Sigara kalsın. O, sağlığa zararlı. Şurada üç kuruşluk keyif yapalım derken, sağlığımıza çöp sokmanın âlemi yok. Evet ! Başlıyoruz okumaya: Bakın bakın ! Okudunuz mu ? Her şey ne denli güzel ! Bilmem kim (Bilmem kim dediğime bakmayın, bir Avrupa ülkesinin dışişleri bakanı falan.) “ Türkiye’siz bir Avrupa Birliği düşünemiyorum” demiş…(Bunu söyleyen kişiye; “ Ağızla pilâv pişmez; yağla pirinç gerek,” sözünü anımsatmak lâzım.) Başbakanımız her gün bir tesis açıyormuş. Bir açılıştan başka bir açılışa koşuyormuş. Yıllar önce açılmış, yıllardır çalışır durumda olan fabrikaları yeniden açıyormuş ama, olsun. (Türkiyem kalkınıyor sevgili okurlar. Birileri bir şeyler yapmasa, neyi açacak sayın başbakanımız ?) Gasilhaneleri( Ölülerin yıkandığı yer.) bile açıyomuş sayın başbakanımız. Alışveriş merkezleri, fabrikalar vs açıyormuş. ( Bunları yapan, özel sektör. Yani iktidar veya başbakan burada ; “ At elin, eğer emanet; bizim de arada bir dahdahımız var.” konumunda ama, olsun!) Bu açılışları yaparken; “Bizi kimse tutamaz, Ya Allah bismillah deyip işe başladık mı….” gibilerden lâflar ediyormuş. “ Başka ülkeler kalkınma yarışında yorgunlar ama biz dinamik bir şekilde ilerliyoruz,” diyormuş….( “ Ellere gözlük verir, kendi kamburunu görmez.” ) Tamamlanmamış yolları, bazı sakıncaları bulunan tünelleri açıyormuş. Bunlar da kusur mu canııım! (“Hiç üzüm yoktur ki, g.tünde çöpü olmaya.” demişler) Açıyor da açıyormuş. Başbakanın, açılışlara katılmaktan çalışmaya bile zamanı yokmuş.Meğer ne çok tesis yapmışmışız, Allah nazardan saklasınmış. Enflasyon düşmüş.Valla ben okuduklarımın yalancısıyım. ( “ Değirmenin sesini işitiyoruz, ununu gördüğümüz yok.” mu dediniz ? ) Vatandaşın yüzü, bu iktidarın sayesinde gülüyormuş. ( “Hocam ! Güzel güzel okuyorsun ama, hasta ölüyor.” diyen atalarımızın ağzını öpeyim. Cuk oturdu valla.) T.B.M.M.de başbakanımız, “ Türkiye seninle gurur duyuyor!” sesleriyle onurlandırılıyormuş. İşsiz güçsüz, iktidar yanlısı bu gençler, başbakanı böyle alkışladıklarına, kendilerini yırttıklarına göre; başbakan ve dolayısıyla iktidar çok başarılıymış. (“Bozacının şahidi, şıracıymış.” zaten.) Çocuklarımızı ve gençlerimizi uyuşturucu batağına düşüren suçluyu bulmuş sayın başbakanımız. İşte buna çok sevindim: Bilgisayar eksikliği ! Bilgisayarı olmayan çocuklarımız, uyuşturucu batağına düşüyorlarmış. Her çocuğa ve gence alırız bir bilgisayar, onları bu bataktan kurtarmış oluruz. Aman ne güzel ! Yıllardır hiç kimse, nasıl akıl edememiş bunu? Bu arada kendimle gurur duydum.Çünkü, çocukluğumuzda bilgisayar yoktu. Buna rağmen ben ve arkadaşlarım- yani bizim kuşak-. bu meretten nasıl uzak kalabildik ? Meğer ne asil bir kuşakmışız. Demek ki, radyo kurtarmış bizi. Ooooooh ! İyice moralim düzeldi, kendime güvenim geldi. Hadi devam edelim okumaya. Bu arada kahveyi de tazelesek mi acaba? Millet olarak 7’den 70’e yeniden huzurlu günlere doğru yelken açmanın heyecanını ve mutluluğunu yaşıyormuşuz. (Çevreme şöyle bir bakıyorum da, herkesin yüzü asık. Bunlar hiç mi gazete okumuyorlar acaba ?İşler kesat diyen bizim kasabanın esnafı örneğin? Ayol hiç mi gazete okumuyorsunuz? Mutlu olmak sizin de hakkınız. Alın, okuyun bir gazete.) ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Almanya’daki Türk ve Müslüman çatı kuruluşlarının temsilcileriyle yaptığı görüşmede, Türkiye’nin AB üyeliğini desteklediklerini söylemiş. ( Ayyyy! Canım, karabiberim benim ! PKK konusunda yapmaları gerekenleri bugüne kadar yapmadıkları için; dışişleri bakanımızın karşısında, mahcubiyetten yüzü kızarmıştı kendisinin. Bu yetmezmiş gibi, bakın neler demiş şimdi de.) Bundan daha güzel bir haber olabilir mi? Enerji ,Çevre ,Tarım Bakanları kafa kafaya vermişler, küresel ısınmaya bile çare bulmuşlar. Diş fırçalarken boşa su akıtmazsak, Çamaşırve bulaşık makinesini doldurmadan çalıştırmazsak, Yemekleri düdüklü tencerede pişirirsek, Akıllı klozet kullanırsak, küresel ısınma semtimize bile uğramazmış. Hele bir de erken mesai yaptık mı, bize karada ölüm yokmuş. ( Ben de şu küresel ısınmayla nasıl baş edeceğiz diye boşu boşuna kafa yormuşum. Hay Allah sizden razı olsun sayın bakanlarım, Allah tuttuğunuzu altın etsin. Böylece, penguenlerin bile hayatı kurtulacak.) Nasıl ? Düzeldi mi moraliniz ? İsterseniz devam edelim. Irak’ta Kürt Devleti kurulmasına, asla izin vermezmişiz. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, KKTC'nin tüm dünyanın gözü önünde artık kabul edilebilir bir hale geldiğini söylemiş. Sayın Gül’ün söylediği, sanırım şu an olmuş…( “Almadığın hayvanın kuyruğundan tutma.” demişler.) KKTC, inanılmaz bir ekonomik ilerleme kaydetmiş. Yani biz ilerlerken, yavru vatan da bizden geri kalmamış. Yetmez mi bu kadar güzel haber ? Hadi gülümseyin artık. Valla, “ Bundan iyisi, Şam’da kayısı.”…Bu sözü de Erman Toroğlu’ndan öğrendim. Yani mutlu olmak ve bir şeyler öğrenmek için, sadece gazete okumak yetmez. Televizyon da izleyeceksiniz. Her şeyi ballandıra ballandıra anlatan, bazı acı gerçekleri kamu oyundan gizleyen tv kanallarını izleyeceksiniz. Sakın ola ki yanlış kanal açmayasınız. İyi ama, Türkiye’de hiçbir şeyin aslında hiç de yolunda gitmediğini gözünüze gözünüze sokan ve moralinizi bozan tv kanalına rastlarsanız, ne mi yapacaksınız? Meraklanmayın! O kanal hakkında, gereken zaten yapılıyor. Ne demiş atalarımız: ” Deveyle tepiş olmaz.” Şimdilik bir gazete yeter. Dünya bir günlük değil ya. Yarını da düşünmek gerek. Hoşçakalın sevgili okurlar. Kâmuran ESEN esenbel @superonline.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |