Anlamak beğenmenin başlangıcıdır. -Spinoza |
|
||||||||||
|
Bugüne kadar, siyasi içerikli bir yazı yazmadım bu siteye. Ama bugün yazacağım. Kimse tutmasın beni. Tutan yok zaten de, lâfın gelişi işte. Seçim sonuçları belli oldu. Seçim sonuçları umarım, vatana, millete hayırlı olur. Seçimi kazananları kutluyor, kendilerine başarılar diliyorum. Ne mi düşünüyorum seçim sonuçları hakkında, ne mi hissediyorum? Hemen söyleyeyim: Kendimi eşekten düşmüş gibi hissediyorum. Yıllardır; ufak ufak yükselişi beli olan bir partinin yükselişini, “Canım ne olacak! Onların aldıkları oy tepki oylarıdır. Yüzde on- oniki oy tabanı var.” Diyenlerin kulakları çınlasın. Herkesin saçı alnına döküldü; saçlar ak mı, kara mı belli oldu. Bununla da kalmadı, kafaların keli göründü..... Hani bir öykü var, bilirsiniz: Yaşlı , tembel bir eşek dağda gezerken, kurt uluması duymuş. Ama kurttan kaçacak mecali yok. Başlamış kendini kandırmaya; ”Kurt sesi değil o, kurt sesi değil.” Diyerek. Kurdun uluma sesi gittikçe yaklaşıyor, ama eşek kendini kandırmaya devam ediyormuş. Sonra, uzaktan kurt görünmüş. Şöyle bir bakmış eşek kurdun geldiği yöne ama, kendini kandırmakta ısrar ediyormuş. ”Şu karşıdan gelen hayvan, kurda hiç benzemiyor canım. Kurt değil....Kurt değil.” diyor, uyuz uyuz kaşınıyormuş.. Neyse, uzatmayayım. Sonunda kurt gelmiş gelmiş, bizim tembel ve yaşlı eşeğin ensesinden yapışmış. İşte o zaman eşeğin aklı başına gelmiş. Ama neye yarar! Eşeğin ağzından son sözleri dökülmüş: "Aaaaa ! O imiş..... Aaaa ! O imiş...... Aaaaaa! Oooooo! İiiiii!" derken; "Aaaaiiiii. Aaiiiiii " diye haykırmış..... İşte o günden sonra tüm eşekler, “Aaaiii Aaaaaaiiiiii” diye ses çıkarır olmuşlar...Baraj altında kalan tüm partilerin liderleri, yöneticileri; aldıkları büyük yenilgi sonrası, sanırım buna benzer sesler çıkarmışlardır. Kendimi eşekten düşmüş gibi hissettiğim için, ya da eşekten düştüğüm için diyeyim, ben de suçluyum. Tıpkı deminki eşek gibi. Bir defa bindiğim eşek yanlış eşekmiş, bu bir. Ama, binmeyi düşündüğüm diğer eşeklerin de, beni düşüren eşekten pek farkları yoktu. Dolayısıyle o eşekler (“Teşbihte hata olmazmış.”) de suçlu. Çünkü bana güven vermediler, bu da iki. Üçüncüsü, eşeği yularından tutup sürükleyenler de suçlu. İnsanları bindirdiler topal eşeklere, çekip gittiler arpa tarlalarına. Üstelik, sırtlarına binmiş vatandaşları hendeklere ata ata. Ve dördüncüsü, insanlar ne eşeğe “dur” dedi, ne binene “dur” dedi, ne eşeğin yularını çekenlere “Dur! Nereye gidiyorsun?” diye sordu bugüne kadar. Daha doğrusu son seçime kadar. Kısacası suçlu çok. Suçun kimde, kimlerde olduğunu, şu atasözü ne güzel anlatıyor. Ben söyleyeyim, yorumunu siz yapın: ”Suç, iğde de var, yünde de var; çıkrıkta da var, yünü eğiren kancıkta da var.” 03 / Kasım / 2002
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |