Yaşam hoştur, ölüm rahat ve huzurludur. Zor olan geçiştir. -Asimov |
|
||||||||||
|
İslam ve rejim çetrefilli ve uzun tartışma gerektiren bir konu. Konuyu peygamberin ölümüyle başlamak sanırım daha isabetli olacak. Peygamber ölürken bildiğimiz kadarıyla mevcut devleti ya da Müslümanları idare edecek birini lider olarak telaffuz etmedi. Müslümanlar kendi iradeleri ile Ebu Bekir'i seçtiler. Devamında da Ömer, Osman ve Ali'nin seçilişi de aynı yolla devam etti. Muaviye ve sonrası halifelik babadan oğula devredilmeye başlandı ve bu Osmanlıda da aynen devam etti. Ali'den sonra halifeliğin tarih boyunca yürütülmesi İslami bir olgu değil, siyasi bir olgudur. İkincisi Müslüman olmak için bir halifeye ihtiyaç olduğunu ben düşünmüyorum. Halk kendi içinde Kur'an'ı yaşıyorsa seçeceği her kişi zaten halife niteliğindedir. Halife bir kurtarıcı değil, bir organizetördür. Eğer bir ülke gerçekten dini yaşıyorsa, rejim ne olursa olsun, ülke yöneticisi o ülkenin halifesidir. Din yaşanmıyorsa, halifelik zaten işlevsel değildir. Cumhuriyet kurulduğunda saray ve çevresinin İslam'ı yaşadığına dair hiç bir belirti yok. Cariyeler, hadım ağaları ve diğer fitne yayan devşirmeler sarayda cirit atıyor. Parmak oynatmadan verilen Balkan toprakları, Kıbrıs ve on iki adalar cabası. Sonra Balkan savaşı ve birinci dünya harbi... Osmanlıda yazılan tarih kitaplarının hiçbirinde Türk tarihiyle ilgili tek bir cümle yok. Zaten yazılmış tarih de yok denecek kadar az. Biz insanlık var olduğundan beri hep bir devlete sahip olduğumuzu Osmanlı tarihinden mi öğreniyoruz? Devlet geleneği kadim bir gelenek ve kadim bir süreç. İnsanları Müslüman olarak değil, dürüst, hak ve adalet kavramlarına bağlı kimseler yetiştirebilirseniz, rejim ne olursa olsun, istenen gelişme, huzur, güven ve mutluluk kendiliğinden gelir. İnsanlar dürüst değilse, hangi rejim olursa olsun mazlum için yine cehennem olacaktır. Şehzade Mustafa'yı öldürten ve Sarı Selim'i hükümdar yapan da halife, peygamber damadını ve peygamber torunlarını öldürten de halife... Şimdi cumhuriyet karşıtı bir grup tarafından yirmi küsur yıldır yönetiliyoruz. Günün yöneticisine Cumhurbaşkanı değil de halife deyin. Doğru ve adil giden ne var? Mevcut yönetici halife olsaydı, muhtemelen oğullarından biri halife olacaktı. Çok mu güzel ve adil yönetilecektik? Devlet toplum için vardır, toplum devlet için değil. Devlet milletlerin varlığını sürdürmesi için bir araçtır, aslolan millet. Millet, devletin varlığını sürdürmesi için gereken değil, devlet milletlerin varlığını sürdürmesi gerekli bir kurumdur. Kadim olan devlet değil, millettir. Bununla ilgili bir anekdot anlatayım; bir adam şehir dışından peygamberi ziyarete gidiyor. Medine'de peygamberi soruyor. Birileri de bir yapı gösterip peygamberin arkadaşlarıyla sohbet ettiğini söylüyor. Adam gidiyor ve içeri girince kalabalık bir grup görüyor. Peygamberi tanımadığı için "Bu topluluğun lideri kimdir?" diye soruyor. Peygamber de elinde bir testiyle süt dağıtıyor arkadaşlarına. Adama dönüp, "Bu topluluğun lideri topluluğa hizmet edendir" diyor. İşte biz insan yetiştirmek yerine, rejim seçmeyi hedef alıyoruz. Oysa sorgulayan insan yetiştirmek geleceği kurmak. Biat eden kalabalık yetiştirmek ise kişiyi ve günü kurtarmak olur. Zihniyet bozuksa başta halife olsa ne değişecek? Allah'ın yasaları yine fakir ve garibana işleyecek (ki hâlâ öyle), eller ve başlar kesilecek, idamlar olacak, ama bu yasalar mazluma işleyen Allah yasaları olacak. Hatırlarsın muhakkak, birkaç yıl öncesinde AKP milletvekili birinin evinde hizmetçilik yapan Azeri bir kadın taciz ve tecavüz iddialarıyla öldürüldü. Milletvekili hakkında kovuşturma bile yapılmadan örtbas edildi. Şimdi halfelik olsaydı, bunlar olmayacak mıydı? Konuyu örtbas edenler meydanlarda Kur'an'dan ve İslam'dan dem vuranlar değil mi? Alın size halife. Almanya, İngiltere, İspanya, Fransa, İsveç kâfir; İsveç, İngiltere ve İspanya krallıkla yönetiliyor, Almanya ve Fransa cumhuriyetle. Biz fırsat bulsak, bu ülkelerden birine gidip orada yaşayacağız. Demek ki, kabahat rejimde değil, kabahat yöneten kesimin rahat etmesi için sürekli bozduğu eğitimde. Düşünen ve sorgulayan insan yetiştirilmiyor, yetiştirilmesi de engelleniyor. Mevcut iktidar da, İslami yazar ya da muhafazakâr kesim gibi ya da sırf bu kesime muhaliflik için yazanlar da kavram yüceltmesi yapıyorlar. Halifelik diye bir makam zaten Kuran'da yok. Kur'an devletlere değil, insanlara indirilen bir kitap. Halifelik kutsal falan da değil bana göre. Sadece günün şartlarına göre yöneticilerin kişisel güvenceleri için sığındıkları bir makam, o kadar. 26 Eylül 24 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |