Geçtiğimiz hafta içinde Mersin Gazipaşa İlköğretim Okulunda yaşanan basit bir müfredat hadisesi, büyütülerek yerel basının dışında ulusal basın ve medyaya yansıtılmış, konu fazlası ile çarpıtılmıştı.Olayın muhatabının eşim olması,konuyu bilmem ve belirttiğim gibi abartılarak çarpıtılmasından ötürü köşeme taşımaya karar verdim.

Okulda cereyan eden hadise şöyle gelişmişti,okulun Din Kültürü öğretmeni Behzat Eğilmez, ders esnasında öğrencilere,bir sonraki derste cami ziyareti yapabileceklerini,bu gezi ile camiyi yakından görme ve bölümlerini uygulamalı olarak öğrenme fırsatı bulacaklarını hatta gelirken kız öğrencilerinde yanında başörtüsü getirmelerini ister.İşte ne olduysa bundan sonra olur.Kız öğrencilerden bir tanesi camiye gitmek istemediği ve bunun korkusunu yaşadığı için okula gelmek istemez ve Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şubesi Başkanı olan babası olaya el koyar. Konuyu Milli Eğitim Müdürlüğüne de intikal ettiren baba okulda basın açıklaması yaparak tepkisini dile getirir. 11 yaşındaki kızının din derslerine zorunlu girdiğini belirterek,camiye,kiliseye,havraya karşı olmayıp bu inanç merkezlerine saygı duyduklarını, asıl dertlerinin çocukların bazı şeylere zorlanması olduğunu,buna benzer uygulamaların daha öncede başka okullarda yaşandığını söyler.Dernek Başkanı Suat Yıldız “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi,zorunlu din dersleri konusunda Türkiye`yi mahkum etmiştir.Hiç kimse din derslerinde,kendi inançları dışında ibadet yapmaya zorlanamaz,hiç kimse inancından dolayı aşağılanamaz,dışlanamaz.Alevi yurttaşlarımız bu konuda kendilerini yalnız hissetmesinler.Mersin Cemevi olarak bu tür olayların takipçisiyiz.Çocuklarının din derslerinde baskı gördüğünü öğrenen yurttaşlarımız durumu bize bildirsinler” diyerek bir nevide göz dağı verir.
Yaşanan olaya ve neticesine baktığımızda bir bardak suda fırtına koparılmaya çalışıldığını görüyorum. Çünkü burada öğrenciler üzerinde baskı ve zor kurularak bir şeyler yaptırılmaya çalışılmamış,kız öğrencilerin zorbalıkla başı örttürülüp yine aynı zorbalıkla namaz kılmaları istenmemiştir. Kaldı ki bu tür ibadethane gezileri ders müfredatında bulunmakta ve isteyen öğrenciler, geziye icabet etmektedir. Gezinin gerçekleşmesi içinde önceden onay alınması gerekmekte ve öğrencilerin ailelerine izin kağıdı gönderilmektedir.Veli,çocuğunun gitmesini veya gitmemesini istiyorsa bunu izin kağıdına yazarak imzalar ve öğretmene gönderir.Bunun yanı sıra öğrencinin kendisi yada velisi öğretmenle özel olarak konuşup bunu belirtebilir,çocuğunun geziden muaf tutulmasını isteyebilirdi. Çünkü din ve inanç konusu çok hassas konulardır.Öğretmenin sınıfa içinizde Alevi,Katolik,Protestan varsa ve gelmek istemiyorsa gelmeyebilir demesi abes ve yakışıksız olacağı için talebin veliden gelmesi beklenir. Eğer Suat Bey`in kendisi veya kızı konuyu öğretmene bildirmiş buna rağmen öğrenci zorla götürülmeye çalışılmış ise kendileri yerden göğe kadar haklılar ancak öğretmene bu yönde bir talepleri olmadığı halde sanki öyleymiş gibi konuyu lanse etmeleri üstelik ibadethane ziyaretlerine karşı olmadıklarını belirtip akabinde Alevi çocuklarının üzerinde baskı kurulduğunu, zorla camiye götürülmeye çalışıldığını söylemesi çelişkili bir açıklamadır.Üstelik kızının cami ziyaretinden ötürü okula gelmeye dahi korkması çocuğun,camiyi sanki bir öcü gibi algıladığının göstergesidir.
Ben yıllarca Çorum ve Tokat illerinde kaldım.O yöreden hala da görüştüğüm pek çok Alevi arkadaşım oldu.Dini inançlarının ne yönde olduğunu,nasıl olduğunu,islamiyete bakış açılarını gayet iyi bilirim. O nedenle Suat Yıldız`ın kendi düşüncelerini tüm Alevilerin düşüncesi gibi gösterip hepsine mal etmesini yanlış buluyorum.
Öğrencilerin,ibadet yerlerini gezip,görmelerinde hiçbir sakınca görmüyorum.İlkokul dönemimde evimiz kiliseye yakındı.Sık sık gider kilisenin içini gezer,tanımaya çalışırdım.Görevli papaz her seferinde güler yüzle karşılar,kiliseyi tanıtır,dili döndüğünce anlatırdı.Asla surat asmaz, çok sık geliyorsun bir daha gelme diyerek beni kovmaz hatta şeker,çikolata gibi ikramlarda bulunurdu. Yaptığım geziler neticesi ne din değiştirdim nede böyle bir düşünceye kapıldım. Bugün bile gittiğim illerde ki Katolik,Süryani kiliselerini gezer, çocuklarımın da gezerek tanımasını sağlarım. Bundan da asla gocunmam.
Din Kültürü Öğretmeni Behzat Eğilmez,kız öğrenciler gelirken başörtüsü getirsin dediği içinde eleştiri oklarının hedefi olmuştu.Halbuki cami ziyaretinin bazı kuralları vardır ve hanımların başörtüsü ile içeriye girmesi bu kurallardan sadece biridir.Ülkemize gelen yabancı bayan turistler dahi cami ziyareti esnasında başlarını örtüp,ayakkabılarını çıkarırlar. Bunun uyulması gereken bir kural ve saygı olduğunu bilirler.Geçtiğimiz aylarda Abu Dabi ziyareti esnasında Şeyh Zayed Camisini gezen İngiltere Kraliçesi Elizabeth de sembolik olarak başını örtmüş, uyması gereken kuraldan ötürü vaveyla koparmamıştır.
Din Kültürü Dersleri ile ilgili polemikler ileriki günlerde de yaşanacaktır belki ama önemli olan bu olayda olduğu gibi yapılmamış bir uygulamayı ve yapılmamış bir baskıyı sanki yapılmış,olmuş gibi göstererek oluşturulmak istenen kamuoyu faaliyetlerine itibar etmemek, fırsat vermemektir.

Bizler, yüzlerce yıldır bu topraklarda Alevi,Sünni,Kürt,Ermeni,Yahudi,Türk birlik ve beraberlik içinde yaşamış, kız alıp vermiş, birbirimizin cenazesine,düğününe,sünnetine,bayramlarına iştirak ederek, gönül ilişkilerimizi sürdürmüşüz.Zaman zaman fevri davranışlar,lokal infilaklar görülse de bunlar çoğunlukla dış odaklı güçlerin ve provokatörlerin kışkırtması ile yaşanmış zaman içinde saman alevi gibi sönmüş hiç kimse ve güç, milletin bütünlüğünü bozamamıştır. Bundan sonrada karşılıklı sevgi ve saygı devam edecek,beraberliğimiz yüzlerce yıl önce teessüs ettiği şekliyle sürüp, payidar kalacaktır.