Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Şimdi bir kere baştan söyleyeyim, haramdı helaldiyi bir kere unutun. Ben de müslümanım. Bu ülkenin %90'ı da müslüman. Bazılarımız sadece tehlikeyle karşılaştığında "yusufyusuf" ederken-zora dara düştüğünde hatırlasa da bazıları yaşamını bu inancın etrafına oturtsa da.. Bu ayrı.. Günlük yaşamımızda dini esaslara dayalı şeriatla değil Anayasa Hukuyla yönetiliyoruz, bu da ayrı. Baştan sınırları çizelim konu karışmasın. Zoruna gidenin de neresine giderse gitsin. Din vicdan meselesidir. Bunu da baştan söyleyelim.. Dinini yaşayacaksan yaşa ama onu bayrak gibi sallayıp milletin gözüne sokmaya kalkarsan ya da sopa gibi milletin üzerine indirmeye başlarsan külahları değişiriz. Onun adı yobazlıktır. Dinle alakası yoktur, kabadayılığa Tanrı'yı alet etmektir. Dinin temeli vicdandır ve ahlaktır. Karşısındaki insan senin gibi düşünmüyor diye birisine zulmetmek, zor kullanmak, kişinin kimseye zarar vermeyen özgürlüklerine tecavüz etmek ahlaksızlık ve vicdansızlıktır.. Ahlak.. Çok konuşulan, çok möhöm bir erdem. Çok kıymetli. Ama bir o kadar da yanlış anlatılan ve anlaşılan erdem.. Ahlak hep "din"le yani Türkiye'de İslamla ve İslami kurallarla anılıyor.. Hep de ne hikmetse tek yönlü biçimde bacak arası ve tenle-saçla ilgili biçimde anılıyor. Ahlakın diğer alanlara uzanmasıyla ilgili tartışmalar hiç duyulmuyor. Biz Türklerin "ten-saç" ahlakı diğer İslam ülkelerinde de olduğu gibi toplum nazarında o kadar büyük yer tutuyor ki ondan öteye geçemiyoruz-orada çakılıp kalıyoruz. Varsa yoksa cinsellik ve kadınların örtülmesi.. Yok nereye kadar örtülmeliymiş, neresi mahremmiş, örtü nasıl bağlanmalıymış.. vs..Ya da argo ve küfürlü söz kullanımının ne kadar kaka olduğu.. Sanki ahlak deyince burada iş bitiyor.. Ne yazık ki çok at gözlüklü bir bakışımız var ahlaka.. Mesela bizim iş-ticaret ahlakımız da yoktur.. Ama bu konuda kimse konuşmaz. Konu açılınca herkes bir ıslık çalaraktan o mekandan uzaklaşmaya başlar.. Kendi işimizi yarım yamalak yaptığımız yetmiyomuş gibi bir de durmadan başkalarının işine burnumuzu sokup ortalığı bulandırırız.. İşini adam gibi yapmaya çalışana işgüzarca engel oluruz. Malzemeden çalarız, baştan savma iş yaparız, bozuk mal satarız, müşteriyi kandırırız, güveni suistimal ederiz.. Yapıyoruz bunları, hiç hayır demeyin.. Ticarete ucundan kenarından bulaşmış birisi, biraz gözlem yapabilen birisi iş hayatında çıkacak çivi kalmadığının farkındadır.. Spor ahlakımız da yoktur. Sporcularımız (futboldan örnek verelim) faul olmasa bile kendini yere atar, çaktırmadan topu elle önüne alır, hakem bakmazken rakibine tükürür, adama küfredip tahrik eder kart gördürür.. Dobing yaparız, yalan söyleriz, hile yaparız, şike yaparız, rüşvet alırız.. Maç satarız.. Maliyede de ahlakımız yok.. Vergiden KAÇINMAK için türlü dümenler çeviririz.. Bin türlü dalavere ile malların değerini düşük gösteririz ya da kar-zarar oranları ile oynarız.. Ne de olsa bu ülkede adam gibi vergisini sadece enayiler yani "işçiler-memurlar-emekliler-çiftçiler" öder. Biz enayi miyiz. Niye vergi ödeyelim.. Gerisi hiç kıvırmasın. Altın ve pırlantadan vergi alınmazken tuzdan-sudan vergi alınmasının ahlakını kimse bana savunmasın, papaz oluruz.. Trafik ahlakı.. Polis yoksa yolların fatihiyiz. Basın basabildiğiniz kadar.. Yollar pedala basanındır, uyanık olun, dalın aralıklara, gözünün yaşına bakmayın kadın sürücülerin.. Sıkıştırın bütün motosikletlileri.. Hele bir de TIR ya da kamyon kullanıyorsanız bütün yolları siz yarattınız-sağa sola bakmanıza ya da hedef noktaya ulaşana kadar frene basmanıza gerek yok.. Yollar sizin.. Eğer polis yoksa.. Polis varsa ve bir de yakalandıysanız illa bir hamile kadın ya da çorba parası hikayesinin yaşanması kaçınılmazdır.. İlişkilerimizde ahlak.. Birbirimize türlü yalanlar söyleriz. Karşımızdakinin güvenini keyfiyet ya da menfaat için gözümüzü kırpmadan suistimal ederiz. Ne de olsa gemisini kurtaran kaptandır. Daha güzel-zengin-yakışıklı-havalı-seksi birisini bulduğumuzda hemen ona da sarkarız. Aynı anda hepsini idare edebiliyorsak 3-4 sevgiliyi idare etmek de çok hoştur hani.. Nikahlı eşimizi ilk fırsatta aldatmaktan da geri durmayız. Hele erkeksek bu çok doğaldır ve erkekliğin şanındandır-bunu bir de gururla anlatırız-ballandıra ballandıra... Marifetmiş gibi.. Ahlak mı? O da ne be? Sarışın mı? Edebi ahlak.. Emek ve hak sahibinden çalıntılama ve alıntılama ya da kaynak göstermeme gibi bütün ahlaksızlıkları yapmamıza rağmen-hatta altındaki imzayı silip kendi imzamızı atmamıza rağmen hala pişkin pişkin çıkıp ahlak üzerine nutuk atabiliyoruz. Kimi metinlerin yayılımı eser sahibinin de işine gelmesine rağmen izinsiz ve kaynak bildirmeden-referans göstermeden alıntı yapmak hala ayıptır-ahlaksızlıktır-hırsızlıktır.. Siyasi ahlak.. Nerden başlayacaksın? Deveye demişler boynun eğri deve demiş nerem doğru ki? Dokunulmazlık denen garabetin arkasına saklanıp hakkındaki suçlama dosyalarından kaçanı mı istersiniz, küfrettiği ülke ve devletten hala emekli maaşı-milletvekili maaşı alanı mı istersiniz.. Mal varlığını saklamak için edindiği mülkü amcaoğlunun ya da teyzesinin, dedesinin üzerine yapanları mı istersiniz? Hepsi mevcut. Sorsan bunlar temiz AK PAK siyasetçi.. Sermaye, cemaat ve politikacı ilişkisi, dış ülkelerden icazet alma.. Verdiği sözü tutmama.. Yalanları gerçekmiş gibi rahatça ve hiç sıkılmadan söylemece.. Utanmazlık.. Siyasette ahlak yok. En çok ahlak diye bağıranlar da bu politikacılar.. Siyaset, "ahlak ahlak ahlak" diye en çok bağırıp çağıran kitle olmasına rağmen boğazına kadar ahlaksızlığa batmış kitle.. Ne kadar komik değil mi? Gülelim ağlanacak halimize.. Bakınız gırtlağımızı da geçti artık hayatımızda ahlaksızlık içinde yüzülüyoruz.. Ahlaksızlığa batıyoruz.. Ahlaksızlık içinde boğuluyoruz. Ahlaksızlık aldı başını gitti. Tutabilene aşk olsun. Ahlakı bu noktadan sonra yakalamanın tek yolu kulaklarımızı açmak.. Ten-et-saç-kıl-bacak-göğüs masallarının ötesine kulaklarımızı açmak şart. Efendim mini etek giyiyomuş, bakma kardeşim-gözüne hakim olamıyo musun? Ne biçim irade sendeki, sende irade yok diye bütün Türkiye çarşaf mı giyecek? Göğüs dekoltesi varmış, nasıl da hemen görüyosun-sen o kadar ahlaklıysan ne gözünü dikip bakıyosun arkadaşım? Plajda üstsüz güneşleniyomuş.. Smokinle plaja gidilmeyeceğine göre plajın da kendine has kuralları var-çıktı mı plajdan o zaman kamu kurallarından konuşabilirsin.. Kızlı erkekli oturuyolarmış sınıfta, otururlar-senin eğitimin birleştirilmesi kanunundan haberin yok galiba.. Kafelerde kızlar erkekler elele oturuyomuş, elele tutuşacaklar tabii-Anadolu köylerinde kızların evlenme yaşı 16-17 iken de sen sanıyor musun gerdek gecesine kadar bekliyodu aşıklar(efendim köy ortamının gözünü seveyim, şehirli gençler yer bulma bakımından şanssız. Köylerde samanlıkların, koruların dili olsa da konuşsa-erotik sınıfına girer ama olsun..).. Cinsellik yaşı 12'ye inmişmiş.. Yav cinsellik yaşı 12 değil 5-6'ya indi. Daha bedenleri büyümeden zihinleri büyüyor artık çocukların(çocuk şarkısı söyleyen bir çocuğu en son ne zaman duydunuz? Erol Evgin ile Pınar Altuğ sunuyordu programı, 8-9 yaşında veletler aşk şarkılarını içli içli söyleyince millet mest oluıyordu.. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.. O yaşta çocuğun sevdadan ölmesine bişey demiyosun ama elele tutuşunca vaaay, ahlak bitti gitii.. YUH sana, YUH size.. Yav biraz samimi olun, biraz kafayı çalıştırın.). Ahlakla değil, zaman ve teknolojiyle-dünyanın küçülüp hayatın hızlanmasıyla ilgili bir olgu bu-bilimsel bişey.. Geçti o 18 yaşına gelmiş, gerdek gecesinde eşinin göbeğine girmeye çalışan cahiliye devri.. Zamane gençleri artık her şeyi biliyor-hem de başı açığı da kapalısı da.. Bakın ahlaktan konuşurken en çok zamanı ister istemez ten alıyor.. Cinsellik.. Bunun baş nedeni de anormal biçimde bu konunun bastırılması.. Bilinmemesi.. Bu kadar sıkılmasa-kilitlenmese asla bu kadar büyük gürültülerin kopmayacağı basit bir konu bu.. İnsanın en temel 3 dürtüsü vardır. Yemek, içmek, üremek.. Yani tüm canlılarda olduğu gibi; HAYATTA KALMAK, UYGUN EŞİ BULMAK, NESLİNİ DEVAM ETTİRMEK.. Bunun bu kadar büyütüp bastırırsanız, şeytanlık ve günahkarlık olarak insanların yaşamına olmadık müdahalelerde bulunursanız sonunda bastırılmış duygular çok acayip-biçimsiz şekillerde yüzünüze patlayacaktır. Doğanın kanunudur. Etkiye tepki ile karşılık verilir.. Bir kez daha düşünün. Bacaklarımın arasındaki ahlak beni ilgilendirir, alan da veren de memnunsa geriye kalanlara incik boncuk yemek düşer. İki kişi arasındaki tatlı muhabbete maydonoz olanlar bütün ülkenin, milyonların, yetim hakkının, hukuk sisteminin ırzına geçenlere ses çıkarmayınca "ben sizin ahlakınızı siliyim.." diyorum.. Ahlaksızca yaşayan bir ülkeyiz. Kendi günahlarımıza bakmadan gayet pişkince diğerlerini günahkar olmakla yargılayıp infaz etmeye bayılıyoruz. Bunun adına da ahlak diyoruz. Bütün değerlerin ve inançların içinin kasıtlı olarak boşaltıldığı bu zamanda ahlakı bacak arasında, tende, saçta arayanlara kahkahalarla gülüyorum.. Eğer aynaya bakıp kendilerine biraz dikkat etseler, eminim kendileri de ağlanacak hallerine kahkahalarla gülecekler.. Ahlak? Taze bitti. İsterseniz İkiyüzlülük verelim, sizi ahlaklıymışsınız gibi idare eder..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Levent Ölçer, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |