“Yaratan Rabbinin adıyla oku!”
(Alak Suresi,1)
***
Kitap okumak, bizim hayatımızın bir parçası olduğu için, kitaptan ayrı kalmak, bizde mateme neden olmaktadır.
Kitap okumak, Kurtlar Vadisi’ni izlemek gibi bir tutkudur, okuyan âdem için.
Alışkanlık bağımlılık yapar, sözgelimi sigara gibi. Bağımlılık ise terk edildiğinde strese neden olur. Kitaba bağımlı hale gelen insanda da kitaptan kısa süreliğine de olsa ayrı kalmak mâteme neden olmaktadır.
Kitap kültürün en önemli bileşeni ve vazgeçilmezidir.
Toplumlar kültürleri ile ayakta kalırlar.
Bir toplum ne zaman ki maddi ve manevi unsurlarını oluşturan kültürden uzak kalsa, o zaman o toplum için çanlar çalmakta, hezimet ve zillet kaçınılmaz olmaktadır.
İlim adamları Osmanlı’nın çöküşünün en önemli nedeninin medreselerdeki yozlaşma olduğunu ifade etmektedirler.
“Hiçbir gemi bir insanı kitap kadar uzağa götüremeyeceğine göre”, keşiflerle dolu bir yolculuğa çıkmak için bir kitabı seçip okumaya başlamak gerekir.
***
Elimizde ünlü Rus yazar Turgenyev’in meşhur eseri “Babalar ve Oğullar” var.
Bu makaleyi yazmamıza vesile bir kitap tahlili, incelemesi ya da özeti ile ilgili düşüncelerimizi ifade etmek idi.
Yazıya başladıktan sonra kas-beyin koordinasyonu, bizim böyle bir yazı yazmamıza vesile oldu.
İyi de oldu kanaatindeyiz.
Yıllardır okuduğumuz kitapların listesini ajandamıza not ederiz.
Her hafta bir kitap okusak, yılda elli iki kitap eder.
En çok okuduğumuz yıl 2001 senesi idi. 25 tanesi İngilizce hikâye kitabı olmak üzere toplam 73 kitap okumuştuk.
Bu yıl ise (2008) okuduğumuz kitap sayısı 42.
Her kitap ile ilgili bir özet, analiz, inceleme ya da makale yazsa idik, kırk iki tane yazı teşekkül ederdi. Ancak bunu şu ana kadar düşünüp hayata geçirmedik.
Ancak her okuduğumuz kitabı bitirdikten sonra yazma enerjimizin arttığını ve yazı yazmakta zorlanmadığımızı müşahede ettik.
***
Dinimizin ilk emri “Oku!” olduğuna göre, bizi cahil bırakanın dinimiz değil, dünyamız olduğu gerçeğini ifade edersek daha doğru bir ifadede bulunmuş oluruz.
İlim öğrenmenin dinimizde nafile ibadetten daha hayırlı oluğunu Kâinatın Efendisi (s.a.v) birçok hadisi şeriflerinde ifade etmektedir.
Dinimiz okumaya o kadar önem vermiş ki, cihat anında bile bir grup ilim ehli insanı, asli görevleri ile baş başa bırakmış ve onları teşvik etmiştir. Bunu Asrı Saadet dönemindeki uygulamalarından görmek mümkündür.
Dinimizi iyi algılayan ecdadımız, ilme, okumaya, öğrenmeye büyük önem vermiştir. Sözgelimi Velî Bahadır Sultan Yavuz Sultan Selim Han Hazretleri, şehzâdelik döneminde günlük uykusunu üç saate düşürerek, sekiz saat kitap okumuştur.
Daha güncel bir örnek verecek olursak, rahmetli Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç:
“-Bazen beni okuma krizi tutardı. Aylarca kitap başından kalkmazdım.” Demektedir.
***
Yazımız biraz kişisel içerik taşısa da, toplumsal yönünün de olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü okunan kitaplardan istifade edilen konuları okurlarla ve öğrencilerle paylaşmaktayız.
Mal paylaştıkça azalırken, ilim paylaştıkça çoğalmaktadır.
Biz de bu vesile ile siz değerli okurlar ile bu yazıyı ve bu yazının içeriğini paylaşmış olduk.
Gizli şirk olan riyadan Allah’a (c.c.) sığınarak, faydalı olmuş isek kendimizi bahtiyar hissederiz ve sizin de bahtiyar olmanızı dileriz.
Hâlihazırda Yunanistan kadar bir nüfusa sahip olan eğitim camiası, on beş tatile girerken, dinlendiren kitaplarla hayırlı bir tatil geçirebilirler kanısındayız.
Hayırlı tatiller ve hayırlı okumalar.
Selam ve muhabbetle.