Sanat doğaya eklenmiş insandır. -Bacon |
|
||||||||||
|
Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye topraklarının yüzde 27’sini kaplayan ormanlık alan, bugün (verimli ormanlık alanı) yüzde 14’lere kadar gerilemiştir. Bu bağlamda TEMA Vakfı’nın ve Pankobirlik’in çevreye karşı duyarlıklıkları ve katkıları takdire şayandır. Hiroşima’ya atılan atom bombasının etkisinin hâlâ devam etmesi ve o alanda hâlâ ot bitmemesi, 26 Mayıs 1986’daki Çernobil faciası sonrası bölgedeki kanser vakalarının artması, insanın kendi yaşam alanlarını sınırlandırması anlamına geliyor. Greenpeace üyelerinin çevreye dair duyarlı eylemlerinin medyada yer alarak halka ulaşması, halkın beyninde bir işaret ve iz bırakması, sorunun insan kaynaklı yanının çok olduğunu ve çözümünün de yine insan kaynaklı olması gerektiği fikrini oluşturmaktadır. İşte günümüzde, doğal yaşam alanlarında meydana gelen ve insanların hayatını olumsuz etkileyen bazı çevresel sorunlar: Fok avcılarının canice katliamları, İçtiğimiz suların ulaşım yollarında, fabrika atıklarının arıtmadan geçmeden su kaynaklarına salınması, Kasıtlı ya da bilinçsizce orman yangınlarında ciğerlerimizin yakılması, Böceklerin, kanatlı hayvanların biyolojik silah olarak dünya üzerine salınması, Pillerin, zehirli atıkların, plastiklerin bilinçsizce çevreye terk edilmesi, Denizlerin kirlenmesi, Sudan sebeplerden savaşların çıkarılması ve bu savaşlarda toplu katliamlara neden olan silahların kullanılması vs. Bunların hepsi insan unsurunun kusur oranının yüksek olduğuna işarettir ki, hayata kimisi direkt çelme takmakta, kimisi ise endirekt takoz oluşturmaktadır. Ekolojik dengenin bozulması dünyayı daha az yaşanılır kılmakta. Bilim adamları 2008 yılı yaz aylarında Kuzey Kutupta hiç buzul kalmayabileceği öngörüsünde bulunmaktadırlar ki, bu, “La havle” çekmekle birlikte, insan olarak mutlak surette bir şeyler yapmamız gerektiğinin bir ipucunu sunmaktadır. Yoksa buzulların yok olmasıyla birlikte, doğada daha nice canlıların yok olma tehlikesinin artacağını söylemek bir kehanet olamasa gerek. Allah (c.c.), her şeyde olduğu gibi, doğayı ve içerisindeki mahlûkatı o kadar mükemmel ve dengeli yaratmış ki, her canlı ya da cansızın varlığı muhakkak surette bir hayra ve nedene dayanmaktadır. Örneğin yılanların azalması halinde farelerin artması, kekliklerin artması halinde kenelerin azalması gibi. Bu, denge unsurunun her cihetten mükemmelliğine bir işarettir. Uzmanlar, tilkilerin bile azalmasıyla, tarlalardaki ürünlere zarar veren haşerelerin arttığına ve bunun da ürünün azalmasına neden olduğuna dikkat çekmektedirler. İnsanoğlunun çevreyi en etkin bir şekilde kullanmak için yapabileceği çok şey olmakla birlikte temelde iki faktör ön plana çıkmaktadır. Bunlar: 1. Doğanın doğal dengesinin titizlikle korunması, 2. Zorunlu hallerden kaynaklanan (endüstrileşme, nükleer enerjiyi kullanma vs. gibi) durumlarda dengenin bozulmaması için önlemlerin derhal alınması. Bunlar âcizane bizim tespitlerimiz. Bu konularda bilim adamlarının söylediği ve söyleyeceği o kadar çok şey var ki, onları bir makaleye sığdırmak imkân kabilinde değil. En kapsamlı ve en mükemmel çözüm, her şeyde olduğu gibi çevresel konularda da, yüce dinimiz İslam’dadır. Zira İslam’ın, her türlü soruna mükemmel çözüm önerileri mevcuttur. Batıda hani koruyucu hekimlik var ya, İslam dininde de bütün sorunların çözümünde öncelikle koruyucu hekimlik söz konusudur. Dinimizin, yukarıda birkaç madde ile değindiğimiz çevresel sorunlara da koruyucu hekimlik sadedinden yaklaşımları mevcuttur. İşte örnekler: 1. Ağaç dikilmeye önem verilmesi: “Kıyamet kopacağını bilseniz dâhi elinizdeki fidanı dikiniz.” Hadis-i şerifi bunun kanıtıdır. Dinimizin, savaşlarda bile ağaç kesimini kerih görmesi. 2. Dinimizin temizliğe son derece önem vermesi, onu “imanın yarısı” olarak görmesi, İslamın en önemli ibadeti olan namaz için temel şartlardan birisinin de “hadesten ve necasetten taharet” olan, cismi ve ruhi kirliliğin yok olması, 3. Avlanmada dahi israftan kaçınarak, doğal dengenin korunmasına katkı sağlaması, 4. İsrafı büyük günahlardan sayarak, toplumsal duyarlılığın oluşmasına önderlik etmesi gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür. İslami ruh taşıyan bireyler ve toplumlar, küresel sorunlar üretmezler. Bilakis, var olan küresel sorunlara, İslami küresel çözümler üretirler. Bizi bu minvalde İslam kılan yüce Rabbimize ne kadar teşekkür etsek azdır. Allah bizi hayırda (İslamda) daim kılsın ki, dünyanın daha yaşanılır bir arz olma niteliği kuvvetlensin. Dünya, fânî de olsa, bize bir yolcunun kısa bir süre dinleneceği mekân olarak sunulmuş. Mekânda ferahlık olması, ruhlarda da ferahlık meydana getirir. Ruhlardaki ferahlık ise mutluluğu bereketli kılar. Arzumuz, her iki cihanda mutluluk. Bunun reçetesi ise elimizde. Elimizdeki reçeteyi en iyi şekilde değerlendirdiğimizde, arzumuza ulaştığımızı dünya gözüyle görenlerden olacağız. Selam ve Muhabbetle.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Adem KALINSAZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |