"Anka kuşu gibi yalnızlığı adet edin! Öyle hareket et ki, adın daima dillerde dolaşsın ama seni görmek olanaksız olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Buldukları cevaplar ise bizce enteresan: Zira “İlk nedir?” “Temel öğe nedir?” Sorusuna Anaksimenes “hava”, Herakleitos “ateş”, Thales “su”, Empedokles “hava, su, ateş, toprak”, Platon “idea”, cevabını vermişler. Yoksa rüzgâr mıydı, güneş miydi? Hepsi de, “hiçbiri” cevabına ulaşmalarına vesile olan yanıtlar. Bu konularda asıl yanıtları ise tevhit inancının seçilmiş önderleri sunmuştur: “İlk, ezeli ve ebedî; Allah (c.c.)” Yaşam ise; ilk, ezeli ve ebedi olan ve filozoflar ile bizlere sayısız nimetler bahşeden Yüce Güce, sadece fikrî ve bedeni teşekkür etmekten ibarettir. Teşekkür ederken havadan, sudan, ateşten, topraktan, güneşten de nimetlendiğimizi, bunların yaşamımıza önemli katkılar sağladıklarını da, O’na arz edersek, filozoflardan fersah fersah ileride adımlar atmış oluruz, kanaatindeyiz. Yaşam ama nasıl bir yaşam? Kesin doğrulara itaat, şeklerden ırak, melunlardan, hurafelerden kaçarak bir yaşam. Bunu biraz açalım: Kesin doğrular; Allah’ın yaşam sırrına dair bize sunduklarına, emirlerine, nehiylerine filozofça sorgulamadan itaat. Hayat kitabımız, bir ilim adamımızın deyimiyle “İnsani Kullanım Kılavuzu” olan Kur’an-ı Kerim’e ve onun rehberliğine itaat. Onun rehberliğinde öğüt, şifa, yol göstericilik niteliğinde rehberlik vardır. İşte yüce Rabbimizin bizlere, yol gösterici rehber nitelindeki Kur’an-ı Kerim ile ilgili kitabımızdaki beyanları: “Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifa ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’an) geldi.” (Yunus 57) “Kur’an, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve ahirete de kesin olarak inanan mü’minler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir.” (Neml 2) “…İşte bu Kur’an Allah’ın hidayet rehberidir. Onunla dilediğini doğru yola iletir. Allah, kimi saptırırsa artık onun için hiçbir yol gösterici yoktur.” (Zümer 23) Okudukça lezzet alınan, tekrar tekrar okunduğunda dahi ferahlık veren yegâne kaynak Kur’an; ilk, yaşam ve ahlâka dair her konuya etraflıca açıklık getiren bir kitaptır. “Teknik ilimler, tıp, astronomi, cebir ve kimya gibi birçok alanda önemli neticeler elde eden Müslüman bilim adamları, medeniyet ve kültür sahasında kısa zamanda kendilerini tüm dünyaya kanıtlamışlardır. Buluşlarıyla uygarlığın ilk adımlarının atılmasına vesile olan Müslümanlar, ilerlemenin yolunu açmışlardır. İslam tarihinde, bilim dallarını tek tek incelediğimizde, hepsinin kaynağının Kuran-ı Kerim olduğunu, maddi-manevi her şeyin Allah'ın yarattığı sistemin bir parçası olduğunu defalarca ispat ettiğini görmekteyiz.” (http://www.kuranvebilim.com/html2/makaleler/islamda_bilim_ve_teknoloji.html) Onun ayetleri bugünün ve yarının bilim adamlarına ışık tutmakta ve en önemli kaynak olarak gösterilmektedir. Edison’un ampulü bulurken Kur’an’dan yararlandığı gerçeği, kitabımızın bu yönüne işaret etmektedir. Ayrıca İslam âlimleri ve bilginleri İbn-i Sina, El-Kindî, Ebubekir er-Razi, Ebü'l-Vefa, Akşemseddin vb. gibi ilmi sahada ilklerin öncüleri, Mehmet Akif’in; “Doğrudan doğruya Kur'an'dan alıp ilhamı, Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm'ı.” anlayışıyla hareket ettiklerini ve olanların başvuru kılavuzları olarak da Kur’an’ı gördüklerini söylemek mümkündür. Şeklerden ırak; “Acaba!” ile başlayıp neticede tereddüde düşülen konular ve davranışlardan kaçınmak. Bunu malayani (boş işler) olarak da algılamak şeklinde izah edersek örnek ve kavrama alanı genişler. Melunlardan, hurafelerden kaçınmak: melun; lanetlenmiş demektir. Bu dünyada lanetlenen ise iblistir. Hurafeler ise hayatımızın cahilane devrelerine sıkça hükmeden gerçek dışı fiiller neticesinden beklentilerimizi oluşturmaktadır. Dilek ağaçları, yatırlardaki gayri ilahi eylemler, fal, astroloji adı altında insanların duygularını laf kalabalıkları ile sömürerek umut, hüzün oluşturma vs. Hayat nedir? Sorusunun cevabına yeniden dönersek; Hayat: varlığımızı, dirliğimizi, birliğimizi, sıhhat ve afiyetimizi, dostluğumuzu, haz ve lezzetimizi, uzun lafın kıssası, her şeyimizi borçlu olduğumuz “Merhametlilerin en merhametlisine”, ahir ömrümüze kadar, kul olduğumuz bilincinde yaşamaktır. Ne mutlu hayattayken yaşayanlara… Son söz filozofça bir slogan oldu ama siz onu mütefekkirâne bir cümle varsayın aziz okurlar. Selam ve muhabbetle.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Adem KALINSAZ, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |