Sevgi dünyadaki yaşam ırmağıdır. -Henry Ward Beecher |
|
||||||||||
|
Gazze: Büyük savaş senaryosu mu? -2 Avrupa’nın doğu yakasından başlayıp Asya’nın içine kadar uzanan, Türkiye-İran-Pakistan şeridini oluşturan CENTO (Merkezi Anlaşma Örgütü) diye bilinen, kutuplar arası güvenliği sağlama şeridide diyebileceğimiz örgütün 1979’da çökmesi ile birlikte bölge sorunlar yumağı haline geldi. CENTO’yu oluşturan üçlü ülkeden Türkiye hala Batı’nın merkezkaçindan çıkabilmiş değil. Halihazırda ABD-İsrail ikilisinin uygulamaya koyduğu Gazze stratejisi, İslam dünyası tepkisinin dışa yansımasında maket bölge olarak Türkiye’nin rol almasını istemiş olmalı ki; İsrail istihbarat analizlerinde Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerinde olası zedelenmeleri değerlendirerek, iki ülke arasında daha önceden yapılan anlaşmaların iptal edip, ılımlı İslam öncüsü olarak özelde Arap, genelde İslam dünyasının önderliğine oynaması gerekiri vurgulayan siyasi atmosferdeki dalgaları hissetmek mümkün. Türkiye’de 28 Şubat kararları diye tarihe geçen ve bazılarına göre bin yıllık getirisi olan kararlarla aslında bugünün taslağı gizlenmiş olmalıydı. ABD -İsrail ikilisi büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde ılımlı İslam felsefesinin bölgesel liderliğine en uygun ülke olarak Türkiye’yi öngörmesi, İran’ın İslam dünyasında hızla artan nüfuzuna alternatif olacak ki onlara göre, bölge yerlilerinin vazgeçilmez eşitlik ve adalet eksenli paylaşım arayışı, dayatmacı İran nüfuzundan kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin üstlendiği İsrail-Suriye sözde barış görüşmeleri adı altındaki arabuluculuk, İsrail açısından gerçekte zaman kazanmak stratejisinden de öte. Türkiye’ye biçilen rolün bir anlamda Suriye’yi İran eksenli, İran- Suriye- Hizbullah üçlüsünden çıkarılması. El -Ezher’in tanınmış alimlerinden Tantavi’nin İsrail Cumhurbaşkanı başkanı Şimon Perez ile çekinmeden basına yansıtılan muhabbet içerikli resimleri farklı bir sürecin başlangıcı ve habercisi miydi? Geride bıraktığımız yılın son çeyreğinde Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Mısır ziyareti farklı bir ilişkiyimi bünyesinde taşıyordu? Ankara, Kahire arsındaki ilişkileri, üçüncü tarafa yönelik bir nitelik taşımayan ’’Stratejik Ortaklık’’ olarak yorumlamadan geçelim. 19 .12.08 Tarihli Londra’da yayımlanan el-Kudsu’l- Arabi gazetesindeki bir makalenin Yakındoğuhaber sitesinde yayınlanması, söz konusu senaryolar hakkında ciddi ip uçları veriyordu. “ılımlı” olarak nitelenen Arap ülkelerinin İran’a karşı İsrail’le yeni bir pakt oluşturmaya çalıştığını” öne süren makale “başta Suudi Arabistan olmak üzere Mısır ve İsrail’in ortak korkusu olan İran'ın bölgede artan etkisini kırmak için hayata geçirilmek üzere yeni bir güvenlik paktının geliştirilme stratejisi” ile ilgiliydi. Elbette sözkonusu bölgedeki İslami akımların kahır ekseri iç ve dış politikada ABD ve İsrail ile derin ilişkilerde bulunan, bölgenin yönetimini tekelinde tutan liderlerin belirlediği girdaptan çıkabilmiş değiller. Tümcenin açılımını: İslamcıların ABD ile dolaylı/dolaysız işbirliği içinde olmaları kaçınılmaz oluşudur(! ). Şeklinde okumak yersiz olmaz sanırım. Sözkonusu girdap’tan kurtulabilmiş İran inkilabı ve akabinde oluşan Hizbullah ile şu an aynı girdap’tan kurtulmanın mücadelesini veren Hamas’tır. Bundan ötürüdür ki; İsrail, Filistin’e, İran ekolünden ziyade Türkiye’nin öncülüğündeki özlem duyulan ılımlı İslam modelini dayatmaktadır. Zira Hamas 2006 Filistin seçimlerinde halkın tercihi olmuş. ABD ve İsrail engeline rağmen oyların %60 gibi büyük çoğunluğunu elde etmişti. Sözkonusu halkın desteği ve Hamas’in zaferi Arap rejimlerin kabusu olmuştur. Öyle ki; Arap kabile iktidarları, Filistin halkının, kendi tahakkümü aldındaki milletler içinde ayna olduğunu görmüşlerdi. Şu halde başta Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün’ün neden Hamas’tan kurtulması gerekiri bir açıdan da burada aramak gerekmez mi? Hafız Esad’ın öteden beri ABD eksenine düşmemek için ciddi bedeller ödediği bilinmekteydi. Varisi Beşar Esad’ında şu ana kadar babasının izlediği siyasi çizginden uzaklaştığı söylenemez. Şam ve Tahran yakınlığı Beşar için övgüye değer politikalar üretiyor. Her iki ülke; Filistin, Lübnan ve Siyonist İsrail’e karşı aynı politikaları izliyorlar. ABD ve İsrail bundan ötürü Şam’ı teröre destek vermekle suçluyor. Şam hükümeti’nin Batı ile ilişkilerinde bölgedeki diğer Arap devletlerinden farklı politika izleyişi, Tahran ve Şam arasında stratejik ortaklık anlaşmasının Mısır, Ürdün ve al-i Suud tarafından soğuk karşılanıyor. Dikkati çeken nokta da bu üçlünün özellikle ABD ve İsrail’le kusursuz denebilecek siyasi ve ekonomik ilişlileri… Hizbullah ise; 2006 Zafer’inden sonra bölge halkının çoktan gözdesi olmuş, gönüllerdeki haklı yerini almış. Bunun ötesinde, savaştan sonra Ortadoğu’daki satrançta çok önemli bir taş olmuştur. Dahası satranç oyununda vezir statüsünde bir rol üstlendi dersek abartmış olmayız. Peki; Hamas bundan sonra hangi rolü üstlenecek? İran’ı uyuşmazlıkla itham eden ABD ve Batı. ABD ve Batı’nın tutum ve davranışlarına itiraz eden İran! İran’ın bölgedeki dik duruşu Batı tarafından tehdit olarak algılanıp,sonuçta İran’ın dinamiklerine karşı harekete geçme isteği bilinmektedir. Ve İsrail; İsrail kendine yönelik tehdit olarak gördüğü İran ve Hizbullah’ı Gazze saldırısı ile provake edip gelişim sürecini tamamlayamayan hazırlıksız bir İran ile savaşmayı tercih etmektedir. Bu iddiaya en uygun material, nükleer donanıma sahip güçlü bir İran’a tahamüll edememesidir. Sonuç: Taşlar yerine konulmaya başlandığında, oyunun karesi olarak şunu görmek mümkün. İslam kültür ve inancının bütünsel olarak Ortadoğu’dan söküp yok etmek muhal. Batı’nın hayat kaynaklarının pınarı Ortaduğu. Ilımlı İslam Projesi’nin hayata geçirme ısrarcılığı savaşın Afrika kıtasına yayılmasına zemin hazırlamak, ekonomik çıkarların anahtarını elinde bulundurma arzusundaki Batının, amaçtan önce taktik farkını uygulaması. İşte İmam Humeyni‘nin, “Bölge yeniden kendi dinamikleri ve aktörleri eliyle şekilleninceye kadar istikrar bozulmuştur. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, büyük ve çalkantılı bir döneme giriyoruz” diyerek İslam Devrimi’nden 30 yıl sonra başgösteren buhranları o günden, bu günü gördüğünü mü söylemek istiyordu? İsrail ve ABD için üçlü şer ekseni olan İran , Hizbullah ve Suriye’yi, dünyanın kalbi olan Ortadoğu’da büyük savaşın içine çekerek kendi hegemonyasına en büyük tehdit unsuru olan uzlaşmaz Öz İslam’ı devre dışı, hiç değilse baskın güç olmaktan çıkarmak istemektedir. İsrail”in Gazze’ye başlatığı saldırı ile sadece Hamas’ı etkisiz kılmayı amaçladığını düşünmek, saflığın ötesinde basiretsizlikle özdeş olabilir. İsrail’in Gazze’ye saldırısı, dünyanın güçlü ordularından birine sahip olmakla övünüp, savunmasız halka terör estirmesinin asıl hadefi, İran ve Hizbullah’ı İsrail’in insanlık dışı cinayetlerine sessizliğini bozup, Büyük Savaş (Armageddon/melhame-i kübra) oyununa çekmesidir. İsrail-ABD ve diğerleri taktiklerle Büyük Savaş’ı başlatmayı başarır mı? Sorunun evet ya da hayırlı cevabını bulmak zor. Ancak bilinen bir olgu var ki; kısa veya uzun vadede ’’İsrail haritadan silinmeli’’ düşüncesi her geçen gün özelde Ortadoğu’da, genelde ise dünyada kabul gören düşünceye dönüşmesidir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Muhammed CAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |