Umutsuzluğa düşmeyin. -Charlie Chaplin |
|
||||||||||
|
Diyanetin Kürdistan/Doğu ve güneydoğu/da ki yeni açılımını, malum ”mele/molla” planı basite indirgenmeyecek kadar ciddi görüyorum. Bu sorunu basite indirgeyip sıradan bir meseleymiş gibi geçiştirmemek gerekiyor. Söz konusu plan, yetkili kişiler tarafından da açıklandığı gibi sadece Ehl-i Sünnet alimlerini kapsamadığını, Caferi/Şii kitleyi de içine aldığını belirtiyor. Dikkatleri çeken en önemli paragraf. Türkiye başbakanı yardımcısı Bekir Bozdağ’ın konu hakkındaki ”…Gerekli analizleri yaptık. Toplumda sözü dinlenen, saygınlığı olan, sözleri insanları durduran veya harekete geçiren insanlar. Bu kişilerin hizmetinden müftülükler denetiminde yararlanmak istiyoruz. Başkaları tarafından kontrol edilmeleri de böylece önlenecek…” şeklindeki cümlesinde ciddi donelerin olduğu ve toplumsal endişeye mahal vereceği şimdiden anlaşılıyor. Nitekim konu hakkında yapılan TV. Programlarındaki tartışmalarda, derinliğine değinilmeyen bazı noktalar dikkate şayandır. Bunlardan önemli gördüğüm Birkaç noktayı belirtecek olursam. Sayın Bozdağ’ın açıklamasına dayanarak: 1- Gerekli analizlerin yapılması ile kendilerinden istifade edilmesi beklenen kişilerin daha önceden belirlendiği. 2- Bu kişilerin ilim ehl-i olup/olmamasından önce, toplum üzerinde saygınlığının aranması önceliği! 3- Diyanet’in denetiminde kendilerine sunulacak yol haritalarına tabi olacakları ve bunun zorunlu olması. 4- Başkaları/iç-dış/ tarafından kontrol edilmelerini önlemek/ne demekse?/! Asıl endişe duyduğum nokta. ”Türkiyenin, ABD ve İsrail adına İran’a karşı (olası) bir savaşta, gerek Şii ve gerekse Kürdistan’ın bağımsız alimlerini, yine ülke içinde bu savaşı istemeyenlere karşı, olası iç isyan/bahar/’ın veya sivil itaatsizliğin bastırılmasına karşı kullanacağı endişesi dir!” Bu endişenin dayandığı temel nokta, Velayet Ekolü’dür. Zira Velayet ekolü; Zulüm ve haksızlık kimden gelirse gelsin, hiçbir zaman ona meyletmeyen, taraf tutmayan bir ekoldür. Bu ekol; Tarihin bütün dönemlerinde, ırk ve bölge farkı gözetmeksizin her zaman zülmün karşısında durmayı bilmiş ve adaleti şiar edinmiştir. Ehl-i Beyt’ten katkısız beslenen tek ekol olmakla bilinen bir ekol dür. Bundan dolayı, Mele/Molla açılımına baktığımızda Kürdistanda ki Velayet ekolü mesnuplarına karşı geliştirilen alternatifin içinin doldurulması olayı başlıbaşına bir olgu olarak okunmalıdır. Ki bu plan yürürlüğe koyularak başarı sağlanırsa, Türkiyen’in ABD adına sahneye çıkma engelide kalmayacaktır. Nitekim ‘Molla’ açılımdan çok önceleri, Türkiye Caferileri’nin bir kısmı adına; Selahattin Özgündüz’ün, Devlet bütçesinden beklentisinin olduğunu, ayrıca kendileri temsil edecek temsilcilerin aranması gibi beklentinin karşılanması halinde karşının taleplerini yerine getireceğini kabul etmesi, ayrıca iştirak ettiği çeşitli programlardaki açıklamaları ile Velayet-i Fakih ekolüne mesnup olmadığını ifade etmesi, oradaki endişeleri girdermişti. Geride kalan ve sivil İslam gücünün farklı farksiyonlarından olan; 1- Örgütsel ya da Cemaatsal takıntıları olmayan Velayet ekolü mensupları. 2- Kürt Hizbullah Cemaati 3- İktidardan beklentisi olmayan Caferi/Şii/’ler 4-Aleviler …Ve Sair olmak üzere bir taşla birden fazla kuş vurma gibi bir avcılık stratejisi güdüldüğü anlaşılmakta dır. Diyanetin, kurulduğu günden bugüne kadar bünyesindeki yüzbinlerce kadrolu memurundan umduğunu elde edemeyişini, şimdi farklı bir politik tutum takınarak, Kürtlerin kendi içindeki İdris-i Bitlisi kişiliklilerden bir kez daha faydalanmayı denemesi elbette yadırganmamalı ve kendi hakkıdır da… Yavuz’la başayan, Koçgiri, Azadi, Dersim, derken bugüne kadar bir türlü egemen güçlerle barışamayan Kürtler!.. Asıl sorun şu; ”Kürtlerin öncüsü dinsizler olursa, terör bizim için kolay lokma olacak. Peki ya Kürtlerin siyasetçileri İslami bir dille konuşurlarsa ne yapacağız?” diyen Pensilvanya kökenli Türk İslamcıların bundan sonra nasıl davranacağı? Çünkü sol paradigma, Dünyada olduğu gibi Kürdistan’da da iflas etti. Kürt Halkı da bugün dünkünden daha bir fazla dindarlaşmış. Şu halde Türk İslamcıların ”Mele/Molla”projesi ile ne kadar başarılı olacağıdır? Bunu da zaman gösterecektir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Muhammed CAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |