"Gülün dikene katlanması onu güzel kokulu yaptı." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Bugün içinde bulunduğumuz yeni bölgesel siyasi sürecin temelleri, 35 yıl önce atılmıştı. Bu konu yeteri kadar işlendiğinden derinliğine inmiyoruz. Samuel Huntington'un ''Medeniyetler çatışması'' adlı tezi; kısmen doğru olsa da bu konu toplumbilim (Sosyoloji)'ciler tarafından ayrıca değerlendirilmeli... Herşeye rağmen Kaybetmek yada kazanmak; ahlaksız ve ilkesiz olmamalı. Her ideoloji kendini kusursuz bilir ve evrensel olacağını sanacak kadar değerli bilir. Oysa bu ideal olgu, sadece ilahi değerlere özgüydü. Batı dünyası bu olguyu bugüne kadar kabullenemedi... İslam coğrafyasında bir uzuv olan Mısırın; gerek jeo-stratejik önemi, gerekse nüfus oranı ile enteleküel birikim ve tarihi kültür mirasınında ona islami uyanış sürecinde, (İran hariç) diğer beldelerden daha erken başlaması onu Tahrir meydanına taşımasını öğretti. Sonunda Mursi'nin ılımlı islamcıları iktidara getirildi. Mısır; ılımlı islam harketi(İhvan)'nin içine düştüğü Stratejik ve geriye dönüşle onarılamayacak hataların sonucu olarak hezimet yaşandı. Sisi'nin, Mısır yönetimine el koyması ABD'den önce Türkiye İslamcılarının yenilgisinin de ipuçlarını verdi. Çünkü bu ikili(Mısır-Türkiye)'den birinin kalıcı zaferi, bölgede diğerinin de galibiyeti olacaktı. Eğer böyle olsaydı; ABD: eskinin tekrarında başarısını devam ettirmiş olacaktı. Olmadı!.. Türkiye, Suudi Arabistan ve İsrail üçgeninden çıkabilirse, belki de İslami direnişin 2013 Cenevre zaferinden sonra kurulması kaçınılmaz olan bu yeni bölgesel dengede yerini alabilir. Bu savı olumlu/olumsuz olarak netleştirmek ve sonuçlarına varmak için vakit henüz erken... Suriye direnişinin, ''Altın halka'' kodlarını çok iyi anlayan direniş karşıtları; aleyhlerine olduğu bu savaştan uzak durmaya karar vermiş olmalılar ki Suudi Krallığı; içinde bulunduğu bu süreçte İsraille ittifak'ını daha da derinleştirerek, Suriyedeki yenilgilerinin acısını hafifletmek adına, Savaşı Lübnan'a taşımak ve Lübnanda terör eylemlerinin hamiliğini üstlenerek, iç savaş çıkartma taktiğine başvuruyor. Şimon Perez'in: ''(İran), Ruhani ile görüşme neden olmasın?'' kodları ise Siyonizm'in ilk 50 yıllık saldırı doktirini, sonraki 10 yıllık savunma pozisyonuna geçişi ile son pozisyondan da dağılma sürecine geçtiğinin ve yok olma sürecini durdurmak olarak okumak sanırım yalnış olmaz. Yani Suriyede ki İslami direnişin zaferi, İsraili yok olma sendromundan kurtarmak ve varlığını siyasal islami direnişin çekirdeği olan İran'la meşrulaştırmak ödünü olarak okunabilir! ABD'nin bölgedeki hemen her alanda hissedilen yenilgisi ile oluşan boşluğa, islami direnişin dolduracağını çok iyi okumuş olmaları Suudileri de kendilerince haklı ciddi endişelere itiyor. Bugün itibarı ile 35 yıllık bir uyanış ve bunun sonucunda Afganistan’dan Mısır’a kadar uzanan yaklaşık Beşbin kilometrelik bir direniş hattından söz ediyorsak, bunu son otuz beş yıllık ''siyasal islami direnişin kodları'' ve onun kutlu öncüsünde aramalayız. Bu ilkeli duruş; kısa olmasada orta vadede direnişe bugüne kadar katettiği mesafeye eklemeler yaparak, Afrika'nın ortalarına kadar inme hakkını veriyor... Fars körfezinden, Aden körfezine kadar uzanan şeritte, ikinci bir direniş hattının olduğunuda düşünürsek, ABD-İsrail ve tabii ki NATO'nun; Erdoğan Türkiye'sine verdiği, Suriye misyonunun başarıya ulaşamaması AKP iktidarının ipinin neden çekildiğini de gösteriyor olabilir. Şayet, Cemaat ve AKP iktidarı danışıklı dövüş ile 17 Aralık 2013 Krizini çıkartmış değillerse! AKP iktidarı bölgede islami direnişin zaferi ile elde edilen yeni mezvilerde kendine alan açmak istemesi düşüncesini doğurur. AKP iktidarı; bu tabloyu net görüp iyi okuyabiliyor ve Erdoğan, Türkiye'yi islami direnişin oluşturacağı yeni oluşumda görmek istiyorsa, Suriyede uluslararası törör çeteleri ile arasına koyacağı mesafeyi, eyleme dökmeli... ''Büyük ortadoğu'' ve ''yeni Osmanlı'' planlarının, dipten gelen katkısız direnişin etkisiyle, deşifre edilerek, etkisiz hale getirilmesi, bölgede yeni bir süreci başlatmıştır. Devrimci İslam öncüsündeki asalet ve ilkeli duruş, İslam dünyasında 35 yıllık siyasal islami direnişin, eşitlik ve özgürlük bahçe€sinin meyvelerini olgunlaştırdı. Bugün, bu meyveler ulaşılması gereken yerlere kadar ulaştı/ulaşıyor... Yeni bir sürece girmişimizin, evrensel islami uyanış safhasının, direniş safhasına evrildiğini, ABD'nin yenilgiyi kabullenmesi, İsrail'in zevalinin hızlandığı, bölge taşeronlarının deşifre olduğu, yirmibirinci yüzyılın ilk çeyreğinde ''direnişin kutlu bilgesi'' öncülüğünde zaferin, Adalet ve özgürlük rayihası alındı. Ezilenlerin aradığı da bu ayrılmaz ikili kavramın sunduğu değerler manzumesi değilmiydi? İran-Irak-Suriye birleşik islam cumhuriyetleri çatısı altında, başta islam dünyası ve akabinde büyük insanlık ailesi, bu rayiha'nın kokusuyla tanışıp, alışarak... Muhammed CAN Frankfurt
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Muhammed CAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |