Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham |
|
||||||||||
|
Hayber yakın değil mi? Siyonist İsrail rejimi Filistinde, ABD ise Afganistan ve Irakta, her ikisi de mazlum ve müslüman halkların kanı ile oluşmuş bataklığa saplandıklarının potansiyel suçlusu olarak İran’ı suçlayadursun. Özellikle ABD’nin Irak’ın gerçekte basına ve dış dünyaya yansımasını engellediği, Iraklıların islami gücüne karşı başarısızlığı ve bu gücün arkasındaki en temel etken Irak halkının islami yönetim tercihlerindeki ısrarcılığını dünya ’’demokrasi şaklabanlığı’’ sevdasının uğruna görmezlikten gelsin. Aynı sonuç Afganistan ve Filistin halkı için de pekala geçerli iken, onlarda aynı gerkçe ile zulmün çarkları arasında ezilmeye devam ededursun. İsrail ve ABD’nin ortadoğu'da ki siyasi kalelerinden biri kabul edilen Sinyora hükümeti ve ikisininde bir şekilde Hizbullahı etkisizleştirmeyi başarırsa. Ki; BOP planı hedefinin Irak senaryosu ile gerçekleşemeyip başarısızlığa ve büyük bir hezimete uğraması ile Lübnana yoğunlaşan ayrılmaz ikilinin aynı hedef’i bölgenin yerli yardımcılarınca gizlenedursun. Lübnan’ın geçmiş siyasi şahsiyetlerinden olan Refik Hariri suikastı ile Suriye itam altında bırakılmak ve böylece pasifize edilmeye çalışılsın. Dürzi lider Velid Canpolat İsrail’in, Lübnan sivil halkına misket bombalarını kullanmaktan içtinap dahi etmediği, Temmuz 2006 savaşı sırasında, Barak’a “ Biz Hizbullahı bitiremiyoruz, bombardımana devam edin, umarız siz bitirirsiniz.’’ diye yalvarması unutuladursun. Biz, Lübnan ve Hizbullah’ın son eyleminde yoğunlaşalım. Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah’ın; Lübnan halkına“Size zafer vaad ediyorum“ müjdesi, sözsel olarak Lübnanlılara söylenmiş olsa da, gerçekte ortadoğu’daki işgal altında olan halkların bütününü kapsıyor olabilir mi? Temmuz 2006 savaşı;Batılılar tarafından yok kabul edilmek istenen ve kendileri ile diyalogtan uzak tutularak etkisizleştireceği sanılan ve bölyece İsrail’in, ABD’nin de doğrudan desteği ile saldırıların hedefi olan Hizbullah’ı BOP’un başarısızlığının ardından gelen Yeni Ortadoğu Projesi’ni oluşturabilmenin en önemli engel olarak ortadan kaldırılma aşamasıydı. Buna göre Hizbullah silinecek, Hamas tasviye edilecek, Suriye batının siyasi tavırlarını onaylar bir aşamaya getirilecek veya bir şekilde pasifize edilecek böylece çıbanın başı olan İran’a sıra gelecekti. Ancak yaratıcı, bize bu senaryoyu faklı izletmeyi diledi. Hizbullah zaferi ile sonuçlanan savaşta, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK)’den İsrail’in isteği üzerine çıkartılan 1701 sayılı karar aslında İsrail’in taşıdığı siyonist ideolojinin farklı bir dışa yansımasını bu kararla bünyesinde taşımıyor ve hissedilmiyor değildi. Yansıma yenilgiyi prosedürel olarak gizlenmesinin farklı bir yansıması olmakla birlikte, İsrail’in sahip olduğu kendisindeki ’’hedef-i mutlak’’ olarak kabul etmesinde yatmıyormu ydu? Oysa BMGK’ne baş vuran aynı İsrail, mart 1949 tarihli İsrail-Lübnan genel mutaareke’sinde belirlenen ve uluslararasınca tanınmış Lübnan sınırlarının dışına hala tamamı ile çıkmış değildi. İşte bundan ötürüdür ki; BM İsrail’e değilde İsrail’in direktif vermesi gerekiyor du! 14 Ağustos 2006 da İsrail’in önerip BMGK na kabul ettirdiği karar BM ile İsrail arasındaki ilişkinin de aslında efendi- köle ilişkisinin dışa yansıması ydı bir anlamda. Keza; Siyonist İsrail’in taahhüt ettiği 1701 sayılı BMGK kararındaki 8. madde gereği Lübnan topraklarındaki gömülü mayınların haritasını bugüne dek vermişte değil. Vatanperver Sinyora bu konuda bihaber davranma ısrarcılığında, ısrar ededururken; aynı Sinyora hükümeti, Lübnan halkının ’’özgürlük meşalesi’’ olan Hizbullah’ın ’’kırmızı çizgisi’’ olarak kabul edilen silahına el atmak istiyor. Oysa, günümüz dünyasının silah kavramı, cok geniş ve bu kavramın açılarak içinin doldurulması gerekmez miydi? Sinyora açısından Lübnan barışının önünde Hizbullah bir engel oladursun. Şayet Hizbullah ’’ıslah operasyonu’’ diyebileceğimiz bu eylemi ile gücünü Beyrut’ta toplamış olsaydı… Terör yapmakla suçlanan Hizbullah’ın son başarısında gözden kaçmayan önemli etktenlerden biri vahdeti oluşturmanın en canlı örneği olarak Şii -Sünni birlikteliğinin ötesinde Hrıstiyanların da Hizbullah’a destek vermeleri diğer bir etken. ’’Islah operasyonu’’nun hemen ardından, elde ettiği zaferin bekası ve devamı için, kontrolü Lübnan ordusuna kendi isteği ile sunması, Nasrallah’ın Lübnan milletinin bilikteliği ve özgürlüğüne sergilediği ’’siyasi zerafet’’in zirvesi oldu! İsrail ordusunun övünç kaynağı olan Merkava tanklarının bir bölüğünü 33 gün savaşında tamamen imha eden Hizbullah, zafer sarhoşluğuna düşmemeyi hep başarabilmişti. Bu başarı; ’’önderlikteki karizma ve kalıcı değerlerinden beslenen bir Liderliğin belirlediği stratejinin ürünü’’ olmalıydı. Lübnan halkı; İsrail ve ABD ye bağımlı olmayan bir özgürlükten yana ve bunun en güzel simgesi, müslümanı ve Hrıstiyan’ı ile Hizbullah’ı Lübnan için özgürlüğün simgesi olarak kabul etmiş ve bunu yansıymayı başarabilmiştir. Bir kez daha görüyoruz ki; Ortadoğu da “Tarihi kararı Hizbullah verecek“ Mişel avn “Son gelişmeler tüm Lübnanlılar için bir zaferdir“ cümlesini kullanarak, cümlenin içine iki zaferi sıkıştırmayı mükemmel bir nükte ile başarıyordu. AB ve ABD’nin ilk açıklamaları ise; Şeytanın kendi hatasındaki ısrarı türünden, son zaferden önce İsrail Hizbullah’tan 33 gün savasında dersini aldı ise de; bu zefer ile ABD’den önce ’’Suudi Arabistan’’, ’’Mısır’’, ’’Ürdün’’ ve bu türden yönetimler rahatsız olmuş, olmalılar. ABD“nin “Kanlı sınırlar“ dediği ve ’’Büyük İsrail İmparatorluğu’’ hatırına yeniden şekillendirmek istediği ortadoğu da akıttığı kandan meydana gelen bataklıktan bir türlü çıkamaya dursun. Ortadoğu; tarihin tekerrürü olarak bir kez daha haçlı seferlerine ev sahipliği yaparken, son çeyrek yüzyılda bir daha cetvellenemeyecek kadar kendi değerlerine dönüş yapmayı başarabildiğini Hizbullah’ta ıspatlamadı mı? Hizbullahı, ümmet açısından ’’Hayber’in yolu’’ olarak görmemizin zamanı gelmiş olamaz mı? Ne dersiniz? Muhammed CAN Frankfurt 10.05.2008
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Muhammed CAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |