Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattır. -Anatole France |
|
||||||||||
|
Daha dün anayasa ve laiklik sulandırılıyor mu tartışmaları ile çok önemli bir noktada tartışırken bugün terör belası bizi yine birleştirdi. Elbette ne terör yeni bir sorun ne de bir ülke halkının birlik olması kötü bir şey. Terör zaten azmaya başlamıştı ve halkında böyle zamanda birlik olmasından daha güze bir şey olamaz. Benim midemi bulandıran sinek, geçmişte de önemli zamanlarımızda ya bir bomba patlamış olması, ya savaş çıkması, ya terör ya da bilmem ne bela ortaya çıkması. Sanki birileri bu ülkenin doğru düşünmeye, doğru kararlar almaya fırsat bulmasını istemiyormuş gibi bir hisse kapılıyorum. Kimi zaman “yok canım, abartıyorum ben de..” diye kendimi azarlıyorum. Sonra orman kanunları ile yönetilen bir dünyada yaşadığımızı yine hatırlıyorum. İnsanın dünya üzerindeki varlığı yaklaşık üç yüz elli bin yıllık bir hikaye. Rakamla yazalım. 350000 yıl. Biz 2007 yılındayız. İsa peygamberden bu yana 2007 yıl geçmiş. Yazılı tarihin ilk kalıntıları sayılacak mağara resimlerinde 35000-40000 yıl öncesine ancak ulaşabildik. İspanyollar Amerika kıtasının yerlilerini 1000000 nüfuslu zengin şehirlerde gördüklerinde tarih yaklaşık 1500’lü yıllardı ve Avrupa şehirlerinde nüfus elli bini buluyorsa o şehir büyük bir şehirdi. Son iki yüz yılda dünya hiç olmadığı kadar küçük bir yer oldu. Mesafeler hiç olmadığı kadar yakınlaştı. Bilim tam anlamı ile bir sıçrama yaşadı ve hala yaşıyor. İki yüz yıl önceki hayat tarzı ile yirmi bin yıl önceki hayat tarzının aynı kefeye koyabiliriz, eğer bugün insanın yaşadığı hayat tarzının düşünürsek. Son iki yüzyıldaki ilerleme o derece büyük bir sıçramadır insanlık için. Maddesel uygarlıkta büyük bir aşama kaydettik son iki yüzyılda. Ne yazık ki insanlıkta aynı ilerlemeyi kaydedemedik. Maddesel uygarlıkta ilerledikçe daha açgözlü ve diğerlerine karşı daha düşman olduk. Maddeye o kadar yoğunlaştık ki maneviyatı inkar eder olduk. Sonuçta açgözlülükle yönetilen ve bunu maddesel uygarlıkları ile maskeleyen ülkelerin yönetimlerinin, daha zayıf durumdaki ülkeleri yutmaya ve yönetmeye yönelik kötü niyetli çabalarının olması hiç şaşırtıcı değil ki. Şaşırtıcı olan bunun farkına varan ve elinde güç olduğu halde onu kullanmaya cesaret edemeyen bir dolu insan olması. Yabancılardan gelen bir deyiş var dilimizde; no pain no gain.-acı yoksa kazanç da yok. Cesur olmadan, harekete geçmeden kazanmanın yolu yoktur. Uyanın, uyandırın. Uyumayın.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Levent, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |