Materyalist bir dünyada yaşıyoruz, ve ben de materyalist bir kızım -Madonna |
|
||||||||||
|
Lafı dolandırmanın gereği yok. Ortadoğu haritası 1. ve 2. Dünya Savaşları ertesinde Avrupa ve Amerika’nın kalemiyle çizildi. Kalemle derken tam olarak bunu kastediyorum, inanmayan bir atlas açıp baksın. O zaman işlerine gelen bu idi. Bugün bu harita işlerini görmüyor. Değiştirmek niyetindeler. Ortadoğu’nun sınırlarını yeniden düzenlemek istiyorlar. Hepsi petrol için. Ortadoğu ve Kafkas petrolleri için. ABD, İran’ın nükleer silahlarını(!) öne sürerek yol yapmaya çalışıyor. Bu arada görülen o ki İran’ın nükleer silah programı ancak Saddam’ın var olmadığı ortaya çıkan kimyasal silah fabrikaları kadar tehlikeli. Burada bir parantez açarsak; Saddam’ın kullandığı kimyasal silahları ona veren de yine Batının uygar ve demokratik, insan haklarına saygılı ülkeleriydi. Konuya geri dönersem, Hür bir ülke olan İran’ın bulunduğu coğrafyada kendini savunmak adına her türlü tedbiri alması doğal hakkıdır. Bu coğrafya Ortadoğu ise, bu coğrafya bitmeyen savaşların ve nükleer silah sahibi İsrail ile Arapların her daim savaşın eşiğinde olduğu bir coğrafya ise… Bu silahları üretmesi İran’ın hakkıdır. Batının ben ürettim sen üretme yoksa sana ambargo koyarım, seni bombalarım demesi adalet ya da yasa uygulamaktan ziyade zorbalıktır. Kitle imha silahlarının hepsine karşı bir insan olsam da şu gerçeği kabul etmek zorundayım ki dünyayı birkaç onlarca defa yok edecek ölçüde nükleer silah cephaneliği sadece Amerika’da mevcuttur. Buna İngiltere, Rusya, Fransa, Çin, Kore ve diğer nükleer silah sahibi ülkeleri de eklersek dünya barut fıçısının üzerinde fosur fosur sigara içen inek Şaban durumundadır. Artık bir silah eksik bir silah fazla çok da fark etmez. Eğer ki kalkıp birisi “İran terörü destekliyor, teröristlere nükleer silah verebilir” diyecek olursa bu da yersiz bir savdır. Kötü niyetli bir yönetim bile lolipop verir gibi nükleer silah veremez teröristlere. Bu silahın taşıdığı manayı bütün dünya bilir. Bunu kullanan ülke bunun yaratacağı ağır şartları pek tabii ki hesaplayacaktır. Nükleer demek güç demektir. Kimse bu gücü paylaşmayı, denetimini elinden bırakmayı istemez. Kaldı ki İran’ın teröristleri desteklediğini iddia edenlerin iddiaları şimdiye kadar fos çıktığı gibi bu iddiaları dile getirenler Saddam vakasında açıkça yalancı çıkmışlardır. İddia edilen silahlardan hiçbiri Saddam’da bulunmamış ve Irak bu hale geldiği ile kalmıştır. Yani Batı ve ABD kanıt uydurmaktan, yalancılıktan sabıkalıdır. Dahası ABD kalkıp İran’a posta koyarken arkadaşı Pakistan’ın nükleer cicilerine göz yummaktadır. Yani açıkça gösteriyor ki maksat üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. İran’ın varlığı istenmiyor. Bugün Irak nasıl otoriteden yoksun bir durumdaysa, iç savaş halindeyse İran için de istenen bu. Bunları yazarken yazması kolay geliyor ama insanın inanası gelmiyor. Bir yerlerde birilerinin başka ülkelerin insanlarının ölmesini ve o ülkelerin parçalanmasını planlaması, bunun sırf para için yapması insanlığa sığacak bir şey değil. Ben idam cezasının bir ceza olmadığına inansam da bu tür insanların Allah ile olan kaçınılmaz hesaplaşmalarına kadar geçecek süreci hızlandırmak taraftarıyım. Bazı suçların cezası o kadar ağırdır ki cezasını Tanrı’ya havale etmek insanlığın vicdanı için daha faydalıdır. Sonuç olarak birileri kara altının akışının denetim altına alsın diye Türkiye’nin bütün komşularının alev alev yanmasını istemiyorum. İnsanlığı, adaleti, merhameti bir yana bırakın siyaset bile buna karşıdır. Komşudaki yangının on yıl sonra bize da sıçramayacağından şüpheliyim. 80’den beri PKK ile uğraşıyoruz zaten. Yarın Avrupa, ABD bombaları ile bizim vurulmayacağımızın garantisi ne? Yarın gözünün üstünde kaşın var deyip bize de vurmayacaklarının garantisi ne? “Sen PKK’ya çok sert davranıyosun bak onları vurursan müdahale etmek zorundayız, insan hakları, cat curt hakları” deyip bize de Birleşmiş Milletler ültimatomları verilmeyeceğinin, BM Barış(!) Gücü gönderilmeyeceğinin garantisi ne? Balkanlarda silahlarını aldığı korumasındaki insanların Sırp katillerce katline göz yuman anlamsız ve taraflı BM Barış(!) Gücü, 1918’de ülkemizi işgal edip sözde asayiş sağlarken Ermeni ve Rum katliamlarına ortam yaratan işgal güçlerinin 21.yüzyıldaki yansıması değil mi? Irak böyle işgal edildi. İran böyle işgal edilmeye çalışılıyor. Türkiye güçlü ve etkili olabilecek kapasitede bir ülkedir. Lakin Türkiye uyumaktadır. Onu uyandıracak siyasi irade artık ortaya çıkmak zorundadır çünkü uyuyan güç, güç değildir. Ciddiye alınmamaktayız. PKK’ya karşı işbirliği taleplerimizin makaraya alınması bunun kanıtıdır. %100terör örgütü olan bir örgüte karşı dost NATO ülkeleri, müttefiklerimiz bile bize yardımcı olmamaktadır. Türkiye’nin ciddiye alınmak ve yarının hakkında söz sahibi olabilmek için cesur hamleler yapması zamanıdır. Olası bir İran-ABD Savaşında kesinlikle Batının ve ABD’nin yanında olmamak gerektiğini düşünüyorum. Bu kararın da öyle teskerelere saklanılarak değil cesurca, onurluca, başı dik biçimde “Hayır arkadaş.., sana ne liman, ne hava sahası, ne incirlik,.. sana naş” şeklinde bildirilmesi taraftarıyım. Üzerinde söz sahibi olmadığımız fakat bizim de geleceğimizi etkileyen senaryolarda figüran rolü oynamayı bırakıp senaryo yazarları arasına girmemiz şarttır. Aksi takdirde yarın Batının uygar ordularının bomba ve kurşunlarıyla, ölüm saçarak özgürleştirdiği ülke olma sırası bize de gelecektir. Bulunduğumuz bu coğrafyada orman kanunlarının geçerli olduğunu hala fark edemeyenler varsa uyandırın lütfen. Güçlü olmayanın, dişini göstermeyenin hayatta kalmaya hakkı yoktur.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Levent, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |