..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ben bir dünya yurttaşıyım. -Sokrates
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Erotik > Mehmet Ulaş ORAL




20 Şubat 2002
Mabrahar -III-  
Mehmet Ulaş ORAL

:BFBJ:
Işık saçlarının arasına girer, içerilere
İçten ve güzel olan yerlerine sokulur, ulaşır
Düşlerine. Dudaklarında kaç ölü çocuk, kaç eski aşk
Yalınayaklığında. Yoldan geçerken herhangibirine
Selamverebilirce gülümser yüzün, yaban bir otlakta
Ya da ıssız bir adada. Oturur, konuşur Mabrahar; suçsuzluğun
Tanrısı, tanrının diğer yarısı ve masumluğun. Çocuk
Gülüşünde üç-beş eski şarkı taşırsın, oval yüzünde ve siyah
Bakışında bir rahibenin kıvancı… Öylece dolaşırsın. Işıldayan
Her şey süzülüverir saçlarının arasından, arasından sızarlar, kayıp
Gider parmaklarım saçlarından, jilet gibi keser, susar, öğretirsin.
Susmayı öğretirsin bana, yaprakları, susan yaprakları öğretirsin sonra
Ve susan her şey gibi alnı dik, diri durmayı…

Saat sabahın üçü… uykum yok… saçlarımdan
küçük patikalar açıyorum yalnızlığına. Her daim kapalı,
kilitli, saf, berrak ve aydın yollarına. Mabrahar
bir düş değil, düşü sattım ucuza, kırlangıçların perişan hallerinden
yadigâr kalan bir koca tutku bana! Gecede gözlerin, saçların,
gecede avam bir yalnızlık şarkısı başlar. Sen dur, ben müziği hallederim.
eski bir kırkbeşlik, konakların ahşap cumbalarından geceye süzülür,
arasından sızar saçlarımdaki patikanın, geceye şimşek gibi iner.
Gecede gözlerin, saçların… Mabrahar.
Gecede akılalmaz hızlarda yalnızlıkla kuşanmış atlılar…
Alnımda siyah bir yelpaze belirir,
Ayın üstünde siyah bir yelpaze belirir, bir çelik yelpaze,



Sessizce doğrulursun uzandığın yatağından, sana kalan ne varsa
Karanlık taşır. Bana bırakırsın yalnızlığı, sana kalan ne varsa
Karanlık taşır. Bir gecenin üvertürü taşınan aşklar, ücretsiz
Ve karşılıksız aşklardır.

Pis ve karanlık bir sokak seni lanetin rahmine taşır
Pis ve karanlık bir sokak seni lanetin rahmine taşır
Sıska bakışın, uzun dudakların ve karanlığa yakınlığın…
Pis ve karanlık bir sokak seni lanetin rahmine taşır

Karanlık bir lanet her yeni aşkın peşinde dolaşır. Mabrahar.
Işık saçlarında, ışık dudaklarında, gözlerinde ışık, düşünde
Ve düşüşünde… Sen aşkı küçük balıkların söylediği bir şarkı say,
               ki ben balıklar kadar vurgun
               ki ben balıklar kadar sessiz
kaç yatan adam bir film karesi kadar güzeldir, kaç aşk? Sorma.
Ah, karnemde kırıklarla dolu eski aşklar, zor seven, anında seven,
Takılan kalan bir adam… Sabrın lisanını konuşan küçük, masum
Rahibe. Küfürler alnımı açtı, intihar oldu; intihar boynumu açtı
Ve sessizlik doğdu
Ve sessizlik oldu Mabrahar.

Kırk adam, bir atlı süvarinin başında dümeni kontrol eder
Bir adam bin atlı süvarinin ardında yönünü tayin eder. Farkı siyah
Ve emsalsiz bir düşüş, taammüden bir adam öldürme, bitirme tezini
İmha ettirme… Siyah senin rengin; siyah bir süvari karanlıkta
Rotanı tespit eder. Mabrahar. Gece sarayının masum ve düş’engiz
Kraliçesi… Adın yanar aklımda, gece aydınlık tarafını belirtir,
Perdem oynar, rüzgârın şarkısıyla tülüm
Bir o yana bir bu yana danseder. Gün beklenir, gün gelmez,
Yüzünü gösterir ve geri kaçar.
Yüzünü gösterir ve geri kaçar. Mabrahar.
Gün eksik kalsın, pencerem türlü sevdalara açılmasın, siyah ve gizli
Bahçem her an ayakta kalsın. Ama kalmaz! Ama aşk bir yandan
Terlemiş bir vücut, bir yandan bir kaleme üç keçeli uç…
Ben o adam olamam, hep gündüz ve açık;
Ben bu adam kalamam, hep susan ve karanlık.
İt ite hırlar, siyah bir masal perisidir Mabrahar. Bir görüşte
sevilen, bin görüşte tanınan. Gece durur, gece oturur, gece geçmez,
siyah bir gölge kervanın ardından maskesini indirip soyunur.
Kent için bir atlas yaratır tanrılar, kent soyulur,
Bir soru sorulur ve bilen masallardaki perinin sahibi olur.

Kaç düşe kıvançla kement atar bir şair ve ifal edilen bir şair kaç biçimsiz şiirinde biçim kaygısından çok bir kadının esiri olur?

Billur bir soru aynaların süsten arınmış taraflarında yanıp durur. Mabrahar.
Bana sığmaz, sana sığmaz, aşka sığmaz, teşvik eder yalnızlığı. Televizyon
açılır, eski dostlardan yepyeni kartpostallar gelmiştir, ışık parlar,
sararır, sonra karanlığa karışır, lamba söner, yine yanar,
her şey değişir, her şey başkalaşır, yalnızlık kalır. Bir odanın
tepe noktasında duran siyah bir bant bizi tesadüfen ayırır. Aynı odanın
merkezinde yatan mavi eşarp biri alenen tanıştırır. Mabrahar.
Yüzün beni çağırır, omuzlarıma yaslanırsın, saçmasapan konuşuruz,
Şiirleşiriz sanki, kırk haramiler bir altın suyunun peşinde susuzdur.
Oysa altın, kara bir mağaranın içinde bulunur.

Vakit sonbahar.
Hüzün, martıların kanatlarında anlamsızca göçüyor.
Gözlük çerçevelerim umutsuzluğumun maskesi, berrak bir duman
Her yanımı sarıyor, göz gözü görmüyor. Masada
antika bir daktilo: 1975 Erika. Öylece bana bakıyor,
ben ilk kez terkediyorum. Mabrahar.
Gözlerin tuvallere sığmıyor. Baktığımda o engin,
O jaguar derisi bakışın, o karşılıksız bakışın…
Ardımda bunalımcıların kitapları, önümde
Karanlık bir masa… Ülke referanduma gidiyor,
Bütün altmışsekizliler şair, ben şair miyim bilmiyorum!
Ben devam ediyorum yine de, ben yazıyorum
Ve bil ki Mabrahar, bir yazılı metnin aslıdır
Ama şiir olan, ama olmayan.

Filmlerde unutulan aşıkları sevdim ben hep.
Ne esas oğlan vardı gözümde, ne kara gelin,
Ne kahraman. İşte kahraman sana renksiz rahibe,
Bir masum kraliçe. Mabrahar.
Düş kelimesinin üstünde aşlında düşüşler yaşar
Ve küçük düşüşler kelimenin kökünü karalar.
En saf yerin, en uçuk halim, bir koca paylaşılamayan öykü bu
Sanat ve saat sabahın beşi. Düşkünüm, düşten bir kadın bu sultan,
Bir dergâhtan kalkan rahibe, bin düşümden hatırladığım sultan.
Mabrahar. Bir süvari birliği kement atıp şiirimi denizlere saklar.
      Bin süvari alayı kemetli ya da kementsiz onu çıkaramazlar.
Ama bir yanlışım var. Haklısın. Haklısın, bırakalım bunları. Aşkı bırakalım. İftira konuşsun,
Istişare olsun ve kapalı devre yalanlar atılsın ortaya. Unutalım.
Onu unutalım. Aşkı. Unutalım. Unutalım Mabrahar.
Zırvalıyorum, kelimeler kayıyor dudaklarımdan,
Dudaklarım mühürleniyor sonra, sen geliyorsun, konuşuyorsun,
Tek sen konuşuyorsun.
Susmuştuk hani, hani unutmuştuk. Unutamazsın geçmişi.
Çünkü geçmiş her nasıl olursa olsun bir yerde dikilip
Koca gözleriyle sana bakar.

Hey! Bir kahve getirin bana! Mabrahar! Uyumamalıyım,
Uyumamalıyım bu gece. Bir sincabın nefesi gibi
Sessiz gelmeli ertesi gün nefesim. Işık saçlarının arasından
Sızmalı bir vakit, parmak uçlarıma uzanmalı
Ve siyah bir kelebeğin ömrünü doldurmalı. Mabrahar.
Uzun hayatın, uzun geçmişin, bilmediğim o sahte,
O yapmacık, o kirlenmiş ve temizlenemez yerlerin
Bir süvarinin kılıcında terk-i diyar eyler zamanı.
Ve bir süvari, her ne kadar yalnızsa da
Yalnızlık ip salan bir vücudun iskeletinde biter.
Haklısın Mabrahar. Biliyorum.
Böyle sakin ve sessiz kalıyorum kimi zaman.
İsyankâr ruhumda beliren güç o vakit
     ki sadece sana kapalı
     ki sadece aşka kilitli
masum bir halin karanlıkta öylece uzanıyor.
Ama haklısın, Biliyorum. Suçum
Ayyuka çıkıyor gün aydınlandıkça.
Küfürlerden beri ölmeliydim ben Mabrahar,
Ne kadar orospu bir dünyadayız,
Ne kadar küfretmsem de bir kadın heykeline bile mecburum.
Dön bana…



16.10.01 / 05:34
Şişli



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın erotik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mabrahar -IV-
Mabrahar -II-
Mabrahar -I-

Yazarın şiir ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yalnızlık Resimleri
Orta Kat - Peri Masaları
Peri II
Şehirlik Rubai
"Peri"
l y d i a
Dantes
Ara Nağmeler Çarşısı
Tek Kişilik bir Aşk İçin Düş Markizine Gece Fanzinleri
Ayarı Düşük Yalnızlıklar

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
kardiyoloji [Öykü]
Ağır Roman(tik) – 2001 [Öykü]
Sigara - 2 [Öykü]
(Gar)dolap [Öykü]
Şifreli Konuşkan [Öykü]
Yalnızlığın Aleni Tarihi [Öykü]
Uzun İnce Bir Yol Gibi [Öykü]
Aziz [Öykü]
Ölümsek [Öykü]
Zamansız Pencereler [Öykü]


Mehmet Ulaş ORAL kimdir?

garip bir adamdır. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Cemal Süreya, Küçük İskender, Murathan Mungan, Edip Cansever, Can Yücel, Ferhan Şensoy, Ece Ayhan vs vs vs...


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Ulaş ORAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.