..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Şiir, seçmek ve gizlemek sanatıdır. -Chateaubriand
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sanat > Seval Deniz Karahaliloğlu




18 Mart 2004
Bir Trompet Dolusu Maffycik…  
Seval Deniz Karahaliloğlu
İşte Muffy, böyle tonton bir edayla kalbimize giriverdi. Sanki kendi evinin oturma odasındaymışçasına gayet rahat, öylesine sallanan koltuğuna kurulmuş ve ayaklarını da yumuşacık pufa uzatmış vaziyetlerde, yüreciğimizin odacıklarından birine, bir daha hi


:BIHD:
Bir Trompet Dolusu Maffycik…

Seval Deniz Karahaliloğlu

Ufacık tefecik, bir trompet dolusu Muffycik.
Bir insan bu kadar şirin ve tonton olabilir mi?
‘Geçerken uğradım, havasını beğendim, bari iki trompet partisi çalayım dedim’ edasında sahneye çıkan,
Dünyanın en doğal ve rahat adamı şu Muvaffak Falay.
Siz bilmezsiniz belki ama ‘Ahmet’ adının atlanmasına fena içerliyor, ona göre.
Bir şeyi öğrenecekseniz tam olarak öğrenin öyle değil mi?
Yani, Ahmet Muvaffak Falay olarak.
Dünyanın tanıdığı isimliyle Muffy yani.
Şu bizim İzmir Karşıyakalı Muffy,
Hani Dizzy Gillespie’nin bile başını döndüren ve hemen her yerde sayısız defa tekrarlanan ve artık bir darb-ı mesel haline gelen lafların ithaf edildiği bizim Muffy.
O dönem en çok okunan caz dergilerinde, Dizzy’nin şu lafı çarşaf çarşaf yayınlanmıştı. ‘Türkiye’de öylesine ‘muhteşem’ bir trompetçi tanıdım ki, çalışı en az Miles Davis kadar iyi’.
Bu sözler bizzat Dizzy Gillespie’nin kendisine ait.
Çünkü Muffy trompeti, diğer sıradan müzisyenler gibi onun yüzüne doğru değil, ruhuna doğru üflemişti.
Bizim Muffy daha sonra hepsi ile dost oldu zaten.
Başta, tanıştıkları ilk andan itibaren trompeti ile büyülediği Dizzy Gillespie olmak üzere, Miles Davis, Thelonious Monk, John Coltrane, Kenny Clarke, Francy Boland, Ake Persson, Quincy Johnes, Benny Bailey ve cazın diğer efsane isimleri…
Bakmayın siz onun mütevazılığına.
Hakikaten, bütün efsaneler, dehalar bu kadar doğal ve içten midir?
Yoksa bu özellik sadece Muffy’ye has bir hikmet mi?
Her şey bir yana, başında kasketi ile sahneye çıkan,
Muhtemelen hepimizin tonton büyük babası olmaya aday bu sevecen, bu içten adamın çizdiği bu çokça tanıdık ve sıcak tablo, trompet çalmaya başlaması ile bir anda tuzla buz oldu.
Trompetten yayılan Tanrısal ezgilerin yarattığı ilahi atmosfere kapılanlar bir an neye uğradıklarını ciddi bir biçimde şaşırdılar.
Bu ses, havaya uçuşan sonra da tam yüreğimizi hedefleyen notaların sahibi, şu ufak tefek adam olabilir mi?
Hadi canım sizde, olamaz.
Bal gibi olur.
Eğer o adam, caz tarihini yazanlardan ve hala yazmakta olanlardansa ve dahası yaşayan dehalardan biriyse bal gibi de olur.
İşte Muffy, böyle tonton bir edayla kalbimize giriverdi.
Sanki kendi evinin oturma odasındaymışçasına gayet rahat, öylesine sallanan koltuğuna kurulmuş ve ayaklarını da yumuşacık pufa uzatmış vaziyetlerde, yüreciğimizin odacıklarından birine, bir daha hiç çıkmamacasına yerleşti.
İşte öylesine, kalbimizin tellerine böyle saka kuşu misali kondu,
Orada, kendi bildiğince şakıdı.
Bize bildiği hikayelerden, komik, acıklı ama hep sıcak, tıpkı kendisi gibi sımsıcacık hikayelerden bahsetti.
Zaman zaman Muffy, trompeti ve biz (fazla değil canım bir salon dolusu insan) pamuktan bir bulutun üzerine kurulduk,
O diyar senin, bu diyar benim Muffy’nin trompetinin anlattığı öykülerde dolaştık.
Ah, ufacık tefecik bir trompet dolusu Muffycik sen ne yaptın?
Şimdi biz senin o ilahi notalarla örülmüş öykülerine vurgun, yolunu gözleyip,
Pencere önü aşıkları gibi bekleşip duracağız buralarda
Karşı kıyılarda,
Hep düşüneceğiz.
Stockholm soğuk mudur?
Şimdi kimler Muffy’nin notalarına sarılıp, sıcak düşler ülkesine dalacak?
Acep o güzel ezgilerin bulutuna binip kimler dolaşıyordur o uzak diyarlarda deyip dertleneceğiz?
Ah, Muffycik o tonton dede tavırlarınla, elinde tuttuğun trompetinle, Dizzy Gillespie’nin bile dünyasını değiştiren ezgilerinle, bizi de sonsuza dek değiştirdin.
İşte böyle, 11. İzmir Avrupa Caz Festivali, Ahmet Muvaffak Falay’ın, İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde verdiği ‘unutulmaz’ konserle başladı.
Kaçıranların yüreklerine indirmek gibi olmasın ama Muffy’nin dediğine göre, bizi uçurduğu o programın aynısını, bir hafta önce Stockholm’de çalmışlar ve kayda almışlar.
Yani, biz önümüzdeki aylarda piyasaya çıkacak olan ‘en yeni Muvaffak Falay albümünü’ ilk dinleyen ‘şanslı ölümlüler’ oluyoruz. Stockholm’dekileri saymıyorum. O soğukta, o adamlar buz tutup çoktaaaan ölmüştür.
Dolayısıyla, albüm kaydındaki o muhteşem parçalara bakarak, gönül rahatlığıyla, gelecek aylarda Caz Dünyasının şöyle 9 şiddetinde sarsılacağını söyleyebiliriz.

Gelelim size bir güzellik yapmaya. Muffy’yi kaçırdığınıza çok üzüldüğünüzü biliyorum ama programın geri kalanını izleme şansınız hala var. Bu arada, programda son anda yapılan yer değişikliklerini de düzeltilmiş olarak son haliyle size bir kez daha sunmak istiyoruz.
Eveeet, karşınızda İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı (İKSEV)’in organize ettiği 11. İzmir Avrupa Caz Festivali Programında yer alan gruplar, topluluklar hakkında eğlenceli bilgiler,
Festival programı, nasıl ulaşabilirsiniz ve daha neler, neler var.
Ah, keşke gitseydim ‘dememek’ için hala bir şansınız var.

Gelelim programımıza, 18 Mart Perşembe günü, festivalin ikinci etkinliği ile festivalin ‘ilk’lerinden biri gerçekleştirilmiş oluyor. Yönetmenliği’ni Charlotte Zwerin’in yaptığı ‘Straight No Chaser : Thelonious Monk’ filmi ile festival, sanat yelpazesini genişleterek sinema sanatını da bünyesine katıyor. Bebop tarzının öncüsü Thelonious Monk’un hayatını ve müzikal geçmişini anlatan film, sanatçının 1940’lardan itibaren başladığı müzikal yolculuğunun öyküsünü konu ediyor. Bir özdeyişe göre, ‘Cazda hiçbir şey bir Monk bestesi çalmaktan daha güç değildir’. 1950’li yıllarda onunla çalışmış olan John Coltrane bu özdeyişi şu sözlerle doğruluyor. ‘Eğer bir akor değişikliğini ıskalarsanız, asansör boşluğuna düşmüş gibi olursunuz’ diyor. New Yorker Dergisi yazarlarından Whitney Balliet de Monk’un uzun duraklamalarının dinleyicide, ‘acaba stüdyoyu mu terk etti’ duygusu yarattığını, beklenmedik dönüşleri ve melodilerdeki gerilimi ise ‘merdivenin karanlıkta geçilemeyen son basamağı’ gibi bir etki bıraktığını yazar. Cazın sıra dışı müzisyeni Thelonious Monk’un sinemaya uyarlanan öyküsü, Akademi İksev’in Binasında gösterilecek olan film, ücretsiz olarak izlenebilir. İngilizce olarak gösterilecek olan filmin başlama saati 19.00.

19 Mart Cuma Günü, caz tarihçisi, yazar Francesco Martinelli’nin konuşmacı olarak katılacağı “ Siyah-Beyaz Müzik; Caz” konulu bir seminer düzenleniyor. Gazeteci ve caz tarihçisi olan Martinelli, 1975 yılından beri cazın gelişimiyle yakından ilgileniyor. Aynı zamanda Siena Caz Arşivinin yöneticisi olan yazar, Siena’da Müzik Yaz Okulu’nda, caz tarihi, doğaçlama müzik, dil bilimi ve kayıtlı seslerin korunmasıyla ilgili dersler veriyor. Buna ek olarak, New York’ta New York Üniversitesi ve William Paterson Kolejinde ve İtalya’da bir çok konservatuar ve festivalde caz konulu dersler vermiştir. Musica Jazz, World Music, Amadeus ve All About Jazz gibi dergiler ile All Music Guide ve Roots World gibi web sitelerine sürekli olarak yazan Martinelli, dört cilt monografik gramofon kaydı yayınlamıştır. İstanbul Uluslararası Caz Festivali’ne davet edildikten sonra Türk Müziğine ilgi duyan yazar, Türkiye’deki bir çok caz festivali ile ilgili makaleler kaleme almıştır. Akademi İksev Binasının bulunduğu Eski Sayaç Atölyesi’nde verilecek olan seminer, ücretsiz olarak izlenebilir. İtalyanca’dan tercüme edilecek olan seminerin başlama saati 17.30

Konserler dizisinin ikincisinde, 20 Mart Cumartesi günü Alman Topluluğu Café du Sport yer alıyor. İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde sahne alacak olan grup, dört müzisyenden oluşuyor. Yaptıkları müzikle zaman zaman hayal gücünün sınırlarında gezinen Cafe du Sport, kullandıkları müzikal temalarda romantik baladlara da yer veriyorlar. Grubun aldığı isimin hikayesi de, en az yaptıkları müzik kadar eğlenceli. 2000’li yılların başında kurulan grubun üyeleri, müziklerinin geniş kitleler tarafından dinleneceği konusunda o kadar da ümitli değillermiş. Sonuçta, cafelerde kahve içmeye gelen insanlara kendi müziğimizi yapmak zorunda kalabiliriz . İyisi mi gruba, muhtemelen müzik yapacağımız yerin adına uygun bir isim koyalım demişler ve Cafe du Sport’u seçmişler. Gel gelelim, olaylar hiç de düşündükleri gibi gelişmemiş. Müzikleri o kadar çok sevilmiş ki, ilk konserlerinde çıktıkları sahneden bir daha hiç inmemişler ve cafe hikayesi de çok hoş bir espri olarak kalmış. Müzik dünyasının ‘dört atleti’ olarak da tanınan grup, dünya görüşlerini yansıttıkları özgün müziklerini 20 Mart Cumartesi günü İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde verecekleri konserle, sanat severlerle paylaşacak.

İtalyan Paolo Fresu Quintet, 23 Mart Salı günü, Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde verilecek olan konserle festival izleyicisi ile buluşuyor. İtalyan cazından örnekler verecek olan topluluk, özgün temalardan derlenmiş bir programla izleyici karşısına çıkacak. İtalyan Cazının önde gelen isimlerinde olan toluluk şimdiden Avrupa cazının ‘olmazsa olmazları’ arasında yer alıyor. Bu kadar iddialı bir noktaya gelmek için Paolo Fresu trompet çalışmalarına ta 11 yaşında kasaba bandosunda başlamış. Deyim yerindeyse ‘işi çok sıkı tutmuş’ olacak ki Avrupa Cazı denince akla gelen birkaç isimden biri olmayı başardı bile. Çeşitli uluslar arası festivallere katılan grup, 2000 yılında, ‘Musica Jazz’ dergisinin verdiği ‘Top Jazz 20’de en iyi kayıt ödülünü, trompet ustası Enrico Rava ile kaydettiği ‘Shades of Chet’ ile almıştır.

Sabina Hank Trio, Avusturya cazının seçkin isimlerinden. 24 Mart Çarşamba günü, Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde sahne alacak olan grup modern caz anlayışıyla yaptıkları bestelerden örnekler sunacak. Grubun beyni Sabina Hank klasik müzik eğitiminden geliyor. 5 yaşında Mozarteum Yüksek Okuluna başlayan sanatçı, orada 13 yıl klasik piyano eğitimi aldıktan sonra, Linz’teki Bruckner Konservatuarı’nda caz şan eğitimi ve piyano eğitimi gördü. 1990 yılında ‘Steinway’ yarışmasında birincilik ödülü alan sanatçı, uluslararası festivallere katılıyor ve aynı zamanda film ve tiyatro müzikleri de yapıyor. 2001 yılında Quinton Dergisi, ‘Blue Moments’ eseri için ‘Sessiz ve yoğun, parlak ve güçlü. Yaşanması gereken bir tarz ve renk’ yorumunu yapmıştır.

Yunan’lı grup Nikos Touliatos ve Percussive Ensemble Echodrasi     , 26 Mart Cuma
Günü, İzmir Sanat Büyük Salon’da geleneksel folk ezgilerinden klasik caza uzanan renkli bir program sunacaklar. Geleneksel Yunan Müziğinden, klasik caza, blues’dan çağdaş temalara kadar faklı müzikal temaları kullanan grup, hoş bir esinti getirecek. Touliaos’un konserleri sadece müzikal açıdan değil görsel olarak da çok zengin bir şölene dönüşüyor. Çağdaş, geleneksel yada sıra dışı çalgıları ile sahne alan sanatçı, elektronik aletler, makineler, nesneler, ‘ben bunu bir yerlerden hatırlayacağım dedirten’ gündelik yaşamın bir kıyısına sıkışmış olan aletleri kullanarak gerçek bir şov sunuyor. Vurmalı çalgılar üzerine ustalaşan sanatçı, Antik Yunan Tragedyalarına, Charlie Chaplin’in sessiz filmlerine de müzikler yapmış. Touliaos 26 Mart günü İzmir Sanat’ta vereceği konserle, damaklarda hoş bir tat bırakacak.

Festivalin kapanış konserinde, 27 Mart Cumartesi günü, Fransız Jacky Terrasson Trio yer alıyor. Paris’in romantizmini müziklerine aktaran Jacky Terrasson ‘un melodileri insanın
beleğine kazınan klasik aşk temalarını anlatır gibi. Modern zamanların aşığı Terrasson, Ege Üniversitesi Kampus Kültür Merkezi’nde caz severlere eğlenceli ama unutulmaz bir konser verecek. Cazın şeytanı lakabını da alan sanatçı bu adı, geleneksel malzemeyi aykırı bir biçimde alaşağı ederken, dinleyenlere keyif vermesiyle elde etmiş. Kendi ‘şeytani’ stili içinde özgün olmayı başaran Jacky Terrasson, New Yorker Dergisi tarafından, gelecek 30 yıl içinde, caz kültürünü etkileyecek 30 Grup arasında gösterilmiş. Festivalin son konserinde cazın şeytanı, kendine yaraşır biçimde caz severleri, gençlerle ve ruhu genç kalanlarla bir araya getiriyor. Yani konseri, Ege Üniversitesi Kampus Kültür Merkezi’nde veriyor. Ruhu her daim canlı ve capcanlı olanlar aynı mekanda buluşacaklar.

Festival Biletlerini edinebilmek için 0232 482 0090 no lu telefon numarasından ve www.iksev.org adresinden bilgi alınabilir.


11. İZMİR AVRUPA CAZ FESTİVALİ
15 – 27 Mart 2004

2. Caz Afişleri Yarışması Ödül Töreni ve Sergisi
15 Mart, Pazartesi      - 17:30
Yer: Akademi İKSEV
Mithatpaşa Caddesi No: 138 (Eski Sayaç Atölyesi) Karataş

Muvaffak “Maffy” Falay Quintet
16 Mart, Salı
İsmet İnönü Sanat Merkezi
Saat : 20.30

Film gösterimi “Straight No Chaser: Thelonious Monk”
Yönetmen, Charlotte Zwerin
18 Mart, Perşembe - 19:00
Yer: Akademi İKSEV
Mithatpaşa Caddesi No: 138 (Eski Sayaç Atölyesi) Karataş
Giriş: Ücretsiz / Dili İngilizce’dir

Seminer “ Siyah-Beyaz Müzik; Caz”
Konuşmacı: Francesco Martinelli, caz tarihçisi, yazar
19 Mart , Cuma - 17:30
Yer: Akademi İKSEV
Mithatpaşa Caddesi No: 138 (Eski Sayaç Atölyesi) Karataş
Giriş: Ücretsiz / Tercüme edilecektir

Café du Sport (Almanya)
20 Mart , Cumartesi
İsmet İnönü Sanat Merkezi
Saat : 20.30

Paolo Fresu Quintet (İtalya)
23 Mart, Salı
Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi
Saat : 20.30

Sabina Hank Trio (Avusturya)
24 Mart, Çarşamba
Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi
Saat : 20.30

Nikos Touliatos & Percussive Ensemble Echodrasi     (Yunanistan)
26 Mart, Cuma
İzmir Sanat Büyük Salon
Saat : 20.30

Jacky Terrasson Trio (Fransa)
Eğe Üniversitesi Kampus Kültür Merkezi
27 Mart, Cumartesi
Saat : 20.30

Tam :15 Milyon. Öğrenci, emekli ve 65 yaş üstü:7.5 Milyon Lira.

Bilet Satış Merkezleri

İKSEV – Vakıf Merkezi 0232 482 00 90
İKSEV – Fuar Lozan Kapısı 0232 482 03 08
D&R Agora – Balçova 0232 279 07 00
D&R Bornova 0232 343 32 32
D&R Alsancak 0232 464 10 15
Pan Kitapevi – Karşıyaka 0232 369 11 99
Telefonla BİLETİX 216 556 98 00

İnternet’te Bilet Satışı www.biletix.com






Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sanat kümesinde bulunan diğer yazıları...
"Tiyatronun Sesi Radyosu" Canlı Yayında Sevgili Dinleyiciler…
"Farz Edelim ki Ben Schubert"im"
Astor Piazzolla Dinlenecek, Tango Öğrenilecek ve Sonra da Öl
Saksafoncu Sevgilim
Piyano Taburesindeki Kurt : Emre Elivar
Küçük İşler Büyük Düşler
Ruhumuza Bakan Atatürk ve Korkut Uluğ
Yıldız Kenter, Oscar ve Pembeli Meleği
Efesli Olmanın Binlerce Yıllık Keyfi
Tijen Hasçilingir"den Ters Köşeye Yatıran Resimler

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tiyatro, Gabriel Garcia Marquez, Üç Silahşörler Balesi ve Annem
Tarla Cadısı, Anneanne ve Neveser Hanım
Çocukluğunu Cebinde Taşıyan Adam : 60. Sanat Yılında Prof. Dr. Özdemir Nutku
Aşkın Üreme Mevsimi
Özgeçmiş...
Pazar"ların Shakespeare"li Kıymalısı
Çizgiler
Bana Parlak Kırmızı Pabuçlar Veren Allahım….
Anneee…
Beş Çayı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İbneler ve Çocuk Cesetleri [Şiir]
Komşu Çocuğu [Şiir]
Bir Bardak Soğuk Suyun Hatırına… [Şiir]
İhtiyaçtan [Şiir]
Deli mi Ne? [Şiir]
Sakız Reçeli Seven Yare Mektuplar [Şiir]
Bir Nefes Alıp Verme Uzunluğunda… [Şiir]
Lord'umun Suskunluğunun Sebeb-i Hikmeti... [Şiir]
Pimpirikli Hanımın, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Şiir]
Yere Göğe Sığamıyorum… [Şiir]


Seval Deniz Karahaliloğlu kimdir?

Bazı insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doğal bir ihtiyaçtır. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatımla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. İşte bu kadar basit.

Etkilendiği Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doğru bilemem ama beyinsel olarak beslendiğim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla İlhan, İlber Ortaylı, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.