Dünyada insandan çok aptal var. -Heinrich Heine |
|
||||||||||
|
Kızın teni bembeyazdı, kar gibi beyaz… Acıyla kıvrılmış dudaklarına, kirpikleri arasına sıkışmış son damlacığa bakınca içi burkuldu müziğin.Gece bir kalbi daha taşlaştırıyordu işte! Müzik kıyamadı genç kıza, tüm renklerin içinden pembeyi seçti kızın yanaklarında, ümit buldu.. Kızı karanlıkların içinden çekip çıkarmaya karar verdi. Fakat hızlı olmalıydı. Göz yaşı anahtarı oldu müziğin, pembeliklerin arasında daldı kızın yüreğine…Uzaktan görünen kaleye kıvrılarak giden yolda bir çok resim vardı. Hepsi kristallerin içine hapsolmuştu. Yatakta uyuyan kızın resimleriydi bunlar ve gittikçe soluyordu resimdeki kızlar… Ve gözyaşı yalvarış oluyordu anılara… Son resimdi şimdi baktığı; koyu bir sisin ardına gizlenmişti sanki. Resim aşkı ve ayrılığı anlatıyordu tüm tonlarında. Kötü bir ayrılıktı yaşanılan… Sonunda surlara ulaştı müzik, süzüldü içeriye. Müzik kimi aradığını biliyordu bu donmuş kalede; soğuğa bir tek sevgi karşı koyabilirdi. Sevgiyi ararken küçük bir kız çocuğunun usul usul ağladığını duydu, yaklaştıkça çocuğun gözlerinden damlayan her yaşın kristal parçalarına dönüştüğünü gördü müzik. Çocuk müziği umursamamıştı, bebeğine sarılmış sımsıkı, ağlamaya devam ediyordu. Müzik sevginin yanına çömeldi, ona neden ağladığını sordu. Sevgi soğuktan ve yalnızlıktan korkuyordu. Onu bir oyuna davet etti, müzik başlayacaktı ezgisine önce ve sevgi devam ettirecekti. En güzel notalarla başladı düet. Müzik fısıldadı sevginin kulağına, sonra sevgi söylemeye başladı en masum ilahilerini. Yükseldikçe yükselen sesi vurdukça donmuş duvarlara, buzlar çözünüyordu. Eriyen buzlar yatağında yatan güzel kızın gözlerinden aktılar, bu sefer yüreğinin tüm zehirini de yanlarına alarak… Sevgi ilahisini söyledikçe kuvvet buluyordu. Kaleyi bir bahar esintisi serinletiyordu şimdi. Çocuğun ayaklarında birikmiş kristalcikler en güzel çiçeklere dönüşüyorlardı. Sevgi artık yalnız değildi. Müzik küçüğün alnına bir öpücük kondururken son notasını da asla silinmemek üzere bıraktı çocuğa. Geldiği gibi gitmeliydi artık. Surlardan dışarı çıkarken bir bahar türküsü tutturdu. Kristal resimlere baktı, ışıl ışıllardı. Kızın tüm kötü anıları sevginin sesi vurdukça yok oluyorlardı. Son gülücüğünü gönderdi sımsıcak sevgiye… Kızın gözlerinden geçti, odada buldu kendini yeniden. Genç kız şimdi mutlu yatıyordu yatağında. Sevgilisinin son hediyesi oyuncak bebeğine sarılmış uyuyordu. Yüzünde kocaman bir gülümseme… Müzik gecenin kulağını çekti. Gece yıllardır yaramazlıklarına son vermemişti. Her karşılaşmalarında olduğu gibi gene nasihat etti geceye, müzik. Biliyordu aslında gecenin sözünde durmayacağını. Yine de söyledi son sözünü:”Bu kızı bir daha üzme, sana emanet…”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © BuZ_LaLe, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |