Bilinç ruhun sesidir, tutkular ise bedenin. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Her insanın zayıf veya eksik yanları mutlaka vardır. Dolayısıyla benim de var tabi. Resim yapma, müzik aleti çalma, elektronik aletler kullanma ; bu eksiklerimden yalnızca birkaçı. Özellikle teknolojik bilgi ve beceri gerektiren konularda çok kötüyüm. Örneğin; bilgisayarı şöyle adam gibi kullanmak, nette – adını bilemediğim – birşeyler yapmak benim için çok zor, hatta olanaksız. Kısacası ben, teknoloji özürlüyüm. Bakmayın bilgisayar kullandığıma; işte öylesine ve sınama – yanılma yöntemiyle birşeyler yapıyorum. Onu da kafa yararak, göz çıkararak. Yapmak istediğimi; aklıma gelen bir sürü yöntemi kullanarak, onlarca seçenek deneyerek yapmaya çalışıyorum, sonunda oluyor. Oluyor da en son hangi seçeneği kullanarak başardığımı bir türlü bilemiyorum. Körün şeytana taş attığı gibi denk geliyor işte. “ Aaaa ! ” diyorum; “ Oldu !.... Nasıl yaptım ben bunu ? ”...... En son neye, nereye tıkladığımı hatırlamıyorum bile. Birisi “ Hadi bir daha yap.” dese, hayatta yapamam.Yani bir insan bir konuda ancak bu kadar yeteneksiz olur. “ Yuh ! “ Derler adama.... Zaten, beceriksizliğim ve aklıma gelen yere tıklamalarım yüzünden bilgisayarım birkaç kez kilitlendi. Eşim attı bilgisayarı arabaya, Ankara’ya götürdü; hastaneye hasta götürür gibi. Orada adını bilmediğim birşeyler yapıyorlar bilgisayarıma, düzeliyor. “ Kullanım hatası.” diyorlarmış...Eşime; “ Yok canım ! Halt etmişler. Uyduruyorlar. ” diyorum ama, içimden “ Nasıl da biliyorlar ! ” diye şaşırıyorum. Neyse ki - nazar değmesin - birbuçuk yıldır “ tık “ demedi pc’m. Geçenlerde bir edebiyat sitesine üye olayım dedim. Hemen “ üye ol ” u tıkladım, oradaki boşlukları doldurdum, olmadı. Bir daha girdim, yine çizdim çiziktirdim , yine olmadı. “ Ya sabır ! “ çekip onlarca defa denedim, başaramadım. Her girişimde değişik bir yol izliyorum, farklı şifreler üretiyorum, olmuyor. Ne annemim kızlık soyadı kaldı ne aile bireylerimin doğum tarihleri ne de alfabede kullanmadığım harf. Siteye bir türlü üye olamıyorum. Gözlerim karardı ekrana uzun süre bakmaktan, orayı burayı tıklamaktan. Pes ettim sonunda. Derken, site yöneticilerinden bir e-mail aldım birkaç gün sonra. Bana şöyle diyorlardı: ” Sevgili Kâmuran Esen; şifre geliştirmede yeni yöntemler icat ettiğiniz için sizi kutlarız.”...Çok sinirlendim. Benimle dalga geçiyorlar. Hemen sitem dolu e-mail çektim onlara. Altta mı kalacağım ! Şaka ile karışık , ince ince dokundurdum. Neyse ki, ağzım lâf yapıyor. Benim de iyi olduğum yanım bu. Herkesin çok iyi olduğu bir konu vardır. Acımış olmalılar ki, bana yardımcı oldular, beni üye yaptılar. Fakat bardak kırıldı bir kez. ” Geçti Bor’un Pazarı, sür eşeğini Niğde’ye....” dedim içimden. Onlara inat olsun diye yazı mazı göndermiyorum o siteye, göndermeyeceğim de. Bir de inadım ki, öyle anlatılır gibi değil.... Şeytan görsün yüzlerini. Şifre geliştirmede yeni yöntemler icat ediyormuşum ha ! Ve o nedenle beni kutluyorlarmış ha! Aklıma geldikçe kötü oluyorum. İnanın hâlâ hırsım geçmedi. Sanki kendileri, analarının karnında öğrendiler bilgisayarı. Gençliğimde bu memlekette bilgisayar okulu vardı da , ben mi gitmedim ?.......45’inden sonra bilgisayar kullanmaya başlayan birinden ne beklersiniz ki ! ” Kurtlar ihtiyarlayınca köpeklerin maskarası olurmuş.” Diye boşa dememişler. Ben de maskara oldum sizin anlayacağınız. Yalnız bu kadarla kalsa iyi. Teknoloji özürlü olmam nedeniyle bakın neler oldu: izedebiyattan bir arkadaşım bana e-mailler gönderiyor sürekli. Görüntülü, müzikli, süslü püslü e-mailler. Açmak ne mümkün ! Özellikle sesli olanları....Dosyayı açmaya çalıştığımda ekranda “ Veri yetersiz ”, “ Veri eksik “ ya da “ Hata oluştu. ” falan yazıyor. Allah Allah ! Bu eksik veya yetersiz veri ne acaba ? Ya da ne gibi bir hata oluştu ? Hata benden mi kaynaklandı ? İşin içinden çık bakalım çıkabilirsen ! Ayıp olmasın diye, arkadaşıma bir şey söylemiyorum. O zavallı da aklına geldikçe bana e-mail gönderiyor. Sanıyor ki ben şakır şakır açıyorum gönderdiklerini. Sonunda dayanamadım, arkadaşıma e-mail çektim. Neyse ki, sıradan bir e-mail çekmeyi becerebiliyorum. “ Senin yolladığın müzikli e-mailleri açamıyorum.” Dedim. Hay keşke demez olaydım. Başıma ne işler açtım..“ Bülbülün çektiği, kendi dili belâsıymış.” Tutsana dilini be kadın !.....Arkadaşım da bana; “ Sana Outlook kuralım.” dedi. Outlook belâsı, işte o zaman musallat oldu bana Benim Outlook’um olmadığı için e-maildeki ilişik dosyaları açamıyormuşum galiba......Acaba Outlook dedikleri ne?...Aslında ekranımda böyle bir şey görmüştüm galiba. Arkadaşımın sözünü ettiği o olmasın ! Kaç yıldır bilgisayar kullanıyorum( güya ) tıkır mıkır, Outlook’tan haberim yok. Keşke hiç haberim olmasaydı. Ayrıca arkadaşım; “ Bizim bir grubumuz var, o gruba seni de alalım. Bizden gelenleri okursun, sen de bize gönderirsin. Biz seni üye yaparız. ” falan dedi. İyi de neyi, nasıl göndereceğim ? Yok ki gönderecek bir şeylerim. ” Olsa, dükkân senin.” derler ya, onun gibi. Esirgeyen namert olsun. Onlardan gelen süslü püslü güzel yazı, resim gibi şeylerin benzerlerini nasıl göndereceğim bu bilgisizliğimle!......” N’olur gir grubumuza, biz sana yardım ederiz.” diyor. Onun bunun yardımıyla nasıl olacak bu iş? “ Bakkal fıstığıyla yar sevilmez .” demişler. Zavallı arkadaşım işi gücü bıraktı, benimle uğraşıyor. Ve Amerikan yardımı gibi akmaya başladı yardımlar. Arkadaşım ve onun bir arkadaşı gün boyu bana talimatlar, bilgiler yollayıp durdular.” İşte şunu şöyle yap, bunu böyle yap.” Diye. Outlook kuracağız ya ! Ya sabır ! İyice bocaladım. Az buçuk bildiklerimi de tamamen unuttum telâşımdan ve bilgisizliğimin verdiği mahcubiyetimden. Yardım etmek için bana yazdıklarından bir şey anlıyorsam arap olayım ! Bir sürü yabancı kelime. O dediğiniz şeyin Türkçe adı yok mu ? İnsan sorar bir kez, “ Kardeşim yabancı dilin var mı ? “ diye. Yanlış anlamadıysam, dediklerinden çıkarabildiklerim sadece şunlar, yani galiba: “ Öncelikle İnternet Explorer 6 ve onunla beraber gelen Outlook Express 6 kullanmalısın...” Var mı ki kullanayım ! “ Benzin vardı da biz mi içtik? ” misali. Kulakları çınlasın Sayın Demirel’in...Acaba o dedikleri şeylerden benim bilgisayarımda var da ben mi kullanmayı bilmiyorum; yoksa onları ben mi bilgisayarıma kuracağım? Bu Outlook 6 dedikleri nedir, nasıl bir şeydir ? Ne işe yarar ? Neden 1, 3, 5 değil de; illâ ki 6 ? Öfffff ! Dertsiz başımı derde sokacaklar durup durup dururken, hatta soktular bile. Keşke “ e-mailleri açamıyorum.” falan demeseydim. Boşboğazlığımın cezasını çekiyorum. Hani; “ Boşboğazı cehenneme atmışlar, - Odunlar yaş. – demiş.” derler ya, aynı onun gibi. Ayıkla bakalım pirincin taşını. Ben kim, Outlook Express kurmak kim; onu kullanacak kim ! Beceriksizliğimi gruptaki tüm bayanlar öğrenecekler şimdi. Bana mı kalmış outlook kurmak! Kızdım kendime; “ Kaz değilsin, ördek değilsin; paçana kadar suda ne gezersin ! ” dedim. Talimatları okudukça ter basıyor. Ben nasıl başaracağım bu Outlook’u ? Adı batasıca ! Radyoda istasyon bulamayan ben, tv kumandasını bile doğru dürüst kullanamayan ben; İnternet Explorer 6, o yetmezmiş gibi Outlook Express 6 kuracağım bir de. “Ayranı yok içmeye.....” misali.Sanki onları kurmak çok kolay !...Benim Outlook’um kaç numara acaba ? ( Varsa tabi. ) Kimbilir benimki 3, 4, 5 falan da o nedenle işe yaramıyor. İyi de 6 sını nerden bulacağım, nasıl kuracağım? Ekmek değil ki gidip bakkaldan alayım; yemek tarifi değil ki bir komşuma sorayım....Destan gibi yazmışlar neler yapmam gerektiğini. Meğer ne zormuş o dediklerini kurmak. Onbeş bilinmeyenli denklem gibi.....” Şuraya gir, şunu seç, bunu tıkla, webde işlem yap vs.” Daha bitmedi: Antivirüs programın var mı? “ demezler mi bir de !... Yok daha neler ! “ Buyrun, buradan yakın. “ diye homurdanıyorum. Mutlaka olmalıymış ondan. Valla ne bileyim var mı, yok mu. Kardeşim aylar önce, virüsle ilgili bir şeyler yapmıştı bilgisayarıma. O zamandan beri, kardeşimin o yaptığı şey ikide bir geliyor bilgisayarımın ekranına, dokuma tezgâhı gibi tıkırdayıp duruyor. İşte o zaman ben, bana gelen virüsleri yiyor o program sanıyorum. Virüslere karşı verdiğim savaşı kazanıyorum diye kıs kıs gülüyorum bir taraftan. Acaba bana sordukları “ antivirüs programı ” bu m’ola? Bir de GMX hesabıma çok ileti geliyorsa, birşeyler yapmam gerekiyormuş. Ne hesabı ? Bir kelimesini bile anlamadım. GMX hesabı da nerden çıktı şimdi durup dururken ! Kafam iyice karıştı. Posta kutumdan mı bahsediyorlar acaba ? Bana ileti falan geliyor da, GMX’ ten hiç haberim yok. İlk kez duyuyorum adını. Demek ki, e-maillerin geldiği posta kutum, GMX. Yoksa ben mi yanlış anladım? Ha ! Bir şey daha: Spam yapmaktan söz etmişler. Acaba bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi? Kulağa hiç hoş gelmiyor da, şüphelendim. Hani aforoz etmek gibi sanki. Spam olmadığını bildirmezsem, bilmem şunlar şunlar olurmuş...Şimdiye kadar spam mpam yapmadım, kimseye bir şey bildirmedim; hiçbir şey de olmadı. Yalnız arada bir bilgisayarım kilitleniyor demiştim ya, o spam yüzünden olmasın. Spamdan kurtarmak ne, nasıl bir şey acaba ? Spamın ne olduğunu bilmiyorum ki ondan kurtulmanın yolunu bileyim. Sizin anlayacağınız, görünmeyen bir düşmanla karşı karşıya gelmiş gibiyim. Allah sonumu hayır eyleye. Bir de “ Takıldığın yer olursa, bize sor.” demezler mi!...Takılmak ne demek ! Ben mi takılacağım ? Takılacağımı hiç zannetmiyorum. Çünkü takılmak için, bir şeyler yapmak, işe başlamak lâzım. Siz, altı aylık bir bebeğin yürürken takılıp düştüğünü gördünüz mü hiç? Takılıp düşmesi için, bebeğin önce yürümeyi öğrenmesi gerekir. İşte o nedenle ben de hiç takılmayacağım. Bana anlatılanlardan hiçbir şey anlamadığım , o Outlook 6 dedikleri mereti kurmaya cesaret bile edemeyeceğim için, hiç takılmak gibi bir problemim olmayacak......İyi de o zaman bayanlara ayıp olacak. Zar zor kursam mı acaba Outlook’u ? Ama nasıl ?...Yani utanmasam, “ İmdaaaaat ! ” diye bağıracağım. Outlook ‘u nasıl kuracağım nasıl kuracağım? Sabahtan beri bunu düşünüyorum. Asıl düşündüğüm başka bir şey daha var. O da ne biliyor musunuz ? Sevgili arkadaşım ve onun arkadaşı sevgili bayan, benimle çooook uğraşacaklar. Onlar için üzülüyorum. Bana Outlook 6, bilmem ne Explorer denen şeyi kurdurana kadar akla karayı seçecekler. Beni gruplarına aldıklarına bin pişman olacaklar. O spam etmek veya etmemek ne demekse ve kötü bir şeyse, valla bir gün beni spam edecekler ya da etmeyecekler. İşte ben asıl o zaman yandım. Zavallı bayanlar; beni gruplarına almakla, başlarına nasıl bir püsküllü belâ aldıklarının henüz farkında değiller. Ama farkına varmaları uzun sürmeyecek sanırım. Çok yakında sabırları taşacak ve beni gruptan şutlayacaklar. Şutlasınlar, canıma minnet ! Ne anlama geldiğini bile bilmediğim Outlook, Explorer, GMX, spam gibi bilmecelerden kurtulurum. Eskisi gibi kör- topal tıklar dururum. Neme gerek outlook 6 , explorer bilmem kaç ! Azıcık aşım, kaygısız başım der, otururum. Outlook 6 ve explorer 6’ sız yaşamak pekâlâ mümkün. Sevgili okurlar ! “ Ben bir teknoloji özürlüyüm.” demekte haklıymışım, değil mi? Valla hiç abartmadım. Yazdıklarımın hepsi gerçek. Hatta eksiği var, fazlası yok. Çok ayıplarsınız diye ayrıntılara girmedim. Size bir tavsiye: Siz siz olun, benim gibi teknoloji özürlülerden uzak durun. Bu kişiler insanı deli ederler, deli. Sözünü ettiğim o iki bayan da yakında benim yüzümden delirirlerse, hiç şaşırmam.Yalnız çok ama çok üzülürüm. Ne diyeyim, Allah yardımcıları olsun. İşleri fazlasıyla zor. Umutsuz bir vaka ile karşı karşıyalar çünkü. Şimdilik farkında değiller sadece. Yakında kokusu çıkacak. ” Sarmısağı gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış.” ya ; benimki kırk saat bile sürmeyecek. Sevgili okurlar ! Sizde Outlook var mı ? Bu nasıl bir şey ? Sizinki kaç numara? 4’ ü, 5’ i, 6’ sı da ne demek oluyor ? En büyüğü kaç numara ? Yoksa 7’si de var mı bunun ? Kurmuşken 8’ ini mi kursam acaba ? Hani olmuşken, en iyisinden olsun. Nerden alınır, nasıl kurulur bu meret ? Kafayı yemek üzereyim.........Sordum diye anlatmaya kalkışmayın sakın, çünkü an – la – ta – maz – sı – nız. Daha doğrusu siz anlatırsınız da ben anlayamam. Dedim ya, ben teknoloji özürlüyüm. Ayrıca, hiç kimsenin bana Outlook’ tan, Explorer’ den söz etmesini istemiyorum. Sabrım taştı, o kelimeyi duymaya bile tahammülüm yok , yoksa her an elimden bir kaza çıkabilir....İllâ ki söz etmek istiyorsanız; outlook moutlook demeyin bana , “ O dediğin şey.....” deyin yeter, ben hemen anlarım. Teknoloji özürlüsü olabilirim ama, Allah’a şükür anlayışım kıt değil.....
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |