Her şey ancak sevgiyle satın alınabilmelidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Sevgili evli bayanlar ! Eşinizi mutlu etmenin yollarını öğrenmek ister misiniz? Yanıtınız “ evet ” se, sabırla okuyun lütfen....... Yalnız unutmayın ki bu öğütler ukalâca değil, naçizane. * Eğer ev hanımı iseniz, eşinizi kapıda güler yüzle karşılayınız. “Hoş geldin hayatııııııım!” falan deyiniz. Ekşimiş yoğurt gibi bir suratla kapıyı açıp, adamcağızın moralini sıfırlamayınız. * Eşinizi güzel giysilerle karşılayınız. En güzel giysilerinizi eşiniz için giyiniz. Evin içinde eski, buruşuk, - ne bileyim - öyle gelişi güzel giysilerle dolaşmayınız. * Eşinizin yanında umacı gibi, saçlarınızda bigudilerle dolaşmayınız. Gece yatarken, yüzünüze maske uygulamayınız. * Eşinize ikide bir kayınvalidenizi şikâyet etmeyiniz. İleride kendinizin de kayınvalide olacağınızı hiç unutmayınız. Eşinize; ” Kayınvalide pamuk ipliği olup raftan düşse, gelinin başını yarar,” dedirtmeyiniz. * Falancanın kocası şöyle yapıyor, böyle yapıyor diyerek; başka erkekleri eşinize örnek vermeyiniz. O erkeklerle evli olan kadınların kimbilir ne dertlerinin olduğunu düşününüz. “ Dertsiz baş, bir tek bostan korkuluğunda bulunur,” atasözünü anımsayınız. * Adamcağız kapıdan içeri girer girmez; yok “ Musluk su damlatıyor,” yok “ Şu dolabın kapağını bir türlü tamir etmedin, ” yok “ Ayakkabımı tamirciden almayı gene mi unuttun yoksa? ” demeyiniz. Bunları söylemek için, uygun bir zamanı bekleyiniz. * Her doğum gününüzde, evlenme yıldönümünüzde, anneler gününde, sevgililer gününde, yılbaşında; eşinizden illâ ki bir hediye beklemeyiniz.......Bu devirde zırt- pırt ne hediyesi öyle! Eşiniz evi nasıl geçindireceğini düşünürken, sizin ondan ikide bir hediye beklemeniz biraz insafsızlık olur. “ Keçi can derdinde, kasap para derdinde,” derler sonra. Eşiniz, “ hediye yardımı “ almıyor ki devletten. Hem unutmayın ki, “ Bir akçe ile, dokuz kubbeli hamam yapılmaz” mış. * Eşinize ikide bir; “ Sigaranın külüne dikkat et,”, “ Onu şuraya koyma,” , “ Bunu şuraya atma,” deyip durmayınız. Ağır ceza reisi gibi olmayınız. Bırakın, adam rahat etsin evinde. * Şu altın, gümüş merakınızdan vazgeçiniz. ”Ayranı yok içmeye.....” misali ; eşiniz para sıkıntısı çekerken, bir de siz onu masrafa sokmayınız. Bu tutkunuzu yenmeye çalışınız. Daha da olmazsa, kendinize imitasyon takılar alınız. Herkes sarraf değil ya, kimse anlamaz. * Bir isteğinizi on defa söyleyip, eşinizi bıktırmayınız. Nerede öyle “ Lak deyince ekmek, lık deyince su!”....Sabırlı olmayı öğreniniz. * Eşinizi iş yerinden sık sık telefonla aramayınız. “ Çok naz, aşık usandırır” mış. * Eşinizle birlikte iş yemeğine çıkan bayanları kıskanmayınız. * İkide bir ekmek için, peynir için, bilmem ne için eşinizi markete zırt pırt gönderip durmayınız. Etraflıca düşünüp listenizi öyle hazırlayınız. Adamcağızı her gün markete gitmek zorunda bırakmayınız. * Eşinizin ceplerini karıştırmayınız, gömlek yakalarında ruj izi aramayınız. * Eşinizi; izlediği dizilerdeki güzel bayanlardan, okuduğu gazetedeki yarı çıplak bayan fotoğraflarından kıskanmayınız. Siz hiç, izlediğiniz dizideki bir aktöre aşık oldunuz mu?......... İşte bu kadar basit! * Doğum gününüzü arada bir unutan eşinize surat asıp durmayınız. Eşinizin, yoğun işleri nedeniyle unutmuş olabileceğini düşününüz. Umutla bir sonra doğum gününüzü bekleyiniz.” Rüya ile hülya olmasa, züğürtlerin canı çıkar” mış zaten. Hem hayal kurmanın kime zararı var ki! * Ama siz kendisinin doğum gününü asla unutmayınız. Ona küçük de olsa bir hediye alınız. * Eşiniz tv’de maç izlerken, “ Ben illâ ki magazin programı izleyeceğim,” diye tutturmayınız. Hele hele “ Bıktım senin şu futbol merakından,” demeyiniz. * Zaman zaman eşinize hoş sürprizler hazırlayınız. Bu konuda biraz kafa yorunuz. Magazin programı izleyeceğinize, güzel sürprizler hazırlama konusunda yoğunlaşınız. * tv’de izlediğiniz güzel mankenlere, sunuculara benzemek için kilo vereceğim diye aç gezmeyiniz. Sağlığınızı kaybedebileceğinizi düşününüz..Unutmayın: ” Komşu varlığı, koca sağlığı severmiş. ” Yani, önce sağlık! * Arada bir eşiniz, dışarıda yemek yediğinde, arkadaşlarıyla buluştuğunda; eve gelir gelmez “ Nerde kaldın? ” diye üzerine atlamayınız. Böyle yapacağınıza; “ Nasıldı yemek? İyi vakit geçirdin mi hayatım? ” diye sorunuz. * Eşiniz tamirat işlerinde cımbızını kırdı, bıçağınızı köreltti diye homurdanıp durmayınız. Evde eşiniz için yedek bir cımbız, yedek bıçak, yedek tırnak törpüsü bulundurunuz. * Eşiniz tv izlerken dırdır edip durmayınız. Bırakın, rahat rahat izlesin. Söylemek istediklerinizi, reklâm arasında söyleyiniz. * Eşinizin çayını, içine şeker atıp öyle eline veriniz. Bir şeker atmakla ölecek değilsiniz ya! .........Unutmayın, çok küçük ayrıntılar, bazen çok önemli olabilir. * Her onarım işini eşinizden beklemeyiniz. Hiç olmazsa duy bağlamayı, conta değiştirmeyi bari öğreniniz. Tamir et diye eşinize yalvaracağınıza, kendiniz yapın gitsin. “ Baldırımın etini yerim, gene kasaba minnet etmem,” misali. * Halıya kül döken eşinizi görmezden geliniz. Halı eşinizden daha kıymetli değil ya !..”Kes avrat soğanın birini; malını yiyip de ölmüş var mı,” atasözünü hatırlayınız. * Yaramazlık, huysuzluk yapan oğlunuza kızıp, eşinize “Aynı sen!” demeyiniz. * Evdeki eşyaların yerini ikide bir değiştirip, eşinizi şaşırtmayınız. Eşinizin, koltuk diye sehpaya oturmasını böylece engellemiş olursunuz. * Eşinizi kıskanmayı bırakınız. İkide bir, “ Telefonda konuştuğun o kadın kimdi? ” diye sorup durmayınız. * Eşinizle birlikte gittiğiniz bir yerde , eşinizin başka kadınlara bakıp bakmadığını kontrol etmeyiniz. * Temizlik yapacağım, çamaşır yıkayacağım, ütü yapacağım diye; eşinizi ihmal etmeyiniz. Kendinizi de ihmal etmeyiniz. Ev işleri nankör.Yap yap bitmez Biraz da işleri oluruna bırakınız. “ Yan gelip yatan da bir, k.çını yırtan da bir.” nasıl olsa. Gerçekten! * Eşinizle alışverişe çıktığınızda, zavallıyı saatlerce dolaştırıp, canından bezdirmeyiniz. Alacağınıza kısa sürede karar vermeye çalışınız. Yazlık alıyormuş gibi, saatlerce dolaşıp durmayınız. * Eşinize sık sık veya arada bir “ Seni seviyorum,” deyiniz. * Yeni bir giysi giydiğinizde, saçınızı kestirdiğinizde veya boyattığınızda eşiniz sizdeki değişikliği farketmiyorsa – ki, genelde farketmezler - hiç bozulmayınız. Kendisine gülümseyerek; “ Nasıl olmuşum hayatım, beğendin mi? ” diye sorunuz. * Eşiniz kahvaltıda, yemekte gazete okuyor; sizinle iki lâf etmiyor diye kızmayınız. Gazetenin bir sayfasını isteyiniz ve hemen siz de okumaya başlayınız. Böylece, eşinizin dinlemediği bir konuşma yapmamış olursunuz. * Eşinizin kaç numara ayakkabı giydiğini, giysilerinin kaç beden olduğunu bir zahmet öğreniniz. Ola ki bir gün gerekebilir. * Bütçenizin kaldırmayacağı harcamalara girmeyiniz. İçinizden , ”Azıcık aşım, kaygısız başım,” deyip, kendinizi teselli ediniz... İkide bir “ Şunu alalım ! ” , yok “ Bunu alalım ! ” diye eşinizin başını ağrıtmayınız. Huzurunuz kaçtıktan sonra, alınan hiçbir şeyin sizi mutlu etmeyeceğini unutmayınız. “ Kan kusana, altın leğenin faydası ne!” diye kendi kendinize sorunuz. * Eşinizden her gün, her zaman size ilgi göstermesini; hayatınızın her zaman günlük gülistanlık olmasını beklemeyiniz .” Alaca keçi, her zaman püsküllü oğlak doğurmaz,” demişler. * Gittiğiniz misafirlikte, ya da size birileri geldiğinde, eşiniz konuşurken; ağzından lâfı almayınız. Herkesle birlikte siz de eşinizi saygıyla dinleyiniz. * Akşamdan sonra, tv’nin kumandasını eşinize veriniz. Eşinizin, kesintisiz maç izlemesine engel olmayınız. * Eşinize sık sık ; “ – örneğin - Osmancığım! Akşama, pişirmemi istediğin bir yemek var mı? Sana ne pişireyim canım? ” diye sorunuz. * Eşinizin cebine gelen mesajları gizlice okumak hatasına düşmeyiniz. Eşinize güveniniz. * Zaman zaman saç modelinizi, saç renginizi değiştiriniz. “Alan almış, satan satmış nasıl olsa,” deyip, kendinizi bırakmayınız. Tombul, bakımsız bir kadın olmayınız. * Eşinizin kredi kartlarını, kimliğini, sürücü belgesini çamaşır makinesine atmayınız. Pantolonların ceplerini iyice boşaltmadan yıkamayınız. * Eşinizin akrabaları geldiğinde, onları güler yüzle ağırlayınız. Kendilerini memnun etmenin, aslında eşinizi de memnun etmek olduğunu unutmayınız. “ Hanımın hısımı gelince oklavalar şıkır şıkır; beyin hısımı gelince dişler şıkır şıkır,” atasözünün uygulayıcısı ve doğrulayıcısı olmayınız. * Herhangi bir nedenden dolayı eşinizle küstüğünüzde, barışmak için ilk hareketi eşinizden beklemeyiniz. Barışma hareketini siz başlatınız. Ne kaybedersiniz ki! * Eşiniz sabahleyin saat kaçta evden çıkarsa çıksın, mutlaka kendisine kahvaltı hazırlayınız. Onu güler yüzle uğurlayınız. * Akşam eşiniz eve geldiğinde; kendisine sorunlarınızı anlatmadan önce; “ Eeeee! Bugün ne yaptın hayatım? Günün nasıl geçti? ” diye sorunuz. * Eşinize , hiçbir zaman başka kadınların aldıklarından, yaptıklarından söz etmeyiniz. Yok “ Hülya Hanım çok güzel bir takı almış”, yok “Aslı’ya eşi, evlenme yıldönümlerinde bir yüzük hediye etmiş,” gibi. Nenize lâzım elin on koyunu, beş keçisi! Kim ne yaparsa yapsın.....Unutmayın ki en büyük varlık, mutluluk ve sağlıktır. Not: Yukarıdaki önerileri ciddiye almak, uygulamak zorunda değilsiniz.Bazı konularda herkesin doğruları farklı olabilir. Ne demiş atalarımız: ”Herkesin aklı bir olsa, sürüyü güdecek çoban bulunmaz.”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |