Fırtınalar insanın denizi sevmesine engel olamaz. -Maurois |
|
||||||||||
|
İşte mutfakta genelde hep aynı yerde durarak iş yaparken, şu soğuk günlerde ayağım üşüyor. Ayaklarım değil, a – ya - ğım üşüyor. Her ne hikmetse sol ayağım üşüyor sadece. Mutfakta kalorifer peteği yok. Mutfağın salona açılan kapısından gelen sıcaklık, mutfağı yeteri kadar ısıtmıyor çok soğuklarda. Sol ayağım sızlıyor üşümekten. Allah Allah! Bir türlü çözemiyorum nedenini. Neden sağ ayağım üşümüyor da sol ayağım üşüyor? Aslında kabahat bende. Yaklaşık yirmi gün kadar önce, mutfaktaki kaplama halıyı kaldırttım, mutfak tabanını muşambaya benzer bir döşeme maddesiyle kapladık, temizliği kolay olsun diye. Şöyle ahşap görünümünde bir şey de, adını bilmiyorum. Parke gibi duruyor. Halıyı temiz tutmak, temizlemek çok zor oluyordu. O nedenle yaptık bu değişikliği. İşte o günden beri sol ayağım ısınmıyor, üşüyor. Üşüyor ne kelime, donuyor donuyor. İyi de sağ ayağım neden üşümüyor? Kafayı yi’ce’m nerdeyse. Kendi kendime sebep bulmaya çalışıyorum. ” Demek bende romatizma var, ayağım o nedenle ısınmıyor bir türlü ve ağrıyor. ” Diyorum. İyi de sağ bacağımda niye romatizma yok? O bacak da benim. Birden aklıma, tv’de bir doktordan duyduğum şu cümle geliyor: “Bayanlar mutfakta dikilirken ya da ütü yaparken, farkında olmadan, vücut ağırlıklarını genellikle sol ayaklarına verirler.”......Hııımmm! Demek ki ben de ağırlığımı sürekli sol ayağıma veriyorum, dolayısıyla sol ayağımı çok yoruyorum. Ve o nedenle zaten yorgun olan ayağım üşüyor...Nasıl da biliyorlar herşeyi şu doktorlar! Fakat yapacak fazla bir şeyim yok bu konuda.Yalnız, tv’de duyduğumun tersine, aklıma geldikçe ağırlığımı sağ ayağıma vermeye çalışıyorum, olmuyor; bu kez de yorulup gidiyorum. Bir şey doğrayacaksam, nasıl doğrayacağımı şaşırıyorum o zaman. Dikkatim ayaklarıma gidiyor çünkü. Öyle sol ayağım üşüye üşüye, sanki mecburmuşum gibi hep aynı noktada çalışarak, zamanımın çoğunu mutfakta geçiriyorum.Yalnızca üşüse iyi, sonra da ağrımaya başlıyor sol ayağım. Bir yandan “Keşke halıyı kaldırtmasaydım.” diye söyleniyorum kendime; bir yandan da ”Sağ ayağımın altında da halı yok, o niye üşümüyor?” sorusuna yanıt bulmaya çalışıyorum. Galiba sol ayağımda bir problem var. Galiba değil, kesin var. Yoksa durup dururken neden üşüsün ve ağrısın? Ne olabilir ne olabilir?..... Damar tıkanıklığı olabilir örneğin. Aman Allah korusun!.... Kan rahat hareket edemediği için, ayağıma yeterli kan gelmiyor, beslenemiyor ve o nedenle üşüyor olabilir. ( Aslında kulaktan dolmaların dışında bir tıp bilgim yok da, öylesine fikir yürütüyorum işte.) Bir de yıllar önce düşmüştüm de bu ayağım onbeş gün alçıda kalmıştı. Taaa o zamandan bir eser kalmış olmasın? Zaten düşmelerin, çarpmaların etkileri yıllar sonra ortaya çıkarmış. Derken kalbim aklıma geliyor. Kalbimiz sol tarafta ya; üşüyen ve ağrıyan bacağım da sol, sakın kalple ilgili bir problem olmasın! Bunu en kuvvetli ve en tehlikeli olasılık olarak görüyorum. Zaten kalbim arada bir, ökseye takılmış kuş gibi çırpınıp, sonra eski temposuna dönüyor. “Ritim bozukluğu” demişti doktor. ” Kahveyi daha az içmeliyim.” Diye düşünüyorum. Günde sekiz- dokuz fincandan dört fincana indirdim, daha aza indiremem ki! Kahvesiz yapamam.....” Kahve içmezsen ölmezsin kızım, ama, kalpten pat diye gidersin .” diyorum kendime. “Zaten yaşın elli olmak üzere.” Dün, salata yapıyordum yine aynı noktada dikilerek. Alışkanlık işte. Tam o dikildiğim noktadaki ve setin altındaki dolabın kapağını açtım bir şey almak için. Bir de ne göreyim! Baktım, tam o parke görünümündeki döşemenin bitip de dolabın başladığı yerde bir delik var. Tabandaki ahşap zeminde yani. Allah Allah! Nasıl görmedim bunu şimdiye kadar! Ve oradan buz gibi soğuk geliyor. Tam sol ayağımı bastığım yer işte orası.....Şimdiye kadar, halı kapatıyordu demekki o deliği. Yeni döşeme dolabın altına kadar serilmediği için delik açıkta kalmış, oradan buz gibi hava üfürüyor. Ve zavallı sol ayağım işte bu delikten gelen soğuk hava nedeniyle üşüyormuş düşecek gibi. Ağrıması da cabası. Yirmi gündür bu deliği nasıl farketmedim, nasıl görmedim diye şaşırdım kaldım. Ve kızdım kendime...Zavallı sol ayağımın neden üşüdüğünü, ağrıdığını böylece çözdüm. Çözmedim de daha doğrusu, tesadüfen buldum. Oh çok şükür! Demek ki sol ayağımda bir problem yok, damar tıkanıklığı yok, romatizma yok. Böylece, kahveyi daha da azaltmama gerek kalmayacak. Nasıl sevindim anlatamam. Bugünden tezi yok, o deliği kapatacağım. Zavallı sol ayağımı donmaktan ve acı çekmekten kurtaracağım. (Şimdi; “ Nasıl görmezsin o deliği? Kör müsün?” diyeceksiniz. Haklısınız. Valla o deliği görünce ben de aynı soruyu sordum kendime. En kısa zamanda göz doktoruna gitmeyi düşünüyorum zaten. )
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |