"Hayranlığı o dereceye vardı ki; yere düştü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
Hayalet yağan yağmurla çamur olan topraktan, mezarlığın daha da kasvetli bir hal almasından, sigara içememekten, türlü şeylerden muzdaripti. İşin aslı yağan yağmurlara da, toprağın çamuruna da fiziksel bir teması yoktu zira fiziksel bir formu yoktu. Ama yine de aslında bir ölü değilmişçesine tepkiler vermek, bir ölü bir hayalet değilmişçesine konuşup hareket etmek hoşuna gidiyordu. ‘’ Bugün size bu mezarlığa ait olan kimsesizlerden dinlediğim hikayeler arasında bana en acıklı geleni anlatmak istiyorum. Ey aşk sen nelere kadirsin, yaşamayı en çok seven insanlardan birisi böylece ölüme koşar mı, bu kadar sevgi dolu olan bir insan sevgisizlikten ölür mü, bu kadar sevildiğini sanan insan, aslında hiç sevilmediğini fark edince bir çiçek gibi solar mı? ‘’ Bir sigara yaktı. Bir zamanlar sanki kendisi de insan değilmiş gibi insanlara ait olan duyguları, hezeyanları ve zaafları garipsemek, söylemleri ile önemsizleştirmek huyu olmuştu artık.‘’ Mezarlıklar vazgeçilmez insanlarla doludur gençler. Tabi burayı kastetmiyorum. Burada cenazesi bile kabul görmemiş, duaları edilmemiş bir sürü zavallı var. Bunları asla hak etmeyen bir sürü mahlukat da var tabii ki.’’ Son cümlesini söylerken yanından geçtiği mezara tiksinti ile baktı. İçinde insanlıktan nasibini almamış, hatırası dünyanın yüzüne bırakılmış derin bir yara izi gibi olan birisi vardı çünkü.‘’ Ama bir insan için ömür yakılır mı? ‘’ ‘’ Yakılır’’ Ses hayaletin yanında durduğu ve hikayesini anlatacağı mezardan gelmişti, ya da hayalet öyle zannetti bir an için. İlk gömüldüğü zamanı hatırladı, genç adamın ruhu bir türlü kabre girmek, huzura ermek istememişti. Hikayesini de anlatmak istememişti. ‘’ Sen neden artık gözlerini yummuyorsun, bu kadar zamandır neden? Senin erişeceğin huzuru arayıp da bulamayanlar da var ‘’ demişti hayalet. Kendini kastediyordu daha o günlerde bile burada kalmak istememişti. Aslında dünyada olmayı, kimsesizler mezarlığına ev sahipliği etmeyi, instagram hesabının takipçilerinin artışını izlemeyi, pek çok şeyi sevmişti ama yine de özellikle onunla aynı kaderi paylaşan, aynı katilin maktulü olan ruhlar huzura erip gittiğinde ve bizimkisi kaldığında bu ona çok koymuştu. Tam da o andan itibaren artık daha da bir fazla buralardan gitmek, her ne olacaksa olacak ile yüzleşmek, varsa bir huzur ermek, yok ise sonsuza dek küfretmek istiyordu. Sonsuza dek… ‘’ Yattım, ama beni toprak kabul etmedi abi demişti bana.’’Çok da öyle değildi aslında. Sigarasını tazeledi. Anlatması bile üzüyordu gerçekten. ‘’ Bu çocuk daha ilkokulda aşkı tatmış, sonra da kıza kene gibi yapışmış gençler. Sınıfta okulda, okuldan sonra gidip onun mahallesinde oynayarak, onun gittiği liseye giderek yani hayatına merkez etmiş kızı. Allem etmiş, kallem etmiş sevgisine inandırmış. Bazen birini sevmenin sebebi sizi çok güzel sevmesidir abi demişti bana, öyle güzel sevmiş ki kız da bunu sevmiş. Aynı üniversiteyi kazanmak için dirsek çürütmüşler, onu da başarmışlar bitince okul evlenip bir hayat kurmakmış hayali ’’Ne kadar saflar der gibi başını salladı. ‘’ Tabi kız üniversitede bambaşka bir hayat görüyor, bambaşka ortamlar, parlak neşeli gençler, aşktan sevgiden onun tabiriyle ‘vıcık vıcık’ gezmeyen, daha rahat tipler. E tabi cazip geliyor kıza. Çocuğu bırakıp arkadaşlarla gezmeler tozmalar. Önce kız kıza başlayan gezmeler kızlı erkekli, sonra da erkek ağırlıklı ortamlara dönüyor. Çocuk ne kadar sahip çıkmaya çalışsa da kız bir fırsatını bulup, bir bahane uydurup, sonrasında da bir yalan atıp yine o gruplarla eğlenmelere devam ediyor, e tabi tartışmalar kavgalar ‘’ Hayalet kızdan tiksintiyle bahsediyordu artık, ‘’ içkiler haplar falanlar filanlar derken ‘’ Ağzını topladı… Fikir beyan etmeksizin olayı anlatmak gerekli diye düşünüyordu. Bunu yapmalıydı. ‘’ kız başkaları ile beraber olmaya da başladı. ’’ Oturdu mezarın yanına. Toprağını sevdi. ‘’ Bir zamanlar bilge bir hayalet bana sevgi bir ateş gibidir evlat demişti. Onu korumak gerekir esen rüzgarlardan, yağmurlardan fırtınalardan. Korursan ısıtır seni, korumazsan söner gider demişti. Neden demişti hatırlamıyorum ama sanırım alkollüydü. Sevgi bazen yok olur gider, sebepsiz. Çocuk sevdiğini birkaç erkeğin arasında yakaladığında kızın kafası da güzeldi, kendini savunmak yerine kız gel sende katıl böyle daha güzel dediğinde orda birkaç cinayet işlendi tabi.’’ Bir sigara yaktı. Derin bir nefes çekip üflemeden konuşmaya devam etti. Dumanlı kelimeler… ‘’Neyse işte sonra da utancından geldi buraya gömdü kendisini, kaydı kuydu yok bu tabelayı ben diktirdim. Ailesi katil zanlısı olarak kayıp biliyor, öyle de bilecekler. Suçlu olduğu ispat edilemeden öylece kalacak’’ Tabelanın tozlarına üfledi, tozlar yerli yerinde durmaya devam etti. ‘’ Bana son sözü nerede yanlış yaptım abi oldu, hala hatayı kendisinde arıyordu. Tertemiz sevmiş, gül gibi bakmış, bir kötü laf etmemiştim. Sevmişti beni biliyorum, sevmişti....’’ Ayağa kalktı hayalet ‘’ ona içimden geçenleri söylemedim, ona duymak istediklerini söyledim. Sen haklısın, keşke öfkene kurban olmasaydın, olan oldu artık huzura erme zamanı gibi. Uyuyor şimdi kabrinde, huzuru var mı bilmiyorum o kadar cinayetle kan dökmeyle. Siz sosyal medyadan sallamaya başlamadan ben içimden aslında ne geçtiğini söyleyeyim. Neden mi yaptı, kız neden mi yaptı? Yaptı çünkü insanlar böyle varlıklar, siz busunuz. Kızıyla erkeğiyle eşcinseliyle fark etmiyor. Bazılarınız sevgiye sahip çıkar, bazılarınız keyfine sahip çıkar. Sonuçlarını düşünmeden yaparlar, sonuçlarıyla karşılaştıklarında şaşıracaklarını bilerek yaparlar, ama yaparlar. Bazen bir hikaye olmak için hayatlarına giren insanların hayatında, bazen kendine olan kızgınlıklarına cevaben kendilerini aşağılamak içim yaparlar, iyilikleri; iyi insanları hak etmediklerine inandıkları için yaparlar, ölmek için yaparlar çünkü yaşamak çekilmez bir şey esasında ve hepimiz bitsin istiyoruz, bitsin bitene kadar da nasıl geçtiğini anlamayalım. Öylece bitsin işte. Derin manalar yok, hepimiz meraktan geberiyoruz, sonrasında ne var. Öncesinden memnun değiliz, tatminkar hiç değiliz. Neden mi yaptı, yaptı çünkü yapmak istedi. Nefret ettiği anne babası gibi olmak istemedi belki, belki kendini içinde gördüğü kategorideki insanların hayatta yaşayabileceklerini az bulduğu için yaptı, kategoriden çıktığı için yaptı. İnsan sonunda ölüm olabileceğini bildiği şeyi neden yapar? Sorunun cevabını kendin ver, işte o yüzden yaptı. ’’ Üstünü başını toparladı, toprağa sanki oturmuş da pantolonu pislenmiş gibi arkasını silkeledi. Sonra da ‘’ görüşücez yakında ‘’ diyip gitti. Mezarlıkta anlatacakları bitip de ordan yok olup evde ortaya çıktığında berbat bir manzara ile karşılaştı. Evde çığlıklar yükseliyordu alt kattan, acı içinde çığlıklar ve hayret. ‘’ polisi arayın hemen hemen’’ diyordu birisi. Bir başka ses ‘’ bunlar bağırsak ‘’ diyordu. Korktuğu şeylerden birisi başına gelmişti… Kimsesizler mezarlığına yeni müşteriler…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Erdem İlker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |