..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevginin ölçüsü ölçüsüz sevmektir. -Spinoza
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > Erdem İlker




27 Aralık 2023
Mutluluk ve Huzur  
MUTLULUK VE HUZUR

Erdem İlker


Ortaya konacak hiçbir çaba, yapılacak hiçbir değişiklik, dokunacak hiçbir sihirli değnek insanlar için mutluluğu ve huzuru sağlayamaz. Bilimsel olarak ya da matematikle fizikle açıklanamayacak olgulardır bunlar. İspatı yoktur bunların, teoriden ibaretlerdir. Her denekte farklı sonuçlar veren, farklı anlamlara tekabül eden bir veri asla bilimsel olamaz, göreceli olan şeyleri de kriter alıp özelden genele yayamayız.


:EIJ:
MUTLULUK VE HUZUR

Ortaya konacak hiçbir çaba, yapılacak hiçbir değişiklik, dokunacak hiçbir sihirli değnek insanlar için mutluluğu ve huzuru sağlayamaz.

Bilimsel olarak ya da matematikle fizikle açıklanamayacak olgulardır bunlar. İspatı yoktur bunların, teoriden ibaretlerdir. Her denekte farklı sonuçlar veren, farklı anlamlara tekabül eden bir veri asla bilimsel olamaz, göreceli olan şeyleri de kriter alıp özelden genele yayamayız.

Ayrıca insanların yalancı varlıklar olduklarını da bildiğimiz için hiçbir ‘’ mutluyum ‘’ yada ‘ huzurluyum ‘’ söylemi gerçekle ilişkilendirilemeyecek kadar şüpheli ve bilimsel olarak da ölçülemeyecek söylemdir. Beynin salgılamaları ve hormonal endorfin ya da seratonin müdahaleleri veri gibi görünse de bunlar tabi ki kısa zamanlı etkileri olan verilerdir. Bir tiryakinin zamanı gelince bir sigara yakması ile bile tetiklenebilecek kadar basit mekanizmalardır çünkü ve asla mutluluk veya huzur ile bağdaşamaz.
Mutluluğa dair şeyler de görecelidir. Kimisi mutsuz hissetmemeyi mutluluk olarak tarif eder, kimisi bir gün doğuşu izlemeyi huzurdan sayar. Oysa mutsuz hissetmemek geçicidir, gün doğuşu ise dünyamızda milyonlarca kere milyonlarca kez olan, sıradanlaşmış bir şeydir ve izleyip de huzuru bulduğunu iddia eden kişi bu huzuru tekrarlamayacaktır, yahut tekrarladığı oranda sıradanlaşacağı için kendi kendine icat ettiği bu huzur hissi dejenere olacaktır.

Birilerini mutlu eden her şey birilerini mutsuz etmeye münasiptir. Yeni bir gün doğuşunu karşılarken huzur bulan birisine istinaden o yeni doğan günle infazı gelecek olan bir mahkum vardır ve onu izlemek acı verir ya da o gün sevdikleri ile ayrılık günüdür başka birisi için kader de bir daha onu görmesine müsaade etmez. Kimisi ailesi ile geçirdiği günlerden mutlu olur, kimisi ailesinin evinden kaçmayı başardığı gün.
Bir insanı mutlu yada huzurlu kılacak tek şey spesifik olarak kendi cennetine sahip olmasıdır denebilir. Kimisi, yarattığı kendi cennetinde karşı cinsle sınırsız münasebet hayal eder, kimisi ölen sevdikleri ile sonsuz bir hayat, kimisi çocukluk ukdeleri ile donatılmış bir oda belki de.
Herkesin kendi cennetine sahip olması noktasında da deneyler insanların en sevdiği şeyler ile dolu olan bir hayatın içinde bile mutluluğu kaybettiğini, olağanlaşan şeyin sıradanlaştığı noktada sıkıcılaştığını ortaya koymaktadır.

En nihayetinde mutlak mutluluk yahut mutlak mutsuzluk yoktur. İnsanlık var oluşundan itibaren devamlı surette kendi kendisini keşfetme hızıyla aynı oranda kendi kendisini de şekillendirmiş ve tanımlamıştır. Tanımlamanın konsensüs oluşturulup ortaya konduğu anda ise o tanımdan daha başka bir şekli çoktan almış değişmiş gitmiştir bile.
İnsan psikolojik olarak kazanç elde etme ihtimali ile zarara girme ihtimali arasında kaldığında genel manada zarara girme ihtimalinden kaçınma bazlı hareket eder. Mutluluğu kovalamak yerine mutsuzluktan kaçınmak motivasyonu baskındır. Bu da aslında tam çerçevesini fark edemediği bir yapısallığıdır insanın. Bundan ötürüdür ki insanlık ya keşfetmeyi bırakacak, ya da kendisini tanımlamayı bırakacak. Bu ikisinden birisini başarabildiği zaman mutlaka ki mutluluk ve huzur denen kavramların da tam karşılığını bulmaya yaklaşacaktır.

Bu noktada çizdiğim karanlık tabloda bir ışık doğabilir.

Durmak…
İnsanlık durup soluklanmalı, gelişmeye çalışmayı bırakıp mevcudu tanımlama ve tamir etmeye odaklanmalıdır. Çünkü insanlığın gelişim ihtiyacı ve hevesi her zaman savaşlar, yıkımlar, teknoloji ve kirlilik getirmiştir hayatına ve dünyaya. Oysa kendini tanımlama ve tamir süreci felsefeyi, sosyolojiyi, tıbbı, doğa ile barışmayı getirmiştir. Son 200 yılda baskınlaşan çağın hastalığı stresin sebebi insanın kendi doğası olmayan bir çevrede ve ekosistemde yaşamasındandır. Kafese kapatılmış hayvanlar gibi yaşıyor ve kendi kendini kafese kapattığı için kendi kendisi ile mücadele verip duruyorlar. Hedefler, statü kovalamalar, genetikten gelen üreme ve çoğalma baskısı, hep daha fazlasını hedefleten dünya düzeni, bitmek tükenmek bilmeyen beğeni onay ve tasdik ihtiyacı, insanın kendi kendisine kurduğu kumpastır ve kitleler asla mutluluk ve huzura eremez.
Bu noktada tek kurtarıcı olan ölümdür. Tüm bu debelenmeler içerisinde bireyler hayatlarını kısmi mutluluklar, kısmi mutsuzluklar, yakınlarının ölümü, yeni yakınlarının doğumu, bazı şeylerin bolluğu ve bazılarının noksanlığı şeklinde sürüp giden bir hayatın sonunda bulurlar. Mutlak mutluluk ve huzura kavuşma anıda aslında budur çünkü mutluluğu dejenere eden, mutsuzluğa sebep olan hiçbir şey ölüme ait yada ölüme dair değildir. Sürüncemede olan her sürecin kötü bir sonu dahi olsa sona ermesinin insanı rahatlatmasının sebebi, belirsizlik denen durumun son bulmasıdır çünkü. Tüm hayatını belirsizlikle geçiren, devamlı surette bildiği şeylerin değiştiğini ya da bildiği gibi olmadığını deneyimleyen, yaşamının devam edip etmemesi noktasında kontrolü sıklıkla elinde bulunduramadan yaşayıp giden kişi için tüm belirsizlikler sona erer.
Son…

Matrix filminde de Ajan Smith’ in 3 film boyunca izlemiş olduğumuz yaşam sürecinde tüm deneyimlerinin, ve tüm deneyimlere sahip olan insanları zihnen ve bedenen ele geçirmesi ve de her şeyi gören kahini de ele geçirmesi ile tüm o milyonlarca insanın felsefi, yaradılış ve düşünce olarak geldiği mertebelerin toplamı ile ortaya koyduğu savın ‘’ var olmanın sebebi / hedefi yok olmaktır ‘’ şeklinde ifade edilmesinin sebebi de tam olarak budur.

Varlıkla alakalı tüm endişeler, tüm hayal kırıklıkları, tüm eksiklikler, tüm şikayetler ancak yokluk ile cevaplandırılabilir. Yazıp beğenmediğiniz bir hikayeden kurtulmanın yolu onu silmektir. Söylenen kırıcı bir lafın ilacı özür dileyip onu nötrlemektir. Mutlu olmaya çalışmanın yolu mutlu olmaya çalışmamaktır. Ezcümle, insanların genelini daha mutlu ve huzurlu yapmanın da tek yolu bu konuda hiçbir şey yapmamaktır…




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Coğrafya - Aşk - Kader
Muasır Medeniyete Erme
Ölüm ve İhtimaller Üzerine
Gerçek
Ölümü Unutarak Yaşamak
İyi ve Kötünün Savaşı
Yazarın Okuyucuya İhaneti

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Zaman Yolcusu [Öykü]
Gerçek [Öykü]
İbret [Öykü]
Yoksun [Öykü]
Selen [Öykü]
Kimsesizler Mezarlığı Bölüm 1 [Roman]
Kimsesizler Mezarlığı 3. Sezon Bölüm 22 [Roman]
Kimsesizler Mezarlığı 2. Sezon Bölüm 18 [Roman]
Kimsesizler Mezarlığı 2. Sezon Finali [Roman]
Kimsesizler Mezarlığı 3. Sezon Bölüm 25 [Roman]


Erdem İlker kimdir?

Hakkımda bilmek istediğiniz her şey, duymak dahi istemediğiniz her şeyle birlikte bu hikayelerin, kitapların içine dağılmış durumda. Buraya onlarla alakalı damıtılmış bir özet çıkartıp yazmak sizi kolaycılığa yönlendirmek olur. Buraya gelenlerin tek bilmesini istediğim sizler için aldığım riskler. Karanlık hikâyeler anlatmak, garip öyküler yazmak, fantastik, gerilim ve korku dünyasında olmak zihni türlü düşünce yapılarına girmeye, olguları sorgulamaya, dünyayı ve hayatı başka bir gözle bakmaya itiyor insanı. Hem de metrobüse canhıraş bir şekilde binmeye çalışan magandanın arkadan çılgınca içeriye doğru itmesi gibi. Bunun sonucu olarak da ortaya hikâyelerle birlikte bazen monolog beyin fırtınaları da çıkıyor. İşte bu noktada ben, bizzat kendim, şahsım ve ötekilerim ile fikir birliğine vardığımız şu oldu. Bazı karalamaları, bazı hikâye ve kitapları paylaşalım ve ben olmayanlar da okusun. Okusun ve her kitap ya da hikâye ya da makale ile bir yolculuğa çıksın. Karanlık, kasvetli, içinde yabancı hissedip keşfetmeye bazen korkacağınız, bazen sabırsızlanacağınız dünyalara yolculuğunuzda kolay gelsin. Merakına engel olamayanları ve belasını arayanları tüm yolların kesiştiği o soğuk yerde bekliyor olacağım.

Etkilendiği Yazarlar:
stephen king, j.r.r tolkien, isaac asimov


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Erdem İlker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.