Yaşamım boyunca, ondan birşey öğrenemeyeceğim kadar cahil bir adamla karşılaşmadım. -Galilei |
|
||||||||||
|
Hayalet umarım kimse görmez, yakalamaz der gibi kısık bir sesle açılışı yapmıştı. Yabancı sularda yüzüyordu, burası kendi mekânı değildi. Hatta burası kendi mekânının tam tersi bir yer neresi olabilirdi sorusunun tam da cevabıydı. Herkesin tanıdığı pek çok kişinin mezarlığı burası. ‘’ Zincirlikuyu Mezarlığı.’’ Buraya ünlüler, siyasiler, edebiyatçılar, burada kimsesiz olmak ile en alakasız olan, yüzbinler hatta milyonlarca kişi tarafından tanınan, sevilen insanların kabirleri vardı. Anlatılacak hikâyelerde hikâye beğen. Tabi anlatırken ‘’ milletin bilmediği ne anlatabilirsin ki? ‘’ diye düşünmüştü hayalet. Ya da bir hikâye anlatmasa. Yani kurtuluşun bunda olmadığı belli. Bu dünyada yarım kalan bir işi var ise eğer ve bundan dolayı burada sıkışıp kalmış ise, bu yarım kalan işin kimsesizlerin hikâyesini anlatmak olmadığı belli. ‘’ anlattım da ne oldu? ‘’ dedi hayalet… Yaktı bir sigara agresif, bir haller bir tavırlar ile. ‘’ Evet size diyorum, anlattım da ne oldu? Hanginizin hayatına bir katkım oldu? Sizi geçtim kendime mi bir yararım oldu? Olmadı… ‘’ Sanki şimdiye dek anlattıklarını dinleyenlere, takip edenlere, instagramdaki canı takipçilerine serzenişte bulunuyor gibiydi. Derin bir nefes çekiş, öfkeyle burundan üfleyiş. ‘’ Halının altına süpürülmüş kabahatlerdir kimsesizler mezarlığı. Unutmak için fırsat yaratmak, unutmak için bahane yaratmaktır. Çünkü biten şeyler ilginizi çekmiyor, devam eden şeyler ilginizi çekiyor. Etsin, hep devam etsin hikâyeniz. Size dedim ki bakın burada yanlış gitmiş ve yanlış bitmiş hikâyeler var. İçte patlamış, ölümün kasvetiyle kurumuş gözyaşları var, anlatılmayan hikâyeler var. ‘’ Sırtını bir mezar taşına yasladı ve ayaklarını ileriye doğru ittirerek yere çöktü. Sigarasını attı ve saçlarını karıştırmaya başladı. Toz, pas, kurtçuk ve pire hayaletleri uçuştu havada. İmaj, karizma, tarz. Bunların hiç birisini düşünecek hali yoktu. ‘’ Bu sırtımı dayadığım mezar, size göstermiycem kim olduğunu yazıların olduğu yere dönmiycem, kim olduğunun önemi yok çünkü bu mezardaki kadının huzurunu öylesine hissediyorum ki…’’ Şöyle bir ardına dönüp baktı, gülümsedi. Mezar taşını sevdi. Sanki bir şey duymuş ve sevgiyle karşılık vermiş gibiydi. ‘’ Burada yatan kadın be… Hepinizden güzel yaşadı. Hepinizden renkli canlı güzel giyindi, yaşlılığında hepinizden gençti. Gençliğinde hepimizden yaşlıydı be. Hikâyesini dizelere döktü, dizeler melodilere yasladı sırtını aynı benim onun mezarına sırtımı yasladığım gibi. Hala kulağımda benim. Ya sizin? Peki ne oldu? Bu kadının hikâyesi bile unutuldu. Bu kadının şarkıları unutuldu artık.’’ Mezar taşını öptü verdiği rahatsızlıktan özür dilercesine. Bir sigara daha yaktı. ‘’ Ölüm tüm hikayeleri sonlandırıyor. Ama iyi, ama kötü. Ama mutlu ama mutsuz. İstisnalar var tabi ‘’ diyip kendini gösterdi. Hikâyesi sonlanmak bilmeyen, dünyanın hayal edilebilecek en çirkin Araf modelinde, dünyanın bizzat kendisinde Araf’ da kalan bir kimsesiz. Yaşlılığını göremeden ölüp giden, huzura eremeyen, ne yapsa beter eden, soruları cevap bulmayan bir garip… ‘’ Ama elbet her şey son bulur. Sonlarla yüzleşmekten kaçmaktır başkalarının sonlarından kaçmak. ‘’ ‘’ Saçmalıyorum ’’ dedi içinden. ‘’ Benim burada ne işim var? ‘’ Gözünden bir damla inci tanesi gibi ışıldadığı halde pis bir su damlası gibi görünen yaş süzüldü. Süzülüp gittiği yüzü yere düşüren, onu utandıran bir damla. ‘’ BENİM BURADA NE İŞİM VAR ‘’ diye haykırdı. Biraz önceki sessiz sedasız halinden, tam tornistan etmiş, isyankâr bir tavra bürünmüştü hepten. Kravatını yaka paçasını söküp atmak istercesine eliyle tutup savurdu. Bu mezarlığın daha önce pek şahit olmadığı huzursuz elektriklenmeler yayıldı etrafa. ‘’ Her şey bir hikâye olarak başladı, başlı başına kendi hayatım. Sonra bu hikâye sonlandı, ama işte buradayım. Kendi sonumu ararken size sonlardan bahsetmek istedim, sona erebilmek için. Güzel sonlar, mutlu sonlar, acı sonlar, kötü sonlar. Etrafımı sonlarla, varmak istediğim huzura istemediği halde varanlarla doldurursam belki olur dedim. Olmadı hala buradayım. ‘’ Başını gökyüzüne kaldırdı. Gözleri yukarıyı, cenneti, Tanrı’ yı arar gibiydi. Merhamet gösteren tarafından merhamet görmek için, buna nail olmak için yapılması gereken ona en ihtiyaç duyan kişi olmak mıdır? Yoksa kendini o hale getirmek midir? ‘’ Daha ne yapmamı bekliyorsun ‘’ dedi. ‘’ Ben zeka küpü değilim, sırları gizemleri çözebilen birisi değilim. Mesajları anlayamam eğer varsa bir yerlerde, alt metinleri çözemem. Ne yapmam gerekiyor bitmesi için. ‘’ Küçük kızı düşündü. ‘’ Şimdi kim bilir nerede, ne yapıyordur? ‘’ ‘’ Kaç yeni oyuncağı ile oynuyordur sıkılana kadar. Sıkılıp da onlar bir bok çuvalılarmış, bir sakatat torbasılarmış gibi atacak? ‘’ ‘’ Yarın manşetler ne olacak. ‘’ ‘’ Kimsesizler mezarlığına daha kaçı gelecek. Bunun derdi neden beni bu kadar geriyor? ‘’ Bir sigara daha yaktı. Histeri halinde ve fazlasıyla göçük durumda hissediyordu. Hislerinin tekinsizliği, yalnızlığının muhteşemliği ve bitmek bilmeksizin sonsuz bir çukura düşüyor olmanın hissi. ‘’ Keşke hiç buraya gelmeseydim ‘’ dedi. Kimsesizler Mezarlığından kaçtığından beri her ne yapmış olursa olsun, ‘’ keşke yapmasaydım ‘’ hissiyatıyla bitecekti zaten ve bunun farkında değildi. Ta ki o ana kadar. Omzunda bir ’’el ‘’ hissetti. Şefkatle dokunan, babacan bir el… Omzundan bir sıcaklık sanki bir kalbi varmış gibi göğsünün ortasına, ordan da sanki kanına karışmış gibi kalbinin atışıyla tüm vücuduna yayıldı, neredeyse dizlerinin bağı çözülecekti. ‘’ Evlât ‘’ dedi elin sahibi.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Erdem İlker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |