..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamım boyunca, ondan birşey öğrenemeyeceğim kadar cahil bir adamla karşılaşmadım. -Galilei
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > Fantastik Roman > Erdem İlker




26 Aralık 2023
Kimsesizler Mezarlığı 2. Sezon Bölüm 18  
18. BÖLÜM: EVLAT

Erdem İlker


18. BÖLÜM: EVLAT


:BIJ:
Zincirlikuyu Mezarlığına hoş geldiniz Gençler…

Hayalet umarım kimse görmez, yakalamaz der gibi kısık bir sesle açılışı yapmıştı. Yabancı sularda yüzüyordu, burası kendi mekânı değildi. Hatta burası kendi mekânının tam tersi bir yer neresi olabilirdi sorusunun tam da cevabıydı.

Herkesin tanıdığı pek çok kişinin mezarlığı burası. ‘’ Zincirlikuyu Mezarlığı.’’
Buraya ünlüler, siyasiler, edebiyatçılar, burada kimsesiz olmak ile en alakasız olan, yüzbinler hatta milyonlarca kişi tarafından tanınan, sevilen insanların kabirleri vardı. Anlatılacak hikâyelerde hikâye beğen. Tabi anlatırken ‘’ milletin bilmediği ne anlatabilirsin ki? ‘’ diye düşünmüştü hayalet.
Ya da bir hikâye anlatmasa. Yani kurtuluşun bunda olmadığı belli. Bu dünyada yarım kalan bir işi var ise eğer ve bundan dolayı burada sıkışıp kalmış ise, bu yarım kalan işin kimsesizlerin hikâyesini anlatmak olmadığı belli.

‘’ anlattım da ne oldu? ‘’ dedi hayalet…

Yaktı bir sigara agresif, bir haller bir tavırlar ile. ‘’ Evet size diyorum, anlattım da ne oldu? Hanginizin hayatına bir katkım oldu? Sizi geçtim kendime mi bir yararım oldu? Olmadı… ‘’ Sanki şimdiye dek anlattıklarını dinleyenlere, takip edenlere, instagramdaki canı takipçilerine serzenişte bulunuyor gibiydi.
Derin bir nefes çekiş, öfkeyle burundan üfleyiş. ‘’ Halının altına süpürülmüş kabahatlerdir kimsesizler mezarlığı. Unutmak için fırsat yaratmak, unutmak için bahane yaratmaktır. Çünkü biten şeyler ilginizi çekmiyor, devam eden şeyler ilginizi çekiyor. Etsin, hep devam etsin hikâyeniz. Size dedim ki bakın burada yanlış gitmiş ve yanlış bitmiş hikâyeler var. İçte patlamış, ölümün kasvetiyle kurumuş gözyaşları var, anlatılmayan hikâyeler var. ‘’
Sırtını bir mezar taşına yasladı ve ayaklarını ileriye doğru ittirerek yere çöktü. Sigarasını attı ve saçlarını karıştırmaya başladı. Toz, pas, kurtçuk ve pire hayaletleri uçuştu havada. İmaj, karizma, tarz. Bunların hiç birisini düşünecek hali yoktu.

‘’ Bu sırtımı dayadığım mezar, size göstermiycem kim olduğunu yazıların olduğu yere dönmiycem, kim olduğunun önemi yok çünkü bu mezardaki kadının huzurunu öylesine hissediyorum ki…’’ Şöyle bir ardına dönüp baktı, gülümsedi. Mezar taşını sevdi. Sanki bir şey duymuş ve sevgiyle karşılık vermiş gibiydi. ‘’ Burada yatan kadın be… Hepinizden güzel yaşadı. Hepinizden renkli canlı güzel giyindi, yaşlılığında hepinizden gençti. Gençliğinde hepimizden yaşlıydı be. Hikâyesini dizelere döktü, dizeler melodilere yasladı sırtını aynı benim onun mezarına sırtımı yasladığım gibi. Hala kulağımda benim. Ya sizin? Peki ne oldu? Bu kadının hikâyesi bile unutuldu. Bu kadının şarkıları unutuldu artık.’’

Mezar taşını öptü verdiği rahatsızlıktan özür dilercesine. Bir sigara daha yaktı. ‘’ Ölüm tüm hikayeleri sonlandırıyor. Ama iyi, ama kötü. Ama mutlu ama mutsuz. İstisnalar var tabi ‘’ diyip kendini gösterdi.
Hikâyesi sonlanmak bilmeyen, dünyanın hayal edilebilecek en çirkin Araf modelinde, dünyanın bizzat kendisinde Araf’ da kalan bir kimsesiz. Yaşlılığını göremeden ölüp giden, huzura eremeyen, ne yapsa beter eden, soruları cevap bulmayan bir garip…

‘’ Ama elbet her şey son bulur. Sonlarla yüzleşmekten kaçmaktır başkalarının sonlarından kaçmak. ‘’ ‘’ Saçmalıyorum ’’ dedi içinden. ‘’ Benim burada ne işim var? ‘’ Gözünden bir damla inci tanesi gibi ışıldadığı halde pis bir su damlası gibi görünen yaş süzüldü. Süzülüp gittiği yüzü yere düşüren, onu utandıran bir damla.

‘’ BENİM BURADA NE İŞİM VAR ‘’ diye haykırdı. Biraz önceki sessiz sedasız halinden, tam tornistan etmiş, isyankâr bir tavra bürünmüştü hepten. Kravatını yaka paçasını söküp atmak istercesine eliyle tutup savurdu. Bu mezarlığın daha önce pek şahit olmadığı huzursuz elektriklenmeler yayıldı etrafa.

‘’ Her şey bir hikâye olarak başladı, başlı başına kendi hayatım. Sonra bu hikâye sonlandı, ama işte buradayım. Kendi sonumu ararken size sonlardan bahsetmek istedim, sona erebilmek için. Güzel sonlar, mutlu sonlar, acı sonlar, kötü sonlar. Etrafımı sonlarla, varmak istediğim huzura istemediği halde varanlarla doldurursam belki olur dedim. Olmadı hala buradayım. ‘’
Başını gökyüzüne kaldırdı. Gözleri yukarıyı, cenneti, Tanrı’ yı arar gibiydi. Merhamet gösteren tarafından merhamet görmek için, buna nail olmak için yapılması gereken ona en ihtiyaç duyan kişi olmak mıdır? Yoksa kendini o hale getirmek midir?

‘’ Daha ne yapmamı bekliyorsun ‘’ dedi. ‘’ Ben zeka küpü değilim, sırları gizemleri çözebilen birisi değilim. Mesajları anlayamam eğer varsa bir yerlerde, alt metinleri çözemem. Ne yapmam gerekiyor bitmesi için. ‘’
Küçük kızı düşündü.

‘’ Şimdi kim bilir nerede, ne yapıyordur? ‘’
‘’ Kaç yeni oyuncağı ile oynuyordur sıkılana kadar. Sıkılıp da onlar bir bok çuvalılarmış, bir sakatat torbasılarmış gibi atacak? ‘’
‘’ Yarın manşetler ne olacak. ‘’
‘’ Kimsesizler mezarlığına daha kaçı gelecek. Bunun derdi neden beni bu kadar geriyor? ‘’

Bir sigara daha yaktı. Histeri halinde ve fazlasıyla göçük durumda hissediyordu. Hislerinin tekinsizliği, yalnızlığının muhteşemliği ve bitmek bilmeksizin sonsuz bir çukura düşüyor olmanın hissi. ‘’ Keşke hiç buraya gelmeseydim ‘’ dedi.

Kimsesizler Mezarlığından kaçtığından beri her ne yapmış olursa olsun, ‘’ keşke yapmasaydım ‘’ hissiyatıyla bitecekti zaten ve bunun farkında değildi.
Ta ki o ana kadar.

Omzunda bir ’’el ‘’ hissetti. Şefkatle dokunan, babacan bir el…
Omzundan bir sıcaklık sanki bir kalbi varmış gibi göğsünün ortasına, ordan da sanki kanına karışmış gibi kalbinin atışıyla tüm vücuduna yayıldı, neredeyse dizlerinin bağı çözülecekti.

‘’ Evlât ‘’ dedi elin sahibi.









Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın fantastik roman kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kimsesizler Mezarlığı Bölüm 1
Kimsesizler Mezarlığı 3. Sezon Bölüm 22
Kimsesizler Mezarlığı 2. Sezon Finali
Kimsesizler Mezarlığı Bölüm 10
Kimsesizler Mezarlığı Bölüm 7
Kimsesizler Mezarlığı 2. Sezon Bölüm 21
Kimsesizler Mezarlığı 2. Sezon Bölüm 19
Kimsesizler Mezarlığı 2. Sezon Bölüm 17
Kimsesizler Mezarlığı Bölüm 2
Kimsesizler Mezarlığı 3. Sezon Bölüm 26

Yazarın roman ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kimsesizler Mezarlığı 3. Sezon Bölüm 25

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Zaman Yolcusu [Öykü]
Gerçek [Öykü]
İbret [Öykü]
Yoksun [Öykü]
Selen [Öykü]
Coğrafya - Aşk - Kader [Eleştiri]
Muasır Medeniyete Erme [Eleştiri]
Ölüm ve İhtimaller Üzerine [Eleştiri]
Gerçek [Eleştiri]
Ölümü Unutarak Yaşamak [Eleştiri]


Erdem İlker kimdir?

Hakkımda bilmek istediğiniz her şey, duymak dahi istemediğiniz her şeyle birlikte bu hikayelerin, kitapların içine dağılmış durumda. Buraya onlarla alakalı damıtılmış bir özet çıkartıp yazmak sizi kolaycılığa yönlendirmek olur. Buraya gelenlerin tek bilmesini istediğim sizler için aldığım riskler. Karanlık hikâyeler anlatmak, garip öyküler yazmak, fantastik, gerilim ve korku dünyasında olmak zihni türlü düşünce yapılarına girmeye, olguları sorgulamaya, dünyayı ve hayatı başka bir gözle bakmaya itiyor insanı. Hem de metrobüse canhıraş bir şekilde binmeye çalışan magandanın arkadan çılgınca içeriye doğru itmesi gibi. Bunun sonucu olarak da ortaya hikâyelerle birlikte bazen monolog beyin fırtınaları da çıkıyor. İşte bu noktada ben, bizzat kendim, şahsım ve ötekilerim ile fikir birliğine vardığımız şu oldu. Bazı karalamaları, bazı hikâye ve kitapları paylaşalım ve ben olmayanlar da okusun. Okusun ve her kitap ya da hikâye ya da makale ile bir yolculuğa çıksın. Karanlık, kasvetli, içinde yabancı hissedip keşfetmeye bazen korkacağınız, bazen sabırsızlanacağınız dünyalara yolculuğunuzda kolay gelsin. Merakına engel olamayanları ve belasını arayanları tüm yolların kesiştiği o soğuk yerde bekliyor olacağım.

Etkilendiği Yazarlar:
stephen king, j.r.r tolkien, isaac asimov


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Erdem İlker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.