Dünyada insandan çok aptal var. -Heinrich Heine |
|
||||||||||
|
‘’ bir saniye bekleyin, şunu yazmam lazım. ‘’ Hayalet elinde cep telefonu ile birileriyle hararetli bir yazışma içindeydi. Aldığı cevapları okudukça kıkırdıyordu, sonra bi zahmet işini hatırlayıp ‘’ meşgulüm sonra şaapalım. ‘’ dedi ve telefonunu cebine koydu. ‘’ Burada olmaya bayılıyorum. ‘’ dedi şımarık bir ifade ile. Dinleyicilerine sanki dizi izliyorlarmış, en sevdikleri talk Show un yeni bölümünün başına geçmişler gibi muamele ediyordu. ‘’ Burası kimsesizler mezarlığı. Ben kim miyim, bir hayal et bakalım kim olabilirim? ‘’ İğrenç esprisini insanlar anlasın ve gülsün istiyordu. ‘’ anladın mı, bir hayal et, hayalet. ‘’ Kimse gülmedi… ‘’ Neyse, bugün size bir arkadaşımın hikâyesini anlatıcam. Ben anlatıcam çünkü kudreti olsa da şu mezardan kalkıp anlatabilecek olsa dahi anlatamazdı. Buraya etleri serildiğinde ağzının içinde maalesef bir dil yoktu. ‘’ ‘’ 27256. ‘’ Hayalet sanki tabela ile poz veriyormuş gibi yanına eğildi ve yüzünün yanına tabela gelecek şekilde bir süre öylece durup poz verdi. Mavi renkli tabelanın yazıları kabartma şeklinde boyutlu ve beyaz renkteydi. Tabelanın sopası da mezarın toprağına iyice saplanmış yerinden öyle kolay hareket edecekmişe benzemiyordu. ‘’ Gençler bu mezarda bir garip var. Bu hikâyemi dinlerken bu şarkıyı dinleyebilirsiniz arkadan. Şimdi bana söyletmeyin, kendiniz açın dinleyin en temizi. ‘’ Açtınız mı şarkıyı heh güzel, bu mezarda bir garip var işte. Adı... ‘’ Sanki ağzından kaçacakmış gibi elleriyle ağzını kapattı. Aslında bu sahneyi önceden planlamıştı. ‘’ Neredeyse adını söyleyecektim, adının bir önemi yok gençler. Adı Ayşe olsa ne olur, Fatma olsa ne olur. Fark yapmaz. O yüzden size isim yok... ‘’ Hayalet bir sigara çıkardı paketinden. Maltepe… ‘’ Pardon ya, kusura bakmayın, ben sizin gibi baba parası yemiyorum, ya da işi tıkırında falan değilim. Paramız buna yetiyor anladınız mı? Hem ben alıştım hafif, çok şey değil öksürtmüyor o kadar… ‘’ Sigarasını yaktı ve derin bir nefes çekti. Aslında hiç memnun değildi içtiği zıkkımdan, kendini kandırıyordu işte alıştım diye. ‘’ Bu kızcağız bir ana babanın ilk kızı olarak dünyaya geldi. Hiç kardeşi de olmadı. Çünkü temizlikçi olan annesi başka doğurmaya fırsat bulamadan cam temizlerken 6. kattan aşağı düşüp ölmüştü... ‘’ Gülecek gibi oldu ama gülmedi, ‘’ böyle ölüm mü olur lan. ‘’ dedi içinden. E olmaz olsun ama vardı. ‘’ Babası içine kapandı, karısını sevdiğinden değil de hani, bir alışkanlık diyelim. Herkesi eleştiren, cehennemlik ilan eden, kimsenin dinini, tarzını beğenmeyen bir herifti. Adını vermeyeyim de şimdi bir cemaattendi. Benden duymadınız. ‘’ Derin bir nefes çekti, telefonu titreşip duruyordu. Mahcup hissetti. ‘’ Çok pardon, çok özür dilerim. ‘’ diyip telefonu eline aldı ve karşı tarafı çaldırmaya başladı ‘’ ya bebeğim işim var ama dedim sana, yeni bölümdeyim bak hikâyeye başladım, ama olmaz ki böyle. ‘’ esine sert erkek tavırları vermeye çalışıyordu, sert ama kendisine yapılan yaramazlığı da mazur gören cinsten. ‘’ Tamam arıycam, tamam… Ben de seni... sensin o…. ‘’ Fingirdemesi bitince yüz ifadesini düzeltti, boğazındaki balgamları temizledi, ‘’öf sigara bitti yine haybeye’’ dercesine izmariti atıp yeni bir tane yaktı. ‘’ Neyse gençler nerede kalmıştım. Heh şimdi bu bizim kızcağız biraz büyüyünce tabi dini eğitimler, hatimler falanlar başlamış. Baskıcı aile, zorla din baskısı falan derken, bu kızda bir haller peyda olmaya başlamış. İçinde konuşan sesler varmış ve şeytanın sesini duymaya başladığına inanmış. Yahu diliyle söylemese bile nerde dinle alakalı bir şey geçse içinden bir ses ona küfreder olmaya başlamış içinde. ‘’ Telefonu yine titremeye başladı. ‘’ Yok gençler bu rahat vermeyecek. ‘’ diyip teli kapadı. Galiba o arada bir küfür etti ama tam duyulmadı. ‘’ Tabi kız baskıyla bile olsa sonuçta dindar, içinden en kutsallarına küfürler yağdıkça kahroluyor, sus susmaz, dur durmaz… Bir bilene danışmaya karar vermiş. Kurstan arkadaşının annesi pek bir hanım, pek bir bilgili diye bilinen biri olarak bilindiğinden, bir gün hiç alışkanlığı olmasa da arkadaşının peşine takılıp evine gitmiş. İlk fırsatta sormuş tabi. Kadın hemen kaynak göstererek şeytan vesvese yapar, içinden geçenden mesul olunsa cehennem insan dolar gibi bir şeyler söyleyip kızı yatıştırıp göndermiş ‘’ Kızın tabelasına baktı, ‘’ cahillik çok başka bir şey ‘’ dedi. Çöktü yere, çok ayakta duramıyordu sanki. Dizleri ağrıyordu. Gözleri de iyi görmüyordu. Demin ayağının dibinde bir fare dolaşmış görmemişti, şimdi ise farenin üstüne oturmuştu ama yine görmemişti. Fare hayaletin içinde olduğunun farkında olmadan biraz havayı koklayıp sonra mezarlığın karanlığında kayboldu. ‘’ Kızın durumu gitgide beter olmuş. Şeytan sesi duymak nedir, kızda sendrom var, küfretme sendromu. Taharet mi tuhuret mi ne, ben çok şey etmiyorum. İçinden ettiği küfürleri dışından da etmeye başlayınca tabi bu cinli diye başlamışlar hocalara götürmeye. ‘’ Sağ yanağıyla gülümseyerek ‘’ hıhh ‘’ yaptı. İçi acıyarak gülmek herhalde böyle bir şey oluyor. ‘’ Daha sonrası tabi daha da malum. Cinci hocalar genç kız bulmuş, adını cinliye çıkartmış durur mu? Vermişler coşkuyu. Kız derdini anlatamıyor zaten tacizlerden stres de tetiklemiş hastalığını üç lafından beşi küfür anasını satiym. Babası da düştüğü bu durumdan mustarip kırmış kafayı. Bir an önce ölürse belki amel defterine daha çok günah yazdırmasını engelleyip ahiretini kurtarabilirim düşünmüş o küçük beyniyle ve sonunda cinnet geçirmiş. Kızı götürmüş ormana, bağlamış ağaca, kalın bir sopayla önce bütün dişlerini dökene kadar ağzına vurmuş, sonra da dilini kesmiş. Dişleriyle dilini almış ama yanına bak ben burada şüpheleniyorum. Almasındaki amaç sözde ahrete bu pislenmiş dille dişle gitmesin, yani öldürürken kızına iyilik ediyor. Ama bana kalsa ceset teşhis edilemesin gibi bir durumda var bak... ‘’ Hayalet son cümlelerini tek kaşı havada söylemişti. Aptal bir ‘’ benden kaçmaz ‘’ edası takınmıştı yüzüne, hal ve hareketlerine. ‘’ sonra tabi kızı öldürdü, kendisi de kardeşinin yanına Almanya ‘ ya gitti. Şimdi kayıp ilanı veren olmadı mı bilmiyorum. Hısım akraba kızı Almanya ya gitti babasıyla, orda helal süt emmiş biriyle evlendi ordan da kocasıgil işi Afrika ya taşınınca dünyanın bir ucuna gitti biliyor. Kim neresinden uydurduysa artık. Ormanda bulunan ceset de tabi teşhis edilemiyor bir türlü, soluğu kimsesizler mezarlığında alıyor. ‘’ Hayalet yine tabelaya doğru eğildi, kızın toprağını sevdi. Eli toprağa dokunmuyordu ama belli ki kızın ruhaniyetine dokunuyordu. ‘’ Bu kızcağız, teşhisi konmamış bir hastalıktan mustarip oldu, bu da ölümüne sebep oldu. Kızın hastalığı değil kast ettiğim, onu bu kadere mahkûm edenin hastalığı tabii ki. Burada şimdi size dinden carttan curttan konuşacak halim yok gençler, ama şunu biliyorum olay bu değil, bu şekilde değil ölümden sonraki yaşam, ortamlar falan. Bu kadarını söyleyebilirim... ‘’ Başını öne eğdi, karışık toz pislik içindeki saçlarını karıştırdı, sonra da geri savurup derin bir nefes aldı. ‘’ Kız buraya geldiğinde dilsizdi. Hikayesini onun dilinden değil, kalbinden dinledim. Şunu bilin ki ölüler bile yalan söyler, ölüşleriyle yalan söylerler misal. Öldü sanırsın, intihar etmiştir, intihar sanarsın öldürülmüştür. Takdiri ilahi sanarsın ihmaldir. Ölüler bile yalan söyler fakat kalp yalan söylemez. Ben hikâyesini kalbinden dinledim... ‘’ Fare tekrar hayalete doğru gelince bu sefer fark eden hayaletin o bütün karizması anında paspas oldu. O pis kahverengi şişman fareyi görür görmez ‘’ fareeee, ıyy. ‘’ diye viyakladı. Yerinde zıpladı sövdü saydı. Fare tabi ne görüyor ne de duyuyordu onu. Gayet doğal ve kendi tercihleri ile hızlı hızlı ilerledi ve yine uzaklaştı görünürden. Hayalet eliyle makas işareti yapıp ‘’ buraları keselim şaapmayalım ‘’ dedi. ‘’ Kulağımı göğsüne dayayıp kalbini dinlediğimde bir genç kızın hayallerini, umutlarını, içindeki saf temiz inançları dinledim. Eh bu da formatımız olsun, size etlerinin serili olduğu kabre ruhu uzanıp dinlenmeye çekilmeden önce son söylediği şeyleri size onları ağzından ya da kalbinden söyleyeyim... ‘’ Bir sigara daha yaktı. Burası formatın vurucu yeriydi hayalete göre. Yüzünde herhangi bir şakacı ifade, yumuşak bir ifade yoktu. Sadece olduğundan çok daha vakur durmaya çalışan bir hayaletin takınacağı tavır ve ifadeler seremonisi gelip geçiyordu mimiklerinde. '' Bana dedi ki, abi ben gitmek istemiyorum. Benim daha yaşayacak bir sürü şeyim yok mu? Ben ne yaşadım ki, ne gördüm, ne tattım, böyle mi olacaktı? Ben daha hiç sevilmedim, birilerinin en sevdiği olmadım. Bir tatlıcı vardı beni zorla gönderdikleri kursun karşısında. Çıkışta eve giderken ordan pasta alırdım minik. Haftada bir, pek harçlığım olmazdı ama ona biriktirirdim. Son sefer gittiğimde bitmişti, içimde kaldı. Hep bu cinciler bitse, hasta zihnimden çıkan küfürler bitse, her şey iyi ya da kötü değil sadece normal olsa ve ben bir dilim pasta yesem diye hayal ettim son günlerde olmayacak mı? Ya anne olcaktım ben. Olmıycam mı şimdi... ‘’ Hayalet iç çekti, takım elbisesini bir duruşunu kravatını falan düzeltti. Artık kızdan bahsederken daha saygın görünmesi gerektiğini düşünüyordu. ‘’ Gençler ne diyeceğimi bilemedim. Kızın kalbi bunları söylerken yüzü bana nasıl bakıyordu tarif edemem. O kadar edebiyatım olsa zaten burada olup size çene çalıyor olmazdım. Kıza şunu diyebildim sadece, merak etme bazen en iyisini yaşar en kötüsüne gidersin, bazen tam tersi. Sen kötüyü atlattın, şimdi her şey daha iyi olacak. Uzan şöyle dedim ona, mezarını gösterdim ruhuna. Söylediğin şeylerin tamamı bir heves bir istek, gerçekleşmesiyle iç huzuru verecek şeyler değil. Uzan şöyle aradığın huzuru asıl burada bulacaksın dedim, ve uzandı. ‘’ Bir sigara daha yaktı… ‘’ Size söylemiştim, hikâyelerini anlatıp mezarına yatan ruhun daha sesi çıkmaz, ama onun çoktan sesini kesmişlerdi girdiğinde. Farklı bir durumu vardı. Bazen ona vaat ettiğim huzuru yaşıyor mu, yoksa hayal mi sattım öğreneyim diye gelip mezarına kulak kabartıyorum, tek duyduğum sessizlik…. ‘’ Derin bir nefes çekti sigaradan, üfledi ve telefonunu tekrar açmak üzere yan tuşuna basılı tuttu. Telefon büyüktü elinde zor tutuyordu. Açılmasını beklerken son sözlerini söyledi. ‘’ Sessizlik hikâye anlatmaz gençler, o yüzden çok başında kalamıyorum. Sessizliğe bende katlanamıyorum. Siz siz olun sessizliği dinlemeye kalkmayın, sessizliğe kulak kabartmayın. Yoksa o sessizliğin içinde bir şeyler duyarsınız ve duyduklarınız hoşunuza gitmez, hem de hiç. Benden söylemesi... ‘’ Sigarayı attı ve yine düşmanını ezer gibi ezdi. Telefon açılmayı başarıp kendine gelir gelmez bir ton mesaj geldi, inceden başı dertteydi anlaşılan. ‘’ Neyse gençler, size doyum olmaz. Görüşeceğiz, burada daha anlatılması gereken çok hikâye var. Tek sorun fazla zaman yok, benim için bile. ‘’ El sallayıp öpücük attı ve telefonu kulağına koydu hayalet. ‘’ ya bebeğim rezil ediyorsun insanı, kapattım evet kapattım, bir iş yapıyorum burada. Özür dilerim. Haklısın başlamadan halletmem lazımdı hadi yapma böyle. ‘’ Hayalet aniden irkildi, çünkü fark etti ki gitmeyi unutmuştu. Ne anlatmaya çağırdığı kitleye ne göstermekte olduğunu fark edince utandı ve yerin dibine girdi. Hayır utancından değil, hayalet kelimenin tam manasıyla ağır ağır yerin altına doğru girdi ve gözden kayboldu. Kimsesizler mezarlığı hayaletin gidişiyle tam manasıyla kimsesiz kaldığında kızın mezarından çok ufak, duyması çok zor birkaç ses ya da sescik, nasıl tabir edilir, bir mırıltı geldi sanki. ‘’ Ben de seni seviyorum canım, çocuklara annem bakar merak etme, hadi o minik pastalardan yemeye gidelim yine ‘’
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Erdem İlker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |