..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Sevgi ve Arkadaşlık > İsa Kantarcı




4 Ekim 2023
Kara Şimsek ve Kardeşleri  
İsa Kantarcı
Yağmur damlası Beni sevdiğini söyledi Sonra sağanak başladı bugün Domatesin de senin hakkında bir fikri var. Bir patates, bir ot parçası, bir yağmur damlası, bir kedi miyavlaması…


:IDG:
KARA ŞİMSEK VE KARDEŞLERİ


Yağmur damlası
Beni sevdiğini söyledi
Sonra sağanak başladı bugün

Siyah kedim odada doğuracaktı
Kutuların arkasına girdi
Çok sinirlendim
Bağırıp çalışmaya başladım
Oklavayla onu oradan çıkarmaya çalıştım
Direndi, epey direndi oradan çıkmamak için kararlıydı
Ben de direndim ve oklavayla dürttüm onu
Keşke yapmasaydım


Birkaç gündür kara kedim Boncuk ortalıkta yoktu
Hiç yapmazdı
Günler geçiyordu ve ben gelmediği için üzülüyordum
Bir yere gidip doğurduğunu düşündüm
Bir hafta geçti herhalde
Çok uzun geldi
Kedim geldi.
“Yavrular nerde?” diye soruyordum ona.
Eve, balkonuma gelip gitmeye başladı eskisi gibi, kedi maması, salam veriyordum ona.

Bir gün güvercin kümesinin önündeydim.
Kedim Boncuk ağzında bir şeyle geliyordu bana doğru bahçeden. Ağzındaki şeyi fare sandım.
Hayır; yavrusunu getirmişti.
Yavruyu ağzından aldım.
Odaya getirdim.
Selenin içine koydum yatağımın ayak ucuna.
ve diğer yavruyu getirdi. İlk gelen leopar gibi desenliydi, rengi koyuydu. İkinci yavru simsiyahtı,
üçünü gelen leopar desenli gibiydi yine, dördüncü yavru alaydı. Birden dört yavru kedim olmuştu, sevinçliydim. Ve ağır sorumluluk, dertli geceler başladı.
İlk getirdiği yavru cansızdı, “ölecek” dedi bizimkiler, ilk getirdiği yavru öldü, ala yavrunun gözünde gençlik hastalığı vardı. Veterinere gitti, krem
Damla… ufacık kreme 100 lira verdim.
Haram olsun!

Baktım anne yavruların boklarını yalayıp yutuyor.
Bir gece anne kedi selenin dışında yatağımın üstünde miyav edip edip duruyordu; uyuyorum, kaç gecedir böyle yapıyordu ve anlam veremiyordum; sonra anladım ki; “yavrulara çıkın oradan, ayaklanın, yanıma geldin” mesajı veriyormuş. Oysa anne kedi anneliğe dair hiçbir eğitim almamıştı, şaştım.
Yavrular sele içinden çıkma savaşına başladılar, sürünüyorlardı ve sele dışına bir iki bir iki çıkmaya başladılar.

Bin bir emekle… 2 aylık oldular.
En büyüklerinin adını “Deli Bekir Demir” koydum, en uzun ve iri olandı.
Ala yavrunun adını (kör oldu) “Zor” koydum sonra “Ruhi, Nuri.” Siyah yavruya ise “Kara Şimşek” adını koydum, sonra yıldırım gibi hızlı olduğunu fark ettim. Salam vermek için; “pisi pisi” dediğimde yıldırım gibi hızla geliyordu, şaşıyordum, diğerleri daha yeni uyanırken o yanımda bitiyordu, siyah ve en büyükleri kapışıp duruyordu, abi kedi siyaha sert giriyor, siyah kedi bağırıp kaçıyordu zorda kalınca. Sonra iş değişti, siyah üstünlüğü ele geçirdi, çok zekiydi, akıllıydı, ne yapacağını biliyordu, usta bir kedi gibi hareketler sergiliyordu, usta bir kurt gibiydi, bir vahşi kedi gibi hareket ediyordu, onda bir yetkinlik vardı, sanki her şeyin eğitimini almıştı önceden, olgun bir kedi gibi hareket ediyordu. Abisi genelde kuyrukla oynamayı severken o kuyrukla hiç uğraşmazdı, kavga esnasında saldıracağı tespit edip hücum ediyordu, korkusu yoktu. Yemek yerken hırlardı kardeşlerine göz dağı verirdi. Bir keresinde kedilere parçaladığım salamı veriyordum. Salam parçalarından biri Deli Bekir’in önüne düştü, kedi onu alacağı sırada Karam Şimsek atıldı ve yedi salamı ve ben ikinci salamı atmıştım, Kara Şimsek o salamı da yerken abisi mal mal bakıyordu. Bu beni güldürdü. Siyah yavru kedi sürekli beni takip edip zihninde notlar alıyor, yaptığım işleri inceliyordu, bir kere kuş kümesine girdim, farkında değilim içeri girmiş, kuş havalandı, Kara Şimşek kuşu yakalamak için fırladı ve sıçradı. Kuştan korkar yavru kediler; korkmamıştı. Denizliğe çay bardağı bırakıyorum, tırmanıp gelip çay bardağını kokluyor. Sürekli bir araştırma yapıyor dedektif gibi.
Gelelim Nuri adındaki kör kediye. Sanki görüyormuş gibi bir teknik geliştirdi, balkon duvarını takip ediyor başıyla. Eşyaları takip ediyor burnuyla, kafası hafif değince yönünü buna göre belirleyip ilerliyor, hemen duruyor, kafasını, koku duyusunu kör bastonu gibi kullanıyordu, diğerlerinden geri kalmıyor, oyun oynuyor, zıplıyor; ama çoğunlukla Deli Bekir ve Kara Şimşek ikili takılıyor. Nuri de onların arasına karışmaya çalışıyor, karışıyor da.

Balkona kafes teli çektim ki kedileri çalmasınlar, kediler yola atlamasın diye.
Kara Şimşek anneden görmüş olmalı ki denizliğe çıkmak istedi, tel bariyeri engel oldu, aldım onu oradan, orada bir boşluk vardı, oraya hemen bir çivi çaktım. Kara Şimşek tekrar aynı yere atladı, ileri gidemeyeceğini anladı, aşağı düştü.

Derken kara yavru kedim kayboldu. Gidip arayamadım. Ertesi gün fırsatım oldu, fotoğrafçı arkadaşa sordum, “karşıya geçmek istedi, araba ezdi, tam başından ezdi, şuraya attım, sonra kokar diye çöpe attım.
En sevdiğim kedim aşırı güvenin, korkusuzluğun bedelini canıyla ödedi.
“Orospu çocukları buradan 70, 80’le geçiyorlar.”

Sonra…
Deli Bekir ve kör kardeşi… artık birlikte takılmaya başladı. Oyun oynuyorlardı, çok ilginç bir şey oldu, abisi kardeşinin kör olduğunu anlamıştı, onunla oyun oynayabilmek için ufak mırıltılar çıkarıyordu ara ara, şöyle der gibi: “Hey kardeşim bak bana!”
“Ben buradayım!”
“Kardeşim geliyorum!”
“Kardeşim kaçtım!”
“Kardeşim şu tarafa koşuyorum, takip et!”
Küçük, kısacık mırıltılar, işaret fişeği gibi.

Vay be, 2 aylık kedi kardeşiyle oyun oynayabilmek için ona sesiyle mesaj yolluyor, ses vermese kardeşi ne tarafa gideceğini, ne yapacağını bilemeyecek. Kardeşine bir pusula veriyor sesiyle.

Kara yavru kedimi kaybetmenin acısını yaşıyordum.
Ve; “Allah verdi Allah aldı” dedim, öteki dünyada benimsin…ama…korkusuzluk…böyle yapmamalıydı…balkondan uzaklaşıp diğer evin bahçesine girmemeliydi, hatalısın yavrum.


Ve bu gece kedilere kıymalı bir yiyecek verirken…baktım abi kedi yiyecekten büyük bir parça alıp hırladı, kaçacak gibi öteki tarafa yöneldi. Mal kaçırıyordu sofradan, yiyecek.
“Ne biçim abisin, s.kerim abiliğini!” deyiverdim sinirle.
Bir tokat indirdim; zararsız,

Kara Şimşek
Öldüğünde hiç ağlamadım
Ama şimdi durum başka…

Bambaşka bir kediydi, bir sihri vardı
Bana beni sevdiğini söylemişti
Artık bunlarla, anılarıyla idare edeceğim
Ölene dek ve öteki dünyada buluşacağız!

Diğer bir kedim de doğururken ölmüştü
Hep kötü şeyler olacağını hatırlardım
Ama çok çabuk oldu bu kez
Çok işi bilen bir kediydi
Jack London romanları gibiydi.


Yağmur damlası
Beni sevdiğini söyledi
Sonra sağanak başladı bugün

Domatesin de senin hakkında bir fikri var.
Bir patates, bir ot parçası, bir yağmur damlası, bir kedi miyavlaması…






Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sevgi ve arkadaşlık kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dağ Köyünde Kız Kardeşler (Burma Kadayıf)
Atlar ve İnsanlar (Aşıklar İçin)
Dağıın Atmosferine Kapılan Kızlar
Dindar Kızın Kendini Arama Çabaları
Zor Durumlarda Karakterini Koru
Bir Kızla Bir Erkeğin Dostluğu
İstanbul Sözleşmesi
Bazı Kızlar Çok Değerlidir
Siyah Yavru Sokak Kedisi
Sevgi ve Arkadaşlık Hikayesi

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Azmi, Bir Kadın, Bir Çocuk, Bir Bebek
Şeftali Bahçesinde
Genç Kızların İç Dünyası ve Dışardakiler
İyi Kızlar Severken
Yıl 3050 Türkiye
Yıldız Adam Hatırası
Zengin Kız ve Tesisatçı Çırağı
Demir Kafes Kızları
İlk Aşk
İki Yalnız

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Göğsümde Ateş Böceği Gibi Parlayacak [Şiir]
Şimdi Yak Bir Sigara [Şiir]
Bir Kadının Gelişim Süreci [Şiir]
Remzi [Şiir]
Rüya Tarlasında Bitmiş Bir Kız Gördüm [Şiir]
Sahil Olduklarını Hatırla [Şiir]
En Güçlü Yerin [Şiir]
Seni Mutlu Edeceğim [Şiir]
Birds And Girls [Şiir]
Kapı Açan, Cebrail [Şiir]


İsa Kantarcı kimdir?

yazar

Etkilendiği Yazarlar:
jack london


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © İsa Kantarcı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.