Herkes aynı notayı söylediğinde uyum elde edilmiş olunmuyor. -Doug Floyd |
|
||||||||||
|
Fazla sevmeyeceksin hiçbir şeyi, kaybedersin, yıkılırsın… Kış ayları. Yağmurlu, soğuk, puslu bir hava, gıcık bir hava. Balkona çıktım sigara içmeye. Odada sigara içmeyi bıraktım. Nasıl? Cami hocası var, dostum, çok fakirlik görmüş, çok acı çekmiş bu yüzden, çok dua ettim diyor, Allah’ım beni bundan kurtar diye, sen de dua et diyor bana. İnsana inanmayı, Allah’ı sevdiren incelikli, iyi kalpli biri. Öte yandan sevdiğim birçok amca da cami hocası yüzünden camiye gitmeyi bıraktığını söylemiştir bana. Dostum hoca bana diyor sigarayı bırak, öteki geliyor bırak. Tabi bırakacağım yok, sonra bana bir tiksinti, bir şey geldi, artık odada sigara içmeyeceğim, asla, ve o günden sonra odada tek dal sigara içmedim, içmek isteyene de dışarıda iç dedim. Sigara yaktım, böyle ve binlerce bunun gibi havada insanın beyninde güzel düşünceler, fikirler olmasa yaşamak imkansızdır. Ben sokağı seyrederken gözüme siyah bir şey takıldı, siyah yavru bir sokak kedisi, çok ufak, 2 aylık, bilen bilir 2 aylık kedi çok ufaktır, apartman dibinden çevik, vahşi ve süratle gidiyor, tüyleri uzun. Hayret ettim, ölür herhalde, yiyecek arıyor türünden düşünceler geçti beynimden, ışık gibi geçti gitti kayboldu. Bu kediyi sürekli görmeye başladım. Bu kedi benim olsa diye düşündüm, ne mümkün, çok vahşi, çok ürkek, deli gibi ürkek, her şeye karşı böyle, çok uyanık. Diğer kedilerin, hatta büyük kedilerin atlamadığı, çekindiği duvarlardan atlıyor, rüzgar gibi, mermi gibi, ok gibi, korku nedir bilmiyor. Çok azimli, çok hızlı, çok çevik. Balkona sokak kedileri için mama koyarım, bu siyah kedi de gelip yemeye başladı, onunla konuşmaya başladım, “ne güzel şeysin sen…” Bebek, çocuk sever gibi. Tabi bu arada kedi büyüdü, üç aylık oldu. Ben onunla konuşurken sırt tüylerini kabartmaya başladı, bilirsiniz, kedi sırt tüylerini kabartır, titret sırtı, sevildiğinde. Beni sevdiğini anlayınca ona olan sevgim daha da arttı. Tatlı sarı gözleri var. Bebek gibi bakışları var. Bugün 17 ocak 2022 Pazar, karlı bir gündü, sulu kar, pazara gittim, ellerim soğuktan uyuştu dondu, bu esnada anahtarı çantadan çıkarıp kapıyı açamamak deli etti beni, içeri girmeden bir sigara içeyim dedim, ellerim iflas etti, sigarayı ağızlık kullanmadan asla içmem, ağızlık cepte, onu çıkaramıyorum, deli oldum, eler iflas ve ben pes etmedim, sonunda başardım sigarayı yaktım, az içip bıraktım. Siyah kediyi fark etmiştim sonra, ona bir parça tavuk vereyim dedim, bunu kendime nasıl alıştırırım? Saf yabani hayvanlarla fotoğraflar çeken genç adam önce onlara yiyecek verip kendine alıştırdığını söyledi, bu taktiği uygulayayım dedim, tavuk parçasını uzattım, gelmedi, tavuğu pencere önüne koydum, sonra baktım ki tavuğun pencere kenarında olduğunu anlamış, oraya gitmeye çalışıyor, vay be, benim bütün hareketlerimi analiz etmiş, tavuğu oraya koyduğumu görmüş, ben sanıyorum haberi yok. Tavuğu ona uzattım, kaçmadı, yanaştı, alır almaz da kaçtı gitti öteki tarafa. Bu ufak siyah kedi…öte yandan bizim bakıp büyüttüğümüz bir anne ve üç yavrusu var, sokak kedisi. Gözü kör ve büyüttüğümüz yavru kedi kayboldu, biri alıp gitti kesin. Şu üç yavru kedi, karınları şiş, sırtları pek, uyuşuk gibiler, annelerinin götünden ayrılmazlar. Gidip tek başına yiyecek aramak meselesini henüz çözmüş değiller. Ama yavru siyah kedi başka bir alem. Tam bir çılgın. Korku nedir bilmiyor, ya be bu duvardan atlamayayım, çok yüksek, bir şey olur diye düşünmüyor. Tavuğu yedi bitirdi, başka arıyor, güzelim daha yok, kalanı sarı kedim yiyecek. Bir baktım, tavuk kümesi üzerinden atlayıp balkon duvarına geçti, duvardan aşağı fırladı. Hiçbir kedi bunu yapmaz, asla, büyük kediler bile oralardan asla atlamadı, bir sürü kedi gelip gider balkonuma, onlar bir kedinin bıraktığı koku izlerini takip edip benim balkonda yiyecek olduğunu anlıyor, bu kokulardan bir rota, karayolu, harita gibi. Ana! Diyorum, la bu kedi burada yiyecek olduğunu nerden biliyor, sonra dedim, koku izlerini takip ediyorlar. Yavru siyah kedi balkon üstünde pinekliyordu, benim iri erkek kedim geldi, koca kedi yavrudan çekindi, geride, ama yavru siyah kedi korkmuşa benzemiyor. O an yavru kedi benim sarı kediye miyav dedi, aylardır ilk kez sesini duydum, bu gece. Mama veriyorum, yiyor, yemeden önce dikkatli, çok dikkatli seslere, kulaklar oynuyor, pıt pıt ediyor, başını çevirip kaldırıyor, araç geçiyor, kulak kesiliyor, kedi enerjik, çılgın gibi enerjik ve dikkatli. Bu kediye bakmak beni mutlu ediyor, bir de onu kucağıma alırsam süper olacak, büyüttüğümüz kedileri ya araç eziyor, ölüyorlar, (2 tanesine böyle oldu, benzersiz bir acı..ağladım.) ya biri alıp başka yere bırakıyor, kedi düşmanı olduğu için…kedilerin başına bir hal geliyor…yavruyken alıp baktığım ve bir süre de yeğenimin evde baktığı sarı kedi… 4. Kattan düştü…ölmedi…hiçbir arıza çıkmadı…şans…araç çarptı…yaralı kurtuldu…şart. Kedini biri psikopat…gelir bizim kediyi döver iyice..pataklar yaralar…gider..gece ve sabah karanlığında kedi çığlıkları duyar, sokağa çıkar o psikopat kediyi bekleriz..bizim sarı kedi de öyle dövüşken değil…kaçıyor, gidiyor bir yere, sonra geliyor, çok zeki, saklanıyor, evin bir yerinde saklanıyor, saksı diplerinde…bazen bunu yapıyor…ha, bu arada sıçan yakalama uzmanı, çok zekidir, keyfine düşkün, bazen çok sinirli olur, dokunursun, eline dalar. Garip huyları vardır, odaya girer, içeri, salona gitmek ister, yalvarmaya başlar bana, kapıyı aç diye, öyle yalvarır ki kalkar kapıyı açarım, salona geçer, annem kızar tabi buna, salon yasaktır ona. Ben kedici biriyimdir, bu sarı kediyi alıp büyütmeye başladım, bu sırada bizimkiler başka bir kedi buldu, onu ben aldım, sarı kediyi de yeğenime verdim, evde bakmaya başlamıştı, arada salıyordu gezsin diye, çıkar beni diye etrafı dağıtıyordu, abim kediyi hiç sevmezmiş, kedi sıçan yakalayıp getirmeye başlayınca abim kediyi sevmeye başlamış, kediyi işe yaramaz varlık olarak görüyormuş demek ki. Ama bu vahşi kara kedi başka. Onda bambaşka damar var, kesin benim için yaratılmış, kedi olarak yaratılmak isteseydim, bu kedi olmak isterdim. Karanlık düşünceler başını sarmış, umut verici tek gelişme yok, hayatım yerinde sayıyor diye düşünüyorsun, tek dost yok, yaşamak acı veriyor, zor ve katlanılmaz, sahilde sigara içip dön eve, başka bir şey yok, geliyorsun eve, kedi orada, onu okşuyorsun, sabah uyanıyorsun, kedi orada, ya da gece uyuyorum, yoğun uyku esnasında, üstümde battaniye, o da ne, bir şey var orada, kedi kucağımda yatıyor, döneceğim, tutup kaldırıyorum onu, alıp öteki tarafa koyuyorum, bir yanlışlık yapsam altımda ezilecek, onlarca yüzlerce gecem kaybolan o kediyle geçti, onu öyle büyüttüm, onu bağıra bağıra sevdim, ona kötü sözler söyleye söyleye büyüttüm (argo) Ona ruhumu, ona kalbimin derinliklerindeki en güzel şeyleri kattım, ona en güzel titreşimleri ektim. Ama azıp erkek olunca dişi kediler peşine düştü, iş değişmeye başladı, sokaklardan eve gelmez oldu. Kimsem yoktu, kucaklayacak kimsem yoktu, onu kucakladım, onu bağrıma bastım, o müthiş bir arkadaştı. Zaman ne çabuk geçti, göz açıp kapayana kadar ve rüya bitti. Yazar Charles Bukowski de kedicidir, kediler evde daktilo masasında orada burada gezer, sıçarlar şiirler üstüne, yazar ellemez kedilere, kediler istediğini yapar, ben kediye kızarım yemek kabına dalınca, o yazar aklıma gelince…ne zarif adammış. Kedi eğitimi de hiç bilmem ama kediyle anlaşırım, sarı kedim yemek kaplarına dalıyordu, bir seferinde yine öyle yaptı, bir kolumla onu süpürüp aşağı attım, bunu otomatik olarak yaptım, o günden sonra asla yatakta yediğim yemek kabına atlamadı, aşağıda bekledi, orada nöbet tutmaya başladı, ben de ona yemeğini vermeye başladım, dağda keçileri eğiten adam anlatıyor, yemek vereceği zaman belli bir sesi çıkarıyor, keçiler böylece yemek zamanı olduğunu anlıyor, kediler de böyle, kedi dışarı çıkmak istiyorsa, miyavlar bekler kapı önünde, tamaaam, tamam diye ona yanıt veririm, ne vakti geldiğini ona belli cümlelerle anlatırım, bu cümleler değişmez. Bir keresinde yatağımda oturuyordum odamda, dışarı çıkmak istiyorum; ama kararsızım, çıksam mı çıkmasam mı, öne doğru eğiliyorum, yok, kalıyorum, bir ara gözüm kediye takıldı, kedi de öne eğiliyor, benim ne yapacağımı hissetmiş. Arada onu kızdırıyorum, o da başımı yaklaştırıyorum, gözüme yüzme pençe atıp ısırıyor, fena can yakıyor. Kedi moral verici muazzam bir varlık. İyi ve güzel insanlar evlerinde kedi bakar, sokak kedilerine. Uyuyorum, tam göğsümde yatıyor, kalkıyor, yer değiştiriyor, buzdolabı üstüne çıkıyor, gardırop içine giriyor, pc masası üstünde çıkıyor, kalorifer peteği üstüne çıkıyor. Fazla sevmeyeceksin hiçbir şeyi, kaybedersin, yıkılırsın. Ama ne yapayım, ne edeyim, onu okşayıp onunla konuşmak dakikalarca, kulağını ısırmak mesela.. Müthiş motive edici. Bombok bir hava, soğuk, acı soğuk. Kedi orada pırıl pırıl gözlerle sana bakıp kafasını sana sürtüyor, kafanda karanlık kalır mı, tek çirkinlik hissetmezsin, arınırsın. Bebek kafası gibi olur kafan. Ama nedir… Fazla sevmeyeceksin hiçbir şeyi, kaybedersin, yıkılırsın. Kırda, dağda bir ağacın gölgesi gibi ışısın ruhum, orada yaşasın benliğim sonsuza kadar… Not: Cins kedi almayı asla istemem, sokak kedileri dururken asla! 16 ocak 2021 pazar İsa Kantarcı
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © İsa Kantarcı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |