..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Bazen bir mısra yaşamı değiştirir." -Kafka
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yapıtlar > Yûşa Irmak




24 Ağustos 2022
Budalalık Nedir, Nasıl Keşfedildi?  
Yûşa Irmak
Edward Said, “Şarkiyatçılık”ta, “bilginin yozlaşmasına ve insani çabanın beyhudeliğine ilişkin bir çeşit ansiklopedik güldürü romanı olan “Bilirbilmezler”de Gustave Flaubert’in, 19. yüzyıl Burjuvazisinin kendi eşitleştirici yetersizliklerinin, sıradanlıklarının acemi kurbanları haline getiren o hayal kırıklığına uğratıcı deneyimlerinin bütününü ele almıştır.


:EGC:
Edward Said, “Şarkiyatçılık”ta, “bilginin yozlaşmasına ve insani çabanın beyhudeliğine ilişkin bir çeşit ansiklopedik güldürü romanı olan “Bilirbilmezler”de Gustave Flaubert’in, 19. yüzyıl Burjuvazisinin kendi eşitleştirici yetersizliklerinin, sıradanlıklarının acemi kurbanları haline getiren o hayal kırıklığına uğratıcı deneyimlerinin bütününü ele almıştır.


Bouvard ve Pécuchet, bu iki “zavallı salak” romanı Türkçeye çeviren Tahsin Yücel’in de dediği gibi, yarı aydın tipinin en kötü örneğini sunarlar, çoğu zaman; bilginin her türlüsünü eşdeğerli olarak görür, düzeysiz yapıtlarla gerçek araştırma ve düşünce yapıtlarını aynı kefeye koyar, hatta daha çok düzeysiz yapıtlardan yararlanırlar. Her şeyden önce beylik bilgilere, ucuz genellemelere bağlanarak sorunun özünü gözden kaçırır, konuların yüzeyinde çelişkiden çelişkiye sürüklenip dururlar…

Flaubert’in, Bouvard ve Pécuchet’yi Aydınlanma’nın bilgi konseptini ve “Ansiklopedi” düşüncesini eleştirmek için kurguladığını biliyoruz. Edward’ın “bilgiyi az çok doğrudan doğruya yaşamaya, uygulamaya çalışmaktan yola çıkarak, eleştirellikten uzak bir biçimde bir metinden diğerine bilgi aktarmakla yetindiklerini” söylediği o iki “Zavallı Salak” da kısaca; Bouvard ve Pécuchet sıradanlık, bayağılık ve aleladeliği tipleştirirler. Basmakalıp düşünceler, yerleşik fikirler, harcıâlem görüşler! Bouvard ve Pécuchet’nin tam olarak özü bunlardır.

Milan Kundera’nın unutulmaz eseri “Roman Sanatı”nda ise o basmakalıp düşünceler, yerleşik fikirler ve harcıâlem görüşler, “budalalık” diye tanımlanır. Kundera’nın “budalalık”ı Gustave Flaubert’in, “Bouvard ve Pécuchet’nin yazarı Gustave Flaubert’in keşfettiğini” söyler. Kundera’ya göre, budalalık Flaubert’in romanlarında varoluşun “olmazsa olmaz” bir parçasıdır. Madame Bovary’nin kahramanı Emma Bovary’nin hayatı, budalalıkların bir çeşit tarihidir. Budalalık, Emma’yı ölene kadar takip eder. Hatta ölüm döşeğindeyken bile başucunda, tıpkı Bouvard ve Pecuchet gibi, “iki budala” vardır. Birisi Eczacı Homais diğeri de Bournusien! Zavallı Emma, ölürken bile bu iki salağın budalalıklarından kurtulamamıştır.

Kundera’ya göre, Freud’un ve Marx’ın en sarsıcı düşüncelerinden bile önemli olan bu keşif; bayağı, basmakalıp ve yerleşik düşüncelerle dünyayı anlamaya ve yorumlamaya çalışanların yani budalalıklarının da keşfidir. Kundera da diyor ki; Gustave Flaubert müthiş bir tutkuyla çevresindeki insanların akıllı ve uyanık görünmek için ortaya koydukları klişeleri derleme işine girmişti. Üstelik derlediklerini 1850’lere doğru bir sözlük biçiminde bir araya getirmiş ve “Yerleşik Düşünceler Sözlüğü” (Le Dictionnaire des Idées Recues) adı altında kitaplaştırmıştı! Söz konusu sözlüğü, Türkçeye çevirenlerin önsözünde dile getirdikleri gibi; “Sözlük, beklenen tanımlar değil de bunların yerine geçen ve gerçek tanım süsü verilmiş karışıklıklar, yargılar, halk arasında yaygın olan yanlış kanılar, saçmalıklarla” doludur. Flaubert, hınzırca bir tavırla gerçekleştirmeye çalıştığı amacına ulaşmış gibidir: “Okur bu tanımları hiç çekinmeden benimsesin mi, bunlara katılsın mı, yoksa kuşkuyla mı yaklaşsın, bilemez! Çünkü, Jean-Paul Sartre’ın Flaubert üzerine yazdığı o ağır incelemenin adı “LIdiot de la Famille” yani “Ailenin Budalası” olarak biliniyor.

Bayağı, yerleşik, harcıâlem düşünceler veya şık sıradanlık! Flaubert’in kavurucu bir öngörüyle ortaya koyduğu gibi, budalalık, her şeyin önceden verilmiş, sakız gibi çiğnenmiş, alelade sloganlarla dünyayı, toplumu ve insanları anlamaya çalışma çabasından başka birşey değildir.

Konu ile ilgili Hilmi Yavuz’un “Budalalığın Keşfi” adlı kitabı okuyunca insan, Bouvard ile Pécuchet, Homais ile Bournusien gibi insanların çevremizde ne kadar çok olduğunun farkına varıyor…

Bu insanların ellerinde kendilerinin derledikleri “Yerleşik Düşünceler Sözlüğü” ile konuşup, düşünen(!) ve yazan Bouvard’lar, Pécuchetler’dir daha ötesi yok!

Bunlar bu ülkenin, televizyon ekranlarında, edebiyat dergilerinde, gazete köşelerinde, politikada, hatta ve hatta sosyal yaşamlarımızın içine kadar sızmış bir parazit gibi yaşamaya devam ediyorlar maalesef.

Son söz olarak Dostoyevsky’nin Budala’sı ile değil Flaubert’in budalaları ile yirmi birinci yüzyıla girdiğimizi söylüyor kıymetli hocamız Hilmi Yavuz… Evet, sanıyorum yirmi ikinci yüzyıla da aynı durumun belki de daha beteri versiyonları ile gireceğiz galiba…

İşin güzel tarafı o asrı biz göremeyebiliriz, ama görecekler için bu yazının burada, durması gerektiğini düşünüyorum…

Kalın sağlıcakla…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yapıtlar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Eşek Edebiyatı
High – Rise (Gökdelen)
Yabancı Gözüyle Türkler
Eski Kitaplar Neden Okunur?
Batılı Şiiri Bize Nasıl Sevdirdiler?
Körleşme
Mihr ile Mâh
El Ruido de Las Cosas Al Caer (Düşen Şeylerin Gürültüsü)
Uzak Nasıl Yakın Edilir?
Şiirdeki Roman…

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
O Kelime!
İstanbul’u Düşünmek
Geçmişi Geçmişimiz Olan Şehir: Bosna - Hersek
Kaygı ve Endişe İnsanı İnsanlıktan Çıkartır
Ruhu Vurgun Yemiş Dalgıçlar
13 - 14 Yaşındaki Kız Çocukları Hakkında…
Abdülhamid, Abdülhak Hâmid ve Karındeşen Jack
Ezberlerin Bilimsel Kılıklısı Bir Felakettir
Gidene Yol, Kalana Yer Vermek
İşlenmemiş Cevherler Ülkesi: Türkiye

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Geldim [Şiir]
Bir Hicran Nağmesi [Şiir]
Sakin Bir Acı [Şiir]
Sözün Çiçeği [Şiir]
Sevgiliye Hasretle [Şiir]
Geceye Kâside [Şiir]
Benimle Ölür Müsün? [Şiir]
Gözbebeği Turşusu [Şiir]
Beste-i Nigar [Şiir]
Bilemezsiniz [Şiir]


Yûşa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aşığı! Yayıncı, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.