Ben bir dünya yurttaþýyým. -Sokrates |
|
||||||||||
|
Þimdi saat sabahýn dördü. Hava sert. Rüzgar esiyor. Ha yaðdý yaðacak bir hava var gökyüzünde. Balkonum soðuk, bu soðukluk sanki onu hüzünlendirmiþ, hani bir þeylerden korkup çekiniyormuþ gibi bir ruh haline bürümüþ… Hayýr! Mevsimin bahar olmasýndan kaynaklanmýyor bu. Kar kýþ içinde de iyimserlik ve yaþama sevinci duygularý ýþýklanabilir, gösteriþle deðil, sýcak bir tevazuuyla bu mümkün. Zira böyle havalarda bedeniniz üþüse de yüreðiniz içten içe ýsýnýverir. Ýstanbul’a ilk geldiðim yýllardan beri bu þehir hep böyledir. Örneðin kýþ gecelerinde perdeyi aralayýp etrafa þöyle bir göz gezdirince içim ýsýnýrdý… Ýstanbul, Beþiktaþ’tan, Küçükçekmece Kartaltepe mahallesine taþýndýðýmýzda evimizde sobada kuruluydu. Doðalgaz sobasýný saðlýksýz bulurduk. Bu yüzden daha çok odun sobasýný yakardýk. Genelde sobayý annem istediði için yakardýk. Ateþte ýsýnmak daha iyi gelirdi herkese. Özellikle annem üþüyünce hiç üþenmeden kalkar, sobayý yakar bir taraftan da sobada bir iri odunun korunu býrakýr, sobanýn güldür güldür yanmasýný engellerdi. Sonra: “Soba kontrol ister, uyurken güldür güldür yakýlmaz, bu ateþ sabaha kadar idare eder ve yeniden yakmaya gerek olmadan az bir odunla yine yanmaya devam ettirilir ” derdi ablamlara. Oturduðumuz evin taban kýsmý ahþaplarla kaplýydý. Evin penceresinin kenarlarýný bizzat ben kaðýtla güzelce kaplamýþtým. Patates, soðan, un balkondaki cam dolapta hazýr kýta beklerdi. Annem, bazen sobadan aldýðý közü mangala taþýyýp mangalýn içine de patatesleri gömerek bize harika bir ziyafet çektirirdi. O sýcacýk patatesin kabuðunu soyar üzerine azýcýk tuz döker aðzým, dilim yana yana zevkle yerdim… Babam sabah namazýna kalkar aç karnýna zift gibi kaçak çayýndan iki bardak içer, daha sonra 250 metre uzaklýktaki camiiye namaza giderdi. Evden çýkmadan önce kömürlükten alýp getirdiði iki odunu sobaya atar, çaydanlýðý üstüne koyar öyle giderdi… Evimiz büyüktü. Yönetilmesi çok zor olsa da annemin giriþkenliði ve tez canlýlýðýyla týkýr týkýr çalýþan ve çok iyi yönetilen bir iþletme gibiydi. Hiçbir iþte en küçük bir aksama yaþanmazdý. Aþýrý yaðmurun yaðdýðý zamanlarda bile örneðin sokaklarda büyük çaplý sel yaþanmazdý. Çünkü yaðmur sularýný çekecek toprak zemin, beton yapýlardan daha fazlaydý. Kýþýn kýþý, yazýn da yazý yaþardýk. Yani öyle kar yaðsýn, yaðmur yaðsýn diye iç geçirmezdik. Deprem korkusunu da çok dile getirmezdik. Sadece bunlar bile, deðeri büyük olan bir mutluluk sebebiydi benim için. Hiç linyit yakmazdýk. Ya tahsisli taþ kömürü ya da odun yakýlýrdý sobamýzda. Bunlar da çok fazla hava kirliliði oluþturmazdý. Çeþme suyundan rahatlýkla su içerdim. Çay da yapardým, kahve de, yemekte. Damacana su yaygýn deðildi. Ya da arýtma sistemleri. Dershaneler çoktu belki ama binamýzda Google gibi abilerimiz ablalarýmýzdan illaki bir iki kiþi olurdu. Divanlar sayesinde her oda hem yatmaya hem oturmaya elveriþliydi. Bu, “oda” fonksiyonelliðinin iki katýna çýkmasý demekti. Þimdi herkesin bir odasý eksik! Evlerimizi de gönüllerimizi de yeterince dolduramadýðýmýzýn farkýnda bile deðiliz ama olsun… *** … Bu þehir ve diðer büyük þehirlerin hiç biri böyle kalamazdý elbette. Ama bazý deðerler korunabilirdi ve korunabilseydi deðiþimler daha saðlýklý olurdu diye düþünüyorum. Merkez sað iktidarlarýn en büyük icraat veballeri, Ýstanbul’u yeterince koruyamamasýdýr bu yüzden! Popülist eðilimlere yenik düþerek Ýstanbul’u büyük bir barýnaða ve sýðýnaða çevirdiler maalesef. Gerçek þehirleþme, insanlarý hesapsýz tedbirsiz þehirlere göç ettirmek deðil, oralara þehirleþme imkânlarýný götürebilmektir asýl. Ýstanbul bir fabrikalar þehri, bir sanayi havzasý da deðildi doksanlý yýllarda. Bu kadar iþ imkaný, bu kadar çok insan da yoktu. Haliyle iþ imkanlarý ile nüfusu da doðru orantýlý bir þekilde seyrediyordu. Sonra olanlar oldu. Þehri týka basa doldurdular. Bunca insan doldurulunca haliyle iþ ve buna baðlý olarak barýnma ihtiyacý da ayyuka çýktý. Derme çatma yapýlan dikey binalar, yeþil alanlarýn yok ediliþi, çileden çýkartan trafik, alt yapýnýn yetersizliði, yetmezmiþ gibi enflasyona baðlý olarak deðiþen gýda ve ev kiralarýnýn artýþý hangi aklýn ürünüydü bilemiyorum, çözemiyorum… Bugün 11 katlý binamýzýn ön balkonundan bakarken 6 tane baþý gökte baþkaca sitelerin balkonlarýndan baþka birþey görmeyorum. Oturduðum ev dahil bütün beton yapýlar ne için böylesine dik yapýp neden bizleri böyle iç içe yaþamaya mahkum ettiler? Rahmetli Menderes olsaydý ve bunlarý görseydi eliyle iþaret edip! “Kaldýrýn bunlarý, arter açýlsýn, burasý soluk alýp vermeye baþlasýn!” der bir iki günde de söylediklerini hayata geçirirdi eminim. Beylikdüzü, Esenyurt ve günümüzde ÝBB’nin sorumluluðunda olan kentsel dönüþüm, hiç kimsenin umurunda deðil artýk. Herkes birþeyleri seyrediyor. Bir depremin gelip insanlarý yok etmesini bekliyorlar. Önceden ön balkondan baktýðýmda E5’in oradaki Tatilya bugünkü adýyla Marmara Park’ý görüyordum ama bugün balkonun perdesini açamýyorum karþý binadakilerle göz göze gelmemek için. Evet, gerçekten þehrin bu hayatý bildiðiniz leþ gibi geliyor artýk bana. Ama ben de artýk herkes gibi boþ veriyorum. Ýçimdeki Ýstanbul’un ve Türkiye’nin içindeyim, her yerindeyim bir þekilde. Münasebetsiz perspektiflerin ve can sýkan görüntülerin caný cehenneme! Ýçime bakmamý ve oradaki Ýstanbulumla söyleþmemi Allah’ýn hiçbir kulu, bürokratý, siyasetçisi engelleyemez. Her neyse… Ne demiþler? “Gönül huzuru kýþýn insanýn içini ýsýtýr, yazýn da serinletir.” demiþler. Ne kaloriferlerle ne klimalarla yenebiliriz içimizdeki hoyrat huzursuzluðu. Bu yüzden iyi ki hatýralar, hayaller ve dualar var… Kalýn saðlýcakla…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |