Olgular görmezden gelindikleri için var olmaya son vermiyorlar. -Huxley |
|
||||||||||
|
Öfke insan yaşamının tam ortasına çakılan paslı bir çividen ibarettir. Bahsi geçen çivi yüzünden yumuşacık kalplerin yerini kırılması imkansız taşlar alır. Çıkarıldığı anda içimizde derin izler bırakan kapatılması imkansız bir yara yer bulur. Ömrümüz boyunca bu yaranın izleri ile yaşamayı sürdürmek zorunda kaldığımız bizim vazgeçilmezimizdir. Tetanosa aşı yapılarak kurtarılmamız mümkündür fakat öfkenin başımıza açmış olduğu dertlerden kurtuluşumuz imkansız görülmektedir. Yanında zakkum çiçeğinin zehri hafif kalır en kuvvetlisi öfkenin zehridir. Zakkumun zehrinin öldürdüğü bilinen önemli bir bilgidir ama insanı esareti altına alan öfkenin zehri öldürmez süründürür. Karlı bir dağ olur kapatır yolları yolcuya geçit vermez. Yeri gelir yaraların dağlanmasında kullanılan kızgın demirlerden daha acımasızdır. Yani anlatmak istediğim düştüğünüz anda içerisine kurtuluşunuz için bir yol görülmez. Benim insanlara önerim öfkelerini bir çöp misali bir kenara bırakarak bir kamyonun o çöpleri almasını beklemeleri yönündedir. Ama yok biz yük olarak sırtımızda taşımaktan yorulmayız düşüncesine sahiplerse de yanlışlığın ortasında olduklarını da bilmeleri göz önünde bir gerçektir. Yanlış bir yola girdiğini fark eden insanlar için o yolun başında dönmek umduğundan daha kolaydır. Fakat iş işten geçip hayatı karardıktan sonra dönmenin o şahıslara hiçbir fayda etmeyeceğini bilmemiz lazım gelmektedir. İnatla taşımak istedikleri ağırlığından bihaber oldukları yükler onları her gün farkında olmadıkları güzelliklerden edecektir. Anlatmak istediğim öfkenin insanı içten içe kendisini yiyip bitiren acımasız bir sebep olduğudur. Birde içerisine aldığı insanlara yolunu şaşırtan rüzgar olduğundan hiç şüphe duyulmamalıdır. İçimize tuz misali basmaya devam ettiğimiz süre içerisinde etrafımızda dosttan akrabadan hatta bir tık daha ileriye gidelim kendi neşemizden sevinçlerimizden eser kalmayacaktır. Ben bu bahsettiklerimin hepsini yaşayan birisi olarak etrafımdakilere anlatıyorum. Bilsinler ki öfke fırtınasına kapılarak kendi içlerinde kaybolup gitmesinler. İnsan kontrolsüz öfkesi yüzünden içinde kaybolduğu zaman kendisini bulması daha zordur. Yollarını şaşırmaları halinde ellerinde olan her şeyden feragat ettikleri gün gibi ortadadır. Öfkesini yenemeyip kendisine hakim olamayan insanlar için dönüşü olmayan bir yol başlar. Yüreklerinde iyiliğe güzelliğe dair hiçbir şey bırakmaz vicdandan yoksun bir hale getirir. Kalplerinin yerinde bir taşın yer almasını istemeyenler yol yakınken öfkenin elinden kendilerini bir an evvel kurtarma uğraşına girmeleri gerekmektedir. Bu gün o gayrete girilmezse şunu da unutmasınlar yarın çok geç olabilir. El sel yel öfke bahsetmiş olduğum bu 3 şeyden ibarettir. Merhametinden eder insanları buz gibi soğuk taş duvarlar haline getirir ne olduğunu unutturur. İnsan hayatında iyiliğe güzelliğe dair hiçbir şey bırakmaz sürükleyerek önüne katıp götürür. Kontrolünü sağlayamazsanız alır sizleri de yalnızlığın içinde tek başına dolaşan bir deliye dönüştürür. Elinizde her ne varsa bir mezar olan öfke karanlığına gömülür. Yürekleri içindeki duygularla birlikte değirmen misali övüttüğünü adım gibi biliyorum. Ve diyorum insanlara esir olmayın sizleri 4 koldan saran öfkeye kızgın güneşten daha beter bir ateş sıcaklığında kavrulacaksınız görüyorum. Boşuna dememişler zararla oturur öfke ile kalkan alın yol yakınken elinden kalplerinizi hayattan kopmanıza razı değil gönüller. Öfkeniz sizi değil siz bir an önce onun kontrolünü elinize alarak hayatınızda olumlu değişikliklerin yer almasını sağlayarak esaretine son verin. Yüzünüzdeki gülleri soldurmasına müsaade etmeyin her daim yaşamınızı umutlu bakışlarla güzelliklere kavuşturun. Zehirlenmekten kendinizi kurtarın öfkenin içinizi kavuran tuz haline gelmesine engel olmak kendi elinizde olan bir şeydir. Zarara uğrayacağınızı bilerek yaşamınızın ortasına çıkarılması imkansız diye tabir ettiğim çivinin çakılmaması için en büyük gayreti yine kendiniz göstermelisiniz.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |