İnsanlığı tanımak insanları teker teker tanımaktan kolaydır. -La Rochefoucauld |
|
||||||||||
|
İnsan oğlu neden bencillikle vedalaşma yoluna gitmiyor? Hayatımızda yer bulan ve bizlere paylaşımcı olmamız gerektiğini unutturan bir duygudur bencillik. Bir rüzgar halini alıp insanları önüne katarak hiç bilmediği yollara sürükler. Yolumu şaşırmam iddiasında bulunanların bile yönünü kaybetmesinde önemli bir rolü vardır. Düşünmüyoruz ki bizleri esareti altına almakta olan bu duygu yüzünden hayatımızda nelerden olacağız. Aslında yapmamız gereken bir şey var, o da bencilliği hayatımızdan sonsuza kadar çıkarmaktır. Lakin bunu yapmak için bir türlü cesaretli olamıyoruz. Gönül kapımızdan çıkarmanın yolunu tutmuyoruz. Eğer bencilliği hayatımızdan çıkarıp atsak kendimiz için doğru bir yola girmiş oluruz. Doğru bir yol olduğuna inanmakta olduğumuz bu yolun sadece kendimize faydalı olacağı inancı ile hareket etmemiz yapmakta olduğumuz en büyük yanlışımızdır. Bu büyük yanlışımız yüzünden önümüze değil de havaya bakmamız uğramakta olduğumuz kayıpların önemli göstergesi olmuştur. Yakamızı kurtarmak için çaba gösterdiğimiz bencillik duygusunun da elinde oyuncak olduğumuz göz önünde bulunan tek gerçektir. Nerede, nasıl, ne durumda olursak olalım hiç düşünmeden ilk önce yanında bulunmamız gereken insanların yardımına koşmamız aşikardır. Kendimizden ziyade bize ihtiyaç duyanların yanında olmak vazgeçmememiz lazım gelen birinci görevimiz olmalıdır. Bencilliğin yakasından kurtulabilmemizin yolunun yukarıda bahsetmiş olduğum evrelerden geçtiğini düşünüyorum. Sizlere anlatmak istediğim evrelerden geçemememiz sınıfta kaldığımızın göz ardı edilemeyen örneğidir. Bu izlenime nereden ulaştığımı soracak olursanız bunu da küçük bir örneklendirme ile sizlere açıklamak istiyorum. İzlemiş olduğum bir TV dizisinde bir öğretmen öğrencisinin derslerde uyuduğunu fark ediyor ve neden uyuduğunu soruyor sorusuna cevap alamıyor. Buna rağmen derslerinde başarılı olduğunu görüyor. Bir gün sokakta o öğrencisini ayakkabı boyacılığı yaparken görüyor, yanına gittiği zaman öğrencisinin neden bu işi yaptığını öğreniyor ve aynı mahalleden arkadaşı olan bir doktorla bu çocuğun yardımına birlikte koşma yoluna giriyorlar. Çocuğun annesini tedavi eden doktorla öğrencisine yardımcı olabilmenin sevincini yaşamakta olan öğretmen birbirlerine şu güzel sözleri söyleyerek bencilliği hayatımızdan çıkarıp atmamız gerektiğini anlatıyorlar. Öğretmen doktora çok temiz bir yüreğin var kardeşim, senin yerinde başkası olsaydı bu tedaviyi reddeder hasta anneyi kapıdan geri çevirirdi. Doktor da öğretmen arkadaşına şu cevabı verir: O senin güzelliğin kardeşim, sen öğrencinin durumunu fark edip bize getirmemiş olsaydın biz hayatımıza sıradan bir şekilde devam ediyor olacaktık. Öğrencinin ve annesinin ne zorluklar yaşadığını nasıl bir şekilde yaşadıklarına şahit olamazdık, keşke herkes senin gibi olsa ve hiç kimse birilerine muhtaç olmasa sözleri ile arkadaşına teşekkür eder. Yazık ki bu durumda bir tek kendimizi düşündüğümüz için etrafımızdakilerin yaşamakta olduğu zorlukları görmezden gelmemiz bizlere bir arpa boyu yol alamadığımızı göstermektedir. Demem o ki bencilliğin elini yakamızdan çekmesi için en güzel olan şeyi yapalım. Omuz omuza verip düşenleri düştüğü yerden kaldırmak attığımız ilk adım olsun. Ben bu örneklendirmeyi yaptım çünkü hayatımızda bu çirkin duygu öyle bir yer kaplamış ki önümüzü görmemiz imkansız bir hal almış. Önümüze çekilen perdenin kaldırılması başkasının değil yine bizim elimizde olan bir şeydir. Üzerimize düşen vazifelerimizi eksiksiz bir şekilde yaparsak bu perdeyi bir daha inmemek üzere kaldırmış oluruz. Bununda yolu Rabbena hep banacılığı yani bencilliği hayatımızdan bir daha sokmamak üzere çıkarıp atmaktan geçecektir. Bizim hayatımız boyunca yapmamız gereken tek bir şey var buda komşusu açken tok yatan bizden değildir sözünü benimseyerek hayatımıza devam etmektir.Bu güzel sözü benimseyerek insanların yanında bulunursak bencilliğin yakasından kendimizi en güzel şekilde kurtarmış oluruz.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |