Dünyayı isteyen bilime sarılsın, ahireti isteyen bilime sarılsın; hem dünyayı hem ahireti isteyen yine bilime sarılsın" -Hz. Muhammed |
|
||||||||||
|
Makalenin başlığını okuyanlar böyle bir soru olur mu? Şeklinde tepki verebilirler. Ancak konunun içeriği okunup anlaşıldıkça, hak vereceklerine inanıyorum. Çünkü düşünme yeteneğine sahip insan, türlü yalancı bahanelerle tarihler boyunca sürekli planlı şekilde insan, doğa katliamına devam etti/ediyor. Yazının icadıyla daha teferruatlı düşündüğüne inanılan insan, bu zamana kadar soyut, somut varlıklara kutsallık, üstünlük atfederken, cinsini öldürüp varlıklarına el koyup bilim yapmak düşünmekse, yerin dibine girsin o düşünce. Bu şekilde düşünerek hareket eden insan, düşünen engelli değilse nedir? İnsanı insan yapan/yaptığına inandığımız düşünce yöntemleri derince deşelenmediği sürece, düşünce adına her şey bizi engelli kılmaya devam etmektedir. Yaklaşık yedi bin yıl önce, Kral Tanrı ve Tek Tanrıcılık adına düşünülerek yapılan yıkımlar, tarihteki ilk ve en büyük düşünce engelli insanın kendisidir. Aynı mantık doğrultusunda siyaset, para, din, bilim, sanat ve demokrasi adına, yine katliamları sürdürmesi, modern insanın da düşünce engelli olduğunu kanıtlar. Bir insan ve topluluğun düşünce engelli olmadığını ifade edebilmesi, sahip olduğu düşüncenin gerçek tarihinde ne adına katliamlar yaptığını veya yaşadığını dürüstçe ortaya koyup, bunu tamamen terk etmekle mümkündür. Yaşam, düşünce tarihi objektif şekilde eleştirilmeden kutsala, demokrasiye sığınılarak yapılan her haksızlık, insanın düşünce engellini aşamadığını gösterir. Kimse meşru müdafaa, öz savunma gibi şeylere sığınmamalı. İstisnaların dışında öz savunma sürdürenlerin çoğu, maddi manevi insan, doğa katliamını sürdürmektedir. Her gün uygarlaştığını iddia eden insanın gerçekleştirdiği yıkımlar, canavarlıkla ancak ifade edilebilir. Kendinden geri toplulukları medenileştireceğim adıyla uygulananlar vahşilik ve canavarlık değil midir? Bir toplum medeni veya değil, onunla ilişki kurmak istemiyorsan, çekersin sınırını olur biter, ne hali varsa görsün denir. Amaç medenileştirmek veya yardım etmek değil, varlıklarına el koyup ruhen ve fiziken öldürmektir. Herkesin bildiği gibi insanı hayvandan ayıran tek özelliği, düşünce yeteneğine sahip olmasıdır. Fakat insanın; düşünce adına ortaya koyduğu tüm pratikleri düşünce değil, süperegist güdüsel yamyamlıktır. İnsan bildiğimiz bu varlık, sürekli Ego ve Süperego hücrelerini aktifleştirip, düşünce hücrelerini pasifleştiren büyük bir akılsızdır. İnsan temel hücre yapısında atomik (Kuansal) değerlere ve bunların reorganizasyonları sonucunda, hem sayısal hem de niteliklerine göre şekil, biçim, özellik alıp, üst dinamik hareketlerle varlığını gerçekleştirir. İnsanın dinamiksel üst varoluşunun çok önemli bir parçası beyinde şekillenir. Beyin büyüklüğü ve içerisindeki milyarlaca hücrenin akıllı yapıya dönüşmesi, düşünce hücrelerinin yüksek seviyede aktifleşmesiyle mümkündür. Beyin yapısındaki ayrıntılara girmeden duygu, düşünce hücrelerinin ana merkezi olan “Korteks ve Amigdalanın” büyük bir etkiye sahip olduğunu baştan bilmek gerekir. Kök Beyin, Orta Beyin (Limbik) Korteks ve bunların içerisinde yer alan bilinç, bilinç öncesi, bilinçaltı gibi bölgelerle birlikte, asıl her şeyi belirleyen ana kumandanın EGO, SÜPEREGO ve İD hücreleridir. Yalnız Ego ve Süperegonun, Düşünce (İD) hücrelerinin hepsini yöneten, yönlendiren bir gücü olduğu asla akıldan çıkarılmamalı. Doğru düzgün eğitilmemiş veya bir şeyi sorgulamayan insanda, süperegonun etkisi her zaman daha büyüktür. İnsan bu üç beyinsel mekanizmaya göre istek, güdü, hesaplı hesapsız edimlere sahip olur. İnsanda düşünce yeteneği mevcut olduğu halde, doğru eğitim, yeterli kültürle donatılmadığı sürece, ego ve süperego karşısında güdük, zayıf ve etkisiz kalmaktadır. Ego ve süperego ise hiçbir eğitime gerek olmadan, sürekli yüksek seviyede hareket eden özelliğe sahip olduğunu her insanın bilmelidir. Daha açık örnekle ifade etmek gerekirse, süperego hücreleri ne kadar pasifleşirse, düşünce hücreleri daha fazla aktifleşir. Bu da süperego hücrelerini pasifleştirip, düşünce hücrelerini aktifleştirmeyi şart koşuyor. Ancak insanlık tarihi boyunca süperego hücrelerinin sürekli aktif şekilde çalıştırılması yüzünden, tarihin büyük bölümü hep kanla yazılmıştır. Ve insan süperego hücrelerinin her zaman aktif olduğunun bilincindedir. Bunu frenleyip normal seviyede hareket etmesini sağlamak yerine, sözde mütevazilik, hümanizm, demokrasi ve tanrıdan korku gibi yalancı masallarla, sürekli katliamlar yapan canavarlığı büyütmüştür. Bazı filozof ve entelektüellerin dışında süperegonun zayıflatılmasıyla ilgili, gerçekçi bilimsel hiçbir çalışma, çaba bulunmuyor. Dünyadaki tüm devlet vb. oluşumlar, süperegoyu büyütmek için ellerinden gelen her türlü çirkinliği yapmıştır/yapıyorlar. İnsanlar bu anormalliği görüp bir an evvel yüksek egoizmden vazgeçmelidir. Ne yazık ki, süperegoya karşı en ufak bir çaba içerisinde olmayı kimse göze almıyor. Sebebiyse, hem süperegoyu frenlemek zahmetli ve büyük bir eğitim, kültür işi olması, hem de kişi egosunu zayıflattığında hiçleşeceğine inanmaktadır. Dünyada bugüne kadar yaşanmış ve yaşanmaya devam eden her türlü savaş, çatışma, kavga, huzursuzluk, açlık, sınırsızlık, birbirinden üstünlük gibi düşünce engeli, sekiz milyar insanın %99'un da mevcuttur. Her toplumda sanat, edebiyat, ev, iş, fabrika, bilim, teknik, din vb. adına ne yapılmışsa, kendi içinde ve uluslararası birbirini öldürerek gerçekleştirmekte. Madem yüksek bilim ve teknolojiye rağmen insanlar aç, savaşlardan ölmeye devam ediyorsa, yerin dibine girsin o teknik de bilim de. Bırakalım insan kendi haline doğal şekilde açlıktan ölecekse ölsün, bu daha normal ve doğaldır. İnsandaki mevcut düşünce anlayışının insan için büyük bir engellilik olduğunu, Yunanlı filozoflar 2500 yıl önce ifade etmişlerdir. Bundan doğru ders çıkarmayıp, sürekli katliamları yükselterek yaşayan modern insanın, ilkel insandan daha derin düşünce engelli olduğunu gösteriyor. Bugüne kadar insanların direkt ve dolaylı her türlü ölmesi/öldürülmesi hiçbir düşüncenin umurunda olmamıştır. Ve her türlü beyanatlar sadece timsah gözyaşı. O zaman bırakın bu teknoloji vb. bilimsel icatları geliştirmeyi insanlar, hayvanlar gibi doğada ne bulursa yeyip yaşasınlar. Sırf ağaç kabuğu yiyerek yaşasa bile, günümüzdekinden daha mutlu olacaktır. En azından midesi aç olsa gözü toktur. Böylece hem anormal şekilde çoğalıp dünya ve çevreye yük olmaz, hem de birbirini planlayarak öldürmemiş olur. Kendi cinsini ve doğayı katledip, arkasından düşünerek bilim ve sanat yaptığını ileri süren insanın gerçek adı, tarih ve kültür literatürüne “Üst Hayvan” olarak yazmalıdırlar. Çünkü tarihler boyunca her toplum yaptıkları katliam ve yıkımların adını ahlak, din, adalet, felsefe, namus, bilim, sanat, edebiyat, demokrasi olarak gösterilmesi, esasında “Üst Hayvanlıkla” doğru ifadesini buluyor. Bütün bunlar düşündüğünü sanan insanın ya gerçekten insandan başka bir varlık olduğu, veya düşünen en büyük engelli insancıktır. Büyük küçük her toplulumun yaptığı haksızlıklar ve uyguladığı katliamlar, düşünen insan olarak asla ifade edilemez, edilmemelidir de. Cemal Zöngür
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |