Pek çok doktorun yardımı ile ölüyorum. -Büyük İskender |
|
||||||||||
|
Dünyanın her toplumunda yardımlaşmak insanlığın doğasına uygun sosyal bir faaliyettir. Ancak bunu gerçekleştirecek kişi ve kurumların dürüst, mütevazi yaşama sahip olması gerekir. Aynı zamanda toplumun çoğunluğunun güvenini kazanması da şarttır. İfade edilen özelliğe haiz olmayan bir insan ya da kurumun, her türlü yetki, mevki ve duyguyu sömürerek yardım dilenmesi, utanç verici olduğu kadar o toplumu küçük düşürmektir. Toplumun tamamının güvenini kazanmamış bir devlet görevlisi veya kurumun bağış toplaması, yapılmış yolsuzlukların açığını kapatmaktan başka bir anlama gelmez. Bir ülke yönetiminin hangi şartlarda, halktan yardım talep edeceğinin temel kriterleri şu şekildedir. 1-Herhangi bir nedenle, toplumunun maddi ve sağlık açısından ayakta kalma şansının bitme noktasına gelme durumunda. 2- Büyük bir doğal felaketle karşılaşma hali. 3- Aynı şekilde ulusun bir savaş durumunda, topluca yok olma tehlikesi halinde. 4-Corona gibi benzer salgının, toplumu hareket edemez duruma sokup, maddi olarak son kerteye gelinmesi halinde, halktan yardım talep etmek her devlet yöneticisinin görevidir. Böyle durumlarda yöneticilere gerek kalmadan, halk kendisi yardımlaşmayı başlatacağı gibi, devlet yetkililerini de harekete geçmeye çağırır. Corona salgını nedeniyle, turizm ve ulaşımın dışında çoğu iş yerleri tam ya da kısa süreli faaliyetlerini sürdürebiliyor. Salgın yüzünden çalışmaların sınırlanmış olması, devlet ve özel kurumların gelirinde kısmi bir azalmaya neden olsa da, yardım toplanacak noktaya gelindiğini asla ifade etmiyor. Üstelik devleti yönetenler, sermayeci ve bürokrat burjuvazi devletin sermayesine denk gelecek varlıklara sahip oldukları halde, bu servetlerinden hiçbir şey kaybetmiş değiller. Madem vatanı ve milletini çok seviyor devlet büyüklerimiz, önce kendi mal varlıklarını bağışlamaları gerekmiyor mu? Bürokrat ve sermaye sınıfı bunu yapmadan halktan para dilenmek, hırsızlığın ve arsızlığın en dibe vurmuş halidir. Üç aydır dünyayı sarsan corona salgını, tüm ülkelerde en çok sağlık sektöründeki araç ve gereçlerin yetersizliğine sebep olmuştur. Ve bunun sonucunda can kayıplarının artması, insanların moralini bozup paniği biraz daha yükseltti. Henüz iflas eden bir ülke bulunmuyor. Çoğu devlet yönetimi bütçeden ekstra para ayırarak, yaşanacak maddi kayıpları telefi etme kararı almıştır. Bizim büyük devletimizse halktan para toplamayarak, daha da büyük olmayı seçti her zaman ki gibi. Türkiye devlet yönetimi fırsat bu fırsat, halktan ne koparırsam kardır mantığı ile savaş mağribi gibi, halkın varlığına el koymayı büyük devlet adamlığı görmekte. Adı en akıllı devlet yöneticiliği ve en büyük Türkiye konması, halkla alay etmek değil midir? Devletin bütçesindeki paralar, bugünde işe yarmayacaksa, başka hangi gün için toplanmıştır? Ahlak, siyasi ve politik düşüncesi dilencilik olan bir devlet yönetimi, bütçesini bugünler için kullanmıyorsa, gayri resmi yatırımlar adıyla, talancı ve hırsızlara peşkeş çekmekten başka bir anlam çıkmıyor bundan. Halkın çoğunluğu bunu bilmiyor veya bilmek istemiyor. Yardım adı altında halktan para dilenip, ondan sonra ihtiyaç sahibi ve muhtaç olanlara 1000 TL maddi destek, ücretsiz kolonya, maske dağıtarak halkını düşünmek, dünyada Türkiye'den başka bir toplumda bu tür aymazlığı görmek mümkün değil. Üstelik Türkiye'de halktan para dilenilerek sözde halka yardım yapma adıyla, sadece bir sefere mahsus yapılmamaktadır. Kömür ocaklarındaki göçüklerde, depremlerde, sel felaketlerinde, orman yangınlarında, yani akla gelecek büyük küçük tüm olaylarda, halktan para dilenmek, milli devlet onuru olmuştur. İnsanlara bilimsel kültür ve kendi kendine yetme bilgisini öğretmek yerine, sürekli yardımlaşmayı temel siyaset yapan İslam, insanı pasifize ederek başkalarına muhtaç duruma getiren en büyük onursuzluktur. Aklı başında olan insanların şunu net olarak bilmesi gerekir. Bir devlet yönetiminin; halkını ve vatanını kötü koşullardan kurtarmak amacıyla yardım talebinde bulunabilmesi, her konuda tamamen çaresizliğin mevcut olduğu durumda mümkündür. Böyle bir duruma hiçbir kişi itiraz etmez edemez de. Türkiye'de henüz her şey son kerteye gelmiş değil. Devletin Efendileri, madem devletlerini çok seviyorlarsa, mal varlıklarını neden devlete bağışlamıyorlar? Bürokrat ve sermayedar burjuvazinin yüksek aylık gelirleri olduğundan, hilelerle biriktirdiği mal varlığına muhtaç bile değiller. Varlıklarını devlete bağışlamış olsalar, halk her şeyini onlardan önce teslim edecektir. Üstelik bu anlayış, devlet kurumu olan ve halkın temsiliyetine sahip Belediyelerin, bağış toplamasına karşı çıkıp paralara el koyması, art niyetli çirkin zihniyetin varlığını net olarak açığa çıkarmıştır. Bizde devletini ve vatanını sevmek, her fırsatta halktan ne koparırsam kardır mantığıyla halkı soymaktır. Vatan, millet, din şovuyla çok ta güzel organize edilmekte. Halktan on lira dilenerek başka ülkelere yardım şovu yapmak, bir devlete ve yönetime yakışmayan küçük düşürücü davranıştır. Ancak bu küçük dürücülüğü halkın anlaması, kültür ve bilgiye sahip olmakla mümkündür. Kültürsüz sürüleştirilmiş bir halkın, bunu anlayıp tavır koyması elbette beklenemez. Kamuoyu ve sosyal medyadan herkesin bildiği gibi, çoğu ülkeler corona salgınından doğan iş ve maddi zararları telafi etmek için, devlet bütçesinden milyarlarca para ayırdı. Türkiye yönetimi, yardım toplamak amacıyla halka Banka İBAN numarası göndererek, büyük devlet şovenizmiyle halkı uyutması, hafiflik ötesi bir durumdur. Her zaman olduğu gibi bu tarz siyaset ve politikalar, Türkiye'yi büyütmek yerine yerin dibine sokmuştur. İtalya'ya veya herhangi bir devlete yardım göndermek elbette insanidir, gönderen ülkeyi onurlandırır. Ancak bunun şartları, ya direkt devlet bütçesinden yapılır veya üst düzey zenginlerden alınarak gerçekleştirilir. “Kendi halkı yardıma muhtaçken, halktan bağış dilenerek başkasına yardım yapmak, toplumun onuruyla oynamaktır. Bizdeki devlet yöneticileri, yardım vb. konuların ne zaman, hangi koşullarda yapılacağını ya bilmeyecek kadar cahiller veya profesyonel hısızdırlar”. İnsanı bu ifadelere zorlayan nedenler, devlet yöneticilerinin bugüne kadar yürütükleri siyasi politikalardır. Türkiye devleti var olduğu günden bu zamana kadar, devlette yolsuzluk yapmış bir kişinin ciddi ve ağır şekilde cezalandırıldığını göstersinler, tüm ifadelerimizi geri alıp özür dilemeye hazırız. Cemal Zöngür
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |